Antik dönemde Sinop İlinin kolonisi durumda olan ve Amfiteatr
şeklindeydi.
Boztepenin eteklerinde
kurulu bir yerleşim yeriydi. 20. Yüzyıl başlarında
Pirinç tarlalarıyla doluydu. Sivrisineklerden dolayı yerleşim zordu ve halk
senenin 3/ 4 ünü (yarısından çoğunu)
yaylalarda özellikle çambaşında ve Karagöl Yaylasında geçirirlerdi. Ahalinin
çoğunluğu 15000 nufusun 5500 ü Rumlardan
oluşmaktaydı. 350 Öğrencili POSOMİADİOS Okulu, 150 Öğrencili Karidios Okulu ,
Anaokulu 150 öğrencilik 5 sınıflı kız okulu bulunuyordu.
ORDU VALİLİĞİ VE
HİKAYESİ
Günümüze kadar
ulaşabilmiş ve şimdilerde “Altınordu Kaymakamlığı” olarak kullanılan bina ve yanındaki Askerlik şubesinin yapım tarihi;
1893 yılıdır.
Bu binaların olduğu
yerde Ordu kaymakamı Ethem Ağa tarafından 1864 yılında inşa edilmiş bir hükümet
konağı bulunmaktaydı. 1887 yılı Aralık ayında bina tamamen yanmış, bu yangında
binada bulunan resmi evrakların da yandığı anlaşılmaktadır.
Şimdiki Valilik
binasının yakınında Ali Paşa konağı
vardı. Yangından sonra kiralanarak hükümet konağı buraya taşındı.
Yanan hükümet konağının yerinde 1890
yılında yeni bir bina inşaatına başlanmıştır.
Hayır sahiplerinin
vermiş olduğu altmış dört bin kuruş ve Ordu Kaymakamı Mehmed Ali Bey’in verdiği
iki bin kuruşla hazineye hiçbir yük getirmeyecek olan inşaatına başlandığı ifade
edilmektedir.Ancak bina kaymakamlık binası olarak yapıldıysa da Binalar askeri
binalar olarak tahsis edilmiştir. 21 Kasım 1892
Yan yana duran bu
binalardan bir tanesi revir, diğer ikisi misafirhane ve tabur binasıdır.
Hükümet konağı
binasının kira bina olması hazineye yük getirmekteydi. Devlet adına satın
alınması gündeme gelmişti.Bunun üzerine kaymakamlık binası olarak kullanılan
Ali Paşa konağı ve yanındaki arsalar dönemin kaymakamı Ali Rıza Bey’in
gayretleriyle 1892 yılında halktan toplanan paralarla satın alınmıştır. 31
Temmuz 1892
Yine bu yıllarda Ali
Paşa konağının hemen yanında şimdiki Valilik binasının olduğu araziye
1- 1893 bir iptidai
mektep (ilkokul)
2- hemen aşağısına
Hamidiye cami ve camiye gelir getirecek dükkanlar inşa edilmiştir,
3- Yine garipler ve
yoksullar için gureba bir hastanesi yapılmıştır.
93 HARBİ VE RUS MUHACİRLER
1877-1878 Rus Harbi sonucunda Osmanlı Ordusu yenilince Kars,
Ardahan Batum Ruslara verilince; Batum
Gürcüleri göçe karar vermişlerdir. Çürüksululu Ali Paşa göçmenleri Bursaya
götürmek için anlaşmışlardır. Ancak deniz yolu tehlikeli idi. Orduya gelen gemi
yolcuları uzun süre Orduda kalmak zorunda kaldılar. Bunlardan 4254 kişi 1034 haneye yerleştirilmiştir. 1886
yıllarında Macaralı gürcüler yüksek rakımlı
yerlere, Acaralı gürcüler orta rakımlı yerlere, çürüksulularda sahil
kesimlere yerleştirilmişlerdir. Ali paşanın çürüksulu gürcüleri ile yerli halk
arasında anlaşmazlıklar çıkmış Ali Paşa idareyi sağlayamamış görevden ayrılmıştır.
Oğlu Ziya Bey yerli halk ile gürcüleri
baırştırmayı ve sükuneti sağlayabilmiştir.
Giresunda başta Topal Osman ve Ziya Beyin oluşturduğu bir
çok çetenin zorbalıkları, saraydan gelen yardımlarla bertaraf edilmiş, halkın sükûneti sağlanabilmiştir.
Soytaroğlu İsmail, İstanbullu Ramiz, Hekimoğlu, Meletlioğlu,
Topuzoğlu gibi ünlü çete savaşları zor geçmiştir.
Soytaroğlu İsmail 4 yıldan fazla Perşembe, Gölköy, Ulubey
Fatsa, Reşadiye, Mesudiyede çok eylemler yapmıştır. En sonunda Meudiye Yevelide
sıkıştırılmış, teslim alınmış Orduya getirilirken Ulubeyde kaçmaya teşebbüs etmiş vurulmuş , yaralı
olarak getirilirken ölmüştür. 17 Mart 1923
tarihinde cesedi Kasabaya
getirilmiş 3 gün ayağından asılı olarak halka teşhir edilmiştir.
1915 yılında Ruslar Trabzondan Zonguldak iline kadar tüm
Karadeniz Kıyılarını topa tutmuştur. Trabzon Şehri 2 yıl kadar Rus İşgali
altında kalmıştır. Trabzon Vilayeti Orduya taşınmış Trabzon Valiliği Erkanıyla
beraber iki yıl Orduda kalmış 1917 yılında Rusların Trabzondan çekilmesiyle
Trabzona geri dönmüştür. 1917 -1918 yıllarında Of ve Rizeden ayrılmayan yerli
halk ile savaşmış Çürüksulu Ziya paşa 600 adet adamı ile Rusları püskürtmüştür.
Ziya Bey zamanında Orduda Ermeni ve Rumlarla
önemli olay olmamıştır. Osman ağa Orduya gelip ermeni ve yabancı diğer
unsurları sürmek istediyse de Ziya Bey
sulh’u sağlamıştır.
Selimiye Mahallesi Kızıllık Mevkiisinde
Bacınoğlu Ahmet Efendiden 7 dönüm arazi alınarak Mezarlık yapılmıştır. 150 den
fazla Göçmen buraya gömülmüştür.
RUS İŞGALİ VE GÖÇLER
1914 1. Dünya savaşından sonra Rus işgali nedeniyle Artvin,
Hopa Rize, Trabzon il ve ilçelerinde
Batıya doğru göçler başlamıştır. Trabzondan :
Furtunlar, Çebiler, Akyollar, Güreşçiler, Altuneller ,
Özkanlar, Aydınlar, Oflular, Çarşıbaşı, iskefyeliler,
Gümüşhaneden;,
Köksallar, Odabaşlar, Aydemirler, Özoğulları;
Rizeden: Köseler, Kurtuluşlar, Arollar, Altaylar, İnceler, Çamlı ve Kamberler
gelmişlerdir.
RUSLARIN ORDUYU BOMBALAMALARI
3 Rus Uçağı ve 12 savaş gemisi ile Ağustos ayının bir
sabahında Orduyu bombalamışlar, Şehre asker çıkarılmış kömür pazarında bazı iş
yerleri yağma edilmiştir. Bahar aylarında Rusyadan gelen kalabalık kişiler Orduya yerleşmek istemişler
ancak kabul edilmemiş, hatta Giresunda
Pontus Rum birliğini kurmak için miting yapmışlar bu mitinge Ordudanda
Rumlardan bazıları katıldıysa da Miting bastırılmış dağıtılmıştır. Bu esnada
Rumların çıkardığı bir Çambaşı yangını da olmuş 10 000 tl civarında zarar
tesbiti yapılmıştır.
İstanbulun işgali üzerine Ordu
Müftüsü ve belediye Başkanı Yusuf Bey
İstanbul Hükümetine telgraf çekerek Olayı protesto etmişler kararı
tanımayacaklarını, Mustafa Kemalin yanında yer alacaklarını ifade etmişlerdir. İstanbuldan
gelmekte olan Gülnihal adlı posta gemisi Bozukkale açıklarında 2 yunan kılkıs
zırhlısı tarafından soyulmuştur. Bir
yunan muhribi vona açıklarında 2 tane balıkçı teknesini batırmıştı. Rum baskını
esnasında 200 kişilik çete oluşturulmuş görevleri icabı Samsun deniz müfrezesine
bağlanmıştır. Çürüksulu Ziya ve Kardeşi
Fuat Rumlara yardımcı olduğundan Çoruma
sürgün gönderilmişlerdir.
Sükun sağlandıktan sonra ; bir Rus
istilası ile Orduya taşınan Trabzon valiliği 1918 Yılının şubat ayında Trabzon’a
geri dönmüştür. 1920 de meclis açılınca Ordu Kasabasını temsilen Trabzon mebusu
Nuri Kadızade Recai Bey Seçilmiştir.
1917 yılında Rus bombardımanlarda hükümet konağı büyük
hasar almıştır.Yanındaki binalarda etkilenmiştir.Kaymakamlık binası bu yıllarda
şimdiki Altınordu Kaymakamlığı’nın olduğu askeri binaya taşınmış ve Ordu’nun il
olmasıyla birlikte ilk valilik binası da bu bina olmuştur.
ŞEHİR MEZARLIĞI( ÇAKALÇIKMAZ)
1916 Yıllarında ordu şehri büyümüş mezarlık
ihtıyacı doğmuştu. Yapılan araştırmalarda
Şimdiki mezarlığın olduğu yer uygun bulundu. Burası tarla ve fındık
bahçesi idi. Fakat Belediye Başkan Yusuf bey parayı bulup burayı istimlak edemez. Çareyi Şimdiki Buket
Pastanesinin yanında Ordunun tanınmış Manifatura tüccarlarından Ömer Ağazade
Hüseyin Avni Sözen’e başvuruda bulunmuştur. Hüseyin Avni Bey Ziraat Bankasından ipotekli
araziyi alarak ordu belediyesine bağışlıyor. 23 daa olan bu arazinin etrafıda
Süleyman Felek ve Yusuf Tarafından Şahsi imkanlarıyla taş duvarla çevriliyor.
Trabzon Valisi onlara teşekkür belgeleri göndermiştir. 1917 yılında rus işgali
sırasında manifatura yağmalanmıştır. Hüseyin Avni Bey İstanbul’a
taşınmıştır.
Hüseyin Avni Bey Yeğeni Nurettin Sözen Şimdiki Ordu Lisesinin olduğu araziyi Lise yapımı için bağışlamıştır.
2022 YILINDA ORDU VALİLİĞİNİN TAŞINDIĞI YER
Bu binalardan Ali Paşa konağı ve ilkokul
binasının 1940 yıllara kadar yaşamış ve Daha sonra bunlar yıkılmış ve yerine
şimdiki binalar yapılmıştır...
1950 li yıllarda orduda Kirazlimanın’da Memleket Hastanesi
diye kurulan Devlet Hastanesi vardı. Birde Veremin çok yaygın olması nedeniyle
Şimdiki Orta Caminin yanında verem Savaş Dispanseri vardı. Bir de küçükte Olsa
Giresunda Verem Savaş senatoryumu vardı.
1970 lerde orduya Verem Hastanesi yapılmıştı. ( Şimdiki Devlet Hastanesinin
olduğu yer )
Sıtma savaş mücadele Merkezi olarakta Hükümet Caddesinde
idi. Kapanınca Pasaloğlu pasajında bulunan karakol taşındı. Bu karakolda 2000
li yıllarda kaldırıldı.
1957 yılında Orduya
Bucak Mahallesinde yeni devlet Hastanesi temeli atıldı. Hastane bahçeler içinde yolu olmayan bir hastane idi. Hastanenin yapılmasıyla çok
kısa sürede Mahalle büyüdü, yapılaşma arttı. 1970 lere doğru Kemer Köprüden
Şifon Bahçeden patika yollardan hastaneye
çamur çorak çok gelip gitmiştim. Şimdi bu hastane Önce Sağlık Müdürlüğü Bir
bölümüde Ağız ve diş sağlığı Merkezi olarak görev yapmaktadır. Alt tarafı Kadın
doğum Hastanesi ve 3 tanede Ordu Üniversitesi
ek binası inşa edilmiştir.
Yine 40-50 li yılarda eczaneler
bugünkü gibi değildi. Takılda Şükrü Beyin Şifa Eczanesi ve Haydar Or adlı
kişinin ilaç yapan iş yerleri vardı. İlaçlar öyle hemen alınamazdı. İlaç
ısmarlama üzerine yapılırdı. Genellikle Aspirin, gripin, kinin, yara merhemi,
karbonat, sirke ilacı, karbonat, tendürtdiyot, fitil satılırdı.
ORDU YALI CAMİİ MEVKİİ ( BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE GİRİŞİ)
Mecliste görüşmeye açılan bu kanun taslağının gerekçeleri arasında Giresun Belediye Başkanı ve Ticaret Odası Başkanlarının da aralarında bulunduğu bazı kişiler tarafından gönderilen bir telgraf da yer almaktaydı. Bu telgrafta Giresun müstakil liva teşkil olunursa iki yıllık masrafının belediyenin gelirlerinden karşılanacağı taahhüt edilmekteydi.
Kanun görüşmelerinde ilk sözü Karesi mebusu Vehbi Bey almış, Giresun"un liva merkezi olmasını ve Ordu"nun buraya bağlanmasını hararetle savunmuştur. İkinci sözü ise İstanbul mebusu Maliye Vekili Ferit Bey almış; O da mali açıdan Giresun"un merkez liva yapılmasının bir mahsur teşkil etmeyeceğini savunmuştur.
Karesi mebusu Vehbi Bey"in konuşma metni:
VEHBİ B. (Karesi) — Efendim malûmu âlileri, vilâyetler son vaziyette hep birer müstakil sancak haline ifrağ edildi. Ve bu meyanda Trabzon da müstakil bir liva haline girdi. Fakat Trabzon sancağının nüfusu umumisi yedi yüz bine baliğ oluyor ve bu nüfusun bir merkezden idaresi müşkül oluyor. Bilhassa gerek mevkii gerek ticareti ve gerekse sahilde olması itibariyle ehemmiyeti fevkalâdesi bulunan mıntakanm ki Giresun mıntakasıdır, müstakillen idaresi iktiza ettiği Hükümetçe dermeyan edildi. Encümenimiz de buna kanaat getirdi ve müstakil bir sancak tesisi lüzumunu kabul etti ve orada üç yüz bin nüfusu havi bir sancak meydana .gelmiş oluyor, ki vilâyet de telâkki etmiş olsak sancak da telâkki etmiş olsak, kendi varidatiyle kendini idare edebileceği gibi, inzibat ve ahvali hazıra dolayısiyle de fevkalâde muvafık bir vaziyet hadis olmuş olacaktır. Onun için, bunun Hükümetin teklifi veçhile, müstaqelen ve bugünkü ruznameye ithal edilerek müzakere ve kabulünü istirham ediyorum.
Giresun"un müstakil liva olması ve Ordu"nun buraya bağlanması yönünde her şey yolunda giderken, aslen Mesudiyeli olan Karahisarı Şarki Mebusu Mustafa bey söz almıştır. Mustafa Bey Ordu"nun Giresun"a bağlanamayacağını, Sancak(liva) merkezinin Ordu olması gerektiğini aksi takdirde bütün Orduluların buna itiraz edeceğini ve karara uymayacağını gerekçeleriyle anlatmıştır. Mustafa Bey bu kanuna Dahiliye Komisyonunda da muhalefet şerhi koymuştu.
Karahisarı Şarki Mebusu Mesudiyeli Mustafa Bey"in meclis konuşma metni:
MUSTAFA B. (Karahisan Şarki) — Efendim,Giresun ile Ordu kazalarını yirmi seneden beri Ordu istiyor sancak olsun, Giresun istiyor sancak olsun. Yirmi seneden beri bunların beyninde bir münaferet vardır. Hattâ 1324 tarihinde Giresunlular ve Ordulular memleketlerinin sancak olmasını istediler. Her ikisi beyninde münaferet olduğu için hiç bir netice hâsıl olmadı. Giresun kazası beş yüz seneden beri kaza olarak hüsnü halle idare ediliyor. Ne asayişsizlik var, ne başka bir şey ve ne de bir sebep var ve sebep nedir? Nüfusu ziyade olan ve günden güne ziyadeleşen ve her gece üç beş katil ile cinayet vukua gelen Ordu Giresun'a raptediliyor. Kaza olarak Ordu'nun ipkası hiç bir vakit caiz olamaz. Ordu'nun beş nahiyesi vardır ki her birisi birer kaza gibidir. Buranın yüz altmış bin nüfusu vardır, varidatı da Giresun'dan çoktur. Zaten her iki kaza beyninde münaferet var. Zinhar Ordu'nun Giresun ile birleştirilmesi hiç bir vakitte Ordu'nun asayişini temin etmez. Olsa, olsa sancak merkezi Ordu olmak lâzımdır. Zira Ordu'nun nahiyeleri birer müstakil sancak teşkil edebilir. Bahusus civarında Fatsa kazası da var. Ondan dolayı Ordu Giresun'dan müreccahtır ve Giresun'un Ordu'ya tercihi hiç doğru değildir. Zira arzettiğim veçhile Ordu'nun beş nahiyesi vardır. Bu beşi hesapça birer kaza gibidir ve nüfusları yüz altmış bin raddesindedir. Ordu bugün Karahisarı Şarki sancağından da büyüktür. Böyle bir sancağın kaza halinde olarak ipka ve Giresun'a raptı, hiç bir vakit oranın asayişini temin etmez. Maamafih bir kaç güne kadar asayişsizliğin tevalisini görürsünüz. Hiç bir vakitte bu olur biter iş değildir ve dünyada Ordulular buna itaat etmezler.
Kanun görüşmeleri tartışmalarla devam ederken bir zamanlar Ordu"da kaymakamlık da yapan Bolu mebusu Tunalı Hilmi Bey söz almış ve Ordu"nun Giresun"a bağlanmasına itiraz etmiştir.
Tunalı Hilmi Bey"in konuşma metni:
TUNALI HÎLMÎ B. (Bolu) — Arkadaşlar, Ordu'da kaymakamlığım vardır. 1329 senesinde orada bulunuyordum. Ordu'ya gitmek vesilesiyle Trabzon'da hazır vapur bulduğum halde on beş gün sırf Ordu'nun ahvali ruhiyesini öğrenmek ve ileli içtimaiyesini tetkik etmek için daireden daireye dolaştım durdum. Çünkü Bayburt 'tan geliyordum, Bayburt kadar uzak bir yerde bulunduğum halde maalesef, Ordu'nun çirkin şöhret şayiasiyle kulaklarım dolmuştu .Meselenin ruhu, asayiş meselesidir Bundan başka bir şey değildir. Efendiler, Mustafa Beyin dedikleri gibi bazan - haydi gece demiyelim - amma katiyen hafta geçmez ki bir kaç cinayet vukua gelmesin
MUSTAFA B. (Karaiıisan Şarki) — Gece geçmez ki bir cinayet görülmesin, hâlâ öyledir
TUNALI HÎLMİ: B. (Devamla) — Burada namı zikredilen Osman Ağayı - ben hüsnü vesile addettim - tebdilen zikrediyorum. (Gürültüler) İstirham ederim, müsaade buyurun. Başka bir şey söyliyeceğim. Tebcilen zikrediyorum Giresun'un gösterdiği fedakârlıklar, cüretler hamasetler, cesaretler, geçende Karadeniz tarafına doğru gittiğim zamanlarda kalbimi meserretle doldurmuştur. Bahusus şimdi burada Maliye vekili Beyin bir tebşirini de "işittim ki o da iki senelik liva masrafını deruhte etmeleridir. Bunlar cidden şayanı takdir ve tebcil ahvaldendir. Yalnız kendilerinin hamiyetlerinden, büyüklüklerinden ve bütün Giresunlulardan beklediğim bir şey varsa o da asayişi temin itibariyle, Ordu'nun hiç olmazsa muvakkaten ve bir iki sene için veyahut teşkilâtı umumiyeye kadar liva merkezi ittihaz edilmesidir. Buna zaruret katidir. İkincisi - muhtasaran geçiyorum - bir iş yapıyoruz bir iş göreceğiz, fakat hiç* olmazsa tam görelim. Mümkün olabildiği kadar doğru bir iş görelim ve müsmir surette görelim. Ordu kazası 6 nahiyeden ibarettir ve yüz yirmi sekiz bin nüfusu olarak bıraktım, Geçende işittim yüz elli bin olmuş ve emin olunuz ki elli bin nüfusu daha mektum olarak Ordu'da mevcuttur. Şu halde müstakillen yalnız Ordu kazasını bir liva yapalım veyahut Fatsa ile birleştirelim. Giresun'la (Tirebolu) yu da bir liva yapalım. Eğer Tirebolu, Giresun, Ordu ve Fatsa'dan mürekkep bir liva yaparsak onları kaza halinde bırakmak bence daha muvafıktır.
Meclisin bu 106. oturumunda özellikle Şarki Karahisar mebusu Mustafa Bey"in büyük çabaları sonucunda Meclis ikna edilmiş ve kanun taslağında değişiklik yapılarak Ordu ve Giresun"un ayrı ayrı müstakil liva (sancak) yapılması yönünde şekillendirilmesine karar verilerek bir başka oturuma (108.) bırakılmıştır.
4 Aralık 1920 (4. XII. 1336) tarihli Birinci Büyük Millet Meclisi"nin 108. oturumunda ağırlıklı olarak hangi kazaların yeni kurulacak Ordu ve Giresun livalarına bağlanacağı konusunda tartışmalar yaşanmıştır. Ordu"nun müstakil liva yapılması konusunda büyük çabalar harcayan Karahisarı Şarki mebusu Mustafa Bey, Mesudiye"nin Ordu"ya bağlanmasına karşı çıkmıştır. Gerekçe olarak ulaşım zorluğunu öne sürmüştür.
Nihayet bu tartışmalar sonucunda Ordu ve Giresun"un müstakil liva (sancak) yapılması oylanarak kabül edilmiştir. Bu kanuna göre kanun maddeleri şu şekilde yasalaşmıştır.
Meclis zabıt metni:
-Efendim, Ordu livasının teşkiline dair olan kanunu da reyi âlinize arzedeceğim.
MADDE 1. — Merkezi Ordu olmak üzere Canik sancağına merbut Fatsa ve Ünye kazalarının rapt ve ilhakı suretiyle Ordu müstakil livası teşkil olunmuştur.
REİS — Kabul edenler ellerini kaldırsın... Kabul olunmuştur.
MADDE 2. — îşbu kanun ahkâmının icrasına Heyeti Vekile memurdur.
REÎS — Bu maddeyi kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul edilmiştir.
MADDE 3. — îşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir.
REÎS — Üçüncü maddeyi kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul edilmiştir.
Ordu müstakil livası teşkiline dair kamın
(Ceridei Resmiye ile neşir ve ilânı: 4 nisan 1337 Kanun No.: 9)
BİRİNCİ MADDE — Merkezi Ordu olmak üzere Canik sancağına merbut
Fatsa ve Ünye kazalarının rapt ve ilhakı suretiyle Ordu müstakil livası teşkil edilmiştir.
İKİNCİ MADDE — işbu kanun ahkâmının icrasına Heyeti Vekile memurdur.
ÜÇÜNCÜ MADDE — İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir.
4 kânunuevvel 1336 ve 22 rebiyülevvel 1339
1924 yılında ise çıkarılan Anayasanın 89. maddesine göre liva (sancak) adları Vilâyet olarak değiştirildiğinden, Ordu bu tarihten itibaren Ordu Vilayeti olarak idari taksimattaki yerini almıştır.
Ordu"nun il olmasında tüm emeği geçenleri özellikle Mesudiyeli Serdarzade Mustafa Bey"i Ordulular adına minnet,şükran ve rahmetle anıyoruz.
Göçlerle bölgemize özellikle merkezimiz çevresine (Bozukkale ) Kut Türklerinin MÖ 2500-2400 yıllarında Hazar Gölü çevresinde otururken batıya göçen ve Türkçe konuşan bir kavim olduğunu tarihçiler ifade etmektedirler. Kut kavminin Türk kökenli olduğunu Sümerolog Benna Landsberger, 1937'de yapılan Tarih Kurultayı'nda Atatürk'ün huzurunda bizzat söylediği söylenmektedir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında şimdiki Millet düzünün olduğu yer bataklık halindeydi.19 Eylül 1924 tarihinde ATATÜRK’ ün Orduya gelişinde buranın bataklık olmasından dolayı üzüntüsünü belirtmiş ve bataklığın kurutulmasını istemişti. Aynı yıl bataklığın kurutulması çalışmalarına başlandı. Ancak belediyenin gücü tek başına yetmiyordu. Bu yüzden halktan maddi ve iş gücü yardımı istendi. Halkın bedeni yardımları ve maddi yardımları ile bataklık kurutulabildi. 1925 yılında artık eğlence yeri, spor müsabakaları yeri, tören yeri olarak kullanılmaya başladı. Artık Milletin Malı MİLLET DÜZÜ olmuştu. Burası halkın öz veri ile sahip olduğu bir yerdi artık.
2000 li yıllarda Orta Cami etrafında bulunan Yeni Çarşı adındaki çarşının Vakıflar Genel Müdürlüğünce kaldırılması ile esnaflar mağdur olduklarını ileri sürerek belediyeden yardım istediler. Belediye Başkanı Fikret Türkyılmaz gerek esnafın baskısı, gerekte siyasi gelecek kaygısı ile Bu Millet Düzünü ( Çarşamba Pazarını) bu esnafa Kısa bir müddet sonra boşaltılacağı vaadiyle verdi. Kendileri için Yeni mahallede dükkanlar yapıldı ise de bu güne kadar Millet düzü
boşaltılamamıştır
FAZIL SÖZER
Ordunun köklü bir ailesinin oğlu olan Fazıl Sözer Millet
Düzünün Orduya kazandıran ve bir dönemde Belediye Başkanlığı yapan kimsedir.
1957 yılında Ali Rıza Gürsoy Belediye Başkanlığından alınmıştı. Fazıl söer belediye başkanlığında Güzel işler
yapmış halkı ve ileri gelenleri işlere dahil edebilmişti. En büyük işi Millet
Düzü için ödenmesi gereken 250 000 TL yi
kendi cebinden ödeyen kişiydi. Pazar yerine getirdiği yerin etrafına esnaflar
için dükkanlar yaptırmış ve yeni Belediye Binasının temelini atmış ancak
açılışını göremeden vefat etmiştir.
Ordu da 1930 yılı Nisan ayına kadar elektrik yoktu. Bu tarihten önce Ordu da aydınlanma vasıtası olarak cadde ve sokaklarda fenerler kullanılıyor; evlerde ise gaz yağı yakılıyordu. Ordu şehrinde elektrik teşkilatının kurulması için, 1927 yılında bir kısım tüccarlar teşebbüse geçmişlerdi. Uzun süren temaslardan sonra, 1928 yılının ağustos ayında, Belediye ile Alman... Bergman Helyus firması arasında imzalanan bir sözleşme ile, şehirde elektrik şebekesinin kurulması kesinleştirildi. Bu sözleşmeye göre: şehrin bütün elektrik tesisi 32 bin 500 dolar’a tamamlanacaktı. O tarihte dolar 90 kuruştu. Şirket sözleşmenin tasdik ve imza edileceği 1Ekim 1928 tarihinde belediyeden 9 bin Lira; bu tarihten üç ay sonrada 10 bin lira alacaktı. Diğer üç taksit’in vadesinden öncede tesisat bitmiş olacaktı.
Şehrin Elektrik tesisatı için 160 bin lira harcandı ve elektrik çarşı ve bütün mahallelerde 1 Nisan 1930 tarihinden itibaren yanmaya başladı.
Güzelordu gazetesinin 5 Nisan 1930 tarih ve 92 sayılı nüshasında Ordu ya elektrik gelmesi şu şekilde haber olmuştu. “Karadeniz in pırlantası olan Güzel Ordu’muz dört gün evvel 1 Nisanda elektrik nurlarına boyandı. Onu memleketimize kazandırmak için geceli gündüzlü çalışan Belediye Reis’i Kalfazade Rıfat Bey ile Valimize, Mebusumuz Recai Bey’e ve çalışma arkadaşlarına nihayetsiz şükranlar ‘’
1902 yılında Belediye Başkanı Süleyman Felekin Meclisinde
bulunan kişiler çoğunlukla ermeni vatandaşlarıydı.
Mustafa Ağa, Hacı Azad Ağa, Dimid Ağa, Kiryako Ağa, Makridi
Yani, Ağa Antin Efendi, Belikırıkzade Osman Efendi,
Hacı Temiyusoğlu Lazar Ağa, Kirkoryan Kirkorik Efendi görev yapmaktaydılar.
Kırk Odalı Behram Bey Konağı ( Hazinedar Konağı)
Kahraman Sağra Konağı
( ŞİMDİ Fındık Müzesi)
Paşaoğlu Konağı (
ŞİMDİ Etnoğrafya Müzesi )
Katırcıoğlu İbrahim Ağa Konağı , daha sonra Hüsnü Akyol
geçen konak. Bu konak bahçesinde Mehmet Ağanın düğününde 7 gün 7 gece bando
çalıp eğlence yapıldığı anlatılır.
Yusuf Ağa Konağı
Süleyman Çavuş Konağı ve Çeşmesi vardı . Bu çeşmenin suyunun
çok değerli olduğu rivayet edilir.
Yine Taşocak Caddesi devamında Paşaoğlu Konağının bir devamında Tokcanların
Binası ;
Paşaoğlunun az
ilerisi yol altında Temel Ağanın Konağı vardı.
ASKERİ BİRLİKLER
1950 yıllarında 2.dünya savaşın
nedeniyle güvenlik önlemleri için askeri birlikler kuruldu.Kirazlimanı, Zaferi
Milli Mahallesi ve Selimiye Mahallesinin üst kısımlarına(İliyanın Fındık
Harmanı ) askeri birlikler kuruldu Böylece şehrin güvenliği sağlanmış oluyordu.
Bir süre sonra Boztepenin tam başına haav kuvvetleri radar birliği kuruldu. Bu
radar 1970 li yıllarda Perşembe ilçesine Sakarat’a taşınmıştır. Daha sonra
Amerikan-İngiliz ortaklığı radarlar sökülmüş
personel ana birliğine dönüşmüştür.
ORDU HAKKINDA TARİHİ BİLGİLERDEN DERLEME
Herkes tarihini geçmişini merak eder. Araştırır araştırma ihtiyacı hisseder. Bunu kısa zamanda yaşlı , ünlü kişilerden edinir. Traih uzun sürelidir. Bu yüzden gezip görerek, yaşlılardan, ünlü kişilerin hatıralarından, özgeçmişlerden, mezarlıklardan vs öğrenir. Bende kendimce araştırdım ve Ordu ilim hakında bazı bilgileri edinip herkesçe paylaşmayı istedim.
1950 li yıllarda orduda Kirazlimanın’da KEÇİKÖY'DE Memleket Hastanesi diye kurulan Devlet Hastanesi vardı. Birde Veremin çok yaygın olması nedeniyle Şimdiki Orta Caminin yanında verem Savaş Dispanseri vardı. Bir de küçükte Olsa Giresunda Verem Savaş senatoryumu vardı. 1970 lerde orduya Verem Hastanesi yapılmıştı. ( Şimdiki Devlet Hastanesinin olduğu yer )
Sıtma savaş
mücadele Merkezi olarakta Hükümet Caddesinde idi. Kapanınca Pasaloğlu pasajında
bulunan karakol taşındı. Bu karakolda 2000 li yıllarda kaldırıldı.
KEÇİKÖY ADI
NEREDEN GELİYOR?
Ordu Kasaba
olduğu yıllarda Orduyu fareler basmış ve
halkın yiyeceklerine musallat olmuşlardı. Halk Mutasarıfa başvurup farelerden
kurtarılmasını istemişlerdir. Mutasaarf ve ileri gelenler Orduya çok miktarda Van Kedisi
getirilmesini kararlaştırdılar.Van İline mektup yazdılar.
Van
valiliği buna cevaben Orduya Keçi sürüsü
göndermiş. Keçi sürüsü Orduya gelince
şaşkınlık yaratmıştır. Bunun sebebi anlaşılmıştır. Vana yazıyı yazan
Katip kedi yerine keçi yazmıştır.
Bu keçileri
mutasaraflık şehrin batısında Şimdiki
Kirazlimanı ve çevresindeki ailelere 5 er 10 ar dağıtılmıştır. Bu yüzden buraya
keçiköy adı zamanla yerleşmiştir.
1957
yılında Orduya Bucak Mahallesinde yeni
devlet Hastanesi temeli atıldı. Hastane
bahçeler içinde yolu olmayan bir
hastane idi. Hastanenin yapılmasıyla çok kısa sürede Mahalle büyüdü, yapılaşma
arttı. 1970 lere doğru Kemer Köprüden Şifon Bahçeden patika yollardan
hastaneye çamur çorak çok gelip gitmiştim.
Şimdi bu hastane Önce Sağlık Müdürlüğü
Bir bölümüde Ağız ve diş sağlığı Merkezi olarak görev yapmaktadır. Alt tarafı
Kadın doğum Hastanesi ve 3 tanede Ordu Üniversitesi ek binası inşa edilmiştir.
Yine 40-50 li yılarda eczaneler bugünkü gibi değildi.
Takılda Şükrü Beyin Şifa Eczanesi ve Haydar Or adlı kişinin ilaç yapan iş
yerleri vardı. İlaçlar öyle hemen alınamazdı. İlaç ısmarlama üzerine yapılırdı.
Genellikle Aspirin, gripin, kinin, yara merhemi, karbonat, sirke ilacı,
karbonat, tendürtdiyot, fitil satılırdı.
ORDU VE SEL OLAYLARI
Ordu deresi bol olan kenttir. Şu
anda görünen Bülbül deresi (Eski boklu dere) şehri ikiye bölen en büyüğüdür.
1960 lara kadar taşan suyu ile Ordunun korkulu rüyası iken yapılan istinat
duvarları ile şehir mahallelerini birbirine bağlayan köprüleri ile şehre ayrı
bir hava katan deredir. Bülbül deresi kaynağı esasında Nizamettin Mahallesi topraklarıdır.
Nizamettin Mahallesi Yaraşlı Köyü, Boztepe Köyü, Orhaniye Köyü,Burhanettin
Köyü, Öceli Köylerine uzanan sınır olan Mahalledir. 1921 yılında Ordunun İl
olması kararıyla beraber Ordunun Mahallesi olmuştur. Bunkadar geniş olan
Nizamettin Mahallesinin diğer cılga derecikleri birleşip es sonunda Taşhane
mevkiinde birleşir devamında Selimiye Mahallesi ile Bucak Mahallelerini
ayırarak denize doğru devam eder. Şimdiki teleferik istasyonun yanında (
Şarkiye Mahallesi ) denize ulaşır. Bu rada 1980 yıllarına kadar Ordunun
ihtiyaçlarını görmeye çalışan buzhane vardı. Bülbül deresi Üzerinde iki tane
tarihi kemer köprü vardı. Bunlardan bir tanesi şu an yoktur. Bir atnesi
Selimiye Mahallesi Cumhuriyet Caddesi üzerindedir. Selimiyeyi Bucak Mahallesine ve akabinde Ordu
Araştırma Hastanesi ve Köylere bağlar. Bu köprünün altı uzun yıllar hayvan
pazarı olarak ta kullanılmıştır.
Ordunun Selimiye Mahallesi ile
Saray Mahallesini ayıran Hamam deresi vardı. Yine Saray Mahallesi ile Aziziye
Mahallesini ayıran Aziziye deresi vardı. Boztepe’den akan bu dereler Düz
Mahallede birleşir büyük sel felaketleri oluştururdu. Aziziye deresi bugün
itibariyle düz Mahallenin altından denize ulaşır. Hamam deresi ise bugün
Hükümet Caddesinin altından denize ulaşır. Bu iki dere zamana zaman
kanalizasyon ekipleri tarafından temizlenmektedir.
Taşbaşı Mahallesinde Taşbaşı
deresi ile Keçiköyde ( Kirazlimanı Mahallesi )Uzluğa deresi vardı. Bu derelerde
yine sellere sebep olurlardı. Belediyece bu derelerin de bakımı yapılmakta
yerleşim yerleri korunmaktadır.
1953 yılında Ağustos ayında büyük
bir sel felaketi olmuştur. Bu selde Taşhane Mevkiinde meşhur çift taşlı değirmen yok olmuştur. Millet düzünün tamamı
fındık doluymuş( Mehmet Karakaya) Tüm serili fındık denize ulaşmıştır.
Selimiye Mahallesinin alt
kısımları, Elmalık Mahallesi,Düz Mahallesi, Bucak Mahallesi tamamaen sular
altında kalmıştır.
Bu yıllarda Civil Irmağı, hele hele melet Irmağı kenarları tamamen boştu ve ırmaklar gelişine akardı. Her taraf sular altında kalırdı Ancak yerleşim yeri olmadığından önemli değildi. Mesela Şimdiki yeni Mahalle, Şirin evler Mahalle, Akyazı Mahalle, Karşıyaka Mahallesi, Akyazı Mahallesi, Durugöl Mahallesi yoktu. Soya Fabrikasını etrafı sulak, batak bir yerdiki ; şimdi burası işte Durugöl Mahallesidir. Civil deresi ile Melet Suyunun ıslah edilmesi ile bu Melet Irmağı ile Bülbül deresi arası Mahalleler doğmuştur. Civil deresi suyu Ordu Lisesi ilerisinde ve Melet suyu Soya Fabrikası yanında denize dökülür.
DEĞİRMENLERİMİZ
Çelebioğlu
, Katırcıoğlu ve Artıklı Köyünde Ali Ağa
değirmenlerinin; bugün Katırcıoğlu ile
Çelebioğlu değirmenleri çalışmamaktadır.
Yemişli
Köyü, Delikkaya Köyü, Akpıanar Köyü, Doğlu Köyü, Şuayp Köyü değirmenleri artık
yoktur. YaraşlıKöyü, Nezir Başoğlunun değirmeni, Haramlo değirmeni, Oğmaca
Köyünde Gopça değirmeni,Nizamettin Mahallesi (bebğin su değirmeni ile Saminin
su değirmeni, Elektrikli Rasim Akyolun değirmeni ) kayadibi Köyü, tepe köy Köyü, Tikence Köyü,
Neneli Köyü Paşaoğlu değirmenleri
vardı. Bugün bunlardan Haramlo deresindeki aynı adlı değirmen çalışmaktadır.
Çambaşı
yaylasında Karagöl yolu üzerinde Gavurbükü deresinde, Balık çiftliği yanında ve
keyiş köprüsü yanında, Armut kolunda, ve diğer melet yaylalarında değirmenler
vardı. Bunlardan bazıları bugünde çakışmaktadır.
FINDIK
FABRİKALARI
1850
yıllarında Abulhayır Kestane Köyü, Alibey Köyü ,Sayaca Köyünde üretilmeye
başlanmıştır. Kasabada ilk eczanede Ölmezoğlu Artin Efendi tarafından
açılmıştır. Orduda eskide fındıklar Gürgenteliler, Gölköylüler, Aybastılılar
tarafından toplanırdı. Hacı Kazımın hanında yatarlar buzhanenin önlerinde yatarlar, buralardan
bahçelere giderlerdi.
1980 Li
yıllara kadar Tarabzon Caddesi, Süleyman Felek Caddesi boyunca bir çok fındık kırma fabrikaları vardı.bu
fabrikalar 1990 yıllarında şehrin büyümesi ile tamamen şehir dışına çıkarıldı.
Fındık fabrika sahipleri;
Yıldırımlar,
Abbas Furtun, Rüştü Hekim, Halil ve Yusuf Yürür, Hüseyin Furtun, Hamit Akyol,
Orhan Turnalı, Muharrem Doğruyol, Halit Gürsoy, Yusuf Köksal, Namık Karadağ,
Hüseyin Köksal, İsmet Şenocak, Sebahattin Köksal, Ahmet Sipahioğlu, Mustafa
Poyraz, Sağra, Karalar, Fiskobirlik
Bunlardan
başka sadece fındım alımı yapıp fabrikatörlere satan Manavlar da vardır. Ethem Köksal, Mustafa
Doğrucu, Cemal Cengiz, Hasan Şenocak, temel Karadağ, Artin Çiftçi, Rıfat Furtun
vs.
İlk
fındık işleri Kahraman Sağra önderliğinde Sağra kuruluşu tarafından yapılmıştır. Devlet olarak
Fiskobirlik çiftçi ortaklığı kurulmuştur. 1999 -2000 yıllarına kadar fiskobirlik başarılı işler yaptıysa da siyasi ve yanlış yönetimler yüzünden işlevini
yitirmiştir. 2001 yılında ilk kez devlet birliğe el koymuş köylünün fındığını maliye bakanlığı
hazine adına adına alıp Fİskobirliğin borçlarını sübvanse etmiş, 2000 yılında
mevcut hükümet ( Masum Türker ) Dünya
bankasını Çiftçiyi Destekleme fonu kurulmuş Çiftçiye ek gelir olarak Doğrudan
Gelir Desteği, Mazot Yardımı, Gübre Yardımı
adında dönüm başı olarak ödeme yapılmıştır. Bu Karşılıksız dünya Bankası
desteği 2010 yılında sona ermiştir. Ancak Türkiye bütçesinin Çiftçiyi
destekleme payında bu ödemenin devam
etmesi sağlanmış ancak dönüm başına verilen ödenekler artırılmadan devam
etmektedir. Bugün dekar başına 170 TL ,
Mazot desteği 4 TL ve Gübre desteği 16
TL olarak ödenmektedir. Fiskobirlik
kendini yeniden işlevli haline getirmesi için önlemler aldıysa da
taşınmaz mallarının sattıysa da ekonomik
olarak düzlüğe çıkmak istemişse de ve devletin de Fiskobirliği desteklemek
yerine TMO yu desteklemesi bir sonuç getirmemiştir. Bugün
hal 2021 sezonunda yeterli alımı satımı yapamamaktadır. 2002 yılından beri
TMO fındık alımı yapmaya çalışmakta
hükümet taban fiyatı açıklamaktadır. (2020 destekleme fiyatı : 22,5 2021 yılı desteleme fiyatı 26,5 )
En
büyük fındık işleme Sağra atrafından yapılmıştır. Orduda Nugatella, Sagra, adı altında dünyaca ünlü çeşitli çikolatalar
yapılmıştır. Kahraman Sağranın ölümünden
sonra oğlu Ünal SAĞRA 1970 Lİ yıllarda
Almanlarla işbirliği yaptıysada tesislerin devamlılığını sağlayamadı. Birkaç
kez başka firmalarla ortaklık yapıp durumu kurtarmaya çalıştıysa da ne yazık ki fabrika Düzce ye taşınmış yabacı tekellere geçmiştir.
Fındıktan başka ilimizde Bol patates, yumurta, kabak çekirdeği, mısır, fasulye, ceviz üretimi ve küçükbaş hayvancılığı yapılıyordu. Bu ürünler deniz yoluyla genellikle İstanbul’a gidiyordu. Bu işlerin tüccarı olarak ; Halis Felek, Ziver, Osman Akın, Ferit Ertürk, Adil Karlıbel vb kişiler bu işlerle
uğraşırlardı.
ESKİ BELEDİYE
ŞİMDİ BURADA BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ VAR
SAHİLDE
2012 KASIM / 6360
SAYILI BÜYÜKŞEHİR KANUN
Kaynak: (12.11.2012
tarih ve 6360 sayılı Kanun, 06.12.2012 tarih ve 28489 sayılı Resmî
Gazete)
Kaynak: İMPOMES YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI VE
YÜKSEKŞEHİR VE BÖLGE PLANCISI Müberra OFLAZ
30 İlde 16220 köy mahalle oldu.
1053 belde mahalle oldu.
Bu durum mücavir alan dışında ve köylerde alınmayan emlak
vergileri alınacak ve normal şehirlere göre 2 kat alınacak.
12 Kasım 2012 de kabul edilen 6360 sayılı Büyük Şehir Yasası
ile Köy Tüzel Kişilikleri kaldırıldı. KÖYLER Mahalle oldu, Belde Belediyeleri ilçe
belediyelerine katıldı.
16000 aşkın köy Mahalle oldu.
Köylerden Mahalleye dönüşen bu yerlerde emlak vergileri ,Çevre
temizlik vergileri, diğer harç ve katılım payları 2014 ; sonra 2020 yılına, daha sonra 2022 ye
ertelenmiş, daha sonrada ; 12 mart 2023
tarihindeki yasa ile 31 Aralık
2025 e
2026 yılına ertelenmiştir. 2026 yılından itibaren emlak vergileri ,Çevre
temizlik vergileri, diğer harç ve katılım payları ödenmeye başlayacaktır.
Büyükşehir belediyeleri |
Kuruluş tarihi |
İlçe sayısı |
|
5.06.1986 |
2.263.373 |
15 |
|
23.03.1984 |
5.747.325 |
25 |
|
9.09.1993 |
2.619.832 |
19 |
|
6.12.2012 |
1.134.031 |
17 |
|
1.250.610 |
20 |
||
18.06.1986 |
3.147.818 |
17 |
|
6.12.2012 |
1.051.056 |
19 |
|
9.09.1993 |
1.791.373 |
17 |
|
756.893 |
20 |
||
898.369 |
14 |
||
20.06.1986 |
2.130.432 |
9 |
|
6.12.2012 |
1.670.712 |
15 |
|
Mersin
Büyükşehir Belediyesi[9] |
9.09.1993 |
1.891.145 |
13 |
23.03.1984 |
15.840.000 |
39 |
|
4.425.789 |
30 |
||
7.12.1988 |
1.434.357 |
16 |
|
Kocaeli
Büyükşehir Belediyesi[4] |
9.09.1993 |
2.033.441 |
12 |
20.06.1986 |
2.277.017 |
31 |
|
6.12.2012 |
808.692 |
13 |
|
1.456.626 |
17 |
||
1.171.298 |
11 |
||
862.757 |
10 |
||
1.021.141 |
13 |
||
14.03.2013 |
760.872 |
19 |
|
Sakarya
Büyükşehir Belediyesi[6] |
6.03.2000 |
1.060.876 |
16 |
9.09.1993 |
1.371.274 |
17 |
|
6.12.2012 |
1.113.400 |
11 |
|
816.686 |
18 |
||
2.143.020 |
13 |
||
1.141.015 |
13 |
||
Toplam |
66.092.128 |
519 |
Kırsal
Mahalle olma hakkı
2020 yılında Köy vasfını yitirmiş mahallelere Kırsal Mahalle
olma hakkı getirilmiştir. Kırsal Mahalle olma başvurusu getirilmiştir.
İlçe Belediye Meclisi teklifi ile Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ile olacaktır.
Kırsal Mahalle olma hakkı alabilenler:
1-iş yeri olarak kullanılan,bina,arsa,araziler gelir vergisi
muafiyeti olanlar esnaf ve basit usulde vergilendirilenler emlak vergisi ödemezler.
2-Tarımsal amaçlı kullanılan arazilerde emlak vergisi
alınmazlar.
3-Kırsal Mahallelerde bina,arsa,arazilerde ticaret,sanayi,turizm
tesisi yapılması, işletilmesi durumında emlak vergisi %50 indirimli uygulanır.
4-Kırsal mahallelerde yapılacak inşaatlarda ruhsat harçları,
imarla ilgili harçlar, belediye gelirleri kapsamında tüm harçlar %50 indirimli
uygulanır.
5- Tüm içme suları, Kullanım suları en düşük tarifeden olmak
şartıyla Konutlarda %254 ,
iş yerlerinde % 50 geçmeyecek şekilde ücretlendirilir.
15 Nisan 2021 PERŞEMBE
Resmî Gazete Sayı : 31455
YÖNETMELİK
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından:
KIRSAL MAHALLE VE KIRSAL YERLEŞİK ALAN YÖNETMELİĞİ
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, kırsal
mahalle veya kırsal yerleşik alanı, bunların tespitine ilişkin işlemleri, bu
yerlerde uygulanacak muafiyet ve indirimleri düzenlemek ve diğer hususların
açıklanmasını sağlamaktır.
(2) 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 8 inci
maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi ile 27 nci maddesi uyarınca belirlenen
kırsal yerleşik alan ve civarı sınırlarına ilişkin hükümler bu Yönetmeliğin
kapsamı dışındadır.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 10/7/2004 tarihli
ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun ek 3 üncü maddesine ve 10/7/2018
tarihli ve 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesinin 97 nci maddesinin birinci fıkrasının (o) bendine dayanılarak
hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Bakanlık: Çevre ve Şehircilik Bakanlığını,
b) Kanun: 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununu,
c) Kırsal mahalle: Kanunun ek 3 üncü maddesi kapsamında
belirlenen mahalleyi,
ç) Kırsal yerleşik alan: Kanunun ek 3 üncü maddesi
kapsamında belirlenen ve tamamı kırsal mahalle olarak tespit edilmeyen
mahallelerde on bin metrekareden az olmamak kaydıyla belirlenen alanı,
d) Şehir merkezi: Büyükşehir ilçe belediye sınırları içinde
halkın yoğun olarak ikamet ettiği ya da sosyo-ekonomik nedenlerle etrafındaki
yerleşim yerlerinden olumlu anlamda ayrıldığı veya imar ve altyapı hizmetleri
bakımından bütünlük gösteren ticari, sosyal, kültürel yapılar ile kamu
hizmetlerinin yürütüldüğü yapıların bir arada bulunduğu yerleri,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Kırsal Mahalle Esasları, İşlemleri ve Uygulamaları
Kırsal mahalle tespiti
MADDE 4 – (1) Kırsal mahalle, büyükşehir
belediyeleri sınırları içinde olup 1984 yılı ve sonrasında köy veya belde
belediyesi iken mahalleye dönüşen mahallelerde tespit edilir.
(2) Kırsal mahalle tespit edilirken birinci fıkradaki şartın
yanı sıra söz konusu alanlara tanınacak muafiyet ve indirimler göz önünde
bulundurularak belediye sınırları içinde benzer durumda olan yerler bakımından
adalet, eşitlik ve genellik prensipleri de dikkate alınır.
(3) Bir mahallenin kırsal mahalle olarak tespit edilebilmesi
için;
a) Kırsal yerleşim özelliğinin devam edip etmemesi,
b) Şehir merkezine olan uzaklık ve ulaştırma durumu,
c) Belediyelerin yol, su, atık su, katı atık, toplu taşıma
gibi hizmetlerinden en az birine erişebilme imkânına tam kapasitede ulaşabilip
ulaşamaması,
ç) Mevcut yapılaşma durumunun kırsal niteliğinin devam edip
etmemesi,
d) İmar mevzuatı uyarınca yerleşik ve gelişme alanları
içinde olup olmaması,
e) Sosyo-ekonomik olarak; kırsal nüfus oranının yüksek
olması, yüzölçümünün önemli bir kısmını tarım, orman, mera, yaylak ve kışlak
arazilerinin oluşturması, tarımsal üretimin, hayvancılık ve orman
faaliyetlerinin başlıca geçim kaynağı olarak tespit edilmiş olup olmaması,
hususlarından bir veya daha fazlası ile benzeri hususlar
dikkate alınır.
Kırsal yerleşik alan tespiti
MADDE 5 – (1) Uygulamanın mahalle düzeyinde
yapılması esastır. Bununla birlikte mahalle bütünlüğü içinde 4 üncü maddede
belirtilen şartları taşımaması nedeniyle kırsal mahalle olarak tespit
edilemeyen mahallelerdeki on bin metrekareden az olmayan alanlar, 4 üncü maddede
belirtilen ilkelerde ve şartlarda kırsal yerleşik alan olarak belirlenebilir.
(2) Kırsal yerleşik alanlar, bir mahallenin veya birden
fazla mahallenin bir kısmını içeren yerlerinde tespit edilebilir.
Belediyelerce yapılacak işlemler
MADDE 6 – (1) Kırsal mahalle veya kırsal
yerleşik alan belirlemesi için önce ilgili ilçe belediye meclisince karar
alınır. Teklifi içeren bu karar, gerekçeleri ile beraber büyükşehir belediye
başkanlığına gönderilir. İlçe belediye meclisinin kararının ve teklifinin
büyükşehir belediye başkanlığı kayıtlarına intikal ettiği tarihten itibaren
büyükşehir belediye meclisinin yapacağı ilk toplantıda karar ve teklif gündeme
getirilir ve büyükşehir belediye meclisi, en geç doksan gün içinde kırsal
mahalle veya kırsal yerleşik alan tespitine ilişkin kararını verir.
(2) Büyükşehir belediye meclisi belirtilen süre içinde karar
almak zorundadır. Büyükşehir belediye meclisi, ilçe belediyesinden gelen
teklifi aynen veya değiştirerek kabul eder ya da reddeder.
(3) Büyükşehir belediye meclisi, ilçe belediyesinden gelen
kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan teklifini değerlendirirken;
a) Kırsal mahalle ile ilgili teklifi, mahallenin
bitişiğindeki diğer mahalleler ile ekonomik ve sosyal bütünlüğün gerektirmesi
halinde komşu mahallelerde kırsal yerleşik alan belirlemek suretiyle genişletme
veya daraltma,
b) Bir mahalle içindeki kırsal yerleşik alanla ilgili
teklifi, mahalle sınırlarına kadar genişletme,
yönünde karar alabilir.
(4) Büyükşehir belediye meclisi, ilçe belediyesinden gelen
kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan teklifini ilçe belediyesi sınırlarını
kapsayacak veya aşacak şekilde değiştiremez.
(5) Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak tespit
edilen yerler için bir süre kısıtlaması öngörülemez. İlçe belediyelerince
kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak tespit edilen yerlerin bu
özelliklerinin kaybedildiğinin tespiti halinde Kanunun ek 3 üncü maddesi
uyarınca bu maddedeki usulle kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan niteliği
kaldırılabilir.
Karar ve duyurulması
MADDE 7 – (1) Kırsal mahalle veya kırsal
yerleşik alan belirlenmesine ilişkin alınan büyükşehir belediye meclisi
kararlarına belirlenen alanın koordinatları eklenir.
(2) İlçe belediyesi meclisi ile büyükşehir belediyesi
meclisinin kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alanla ilgili kararları diğer
meclis kararları gibi uygun yöntemlerle duyurulur.
Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alanın uygulama
süresi başlangıcı ve sona ermesi
MADDE 8 – (1) Kırsal mahalle veya kırsal
yerleşik alanın ilanı sonrasında bunlarla ilgili uygulamalar, ilgili büyükşehir
belediye meclisi kararının verildiği yılı takip eden takvim yılının başından
itibaren başlar.
(2) Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alanlar ile ilgili
uygulamalar, 6 ncı maddedeki usule göre yapılacak çıkarılma işlemine ilişkin
ilgili büyükşehir belediye meclisi kararının verildiği yılın sonuna kadar devam
eder.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Muafiyetler, İndirimler ve Süreler
Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alanlara tanınan
muafiyetler
MADDE 9 – (1) Kırsal mahalle veya kırsal
yerleşik alan olarak belirlenen yerlerde;
a) Gelir vergisinden muaf esnaf ile basit usulde gelir
vergisine tabi mükellefler tarafından bizzat işyeri olarak kullanılan bina,
arsa ve araziler ile mesken amaçlı kullanılan binalar ve zirai istihsalde
kullanılan bina, arsa ve araziler emlak vergisinden,
b) 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri
Kanunu uyarınca alınması gereken bina inşaat harcı ile imarla ilgili
harçlardan,
muaftır.
Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alanlara tanınan
indirimler
MADDE 10 – (1) Kırsal mahalle veya kırsal
yerleşik alan olarak belirlenen yerlerde;
a) Ticari, sınai ve turistik faaliyetlerde kullanılan bina,
arsa ve araziler için emlak vergisi %50,
b) 2464 sayılı Kanun uyarınca alınması gereken vergi, harç
(bina inşaat harcı ile imarla ilgili harçlar hariç) ve harcamalara katılma
payları %50,
indirimli uygulanır.
(2) Bu yerlerde, içme ve kullanma suları için alınacak
ücret; işyerleri için belirlenmiş olan en düşük tarifenin %50’sini, konutlar
için belirlenmiş olan en düşük tarifenin %25’ini geçmeyecek şekilde belirlenir.
Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alanlarda
uygulanmayacak muafiyetler ve indirimler
MADDE 11 – (1) Kırsal mahalle veya kırsal
yerleşik alan olarak belirlenen yerlerde, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi
Usul Kanunu uyarınca bilanço esasına göre defter tutan (sadece hasılat defteri
tutan yabancı nakliyat kurumları dâhil) mükellefler, 9 uncu ve 10 uncu
maddelerde belirtilen muafiyet ve indirimlerden yararlanamazlar.
(2) Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan uygulamasında
muafiyet ve indirimlerin başlaması ve son bulmasında, 213 sayılı Kanuna göre
bilanço esasına göre defter tutma yükümlülüğünün başladığı ve son bulduğu
tarihler dikkate alınır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Diğer hususlar
MADDE 12 – (1) Kanunun ek 3 üncü maddesinin
beşinci fıkrası uyarınca kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak
belirlenen yerlerde uygulamanın yürürlüğe girmesinden sonra 12/11/2012 tarihli
ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun ile köy veya belde belediyesi iken tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleye
dönüştürülen yerlere anılan Kanunun geçici 1 inci maddesinin onbeşinci ve
yirmidokuzuncu fıkraları uyarınca tanınan muafiyet ve indirimler uygulanmaz.
(2) Kanunun ek 3 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca
3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 12 nci maddesinin yedinci
fıkrası ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun ek 17 nci maddesi
hükümlerinden yararlanan yerler; kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan
olarak belirlenmesi halinde Kanunun ek 3 üncü maddesi hükümlerine aykırı
olmayan hak, sorumluluk ve imtiyazlardan faydalanmaya devam ederler.
(3) Kanunun ek 3 üncü maddesinde belirtilen muafiyetler ve
indirimler ilgili mevzuat hükümlerine göre yürütülür.
Yönetmeliğin uygulanmasında sorumluluk
MADDE 13 – (1) Bu Yönetmeliğin uygulanmasından
doğabilecek tereddütleri gidermeye Bakanlık yetkilidir.
Yürürlük
MADDE 14 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre
ve Şehircilik Bakanı yürütür.
GENEL OLARAK KANUNDA DÜZENLENEN HUSUSLAR ·
1.
Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya,
Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van olmak
üzere 13 ilde büyükşehir belediyesi kurulmaktadır.
2.
· Büyükşehir belediyesi
kurulan 13 ilde 24, Zonguldak’ta 2 olmak üzere toplam 26 yeni ilçe
kurulmaktadır.
3.
·
Toplam nüfusu 750 bin ve üstünde olan bütün illere büyükşehir belediyesi
statüsü verilmektedir. Bundan böyle nüfusu 750 binden fazla olan il
belediyeleri kanunla büyükşehire dönüştürülebilecektir.
4.
· Mevcut 16 büyükşehirle
birlikte toplam büyükşehir sayısı 29 olmaktadır.
5.
Mevcut Büyükşehirler (16 İl) Yeni Kurulan
Büyükşehirler (13 İl)
6.
Adana Ankara Aydın Balıkesir Antalya Bursa
Denizli Hatay Diyarbakır Eskişehir Malatya Manisa Erzurum Gaziantep
Kahramanmaraş İstanbul Mardin İzmir Muğla Tekirdağ Kayseri Kocaeli Trabzon
Konya Şanlıurfa Mersin Van Sakarya Samsun
7.
·
Büyükşehir olan 14 il (İstanbul ve Kocaeli hariç) ve yeni kurulan 13 büyükşehir
olmak üzere toplam 27 büyükşehirde, büyükşehir belediyesi sınırları il mülkî
sınırları hâline getirilmektedir.
8.
İstanbul ve Kocaeli illerinin büyükşehir
belediye sınırları 10.07.2004 tarih ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanunu’nun Geçici 2’nci maddesi ile il mülkî sınırları olarak belirlenmiştir.
9.
·
Büyükşehir belediyesi seçimlerinde seçim çevresi, büyükşehir belediye sınırı,
yani ilin mülkî sınırı olacaktır. ·
Büyükşehir olan illerde İl Özel İdareleri’nin tüzel kişiliği, bucaklar ve bucak
teşkilâtları kaldırılmaktadır.
2011 yılına ilişkin "Adrese
Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları" dikkate alınmış ve 12 Kasım
2012 tarihi itibarıyla Büyükşehir yasa tasarısı, Meclis Genel Kurulunda kabul
edilerek 6360[4] sayılı
kanun olarak yasalaşmıştır. Büyükşehir olan iller ve nüfusları:[5]
- ŞANLIURFA:
1.801.980
HATAY: 1.503.066
- Manisa:
1.359.463
- Balıkesir:
1.167.761
- Kahramanmaraş: 1.075.706
- Van: 1.070.113
- Aydın:
1.020.957
- Denizli:
1.005.687
- Tekirdağ:
874.475
- Muğla:
866.665
- Mardin:
779.738
- Malatya:
762.538
- Trabzon:
818.023
- ORDU
: 774.154 nüfus ile 14 Mart 2013 büyükşehir oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder