ORDU
ORDU DEMEK ; DENİZ DEMEK,
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE MUSTAFA
İSMET İNÖNÜ NÜN KARADENİZ GEZİLERİ
HATIRALAR
Atatürk
Cumhuriyetten sonra 12 EYLÜL 1924 Karadeniz gezisine çıkmıştı. Karadeniz
gezisinde Erzurumda Deprem olduğu duyulmuş Atatürk Karadeniz gezisini kısa
kesmek zorunda kalmıştır. Gittiği yerlerde yarım gün yarım gün kalabiliştir. 15
Eyülde Rizeden başlayan gezi 19 Eylülde Ordudan Samsuna Hareketle son bulmuştur. ATATÜRK 19 mayıs
1919 da Kurtuluş savaşını başlattığı
Samsuna 5 sene sonra tekrar Cumhurbaşkanı olarak geliyordu.
Mustafa Kemal 12 Eylülde Hamidiye kruvazörü ile Peyk-i Şevket
torpidosu ile Mudanyadan başlattığı gezi dolayısıyla 17 Eylülde Rize
açıklarında görülür.
Mustafa Kemal Rizeye gelince halk coşkulu idi. Kurbanlar
kesilmiş Yaşa Varol sesleri ortalığı
inletiyordu. Mustafa Kemalde Merhaba asker, Merhaba arkadaşlar diyerek Rize
İdmanyurdu bandosu eşliğinde Belediyeye doğru ilerliyordu. Rus işgalinde
saklanan devlet defterlerini sordu. Hükümet Binasının deposunda saklanan
yıpranmış defterleri inceledi. Kendi adı verilen Mustafa Kemal Caddesinin
Cumhuriyet Caddesi olmasını istedi. Böylece Cumhuriyet aşığı olduğunu
perçinlemiş oluyordu.
Belediye Binasında bilgiler aldıktan sonra Mataracı Mehmet
Efendi Konağına çekilip dinlendi. Mataracı Mehmet Efendi Rusyada aldığı bir
kalpağı Mustafa Kemale hediye etti. Mustafa kemal bu kalpakla çektirdiği bir
resmi imzalayarak Rize Kuvayı Milli
Reisi Mataracı Mehmet efendiye gönderir. Latife Hanıma da Rizeli kadınlar ayrı
ilgi göstermişlerdir. Gülcemal Vapuruda Mustafa Kemale bir müddet eşlik
etmiştir.
18 Eylülde Trabzonda Erzurum heyetini kabul eder. Erzurumda
deprem olmuş büyük zayiat olmuştu. Erzurum Heyetine uygun en kısa
zamanda Erzuruma uğrayacağını ifade etmiştir. Yine Köşkte Giresun heyetinide
Akifzade Fahri Bey takdim etmiş Mustafa Kemal de kabul etmiştir. Giresuna ziyaret sözünü
almışlardır. Mustafa Kemal beni fazla bekletmeyecekseniz gelirim diyerek latife
yollu konuşmasına Giresun Heyetide “Gelmek
sizden göndermek bizden” diye aynı latifeyle karşılık vermişlerdir.
Hükümet Konağı, belediye binası, Halk fırkasını ve askerleri
de ziyaret ederek Giresuna doğru yola çıkılmıştır.
19 Eylül Cuma günü Saat 9 da Hamidiye Kruvazörü Giresun
açıklarındaydı. Giresun Belediye Başkanı Hasan Vehbi Güvenç başkanlığında içinde Topal Osmanın oğlununda
bulunduğu Giresun heyeti kruvazöre
Atatürke hoş geldiniz demek,için çıktı . Saat 10 gibi heyet iskelede karaya çıktı. Atatürk şık elbisesi
elinde bastonuyla kıyıda bulunan
askerleri halkı selamladı. Yaşa büyük
Halaskar sesleri , alkışlar, sevgi gösterileri ile Belediyeye yürürken herkesle
tek tek ilgilendi. Belediye Başkanından ilk bilgileri aldıktan sonra gelen
heyetlerle valilik binasında görüşeceğini söyledi İlk olarak Halk Fırkasını
ziyaret etti. Hükümet Konağına giderken Topal Osmanın Konağının önünden
geçerken bir vatandaş Topal Osmanın Konağı diye seslendi. Mustafa Kemal
“Cumhuriyetin Banisi Osman Ağanın evi” Diyerek devlet adamlığı vasfını bir kez
daha göstermiştir.
Biraz daha gidince
Bilgi Yurdu Gençlik binasının önünde gençlerin elinde Paşa dur
pankartları ile karşılaşır. Gençler kendilerini de dinlemelerini isterler.
Genler adına ateşli, çok duygulu konuşmayı Dr Necdet Memduh Otoman Bey yaparlar. Mustafa Kemal konuşmadan çok
etkilenir. Mustafa Kemalde bilinen o meşhur konuşmasını burada yapar.
“ Ey Genç !
Bütün memleketin gençliğine tercüman olan kıymettar genç………
Kıymettar gençlerin sözlerinden memnun oldum. Hakikatın ifadesi olan
Giresun Gençliğini tebrik ederim. Afyonkarahisarda, Dumlupınarda, sizin
uşaklarda vardı. Bundan dolayı müsterih ve memnun olabilirsiniz. Memleket bu
sözleri söyleyen gençlikle iftihar edecektir. Bu memleketin gençliği hakkımda
pek büyük teveccüh gösterdi. Bu kadarına layık olduğumu bilmiyordum. ( Alkışlar yaşa sesleri )
Arkadaşlar;
Bu memleketi ve Milleti asırlardır berbat edenler çoktan ölmüştür.
Bütün gençlik buna iman etmelidir. Bizim kanımız akmadıkça bunlar bir daha
avdet etmeyecektir. “
Atatürk 19 eylül öğleden önce Giresun ziyaretindeydi.
Orduya 19 Eylül 1924 günün saat 15.00 Hamidiye Vapuru ile geldi. Vali Rıfat Vona,
Faik Günday, Belediye Başkanı Yusuf
Furtun ve beraberinde temsilciler Atatürk’ü gemide karşıladılar. Atatürkü 22 pare top atışı ile bir özel deniz aracıyla karaya
çıkardılar. Halk bütük coşku içinde
karşıladılar, ona refakat ettiler. İlk olarak Belediyeye gidildi.
Sorunlar hakkında bilgi alındıktan sonra Valiliğe gidildi. O sırada şimdiki
kadınlar Pazarı sonra ki Millet düzü batak halde, etrafında düz yerlerde Ordu
İdman Yurdu Spor kulübü var ve spor,
maçlar yapardı. Atatürk buradan geçerken gençler dikkatini çeker ve bu
bataklığın kurutulmasını Vali Beye işaret eder.
Gençler Atanın yolunu keser ve illa Kulubü ziyaret etmesini isterler.
Atatürk gençleri kırmaz , Kulüp
defterine bir yazı yazmak ister ancak
kulübün kalemi aksilik bu yazmaz. Mürekkep kurumuştur. Mustafa KEMAL Kendi
kalemiyle yazmaya başlar. Gençler için
bu daha şeref verici bir olaydı.
“ Ordu İdmanyurdu
gençlerinin hepsinin varlıklarını hissettiren atak gençler olduğunu görüyorum.
Buna memnunum ancak Sporun bedenle olduğu kadar zeka ile yapılması hususunda
dikkatlerinize sunarım”
Sonra kurucularının öğretmen şehrin ileri gelenlerin kurduğu
“Gençlik yükselme Birliği “ derneğini ziyaret etti. Ordunun ilkmektebi olan
Keçiköy İlkmektebi baş muallimi ile tanıştı. Öğretmen Faik Öğretmenden İl mektep ve eğitim sorunları bilgilerini
aldı. Bu mekteeb Keçiköy adı değilde Yeşil yurt adının verilmesin söyledi . nitekim kısa bir süre sonra Tabyabaşı denilen yerdeki okula Yeşilyurt
ilkokulu adı verildi.
Son olarakta “ İhtiyat Zabitler “ derneğini ziyaret eder ve
asker ve emeklilerin dertlerini dinler dertleşir. Yine sevgi gösterileri eşliğinde bindiği gemi ile Samsuna doğru yol alır.
19 Eylül günü öğleden sonra Samsuna hareket eden Hamidiye
kruvazörü ile Peyk-i Şevket torpidosu 20 eylül sabahı 6 da Samsuna vardı. Halk
tüm Karadenizde olduğu gibi coşkulu idi. 12 Eylülünde Mudanyadan başlayan
Karadeniz gezisinin son şehriydi. Bu son günü olması dolayısıyla Hamidiye
Gemisinin şeref defterini eşi Latife
Hanımla birlikte ayrı ayrı yazıp imzaladılar. İşte 19 mayıs 1919 da Kurtuluş
savaşını başlattığı Samsuna 5 yıl
sonrasında yine gelmişti. Halk sevgi ve
minnet duygulu, coşkulu hareketlerle her
yerde idi. Her yer ışıklandırılmıştı. Yaşa varol sesleri çın çın ötüyordu.
Belediyeyi ziyaret ettikten sonra dinlenmek üzere Şahinzade Remzi Beyin
Konağına çekilir. Ertesi gün 21 eylülde Samsun Çarşamba demiryolunun temel atma
törenine katılır. Bu bir Türk Firmasının yapacağı ilk işti. Gurur verici bir
olaydı. Bu temel atma töreninde Mustafa
Kemal ve firma yöneticisi Nemlizade
Galip Bey birer konuşma yaparlar.
İSMET
PAŞA 1935 yılında Orduyu ziyaret eden;
Mustafa
İsmet İNÖNÜ ; 24 Eylül 1947 günü beraberinde eşi, Savarona Yatıyla Orduya
geldi. Çeşitli kurumları ziyaret etti Eşi Mevhibe İnönü ile denizde
geldiği Savarona gemisinde bir gece yatıya kalıp ertesi gün gittiler.
İsmet Paşa çok kalabalık candan karşılamayla karşılandı. Her yerde şenlikler
yapıldı , Yaşa Varol
sesleri , alkışlar la gezi boyu
tezahüratla dinmedi. İsmet Bey de herkesin hal hatırın soruyor, ellerini
samimiyetle sıkıyor, nasılsın diyordu. Yeni kurulan DP Teşkilatı ve üyeleri de
İsmet paşayı sıcak karşılamış ve halkta menuniyet ( işte birlik beraberlik, işte dayanışma)
yaratmış coşku hayli fazlaydı.
Bu tarihten bir ay kadar sonra Giresun Bulancak gezisi devam eden DP
lideri TARI adlı Vapurla 28 Ekim 1947 günü Orduya uğradı. 19 Eylül
Meydanında 1000 kişi kadar kişiye hitap
edip kurumları gezdi.
Ordulular 1930 larda gelen her devlet
büyüğünden ve yayınlanan rapor iletimlerinde
Lise isteklerini dile
getirmişlerdir. Ancak o günkü şartlarda hep söz verilmiş istekler yerine
getirilememiştir. 1933 yılına gelindiğinde
10. Yıl kutlamalarda bir ortaokul Liseye çevrilmesi gündeme geldiysede Alt
yapı( Öğretmen ihtiyacı, ulaşım, araç gereç
, maddiyat ) olamadı. Her istekte Giresunda hem lise , hem ticaret
liesi vs var diye hayıflansa da Zamanın MEB
Olsa ne olacak alt yapı yok, okullar verimsiz , derde çare olmadıktan
sonra diyerek Ama söz Bundan sonra İlk yapılacak Lise Orduya olacak Ordu Lisesi
olacak diye söz alındı.
Bir müddet sonra Başbakan Hasan Saka
memleketi Trabzona giderken Orduya
uğrar. Bu durumu öğrenen Ordu Halkı Ali Rız Gürsoyun teşvikiyle
ellerinde pankartlar “ Lisemizi İstiyoruz “
Hasan saka nın gemisinin etrafını sararlar. Etraf Kayık, motor, taka
sarar. Bu durum karşısında Hasan Saka bey MEB
Şemsettin Sireri yerinde incelemek için Orduya görevlendirir. Bakan Şemsettin Sireri Orduya
gelince yine Lisemizi isteriz
pankartlarla , isteklerle, ileri gelenlerin Eğitim raporlarıyla karşılanır. MEB
olanları değerlendirerek Orduya özel bir Lisenin açılabileceğini ve
kendilerinin yapacakları ile Orduluların yapabilecekleri tartışılır vr bir
karar alınır. Kararda Halkın yardımları ile Bir özel Lisenin Şimdiki 19 Eylül
Ortaokulunun Liseye çevrilmesi kararı alınır. Ahmet Cemal Mağden, Ali Rıza
Gürsoy gibi iş adamlarıyla dernek
kurulur. Halktan 25000 lira gibi bir para toplanır, Kurucu öğretmen olarak
Trabzon Lisesinden Matematik Öğretmeni Can Akbulut geirilir. Okula ders
verebilecek öğretmenler bulunur, kimya ve fizik öğretmeni başka illerden temin
edilerek Lise açılır. 17 Kasım 1947 yılında açılan çiçeği burnunda Özel Ordu
Lisesi Çokta başarılı olur.
342000 nüfuslu “ Ordunun irfan
Ordusunun göğü olan Okul “ Ordu Lisesi
MEB endişeleri artık bitmiştir. Artık
Devlet okulu olma çalışmalarına gidilecekti.
Ancak bir süre sonunda şemsettin Sirer bakanlıktan ayrılır.
Yusuf Ziya Ortaç yeni bakan Tahsin Banguoğlunu sıkıştırı. Nihayet Banguoğlu
Ordu Lisesinin resmileştirilmesini kabul eder, onaylar. Bu durum Orduda sevinç
yaratır. Can Akbulut Müdür olur. Artık 1928 yılında kapatılan Ordu
İdadisi,nin yerini Ordu Lisesi almıştır.
1- ORDU VE RUSUMAT HİKAYESİ
ORDU RUSUMAT GEMİSİ HİKAYESİ
Ordu da ilkadım anıtının yanında rusmat gemisi heykeli vardır.Bu heykeelin bir hikayesi vardır.İşte çeşitli kaynaklardan derlediğim hikaye.Vatan sevgisi ..............
Lütfen okuyunuz
Rüsumat’ın Batum ile Samsun arasında 11 sefer yaptığı, bu seferlerde 1070 tüfek, 7459 sandık mermi, 993 kasatura, 8 top, 2244 sandık top mermisini batı cephesi komutanlığı emrine ulaştırdığı kayıtlıdır.
Son olarak Rusumat 4 gemisi 1921 yılında Eynesil yakınlarında Yunanlılar tarafından batırılmıştır.
Hakkı ALAY
Doğu Cephesinde
Ermenilerle yapılan savaşta savaştan elde edilen silahlar, Rusyanın verdiği
silahlar Batumda toplanmış ve buradan Ruslarla yapılan anlaşma gereği
Yelkenlilerle, gemilerle özellikle Aydın Reis gemisi ile Preveze gambotları,
Şahin Vapuru, Gazal römorkörü, ile Trabzon
Ordu, Samsuna ve oradan İnebolu ve Batı cephesine gitmek için için Karadan
trenlerle, denizden İnebolu üzerinden sevkiyat yapılıyordu. Rusumat 4 ile ağır
top bataryası taşınıyordu. Hakkı reis, Civan Ali, Cezanin Nezir Efendi kaptan
Mahmut ünlü deniz adamıydılar. Samsunda yükleri kadınlar boşaltıyor, sevkiyatı
yapıyorlardı. Bolşefik Rusyanın olması ve Rusya ile yardım anlaşması yapılması Kurtuluş savaşında olumlu etkisi oluyordu.
Rusyanın Limanlarını açması ve silah yardımı
değerliydi
11/5/1920 Tarihli
Rusya ile yapılan Yardım Anlaşması ile Aydın Reis gemisi ile Preveze gambotları
düşman gemilerinin saldırısından kurtulması için Rusyanın Novarossisk limanına
gönderildi. Ruslar sorun çıkmaması için Başka devletlere karşı Osmanlı
gemilerine el koyduklarını ilan ettiler. Aydın Reis gemisi ile Preveze
gambotları, Rusumat Gemisine Batumdan yükler yüklendi. Rüsümat Gemisine İngiliz topu 8,8 toplar monte edildi.
Rusumat 4 Bu kez
Batumdan İneboluya mühimmat taşıyacaktı.Rusumat 4 bir akşam üstü Orduya ulaştı.
Arkasında Yunan gemileri vardı. Bu kez düşman gemilei hem batıdan, hem doğudan
geliyordu.Düşman silahları bulabilirdi.Yükünün boşaltılması gerekiyordu. Halka
çağrı yapılıp yük boşaltıldı. O sıralar Rum kilisesinin yanında defterdarlık
binası vardı. Trabzon sanat okulu vardı. Yunan gemileri buralara birkaç tane
top atıp üzerinde yangın çıkarılan
Rusumatı bırakıp gittiler.
Halk gemiyi
boşatıp mühimmatın bir kısmını Vilayet binasının mahzenine bir kısmını da çekek
döşenerek hakkı reisin mavnasıyla
Şimdiki Selimiye Mahallesi Saray Hamamının arkasında hamamın odunlarıyla kamuflaj ettiler. Gemiyi
Yunanlıların dikkatinden düşürmek için gemi karaya oturtulup su aldırılarak
batırıldı, yalancı yangın çıkartıldı. Yunanlılar Rusumatın etrafında dönüp birkaç yere bomba atıp gittiler.
Halk hemen gelip
yangını söndürüp karaya oturtulan gemiyi yüzdürülme çalışmasına başlandı.
Belediyeden fındık yağı ile motorlar yağlanıp temizlendi. Yine belediyeden
fındık kabuğu ile yakıt sağlandı. Motor
tam kapasite çalıştırıldı.suyun tamamen boşaltılması için Seferde olan İtalyan
Yolcu Gemisi Dafni tulumbası ile yardımıyla boşaltılan Rusumat 4 gemisi yeni yükünü almak
üzere Batuma doğru yol aldı. Bu arada rüsumat unutturulması için İstanbul
gazetelerine Rusumat yandı yok oldu diye yalan haber iletildi.
Rusumat Batuma varınca 1 ay Tamire alındı.26 Eylül 1921 Tekrar yükünü aldı. 28 Eylülde Samsundaydı. Güçlüklerle Samsuna vardı. Aslında rota İneboluydu. Ancak
samsun liman başkanlığı tehlike gördüğü için yükü Samsunda acilen boşalttırdı. Rüsümat Batuma dönerken
Tireboluda düşmana yakalandı. Eynesil de yoğun top atışlarına dayanamadı. Bu
kez kurtulamadı. Ancak gemi personeli kurtarıldı, gemi tamamen Yunan
gemilerinin top atışlarıyla makinalar
parçalanarak yok edildi.
GÜLCEMAL GEMİSİ HİKAYESİ NEDİR?
Göçmen taşımada kullanılan gemilerin en büyüğünü 5 bin 62 grostonluk “akdeniz“, en ünlüsünü ise Atatürk’ün de birkaç kez bindiği “Gülcemal” oluşturdu. Gülcemal, mübadele yıllarında Girit, Kavala, Drama ve Selanik’ten, İzmir, İstanbul, Ayvalık, Mudanya, Samsun, Trabzon, Ordu, Antalya ve Mersin'e mübadilleri taşıdı. Gülcemal 1937 yılında hizmet dışı bırakıldı. Kaptan İhya Görgün idaresinde Haliç’e girdi ve Camialtı Tersanesi önüne demirledi ta ki 1950 yılına kadar orada kaldı. Bunca yıl ayakta kalmasını bir savaş gemisi kadar sağlam olan teknesine borçluydu İkinci Dünya Savaşının o karalık günlerini Haliç’te bağlı olarak geçiren Gülcemal 75 yaşında iken sökülmek üzere 1950 yılında İtalyan’lara satıldı.
GÜLCEMAL GEMİSİNİN ÖNEMLİ İŞLERİ
ATATÜRK VE GÜLCEMAL
Atatürk'ün Gülcemal Vapuru ile yaptığı deniz gezileri şu şekildedir:
4 Ocak 1926 tarihinde Mudanya’da Gülcemal Vapurunda tertip edilen baloda bulundu,
17 Ocak 1933 tarihinde Eskişehir’den trenle Derince’ye geldi oradan Gülcemal Vapuru ile Mudanya’ya gitti.
28 Ocak 1933 tarihinde Mersin’de Gülcemal Vapuruna geçti. 29 Ocak 1933 tarihinde Gülcemal vapuru ile Antalya’ya geldi.
30 Ocak 1933 tarihinde Gülcemal vapuru ile Fethiye ve Marmaris koylarını gezdi. 31 Ocak 1933 tarihinde Gülcemal vapuru ile İzmir’e gitti.
6 Şubat 1933 tarihinde Bilecik ve Bursa’dan Mudanya’ya geldi, Gülcemal Vapuru ile İstanbul’a hareket etti.
25 Haziran 1934 tarihinde İran Şahı ile birlikte Çanakkale’de Gülcemal vapuruna bindi. 26 Haziran 1934 tarihinde Adalar ve Moda önünden Gülcemal ile geçti, İran Şahı Rıza Pehlevi ile Sarayburnu’ndan gemiden ayrıldı.
Atatürk, 5 Haziran 1926'da Mudanya'da Gülcemal Vapuru Hatıra Defterine şunları yazmıştır.
" Gülcemal Vapuru'nda gördüğüm intizam ve mükemmeliyet takdire değerdir. Genel Müdür Beyefendi'ye, geminin süvarine ve bütün mürettebatına teşekkür ederim. Gazi M. Kemal"
Gülcemal Vapuru, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Orhan Veli, Rıfat Ilgaz ve Sunay Akın'ın eserlerinde yer almış, Karadeniz manilerine konu olmuştur.
Çağan Irmak'ın Dedemin İnsanları filminde mübadele zamanları anlatılırken Gülcemal gemisinden bahsedilmiştir
Karadeniz manilerine konu olmuştur. Her zaman, her yerde söylenegelmiştir.
karpuzdan fener yapmasını;
sedefli hançerle, üstüne, gülcemal resmi çizmesini;
MÜBADİLLER OLAYI MÜBADİLLERİ ORDUYA GETİREN GEMİ GÜLCEMAL
Cumhuriyetten sonra
Yunanlılarla Mübadele anlaşması yapıldı. Bu anlaşma ile İstanbuldaki ve yurdun değişik yerlerinde bulunan rumların
, Yunanistandaki Müslüman Türklerin karşılıklı değişimi öngörülüyordu. Orduya
Drama ve Kavala bölgelerindeki Türklerin zorunlu gelmesi kararlaştırılmıştı.
Bunun için “Mübadele-i Ahali İmdadı Sıhhıye heyetleri “ Ordudaki başkanı Şükrü
Deniz Beydi. Orduya ayrılan Muhacirler Ordu Fatsa, Ünyeye paylaştırıldı.
Gelenler önce devlet kurumlarına camilere misafirhaneler sonra Rumlardan kalan
evlere ve satın alınan yerlere yerleştirildiler.Orduya gelenelr özellikle Düz
Mahalleye iskan edildiler. Ergelenler, sağlamlar, üzaydınlar, Erdoğanlar,
Onbaşıoğulları gibi sülaleler ….
Gelen göçmenler sanatçı, üretken, zanaatkar, terzi, vs becerikli olduklarından kısa sürede Şehre intibak
edebildiler. Ordu sosyalleşmede hızlıa gelişti.Tüccar,
kasap, terzi, esnaflar .. şehre renk geldi.
KURUL ESKİPAZAR GEZİSİ
Ordumuzun tarihi Kalesi KURUL araştırması Enis AYAR 'ın başlattığı araştırma ile gündeme gelmiş, Araştırmalar BAŞLAMIŞ ŞU AN 30 KİŞİLİK EKİPLE KAZILAR DEVAM ETMEKTEDİR.
Kurul tepesinden Ordu'ya baktığınızda Ordu Boztepeden baktığınzdan farklı bakış; Boztepeden denizi ve Ordunun Doğu yönünü görürsünüz. Oysa kuruldan baktığınızda Ordu'nun tamamını ve tüm merkez köylerini ve Perşembe ilçesini dahi görebilirsiniz..kurul Boztepeden 100 m ye yakın daha yüksektir. Kurulun en yüksek yeri 535 m dir. Ordu Boztepe 450 m civarındadır.
Kurul Kayasına yeni yapılan bir merdiven yolla gidilir.Kurul'a girerken tarih bilgisi yer alır.
Kurul da yr altına doğru giden bir merdivenli mağara vardırki ; şimdi temizlendi ışıklandırıldı.
Kurulun zirvesinde kazılar devam etmekte ve M.Ö. 5. YY yaşantınya ışık tutacaktır.
Boztepeden sonra kurul yerleşkesini de zekle gezmeizi tavsiye ederiz. Hakkı ALAY,Halil KARADENİZ solda ve sağda Nabi HÜSEM , Hasan YILMAZ kurulu sizler için gezdiler.
Kuruldan bakınca tüm Ordu ve çevresi esrarengiz bir görüntüyle insanı buyülemektedir.
Kuruldan Melet vadisi ve .Melet Suyu ve sağda Ordu Şehri bütün ihtişamı ile görülmekltedir.
Dalgalanıyor pembe şalvarı
Kız allan pullan gel – gel yanıma
Beyaz kollarını dola boynuma
Tabya başında üç kız yan yana
İçlerinden biri pışt dedi bana (göz etti bana)
Sağ olsun (nur olsun) seni doğuran ana / Kız allan ...
Fındık dalları yerlere değer / Yarin bakışları kalbime değer
Ölürüm seni almazsam eğer / Kız allan ...
Yöre: ORDU
Kaynak Kişi: Muhsin Tercan
Derleyen: Nurettin Çamlıdağ
KUVAYI MİLLİYECİ SALİH PAŞA VE ORDU VALİLİĞİ
İstanbui İl Emniyet Müdürü Salih KILIÇ
Mustafa Kemal Paşa,
İsmet Paşa, Mareşal Fevzi
Paşayla ile yakinen mesai arkadaşlığı
yapan kimseydi. Polis teşkilatı araştırmaları için Bükreş, Budapeşteye ve
İsmet Paşayla Belgrad, Londraya
gitmiştir.
Atatürk öldüğünde yanındaydı. Atatürk ölünce naaşı ziyaret açıldı. Ziyaret
o kadar yoğundu ki asayiş zorlanıyordu. Öyle ki dakikada 186 kişi ölçülmüştü.
17 Kasım 1938 günü bu sayı 250 yi
bulmuştu. O gece kapıda bekleyip içeri giremeyen 50000 kişinin olduğu ve Taksim
Atatürk Anıtına çiçek bıraktığı ilan
edilmişti. Bu günden sonra 100 000 kişinin saraya hücum etmesinde Büyük izdiham oldu ve 11 kişi boğularak
öldüğü ve 40 tan fazla kişinin yaralandığı tespiti yapıldı. Trajik olay akşam 10 da meydana gelmiş, Savcı
Hikmet ONAT bir saat sonra 11 de olay yerine gelmiştir. Savcı olayın görevli
memurların görevlerinin yapılamamasından kaynaklandığına karar verdi.
Mahkemelerde Salih Kılıç ile Kamuran CUHRUK birbirlerini suçladılar. Mahkeme
tüm herkesin görevlerini layıkı ile yapamadıklarını beyan etti, hepsinin men-i
muhakemesine karar verir.
Kocaelinde yapılan mahkemelerde O dönemin 6. Şube Müdürü Faik EBRAK şahit olarak
dinlendi. Şahitliğinde Adı geçen
yöneticilerin asayiş sağlamada kusurları olmadıkları yönünde ifade
ettiler.
İstanbul Valisi Muhittin ÜSTÜNDAĞ Valilikten alınır.
İstanbul Emniyet Müdürü Yardımcısı Kamuran CUHRUK Emniyet Genel Müdürlüğüne,,
İstanbul Emniyet Müdürü; Salih KILIÇ 29 Kasım 1938 de Süreyya YURDAKUL ‘un yerine Çorum
Valiliğine atandı 3 yıl görev yaptıktan
sonra , Sinop Valiliğine (1941—1946 ) görevlendirildi. Buradan 1946
yılında Kırklareli Valiliğinde Kamuran
CUHRUK tan boşalan Kırklareli Valiliğine başladı. 18 Haziran 1948 tarihinde
Ordu Valiliğine tayin yazısı gelir. Bir süre İstanbulda dinlenir ve Orduya gelir
; Ordu Valisi Cemal GÖNENÇ ten görevi devralır. Kamuran CUHRUK tekrar Urfadan
Kırklareli Valiliğine geri döner.
Ordu Valisi Saip OKAY 1 OCAK 1947 de görevden emekli
olmuştu. 19 Şubat 1947 de Cemal GÖNENÇ gelmişti. Bu Vali Ordunun yol ve içme
suyu ile ilgilenmişti. 21 Haziran 1948 de ayrılmıştı.
19 Haziran 1948
tarihinde Salih Kılıç Ordu Valisi olarak atanır.
22 Temmuz 1948 de Hemamderesi taşar. Orduda ölümler
olur.
Devlet Hastanesi yapım iş devam eder. Koçboynoz Yolu
yapımı devam eder.
Verem Hastalığı ile savaşa devam edilir. Kuraklık la
sorunlar yaşanır. Soya ekimi teşvik edilir. Elektrik jenaratörü arızaları devam
eder.
Melet taşması ve Melet Köprüsü yıkılır.
1950 seçimleri yaklaşırken Bir takım siyasilerin
tartışmaları başlar. Özellikle Demokrat partili Feyzi BOZTEPE , Hasan Erzurumluoğlu
ile Vali arasında sürtüşme başlar. 14 Mayıs 1950 de Demokrat parti kazanınca Vali
görev yeri değişime uğrar. DP Hükümeti kurduktan 22 gün sonra Fevzi KILIÇ
emekliliğe sevk edilmiştir. Yerine Rebii KARATEKİN Ordu Valisi olmuştur.
Yurt genelinde % 89,30 katılım ile yapılan Bu seçim
sonucunda CHP 6, DP 2 MV kazanır. Toplam
seçmen: 8905743 oy kullanan : 7953185 %55 Oy oranı ile DP Türkiye çapında 417 MV kazanmıştır.
CHP İse % 39,59 ile 66 MV elde edebilmiştir.
Bu seçimde DP Açlık , yoksulluk temasını işlemiştir.
Başarılıda olmuştur. Keza ikinci Dünya Savaşında Halkın durumu Tüm dünyada
olduğu gibi Türkiyedede ekonomik sıkıntılara sebebiyet veriyordu. 6 yıl süren
savaş süresi ekonomileri altüst etmişti,
Ordu Milletvekillerinden;
Rafet AKSOY (ünye 1311 doğ ) 68884 oy
Zeki Mesut SEZER
(İstanbul 1894 ) 63092 oy
Yusuf Ziya ORTAÇ (İstanbul 1310 ) 62968
oy,
Naşit FIRAT (Kemaliye 1311 )62161 oy,
Atıf TOPALOĞLU (Fatsa 1329 ) 61727
oy,
Feyzi BOZTEEP ( Ordu 1325 ) 61636 oy
Hüsnü AKYOL (Ordu 1316 ) 61212 oy,
Salih Kılıç Kurtuluş savaşı Kahramanlarıyla sıkı
ilişkileri vardı. Fevzi Paşa tutuklanmak istenilince Salih Paşa onu Anadoluya kaçırmış bu yüzden idamı istenmiş kişi idi.
Alemdağ da Remzi Beyle buluşmuş . Damat
Ferit Paşa Hükümetinin adamları Kuvayı Milliyeci avcılığına çıkmış oldukları
haberini alırlar. Burada Mustafa Kemalin arkasında yer almaları gerektiği
kararını alırlar. Ertesi günü Fevzi Paşa, Salih Bey ve Yardımcısı Mustafa Paşaya
idam fermanı çıkar.
Salih paşanın asıl görevinin yanında Anadolu sahil
kentlerinden elde edilen silah ve cephanenin Anadoluya sevkiyatının güvenliğini
sağlamaktı.Salih paşa vatan için ölümü göze almış Kuvayı Milliyeciydi. Kaderde
siyaset uğruna hedef alınmış Valiliği
elinden alınmakta varmış. Ama adı Kuvacı
olarak tarihe geçmiştir.
BENİM YORUNUM NEDEN YAYINLANMIYOR ? 1926 ORDU DOĞUMLUN REFİK AKDOĞAN.
YanıtlaSil