ORDU SAHİLİNDEN
2022
ORDU LİSESİ TİCARET LİSESİ KARŞISI
NOSTALJİK DENİZ ARAÇLARI
FINDIK MÜZESİ
2021 Restore edilen Kahraman Sağra Konağı
Ordu Etnoğrafya Müzesi Karşısı
Selimiye Mahallesi Taşocak Caddesi Boztepe Karayolu üzeri
MİLLET DÜZÜ
1960 LAR
1940
YILLAR MİLLET DÜZÜNDE PANAYIRLAR KURULURDU
MİLLET DÜZÜNDE FUTBOL MAÇLARI YAPILIRDI.
SEYİRCİLER KADINLI ERKEKLİ FARKETMEZDİ.
MÜBADİLLER
YUNANİSTANDAN KARŞILIKLI NUFUS DEĞİŞİMİ GELENLER
RECAİBAY KÖŞKÜ
1900 LÜ YILLAR
ŞİMDİKİ KÖŞK ADLI BİNANIN YERİ
MİLLET DÜZÜNDE PAZAR KURULURDU
ŞELEKÇİLER DİYE ADLANDIRILAN KİMSELER ALINAN MALZEMLERİ EVLERE TAŞIRLARDI.
Herkesin tanıdığı şelekçiler sepetlerindeki kumanyaları eve teslim ederlerdi.
YÜK TAŞIMAK İÇİN AYRICA ÇEK ÇEK ARABA DEDİĞİMİZ BASİT ARAÇLAR DA VARDI.
KABUK ODUN EŞYA TAŞINIRDI.
ORDU LİSESİ KARŞISINDA 1970
HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER ORTAOKULU
İLKÖĞRETİM OKULU-- ORTAOKUL
KIZ MUALLİM OKULU 1924--1930 YILLAR
2018 YILINDA ÖĞRETMENLER EVİ BAHÇESİNDE
2022 EKİM AYI
NİZAMETTİN MAHALLESİ --BOZTEPE KESİT
ORDU
İLK MAHALLELER BOZTEPE ETEKLERİNDE YER ALIR
Nasa' da bir Ordulu olduğunu biliyor muydunuz?
DR . UMUT YILDIZ
Amerika Ulusal Havacılık ve Uzay
Dairesinin (NASA) 4 Türk çalışanından biri olan Ordulu Astrofizikçi Dr. Umut
Yıldız, Ordu Büyükşehir Belediyesi’ninde düzenlenen söyleşide gençler ve
çocuklarla bir araya geldi. 12 MAYIS 2019
GENÇLER UZAYIN
SIRLARINI ÖĞRENMEYE ÇALIŞTI
Moderatörlüğünü Ordu Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Görevlisi Filiz Demirci’nin yaptığı programda Ordulularla
buluşan Astrofizikçi Dr. Umut Yıldız, uzay araştırmaları konusunda bilgi ve
deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Çocukların yoğun ilgi gösterdiği
söyleşi, soru-cevap şeklinde gerçekleşti. Özellikle genç yaştaki
dinleyicilerden oluşan söyleşi de gençler, Astrofizikçi Umut Yıldız’a
“Karadelik nedir, nasıl oluşur?”, “Derin uzaya hangi ülkeler misyon
gönderiyor?”, “Mars’ta yaşam sağlanabilir mi?”, “Mars’ta bitki
yetiştirilebilir mi?”, “İnsanlar uzaya gidebilecekler mi?”, “Astrofizikçi
olmaya nasıl karar verdiniz?” gibi sorular yönelttiler.
Genç katılımcıların sorularını
yanıtlayan Astrofizikçi Dr. Umut Yıldız, yaşam koşullarının daha da kötüleştirilmediği
takdirde dünyanın maksimum yaşam süresinin 5 milyar yıl olduğunu söyledi.
Astrofizikçi Yıldız, “Yıldızlar nasıl oluşuyor, gezegenler nasıl oluşuyor?
Bunların içerisinde neler mevcut? Dünyada ki sular nasıl meydana geliyor?
gibi soruların biz araştırmalarını yapıyoruz. Güneş sistemimizde ve hayatın
içinde aslında merak ettiğimiz birçok şeyi orada araştırıp öğrenmeye
çalışıyoruz” dedi.
ASTROFİZİKÇİ YILDIZ,
“UZAY MADENCİLİĞİ MESELESİ YAVAŞ YAVAŞ YERLEŞMEYE BAŞLADI”
Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Salonunda yaptığı söyleşi de Astrofizikçi
Yıldız, “Uzay madenciliği konusunu meraklılarına anlatmaya çalıştı.
Diyelim ki bazı
gezegenlerde bizde kıymetli olan altın gibi elementler varsa bütün dünyadaki
eko-sistemi etkileyebilir. Eğer o madenler dünyaya gelirse böyle bir ihtimal
olursa Astrofizikçi Yıldız, “İhtimal var dedi. Uzay madenciliği meselesi
yavaş yavaş yerleşmeye başladı. Basın yoluyla bu duyurulmaya da başladı. Ancak
Çok yakın bir zaman içerisinde uzay madenciliğinin olacağını düşünmüyorum.
Asteroide gidecek aracı tasarlamak ve oraya gidip, araştırma yapmak çok uzun
sürecek bir durum. Bunun dışında madeni bulup bunu dünyaya getirmekte çok
uzun sürecek bir konu” dedi.
Programda katılımcılar uzayla alakalı
meraklarını giderme imkanı bulurken Astrofizikçi Yıldız, gençlere içlerindeki
uzay aşkını hiç kaybetmemelerini tavsiye etti.
DR. UMUT YILDIZ KİMDİR?
1980 Ordu doğumlu
olan Umut Yıldız, derin uzay iletişimi ve astrofizik alanlarında araştırmacı
olarak çalışıyor.
Ankara
Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nde lisansını, Hollanda’da
Groningen Üniversitesinde yüksek lisansını ve Leiden Üniversitesi
Gözlemevinde de Molekül Astrofiziği alanında doktorasını tamamlayan Yıldız,
Hersschel Uzay Teleskobunu kullanarak yıldız oluşum bölgelerinde su ve
oksijen moleküllerinin keşfini yapan takımda yer aldı. Çalışma konuları arasında
derin uzay iletişimi, yıldız oluşumu ve büyük veri analizi ile bilgi
madenciliği geliyor.
Dr. Umut Yıldız,
halen NASA’da Jet Propulsion Laboratory’de (JPL) derin uzay iletişimi ve
astrofizik alanlarında araştırmacı olarak görev yapıyor.
|
TWİTTER DA HAYALLERİNİZİN MEKTUBU Araştırmak size kalmış
KEÇİKÖY (BUGÜN Kirazlimanı, Güzelyalı Mahalleleri )
Atatürk Orduya geldiğinde burası cennet gibi bir yer. Buranın adı Keçiköy olmamalı diyerek
buranın adının değişmesini istemiştir. Yeşilyurt Adını vermiştir.
KEÇİKÖY ( YEŞİLYURT )
ORDUDA SANATSAL YAŞAM KÜLTÜR
Ordu ' ya özgü bir oyun AZNİF
Oyun terimleri farsça terimler olmakla beraber Rumlardan kalma oyun olduğu söylenir. Türkiye'nin ORDU ve GİRESUN 'da kısmen oynanan zeka oyunu olarak bilinir.
Aznif oyunu oynayanlar 4 lü ( karşılıklı )
Aznif
oyunu Ordu, Giresun, Elazığ da oynadığını biliyorum. Ordu!' da yaşlı amcalar,
akrabalar, iyi oynayan yaşlılardan edinilen bilgilere göre;
1930
yıllarda BÜYÜKLER TARAFINDAN OYNANDIĞINI VE ONLARI İZLEDİKLERİNİ ifade
etmektedirler. 1930--40 LI yıllarda Ali Efendi adlı kimsenin ve
yaşlanınca damadı Ziya ustanın özel aznif taşı yaptığını ( domino taşı
gibi ancak daha kalın ve sert aliminyumdan ) büyükler ifade
etmektedirler.
Ufak bir makale
Ordu Karadeniz'in hırçın dalgalarına komşu, dereleri, Yaylaları, ovaları,
tarihi ve kültürel mirası ile dolu dolu olan bir kenttir. İnsanları sıcak
kanlıdır. Ancak Karadeniz'in dalgası gibi yeri geldiğinde hırçın olurlar bazen.
Fındığın başkenti, Yeşilin ve mavinin tüm büyülü tonları, akıllı evcimen
kadınları ve mert insancıl, çalışkan erkekleriyle bir bütündür Ordu.
KARADENİZİN Doğusunda yer alan ilimizde
güzel doğa ve güzel insan özdeşleşmesi olurda sanata yansımaz mı!.
Ordu Karadeniz Tiyatrosu, ilk kültür
faaliyetleri olarak 1908 yılından beri hizmet vermektedir. kültür faaliyetleri
hiç ara vermeden günümüze kadar gelmektedir. Yurdumuzda kaç ilde tiyatro vardır acaba….Sanata ne denli önem verdiklerini
göstermektedir.
İlimiz Sanatçı fabrikası olmuş gibidir. Halit Akçatepe, Kadir İnanır, Ahmet
Yenilmez, Levent Kırca, , Levent İnanır, Erdal Beşikçioğlu, Mustafa Altıoklar,
Erdem Baş, Mete Sezer, Bahtiyar Engin
ülke çapında ün yapan ismini bir anda aklımıza getiremediğimiz bir çok tiyatro
ünlümüz var.
Ses sanatçıları olarak ; Sami Aksu, Kamil Sönmez, Funda Arar, Tuğrul Şan,
Gülşen, Nil Karaibrahimgil, Suavi Karaibrahimgil, Şükriye Tutkun, Ümit Tokcan,
Seyfettin Tomakin, Ali Rıza Gündoğdu, Özdemir Erdoğan, Gaye Aksu, Mehmet Gümüş,
Cem Çelebi, Çetin Akdeniz, Coşkun Gök, Şener Gök, Ayşe Taş, Necla Şan, Necmi
Kıran ve yerel bir çok ses sanatçımız vardır.
Spor faaliyetleri de kentte ayrı bir
yere sahiptir; kadın erkek, çocuk futbol tutkunudurlar. Daha 1924 yılında
kurulmuş ilk kulüp Ordu İdmanyurdu spor kulübüdür. Atatürk'ün 19 Eylül 1924
yılı Ordu ziyaretinde bu kulübü ziyaret
etmesi ayrı gurur kaynağıdır. O yıllarda kadınların dışarı çıkması bile zorken,
Ordu yapılan futbol maçlarında saha etrafında Ordulu kadınlarının maç izlemesi,
taraftar olması; 1924 yıllarında taraftar kadınlar olması belki bu ülkede hiç bir yerde
görülmemiştir. O yıllarda Çarşaflı
kadınların izlediği maç ve belgesi olan resim belgelemiştir.
1967
yılında Ordulu amatör 6-7 kulüp bir araya gelerek Profesyonel Orduspor Kulübünü
oluştururlar. 1974-75 sezonunda şampiyon olup 1. Ligde başarılarını devam
ettirdi.
1978-79 da ligi 4. Sırada bitirdi ve UEFA
kupasında ülkemizi temsil etti. Bugün belki kötü durumda olsa da e Ordulu halk, Orduspor’a sahip çıkmakta
adından söz ettirmektedir.
Ordulu sanatçı kaynamakta olup ta Meşhur,
unutulmayan türküleri olmaz mı? Boztepe'ye çıkmalı şu Ordu'ya bakmalı derler
eskiler türkülerde…….
Ordunun Dereleri", "Halil
İbrahim", "Hekimoğlu", "Yolun sonu görünüyor",
"Oy kemençe, kemençe", "Ordunun sokakları",”Çambaşına
çıktım da çıram yanmıyor “, "Akşam oldu yanıyor" öne çıkan ülkece
sevilen türkülerimiz; kulaklarda duyulan unutulmazlardandır. Bu türküleri doğa
ve tarihi güzellikleri olan; Boztepe, Çambaşı Yaylası, Yoroz Kayalıkları,
Perşembe Yaylası, Yason Burnu…. da gezerek dinleyebilirsınız.
Ümit tokcan’dan; Hekimoğlu türküsünü
Musa Eroğlundan ; Yolun sonu görünüyor,
Kamil sönmezden ; Akşam oluyorda yanıyor vona’nın ışıkları
Seyfettin Tomakinden ; Müdür beyin yeşil
türkü türkülerini mutlaka dinleyin derim.
İlk köy gazetesi, bir köyde Orduda yayınlanmıştır. Bilal Köyden “Güzel
Ordu” gazetesini köyünde kendi yaptığı baskı makinesi ile çıkarmıştır. Atatürk
devrimlerinin, Cumhuriyetin köyde yerleşmesi, Anadolu aydınlanmasının hız
kazanması uğruna girişilen bu köy gazetesi serüveninin önemli bir olay değil
midir." 1927--1952
ESKİ İLE YENİ YAŞANTIMIZ
Evler şimdiki gibi büyük ve sağlam değildi. Herkesin bir
odası yoktu. Evin bir odası misafir
odası olarak ayrılır orası hep kapalı kalırdı.
Evde şimdiki gibi
sandalye, koltuk , mobilya, halı yoktu.
Gıcırdayan ağaç sandalye, sedir denilen
tahtadan divan şeklinde oturmalıklar, minderler
vardı. Halı yerine yamalıktan yapılan 1m eninde 4-5 metre uzunluğunda
kanat kilimi denilen kilimler vardı. Yamalık:
(eski giysilerden kalan atıklar)
Mutfak büyük olur ve bir yer ocağı vardı. Şimdiki gibi soba
yoktu. Ocakta hem yemek, ekmek yapılır hem de ocak başında saf tutularak
ısınılırdı.
Bazı evlerde pompalı gaz ocakları vardı. Sık sık
temizlenmesi gerektiğinden herkes kullanamıyordu. Ayrıca yakıt kıt ve
pahalıydı.
Şimdiki gibi buğday ekmeği yoktu. Mısır ekmeği bazen sac
üzerinde ince olarak yapılır, bazen
de tavada biraz kalın yapılırdı. Ocakta çok köz olunca bileki denilen bir taş
içinde özel bir mısır ekmeği pişirilirdi
ki tadına doyum olmazdı.
Sabahları kahvaltı bilinmezdi. Sabah süt,peynir ve yemek yenirdi. Bugünkü çay içme alışkanlığı yoktu. İçecek olarak Ihlamur, muşmula yaprağı, kekik içilirdi.
Evlerde kiler bulunurdu ki buzdolabı yoktu. Kilerler
karanlık , temiz, rutubetsiz tutulurdu.Keza bütün yiyecekler burada saklanırdı.
Bir çocuğun içine girebileceği kadar büyük küpler vardı düşmesin diye belinden
iplerle bağlanır duvara sabitlenirdi. İçi kara sakız denilen siyah bir yapışkan madde ile sırlanırdı. Bu
küplerde özellikle başta yeşil fasulye
turşusu , dürme ve kara pancar turşusu ile
pekmez ve reçeller bulundurulurdu.
Evlerde tel dolap bulunur yiyecekler konulurdu. Sinekler
böcekler konmasın diye elek telleri ile kaplıydı.
Evlerin tavan arasında mısır gazelleri arasında kışa hazırlık
olarak elmalar, armutlar bulundurulurdu.
Evlerin serendilerinde
istiflenmiş mısır koçanları ve ayıklanmak üzere depolanmış fındık
kapsülleri bulunurdu. Eskiden fındık
ayıklama patozları yoktu. Ağustosta harmanda kuruyan fındıkların tırmıklarla
dövülerek hasadından sonra kapsülde kalan fındıkların daha sonra ayıklanarak
devşirilmesi işlemi için depolanırdı. Bu
ayıklama araya zorunlu başka işlerin girmesi nedeniyle ocak –şubat ayına
kalabilmekteydi. Zorunlu iş mısır hasadı
acele edilerek yapılan iş olmasıydı. Keza mısır koçanları tarladan eve
geldiğinde en kısa zamanda ayıklanmalıdır. Her akşam imece usulü olarak kandil
lambası ışığında şarkı ve türküler eşliğinde ayıklama yapılırdı.
Eskiden elektrik yoktu. Gaz lambaları ile kandil lambaları
vardı. Çok zenginlerde lüks lambaları da vardı. Akşam erkenden yatılırdı.
Dersler gündüzden yapılırdı. Ayışığı olduğunda evin önünde, harmanda oturulur
şarkı türküler maniler söylenirdi.
Hasta ziyaretine eli boş gidilmezdi. En fakiri gaygana
denilen börekle yada yufka böreği ile giderlerdi.
Düğünlerde düğün sahibine yardım etmek adettendi. İneği
olanlar bakraçlarla süt , atı olanlar odun, kızlar su getirirler. Kadınlar
toplanır pancar dolması yaparlar, su böreği , baklavalar açarlar düğüne tam
hazırlıklı başlanırdı.
Bir Ordu evi , eşyası, el emeği , göz nuru eşyalar Genç kızlar evlendiğinde düğünde hazırlanan bu çeyizler duvak günün de sergilenirdi
Duvak Günü: evlenen geçlerin bir sonraki günde yaptığı çalgılı eğlenceli tören günü Duvak Günü diye adlandırılırdı.
Duvak Günü: evlenen geçlerin bir sonraki günde yaptığı çalgılı eğlenceli tören günü Duvak Günü diye adlandırılırdı
Araçlar pek azdı. Eskiden zenginlerin atları ve orta hallilerin eşekleri vardı. Çok
fakirlerin atı ve eşeği yoktu. O günkü şartlarda bu hayvanlara ihtiyaçta
fazlaydı. Ücret karşılığı çalışan hayvan sahipleri mahallelinin köylünün işini
görüyorlardı.
Hacılığa gidecekler, askere gidecekler, başka illere okumaya
gidecekler mahalleyi gezerler herkesten helallik isterlerdi. Mahalleli de azdan
çoktan askere giden, okumaya gidenlere yardımlar yaparlardı.
Eskiden şimdiki gibi oyuncaklar yoktu. Tahtadan yapma basit
arabalar, tabancalar eşyalar, vardı. Çocuklar saklambaç, kale kapmaca,
çelik-çomak, çizgi oyunu gibi oyunlar oynarlardı. Eğlenceler haftada bir yazlık
sinema, derede yüzme idi. Yıldız bahçe sineması, incibahçe sineması, bicanın
Millet sineması ile Renkli sinema eğlendiğimiz yerlerdi. Cilalı İbo, Hüseyin Baradan, Danyal Topatan, Tamer Yiğit
…….. unutamadığım artistlerdir. Yine bugünkü gibi tv, video, dvd, bilgisayarlar
yoktu. Taş plaklar vardı. Plaklarda Yüksel özkasap, saniye can, Müzeyyen senar,
Ahmet sezgin, Zeki Müren,Serbülent Yasun…… şu anda unutamadığım sanatçılardan
bazılarıdır. Radyolardan Yurttan sesler proğramı, arkası yarın proğramı ve
hafta sonları Aydın köker’in maç anlatışı, Orhan Boranın trafik reklamı(
gözünüz yolda kulağınız ben de olsun )anonsu her an aklımdadır.
Ordu'lu hanımlar futbolu severler ve Orduspor maçlarını kaçırmazlardı
Bugünkü gibi giysi ve çeşitleri yoktu. Elbiselerimiz
bayramlık, okulluk, günlük diye adlandırılırdı.Okul gisilerimizi okuldan başka
zamanda giyemezdik , çünkü bir yıl başka alınamazdı. Bayramlıklarda bayramdan
bayrama giyilirdi. Günlük elbiselerimiz genellikle yamalıydı. Yamalıydı ama
utanmazdık. Çünkü arkadaşlarımızda bizim gibiydi. Kaçan çoraplar, kaçan
kazak ilmekleri annemiz tarafından hemen
tutulur daha fazla yıpranması engellenirdi.
Ayakkabımız lastikti, kapalıydı. Kundura yılda birkez alınabilirdi.
Elbiseler ve ayakkabılar ısmarlama yapılırdı. Terziler ve ayakkabı tamircileri
tamir işlerinde çok maharetliydiler.
Okula siyah önlükle gidilirdi. Kitabımızı devlet verir,
defterimizi babamız günlük karalama ve
sarı yaprak matematik defteri ve iş defteri adı altında alırdı. Başka yardımcı
kaynak yoktu. Cumartesi günü öğleye kadar ders vardı.5. Sınıftan sonra diploma
hak etmek için sınava girilirdi.
Her evde şimdiki gibi banyo, su, sabun, şampuan yoktu. Annemiz bizi bir leğende hacışakirle
yıkar, tırnaklarımızı makasla kesmeye çalışır, babamızda saçımızı 3 numaya kestirirdi. Öğretmen Cumartesi günü
okul çıkışında sıkı sıkı temizlik tırnak saç tembihi yapar. Pazartesi günü tembihin yerine getirilmesi rahatlığı ile
okula varır. Öğretmenin beğenisi ile mutlu olurduk.
Şimdiki gibi poşetler , marketler yoktu. Mahallemizin
emektar bakkalına gider alacaklarımızı iğneden ipliğe oradan alırdık. File
kullanırdık. Bez torba ve kağıttan kese kağıdı kullanılırdı. Zenginlerin
erzaklarını şelekçi denilen taşıyıcılar taşırlardı.
Yakacak olarak fındık kabuğu ve odun kullanılırdı. Kömür,
kömür sobası yoktu. Elektrik sobası, tüpgaz sobası hiç yoktu.
Deterjan yoktu. Çamaşırlar kül suyu ile evde, derede
yıkanırdı. Bulaşıkta şimdiki deterjanlar hiç bilinmezdi. Şimdiki gibi makineler
yoktu. Çamaşırlar, bulaşıklar hep elle yıkanırdı. Ütüleme elektrikli ütü ile
değil kömürlü ütü ile ütülenir, kola ile
kolalanırdı. Pantolon ve kazaklarımın Yatak altına konularak düzeltiğini hatırlıyorum.
Düğün resimlerinde gülümseme yoktu. Resimler siyah beyazdı.
Vesikalıklar dakikalık resim adı altında körüklü makinalarla çekiliyordu.
Sandalyede ciddi duruş, resimci derviş amcanın körüklü makinaya elini sokuşu,
arada bir bezden kolun içine bakışı ve körüklü makinenin ön kapağını açıp
tekrar kapaması ve tamam demesi…………. Makası alıp makinenin küçük çekmecesinin
sulu gözünden resmi alması ve kenarlarını kesmesi , sallamak suretiyle
kurutması şu an gözümün önündedir.
Siyah beyaz olan bu resimler bugünkü kadar kaliteliydi. Belki
bugün makinede de olsa o günkü kalitede siyah beyaz resim yapamayabilirler.
MAHALLİ YEMEKLERİMİZ
Halk kültürümüzün en önemli konularından biri halk mutfağıdır.
Halk mutfağı ve yemekleri günümüzde birere sanat ürünleri olarak kabul edilmektedir.
ORDU İLİ MAHALLİ YEMEKLERİ
ÇORBALAR
1. Pancar Çorbası 2. Mısır Çorbası 3.Kabak Çorbası
Halk kültürümüzün en önemli konularından biri halk mutfağıdır.
Halk mutfağı ve yemekleri günümüzde birere sanat ürünleri olarak kabul edilmektedir.
ORDU İLİ MAHALLİ YEMEKLERİ
ÇORBALAR
1. Pancar Çorbası 2. Mısır Çorbası 3.Kabak Çorbası
El değirmeni
Bu el değirmeni ile mısır kırılır , yarma denir. Pancar çorbasının olmazsa olmazıdır.
Yayık ayranı ve tereyağını tattınız mı? Ayranda ayran olur hani
YEMEKLER
1. Pancar (Kara lahana) Sarması 2. Pancar (Kara lahana) Döşemesi 3. Pancar (Kara lahana) Diblesi 4. Melocan(Diken ucu) Kavurması
5. Sakarca Mıhlaması 6. Galdirik Kavurması 7. Isırgan Yağlaşı 8. Hoşgıran Kavurması
9. Tirmit (Mantar) Kavurması
12. Mısır Yağlaşı 14. Keşkek (Gendeme) 15. Fırım Fasulyesi
GAZ OCAĞI
HANİ HERKESTE DE BULUNMAZDI GAZ BULMAK ALMAKTA LÜKSTÜ
ÖNCE POMPALAMAK GEREKİYORDU. AYARI BOZULUNCABABAM TAMİRİNİ YAPARDI.
HAMSİ YEMEKLERİ
1. İçli Tava 2. Hamsi Buğulaması 4. Hamsi Tava
HAMUR İŞLERİ
1. Su Böreği 2. Yufka Böreği 3.Ev Makarnası (Kesme Makarnası)
TATLILAR
1.Kabak Tatlısı 2. Aşure 3. Un Helvası
EKMEK ÇEŞİTLERİ
1.Mısır Ekmeği 2.Bileki Ekmeği 3.Saç Ekmeği
REÇELLER
1.İncir Reçeli 2.Üzüm nardeği 3.Elma Reçeli,pekmezi
TURŞULAR
1Fasulye Turşusu. 2.Yeşil Domates Turşusu 3.Salatalık Turşusu
4.Pırasa Turşusu 5.Kelem Lahanası

Mısır ekmeği Pancar dolması (karalahana dolması )
GAZ OCAĞI
KAPAKLI SAHAN VE İŞLEMELİ BÜYÜK SİNİ
orduya has meyve Taflanı tattınız mı. Böylede yenir turşusuda yapılır. ( Karayemiş )
Ordu' ya has armut türü . Orak Armudu adı ile anılır. temmuz ayında olgunlaşmaya başlar. Olgunlaşması içinin kahverengi rengini alması ile anlaşılır, ÖYLE YENİLİR.
Türkiyenin en çok bal üreten ili Ordu
İlimizin 501 köyünde 10.000 çiftçi ailesi 303.741 civarında fenni arı kovanıyla arıcılık yapmakta olup yıllık ortalama 9.000 ton bal ve 747 ton balmumu elde edilmektedir.
Mahallemizdede hatırı sayılır arıcılar vardır. Orduda da ilk arıcılar cemiyetini mahallemiz sakinlerinden rahmetli Mehmet KIR 1976 –1977 yıllarında kurmuştur.kurmuştur.
İlimizin 501 köyünde 10.000 çiftçi ailesi 303.741 civarında fenni arı kovanıyla arıcılık yapmakta olup yıllık ortalama 9.000 ton bal ve 747 ton balmumu elde edilmektedir.
Mahallemizdede hatırı sayılır arıcılar vardır. Orduda da ilk arıcılar cemiyetini mahallemiz sakinlerinden rahmetli Mehmet KIR 1976 –1977 yıllarında kurmuştur.kurmuştur.
Arıcılık Araştırma Enstitüsü :
Ordu' da arıcılığı geliştirmek için Necati AYDIN başkanlığında kurulmuştur. 14 yıl başkanlık yaptıktan sonra 2017 yılında görevini Akın ÇİFTÇİ ' ye devretmiştir.
Alınan kararla Avrupa Birliğine uyum kapsamında 2017 yılında ARIM BALIM PETEĞİM adı altında kalkınma projesi ilan edildi. Hedef olarak Arıcılık sektörünün rekabet gücünü artırmaktır.
Fabrikalar:
- Sagra Çikolata Fabrikası - Dünyaya dağıtılan Sarelle, Tadelle, Gol, Gofy ve Sagra ürünleri burada üretilmektedir.
- Çamsan Poyraz Laminant Parke
- Altaş Yağ Sanayi A.Ş. - Çotanak markalı fındık, mısır, kanola, ayçiçeği, soya ve ideal yağı üretilmektedir. Fabrika ayrıca temizlik ürünleri de üretmektedir.
- Doğus Çay
- Şenocak Fındık
- Gürsoy Fındık
Hoş kokulu Ordu sümbülü
MADENLER VE ORDU
Osmanlı İmparatorluğunun son zamanlarında Abdülhamit
döneminde Türkiye’deki Madenlerin İşletilmesi konusunda yabancı Devlet’lere bazı imtiyazlar
verilmişti. 1878 Yılında genelgeler yayınlanmış ve bazı Yabancı şirketler ilgi
duymuşlardı.
Ordu Yöresinde de
1880 yılında Ordu Yaraşlı, Çerli ve saray Köylerinde mangenez
Madeni aramaları için Fransız Oçermin Galya şirketi görev almıştı.
Yine 1892 Yılında Ebulhayır Sayaca Köyünde Mangenez için İtalyan Bartzili;
Hapsamana Damarlı Köyünedki maden için Türk Vatandaşı
Ezenoğlu Arşavaril işletme hakkını almıştı.
Bakacak ve Cağnos
köylerindeki madenler Gümüşlü Bakır ve Kurşun madeni için 1883 te Viçan Rahniçi işletme
ruhsatını almıştı.
Bu Madenlerden 1903 yılında toplam 29005 kuruş vergi
alınmıştı.
1840 Yıllarında Ünye İlçesinin Demir Madenleri bakımından
zengin olduğu da araştırmacılar tarafında ifade edilmektedir.
Fatsa Madenlerinin işletmesi de 1910 yıllarında williamson şirketine verilmişti. Madenleri
işleten Carminati isimli şahıstı. Sarıyakup adlı bu bölgenin bugün heyalanlar
sonucunda Maden damarlarının
galerinin yok olduğu görülmektedir.
Aslında doğu karadeniz önemli madenler bakımından çok
zengindir.
Gümüşhane -Mastra, Kaletaş, Sofran, Olucak
Ordu – Akoluk,Sayaca,
Artvin -cerattepe; altın, gümüş madenleri bakımından önemli
yerlerdir.
Buralardaki altın rezervler ülkemiz toplam rezervlerin 29 %
unu oluşturmaktadır. Gümüş rezervler ülkemiz toplam rezervlerin 37 % sini oluşturmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder