ORDU TARİHİ YERLER ESERLER KURUL KAYASI


                                                                                      52  ORDU











Bir zamanlar Ordunun Parkı olarak görünen buralar Halk Bankası, Ziraat Bankası, Deniz Bank, Şeker Bank, Ordu Büyük şehir  Belediye, Öğretmenevi, Atatürk Kültür Merkezi(HALKEVİ BİNASI)
Bulunmaktadır.





Ordu Millet Düzü 
Halk dilinde Kadınlar Pazarı

Şimdilerde Millet düzü özelliğini kaybetmiş.  Yeni çarşı adı altında  giyim kuşam satılan  esnaf çarşısıdır.






ORDUNUN İLK SANAYİ KURULUŞU SOYA YAĞ SANAYİ
( Bir zamanlar Ordu soya  bitkisi üretilen il idi.)
1800 li yılların sonunda prinç üretimi, sonra sıtma hastalığını yok etmek için  papates üretimi, olmayınca  mısır ve soya üretimi  yapılmış. Bugün bu alnlar tamamen yerleşime açılmış  yapılaşma alanı olmuştur. Köylerde de fındık tarımı yapılmaya ve gelişmeye başlanınca  mısır ve soya ürünü de yetiştirileme duruma gelmiştir.

ŞİMDİ: SOYA YAĞ SANAYİ  
Fındık ve ayçiçeği işleyerek yağ üretimine devam etmektedir.







ORDUNUN KURULUŞU  ESKİPAZAR KALINTILARI








1930 LARDA BOLAMAN 
SAHİL YOLU YOKKEN  HAZNEDAROĞLU KONAĞI  VE ÇEVRESİ





1970 LERDE ORDU
ŞİMDİKİ BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE ÖNÜ 
,






                                                                    




                         



                                                               2017 ORDU BOZTEPE




















            


KURUL  ESKİPAZAR  GEZİSİ

KURUL KAYASI  TARİHİ KAZILARI BAŞLADI
Ordumuzun tarihi  Kalesi KURUL araştırması   Enis AYAR 'ın başlattığı araştırma ile gündeme gelmiş, Araştırmalar  BAŞLAMIŞ  ŞU AN 30 KİŞİLİK EKİPLE KAZILAR DEVAM ETMEKTEDİR.


                    Ordu'da sahilde Rusumat Gemisinin heykelinide görün. 1.dünya savaşı yıllarında Yunanlılar tarafından silah taşıdığı için kovalanan ve  balıkçıların can siperhane çabaları ile düşmandan kurtarılan silahları ve gemiyi simgeleştiren bu heykel Ordu sahilinde yer alır.






                                                     Kurulun giriş kapısı



                            PONTUSLAR
Pontus Kralı VI Mithridates  ( m.ö132—63) 
Pontus Kelimesi Grekçede  Deniz anlamına gelmektedir.
Pontus Karadeniz Kıyılarında hüküm süren krallığın adıdır.
Pers ( iran ) asıllı bir prens Mithridates  Ktistes tarafından MÖ.302 yılında kurulmuştur. İlk başkent Amasya’dır. Mö.182 yılından sonra Sinop’tur. En büyük düşmanları Romalılardır. Mö . 88 -- 63 yılları arasında 25 yıl gibi süren amansız savaşlar yapmışlardır. Korunmak için , tepeler üzerine  bilinen 75 kadar şatolar kurmuşlar ve değerli hazinelerini buralarda saklamışlardır.Bu şatoların bir tarafı sarp uçurumlar, kayalar olurdu. Mithridates 50 Yıl kadar yönetimde kalmıştır. En büyük özelliği zehirlenmeden korkmasıydı. Bunun için zehir bağışıklığı için çalışmalar yaptırmıştı. Panzehir oluşturduğu söylenenler arasındadır.
Yaşlanınca Ölmek isteyince zehir içer; ancak ölmez. Bu durumda da kendini askerlerinden birine öldürtür. Pontus Devleti’de böylece yıkılır. Romalıların hakimiyetine girerler.
Mithridatesin şatolarından biride Kurul Tepesidir. Diğer bilinen şatolar Fatsa’da Cıngırt Kayasıdır. Mesudiyede Meletios ve Arık Musa tepesidir.
Kurul Kayasındaki tarihi eserlere bakıldığında MÖ. 150-50 Yılları arasında yaşanmış tarihi anlatmaktadır.






   
Kurula Merdivenli yoldan çıkılır. Biraz yorulacaksınız.






Kurulu tanıtın giriş levhası





  

                   Nabi Hüsem --Hasan Yılmaz                          Kurulun Tüneli Girişi



                    Kurul da yer altına doğru giden bir merdivenli  mağara vardırki ; şimdi temizlendi ışıklandırıldı. Ziyarete açıldı.

Kurulun zirvesinde kazılar devam etmekte ve  M.Ö. 5. YY  yaşantıya ışık tutacaktır.
2016 Yılında tarihe ışık tutacak Kibele Heykeli de bulundu. Ordu Müzesinde  ziyarete sunulmuştur.




                Halil Karadeniz ve Nabi Hüsem                

                   Boztepeden sonra kurul yerleşkesini de zevkle gezmenizi tavsiye ederiz.

Hakkı ALAY,Halil KARADENİZ  solda ve sağda Nabi HÜSEM , Hasan YILMAZ  kurulu sizler için gezdiler            



                                        

Kuruldan Melet Irmağına bakış

                    
                  Kuruldan bakınca tüm Ordu ve çevresi esrarengiz bir görüntüyle insanı buyülemektedir.

Kuruldan Melet vadisi ve .Melet Suyu ve sağda Ordu Şehri bütün ihtişamı ile görülmekltedir.

Kuruldan aşağı inerken yeşillikler arasından geçerken adeta doğa sizi büyüler



Kuruldan Ordu ya bakış


            2016 yılının en büyük keşfi olarak kabul edilen Kibele heykelinin bulunduğu Kurul Kalesi;
 200 kilogram ağırlığında, 110 santimetre boyunda, tahtında oturan ana tanrıça Kibele heykeli bulundu
Heykelin kucağında ve çevresinde sikke ve silah gibi birçok eşyanın adak olarak bırakıldığı sanılıyor.


KİBELE HEYKELİ








                                                  Kurul Kazılarından görüntü




2010 Yılında başlatılan kazı çalışmaları sonucunda bölge arkeolojisine önemli katkılar sağlayan Kurul Kalesi kazılarında 2100 yıllık  Ana Tanrıça Kibele Heykeli bulunmuştu. 2017 yılında çalışmalarda Tapınak Alanı olduğu anlaşılan bölüm bulundu. Bu bölümde yeni bir kült grup olarak heykel grubu bulundu.
Bu kült grup yeni bir Tanrıyı Kibelenin  Anadolu kökenli partneri DİONYSOS ortaya çıkardı. Buluntular Dionysos , çocuk Dionysos , ve onu yetiştiren tanrı Pan figürleri dir.
Dionysos trajedi, komedi ve tiyatroyu grek dünyasına tanıtan Anadolu kökenli tanrı olduğu sanılmaktadır.
Dionysos şenlikleri baharı, yenilenmeyi, doğumu, ölümü, şarabı, hasadı, bereketi temsil etmektedir.






Kurula girerken fındık bahçelerinden ed yol alınır.






Merdivenlerden çıkmak zor olsa da geri dönerken rahat sayılır.











Hail Bey le biraz soluklanalım dedik


                   Kuruldan aşağı inince hemen Eski pazar yerleşiminde; Ordunun kurulduğu yerde bir tarihi hamam ile bir tarihi camiyi görmeden geçmeyin. Tarihi Caminin kapısının İncir ağacından yapıldığı ve hala çürümediği Şimdi Ankara'da koruma altında olduğu söylenmektedir.cami Onarılmış kesme taştan yapılmıştır.Ancak tarihi hamam harbalikten tam kurtulamamış kubbeleri onarılabilmiş geri kalan bölümleri harabedir.Ancak M.Ö hangi yıllarda yapıldığı bilinmeyen bu hamam ve caminin taş bölümleri incelenmeye değerdir.Hangi teknik ve ustalıkla yapıldığı hayranlık uyandırmaktadır.


                 Bayramlı Kasabası şimdi  Eskipazar  denilen mahalde
Solda tarihi hamam  bakımsız ama taş iççiliğiyle hayranlık uyandırıyor.
Sağda tarihi eskipazar camiisi  onarılmış ve kullanılmaktadır.




Kuruldan gelirken Eskipazar mezarlığına da uğradık.


Tarihi Eskipazar Camiisi




                                                      



                                                    















DİĞER TARİHİ DEĞERLER


Kaleler




Gölköy Kale Girişi


Gölköy Kalesi araştırma ve kazı çalışmasını bekliyor.








Kiliseler




Müze ve tarihî yapılar




Parklar ve mesire alanları


TARİHTE ORDU

İl merkezinde bilinen ilk yerleşme yeri, Kirazlimanı Mezarlığı yanındaki Bozukkale (Kotyora)dır. Kotyora’nın Grekçe’de Dağ Eteği anlamına gelmektedir. M.Ö. IV. Yüzyıl’da burada yerleşik bir kavim kolonisi yaşadığı bilinmektedir. Bazı tarihçiler Kotyora kelimesinin aslının Kut Yöresi olduğunu, burada Kut Türklerinin yaşadığını söylerler. Burası, M.Ö. II. Yüzyıl’da Pontus Kralı I.Farnak zamanında boşaltılarak halkı Giresun’a nakledilmiştir.

M.Ö. 675’lerden itibaren Ordu’nun içinde bulunduğu Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’ne sırayla, Kimmerler, Miletliler, Persler, Makedonyalı İskender ve komutanları hakim olmuştur. Bundan sonra yöreye, yaklaşık 3,5 asır yaşayan Pontus Devleti (M.Ö.280-M.S. 63) hakim olmuştur. Bu devleti Roma İmparatorluğu ortadan kaldırmıştır.

Bolaman da Balaban Türklerinden gelme kolonininde bulunduğuna  yer verilmektedir.

Ordu yöresinde yaşayan kaimlerden Halipler madencilikte ileri gitmiş olup, Ordu topraklarında demir madeni başta olmak üzere bazı madenleri işlemişlerdir.

     M.Ö. 400 yılında, Kolhlar, Driller, Mossinoikler, Halipler ve Tibarenler gibi Yunan asıllı olmayan kavimler yaşamaktaydı.

Deniz kenarında bulunan ünlü Yason Burnu’nunda dünyaca ünlü Argonot Efsanesinin geçtiği mekânlardan biri de bu yöredir.

İl Merkezine 13 km. uzaklıkta olan tarihi Kurul Kaya Yerleşkesi’nin de tarihçesi 2.000 yıl öncesine kadar iner.

Çambaşı Yaylası da, insanların çok eski tarihlerden beri yaşadığının izlerini taşımaktadır. Burada, M.Ö. ki çağlarda yaşayan insanların madencilik yaptığına dair izlere bu gün bile rastlanmaktadır.



Türklerin Ordu’ya gelişlerine kadar (14. Yüzyıl) yörede, Roma ve daha sonra da Trabzon Rum Devleti (1204-1461) hâkimiyet kurmuştur.

Türklerin Ordu’ya Yerleşmeleri

        Türklerin (Oğuzların Çepni kolu) Ordu topraklarına ilk girdiği nokta, Aybastı Perşembe Yaylasıdır.
        Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız’ın araştırmalarına göre, Ordu Türkler tarafından ancak 14. Yüzyıl’ın sonlarında feth edilmiştir.

“…Önce Niksar’ın doğu taraflarındaki bölgede kurulmuş olan Hacı Emir Beyliği, faaliyetlerini 14. Yüz yıl sonlarında doğuya doğru geliştirmiş ve bu Türk beyliğinin en büyük beylerinden birisi olan Süleyman Bey,1396-97’de Giresun şehrini zapt etmiştir.
        Süleyman Bey’in bu fethiyle birlikte, bölgeye, Çepni, Döğer, Eymir, Karkın, Alan-Yutlu, Bayındır, İğdir gibi Oğuz boyları gelip yerleşmişlerdir. Bu boyların hatıraları bölgede hala yaşamaktadır. Bundan çok kısa bir süre sonra yine aynı Bey tarafından, Ordu toprakları feth edilmiştir.”

1270’li yıllarda buralarda yaşayan Hacı Emiroğlu Beyliği, ancak 130 gibi yıl çok uzun bir zaman sonra, Ordu merkeze 4 km. uzaklıkta Ulubey yolu üzerinde bulunan Eskipazar’a gelmişler ve burayı şenlendirmişlerdir.
        Eskipazar’ın, küçük bir kasaba merkezi olarak Hacı Emir Beyliği tarafından kurulduğu bilinmektedir.

Burada bulunan iki hamam ve bir cami ile tarihi mezarlık, tamamı ile Türklere aittir.
Bir zamanlar burada hareketli bir Pazar kurulduğu “Eskipazar” denmesinden de anlaşılmaktadır
Eski Pazar Camii ve Hamamları

Eski Pazar Ordu’nun ikinci yerleşim yeridir. Dikdörtgen planlıdır. 1380 yıllarında Hacıemiroğulları tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Rumi 1197(M.1781) yılında Şebinkarahisar mutasarrıfı Hüseyin Battal Paşa tarafından onarılmıştır. Zelzeleden harap olan camii yüzyılın başlarında onarılmıştır. Eski camiden günümüze sadece giriş kapısı ve portalı kalmıştır. Şimdiki minaresi ise 1877 yılında eski minarenin kaidesi üzerine yapılmış, 1994 yılında Vakıflar teşkilatınca onarılmıştır. Pencere kapakları ve minberi ahşap oymacılığın güzel örneklerinden olup, Ankara Etnografya Müzesinde sergilenmektedir. İki hamamı mevcuttur.

Büyük Hamamı

Caminin güney tarafında yer alır. Soğukluk, ılıklık ve sıcaklık olarak üç kısımdan oluşmaktadır. Hamamın dışı moloz taş, içi ise düzgün yontma taştan yapılmıştır. Örtüde kubbe ve tonoz kullanılmıştır.

Küçük Hamam

Caminin kuzey doğusunda yer almaktadır. Kare tek bir mekân ile su haznesinden oluşmaktadır. 15.- 16. yüzyıllarda yapıldığı tahmin edilmektedir.


19. Yüzyıl’da burada yörenin toprak ağaları arasında müthiş kan davaları meydana gelmiş, bunun üzerine Osmanlı Payitahtı tarafından Samsun’da bulunan Askeri birliğin komutanı Osman Paşa, yörede asayişi sağlamakla görevlendirilmiştir. Yöreye gelen bu komutan, kısa zamanda toprak ağalarını en şiddetli biçimde cezalandırmış ve toplumsal huzuru sağlamıştır.

Ordu adı
Ordu ismi, Türklerin bu bölgeye geldikleri tarihten itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Bazılarının iddia ettikleri gibi, Fatih Trabzon’u feth etmek için geçtiği yöremizde ordusu ile konakladığı için bu ad verilmemiştir. Zira Fatih, Erzurum üzerinden Trabzon’a gelmiştir.


Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig” adlı ünlü eserinde Ordu isminin manası, şehir, saray, başşehir, sahil şehri olarak geçer.

Bu duruma göre, Hacı Emir Beyi İbrahim’in oğlu Bayram Bey tarafından kurulan Eskipazar’ın o günkü adı şöyledir:

“Bölük-i Niyabet-i Ordu bi, ism-i Alevi” dir.

Resmi kayıtlarda Eskipazar yerleşmesinin adı, Bayramlı, Bayramlu mea İskefsir ve Milas, Behram Şah, Behramlı, Eyalet-i Behram, Ordu Bayramlu Eyaleti şeklinde geçmektedir.

Ordu’nun hemen batısında, Hacı Emir Beyliği ile aynı çağda hüküm süren Taceddin oğulları Beyliği’nin de başkentinin adı da Ordu idi.
Yıldırım Beyazıd zamanında Osmanlı topraklarına dahil edilen ordu yöresi ile ilgili en doğru bilgiler, Osmanlı resmi kayıtlarında geçer.(Kimi tarihçiler bu tarihi 1427 olarak kabul ederler.)

1455 tarihli Osmanlı Tapu Tahrir Defterleri’nde Ordu hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır.

Trabzon’dan 65 yıl önce Türk bölgesi haline gelen Ordu’da Türk olmayan (Rum ve Ermeni) etnik kökenlilerin oranı, Türk nüfusa göre çok düşük olarak belirtilmiştir.

Gayri Türk olanların en yüksek olduğu 17. asır başlarında bile Türklere oranı sadece % 7,9’dur.
        15. asrın ilk yarısında Ordu topraklarında 6.651 Müslüman Türk ve 526 Türk olmayan hane bulunmaktaydı. Rum ve Ermeni olan bu insanlar, Hıristiyanlık dinine mensuptular. Ki bunlardan 326 hane, Selçuklulardan beri Milas (Mesudiye) Hapsamana (Gölköy) topraklarında yaşamaktaydılar.

        Ulubey’de hiçbir köy ismi Türkçe’den başka bir dilde değildir. Bahaeddin, Durak, Uzunmahmut, Eymür, Şuayp, Sayaca, Kadıncık (Hatuncuk),Ören, Hocaoğlu, Kızılen, Ohtamış ve daha onlarcası. Ordu ilinin neresine gidilirse gidilsin, Türkçe olmayan yer isimlerinin sayısı, iki elin parmağını geçmez

        Tapu Tahrir kayıtlarından, Ordu yöresinin Selçuklu dönemindeki idari teşkilatının pek değiştirilmediği anlaşılmaktadır.


        Bulancak da o zamanlarda Kebsil adıyla Ordu’ya bağlı idi.

        16. asırda Ordu, bütün Canik’in idare merkeziydi.

        Ordu Oğuzların bir kolu olan Çepni Türklerinin yerleştiği bölgedir. Yerleşmeler vadi boylarında gerçekleşmiştir.

        Bolaman Vadisi boyunca, Çamaş, Bolaman, Niyabet-i Satılmış (Aybastı) gibi ilçe ile köy arasındaki yerleşmeler ve köyler kurulmuştur.

        Melet Vadisi boyunca ise, iç kesimlerde Milas (Mesudiye), Alibeğce (Kabadüz), deniz kenarında Nefs-i Alevi Ordu, Bucak, İhtiyar, Şayiblü, Bedirlü, Ulubey ve bunlara bağlı köyler ve mezralar kurulmuştur.



        Bugünkü Ordu’nun Kuruluşu

        Kirazlimanı mevkii, şimdiki Ordu şehri kurulmadan önce, şenlikli bir yerleşmeydi. Rivayetlere göre, buraya ilk önce yerleşenler gemiciler olmuştur. Zaman zaman buraya gelen gemiciler, yöreyi çok beğenmeleri veya başka bilinmeyen sebeplerle burayı iskân alanı haline getirmişlerdir
        Nitekim Ordu’nun ilk mescidi olan Abdullah Reis Mescidi 1782 yılında burada inşa edilmiştir. Ancak, mutlaka korunması gereken bu eser, maalesef yıkılmıştır. Şimdi orada, Otel Belde faaliyet göstermektedir.
        Kirazlimanı o kadar önemlidir ki, 1883 yangını ile Ordu şehri neredeyse tamamen yanmış, bunun üzerine uzmanlar, Kirazlimanı’nın kent merkezi yapılmasını önermişlerdir.

        Nitekim Kirazlimanı günümüzde de önemini ve güzelliğini korumaktadır.

        Eskipazar’ın önemini yitirmesinden sonra, bugünkü Bucak mahallesi giderek şenlenmeye ve kalabalıklaşmaya başlamıştır. (19. asrın başları.)

        Zaten Bucak, aynı adla yüz yıllardan beri bir köy yerleşmesiydi.

        Nefs-i Bucak adıyla neredeyse bir kaza merkezi haline gelen Bucak’ın mahalleleri şunlardır:

        Selimiye, Aziziye, Saray, Kirazlimanı, Taşbaşı ve Düz Mahalle.

        Bucak adı 1869 yılında değiştirilmiş ve Ordu adı resmi kayıtlarda kullanılmaya başlamıştır.

        Bu tarihlerde artık Ordu küçük bir kaza merkezidir.

        1869 yılında ilk Belediye Teşkilatı kurulmuştur. Trabzon Mutasarrıflığı’nın yazısına göre, Bucak (Ordu) Belediyesinin ilk başkanı Hasan Ağa’dır.

        O zamanlar, Ordu’nun üç nahiyesi vardı. Bunlar, Perşembe, Aybastı ve Ulubey me’a Hapsamana’dır. Hapsamana, şimdiki Gölköy’dür. Ancak, bir süre sonra Ulubey ve Gölköy müstakil nahiyeler şeklinde ayrılmıştır.

        1872’de Ordu kazasındaki binalar şöyle tespit edilmiştir:

        Hükümet binası, Gümrük binası, Karantina binası, Telgrafhane,15 çeşme,2 şadırvan,1 medrese,5 İslam mektebi,1 mekteb-i rüştiye (ortaokul),3 cami,28 han odası,1 hamam,17 fırın,158 mağaza,273 dükkân,1 tabya (topların mevzilendiği yer),1 fener ve 854 hane.

        1872’de Ordu’ya Ziraat Bankası’nın ilk adı olan Memleket Sandığı kurulmuştur.



                Ordu Kazasının İl Oluşu

        1920 tarihinde Ordu kazasının 6 nahiyesi,318 köyü ve 180 bin nüfusu vardı. Yani Trabzon vilayetinin en gelişmiş kaza merkeziydi.

        Ordu’nun il olması için, T.B.M.M. nde büyük mücadele verilmiştir. Mücadele veren bu üç önemli şahıs şunlardır:

        Mesudiye mebusu Serdaroğlu Mustafa Bey, Tunalı Hilmi ve Şebinkarahisar mebusu Memduh beydir.

        Bir kısım mebus (ki bunlardan biri de ünlü din alimi Konya Mebusu Vehbi beydir) Ordu’yu Giresun’a bağlamak için epey gayret göstermişlerdir.

        4 Aralık 1920 tarihinde "Müstakil Sancak" yapıldı. Bu karar 69 Sayılı yasayla 4 Nisan 1921 tarihinde yürürlüğe girerek il statüsüne kavuşmuştur.



                Büyük Ordu Yangını

        Katırcıoğlu Mustağa Ağa’nın Belediye Başkanı olduğu 1883 senesinde Ordu’da büyük bir yangın olayı yaşanmıştır.

        Aylardan temmuzdur. Yaz ayı olduğu için, fırınlarda sık olarak kadayıf dökümü yapılmaktadır. Pavli adlı bir Rum da geceleri kadayıf dökmekteydi. O temmuz gecesinde Pavli yine böyle kadayıf dökerken, kıvılcımlar birden bire fırının çatısını tutuşturur. Derken, yangın başka binalara da sıçrar. Gece başlayan yangın söndürülemez. Çünkü Belediye’nin itfaiye teşkilatı yoktur. Üstelik yapıların çok büyük kısmı, hartama çatılı ve ahşap malzemelidir. O gece başlayan talihsiz yangın, ertesi günü öğleye kadar devam etmiş, ne kadar ahşap bina varsa hepsi yanıp kül olmuştur.

        Yalnız, Orta ve Yalı Camileri yanmamıştır. Çünkü bunların etrafı boş olduğundan yangın buralara sirayet edememiştir.

        Ayrıca, Şadırvan civarında bulunan birçok yapı, Rum ve Ermenilerin olup taştandır. O nedenle yangında kısmen zarar görmüştür.

        Osmanpaşa Şadırvanı da taş olduğundan yangından etkilenmemiştir.

        Çarşı merkezi, hemen hemen tümüyle yanmıştı. Adeta Ordu şehri yok olmuştu.

        Şehri yeniden kurmak gerekmekteydi. Bunun için Belediye Başkanı Mustafa Ağa, çok büyük güçlüklerle karşı karşıya kalmıştı.

        Ardından Belediye Başkanı olan Felekzade Süleyman Ağa, şehri bütün baskılara rağmen yeniden inşa etmek için, büyük gayret gösterir. Caddelerin genişletilmesine karşı çıkanlara karşı amansız bir mücadele verir.

        Bu günkü Ordu’nun planı, işte Süleyman Ağa’nın eseridir.

        Burada şunları ifade etmek gerekir;

        Eğer o günkü Ordu, böyle bir yangın geçirmeseydi ve ahşap da olsa zamanın binaları korunsaydı, şimdiki Ordu hem otantik kalacak, hem de turizm için büyük bir şans olacaktı.

        1875’lerden itibaren Ordu şehrinde sıtma hastalığı tüm Orduluların korkulu rüyası haline gelmişti. Birçok insan, bu nedenle hayatını yitirmekteydi. Bunun üzerine, Kaza erkânı ve zenginler, yaz aylarında Çambaşı Yaylası’na çıkmaya ve eylül-ekim aylarında da şehre dönmeye başlamışlardı.

        Yaylaya bir kaymakamlık binası yapılmıştı. Bir zaman evvelce bir yangın sonucu bu buna da yok olmuştur.

        Bir başka önemli hadise ise şöyledir:

        Şair Tıflı Efendi, yaylada Şu’un-i Dâhiliye (İç Haberler) adıyla el yazma bir gazete çıkarmıştır. Bunun ne kadar sürdüğü bilinmediği gibi, bu el yazma gazeteden günümüze maalesef bir tek nüsha bile kalmamıştır.

                                                       özet



                                    ÇAMBAŞI YANGINLARI


1950’li yıllara kadar at sırtında ve yaya olarak gidilen Çambaşı Yaylası, Cumhuriyet Döneminde de hep önemini korumuştur.


Ordu yerleşim bakımından sorunluydu. Sıtma had safhadaydı. Bataklıklar çoktu. Halk Çambaşın’da yaşıyordu. II. Dünya Savaşı yıllarında oluşan yokluklar dolayısıyla patatese duyulan ihtiyacın artmasıyla yayla ayrıca bir önem kazanmış ve en lezzetli patateslerin yetiştirildiği yayla toprakları aynı zamanda bir ziraat alanına dönüşmüştür.

Çambaşı yaşamı gerek çıkar, gerek düşmanlıklar nedeniyle yangınlara maruz kalmıştır. 23 Eylül 1913 ve 13 mayıs 1919  tarihlerinde iki büyük yangına maruz kalmıştır. Yangınlarda Çok fazla maddi hasar olmasının yanında can kaybı olmamıştı. Çünkü bu tarihte yayladaki nüfusun çoğu köylerine ve sahildeki kent merkezine dönmüştü. 

Yangında üç yüz altı dükkân, seksen hane ve bir Protestan sıbyan mektebi, bir cami, bir un kapanı, bir inek ile üç oğlak yanmıştır. Maddi zayiat altmış bin lira dolaylarında olup devlet ihtiyaç sahiplerine beş yüz lira yardım tahsis etmiştir.

               Yaylanın ileri gelenlerinden Gözükanlıoğlu Sami Efendi, Boduroğlu Şevket Bey, Furtunzade Halim Bey, Kotanı İmamı Salih Efendi hemen kolları sıvamıştı. Çambaşını yeniden imar edeceklerdi. Kotanı ormanlarından kesilen kerestelerle yüz elli dükkân eski haline uygun yeniden yapılmış ve böylece 1919 yılına kadar gelinmişti.

 Eskisi kadar olmasa da yeniden inşa edilen Çambaşı Yaylası çarşısı ikinci büyük yangınını ise 1337 Şaban 26 (13 Mayıs 1919) tarihinde görmüştü. Yapılan tahkikatlar sonucunda ise yangının kasten çıkarıldığı sonucuna varılmıştı. Çambaşı Yaylası’nda Rumlar tarafından bir kahvehanede çıkartılan yangın sonucu yaylada, 200’den fazla ev ve iş yeri yanmış ve on bin lirayı aşkın zarar oluşmuştur.

Çambaşı Yaylası geçirdiği bu iki büyük yangından sonra bir daha eski şaşalı dönemlere gelemedi.

Özellikle son yıllarda yaylada inşa edilen ve tarihi ile hatta bir yayla ile hiçbir bağı bulunmayan binalar ise Çambaşı’nın tarihine ve kültürününe ihanet durumundadır.





Çambaşı Yayla Yolculuğu 1959





Çambaşında artık modern şehir evleri konakları vardır. 
Üstte Vali Evi (2022 )



                            Cumhuriyet Dönemi
         Ordu 1920 yılına kadar Trabzon Vilayeti’ne bağlı bir kaza iken 04 Nisan 1921 tarih ve 69 sayılı ”Ordu Müstakil Livası Teşkiline Dair Kanunla” merkezi Ordu olmak üzere Canik Sancağı’na bağlı olan Fatsa ve Ünye kazası da Ordu’ya bağlanmış ve müstakil Ordu Livası teşkil edilmiştir.
        1923 Yılında ”Sancak” adı ”Vilayet” olarak değiştirilerek,bugünkü mülki taksimatta Ordu vilayeti olarak yerini almıştır.


Çambaşı Yaylası, dünyada ilk ve tek gazete çıkarılması ve kaza merkezi olması bakımından tektir.
1875’lerden itibaren Ordu şehrinde sıtma hastalığı tüm Orduluların korkulu rüyası haline gelmişti. Birçok insan, bu nedenle hayatını yitirmekteydi. Bunun üzerine, Kaza erkânı ve zenginler, yaz aylarında Çambaşı Yaylası’na çıkmaya ve eylül-ekim aylarında da şehre dönmeye başlamışlardı. Yaylaya bir kaymakamlık binası yapılmıştı. Bir zaman evvelce bir yangın sonucu bu bina da yok olmuştur.
Çambaşına  çıkan yaylacılar Karagöl eteklerinde de  hayvancılık yapmaktaydılar. Önemli yaylalar ; yastıyurt, maden, bektaş yaylaları …………


1939 senesinde meydana gelen Erzincan depremi de Ordu’yu ikinci kez büyük yıkıma uğratmıştır.
Şehrin merkezinde bulunan birçok önemli eser yıkılarak ortadan kalkmıştır.

Tarihi ve Doğal Varlıklar
Ulugöl: Gölköy ilçe merkezine 17 km mesafede bulunan krater gölüdür. 250 m çapında olan gölde yaban ördeği avı yapılmaktadır. Çevresi ormanlarla kaplıdır. Kamp yapmaya uygundur. Turizme açma çalışmaları devam etmektedir

Osman Paşa Şadırvanı: Aslen Ordulu olan Trabzon Valisi Hazinedarzade Osman Paşa tarafından 1842 yılında yaptırılmıştır. 1937 yılında yıktırılmış, 1997 yılında Ordulu işadamı Fahri ÇELEBİ tarafından Ordu Belediyesi öncülüğünde aslına uygun olarak yeniden yaptırılmıştır. Ülkemizde sütunları en yüksek şadırvanıdır.
Boztepe: Ordu şehri Boztepe'nin yamaçlarına serilmiştir. Denizden 450 m. yükseklikte olup, Nizametin Mahallesi sınırları içindedir. ilimizin tüm güzelliklerini, Karadeniz'in muhteşemliğini Boztepe'den seyretmek doyumsuzdur. İl merkezine 6 km.  uzaklıkta Selimiye Mahallesi takiben ordu Müzesinin önünden Nizamettin Mahallesinin tümünü katederek asfalt yolla ulaşmak mümkündür. Yeme - içme ve dinlenme tesisleri ile ormanlık piknik alanları mevcuttur. Ayrıca teelferikle de tüm Ordu Manzarasını izleyerek çıkıp inebilmektesiniz. Boztepe'den de ilimizi seyretmek doyumsuzdur.
 Bozukkale (Cotyora), Kurul Kayası Yerleşmesi, Büben Kaya Mezarları, Taşbaşı Kültür Merkezi (Eski Cezaevi - Kilise), Etnografya Müzesi (Paşaoğlu Konağı) tarihi eserlerden bazılarıdır. İlimiz eski camileri,




                                                                   
















TARİHİ KABANA ÇEŞMESİ

Ayrıca Selimiye Mahallesi Taşlık Sokak No 7 de  ve Yenimahalle sokakta NO: 5te  da tarihi çeşmeler vardı ve bunlar şehrin su ihtiyacını karşılarlardı. Şimdi taş yapılarıyla onarımlarını beklemektedirler.


ORDU GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü : 6.001 km²

100 km.lik kıyı şeridi bulunan Ordu ili'nin 60 km.lik kıyı bölümü kumsallardan oluşmaktadır. Bu özelliği ile diğer Karadeniz illerinden farklı bir yapıya sahiptir.



ORDU İLİ’NİN     TARİHÇESİ

Hitit tabletlerine göre 

 İ.Ö. 17. yüzyılda Ordu, Kaşkalar’ın ülkesi ve Hitit
hakimiyetinde idi.

 (İ.Ö. 1700-1200) Hititler’den sonra bölgeye Frigler (İ.Ö. 1200-670) sonra da
Kimmerler hakim oldu.
(İ.Ö. 676-546)Yunan tarihçi Ksenophon (M.Ö. 431) “Onbinler’in Dönüşü” adlı eserinde Ordu yöresinin yerli halkı
olarak;

 Kolhlar, Halibler, Mossinoikler ve Tibarenler’den (Ünye ) bahseder.
Kimmerler  döneminde Miletoslular, yörenin kıyı kesiminde ticaret kolonileri kurdular.

 Kimmerler’den sonra hakimiyet, Med ve Persler’in (M.Ö. 547-334) eline geçti.

Mithridates’in kurduğu Pont Satraplığı İ.Ö. 280 – İ.S. 63 tarihleri arasında üç buçuk asırlık bir ömür sürdü.
VI. Mithradates’in oğlu Pharnakes’in bu bölgeye hakim olduğu ve adından dolayı buralara Pharnakia denildiği biliniyor. Bu kral 25 yıl Romalılar’a direndi ve sonunda teslim oldu.
Böylece Pontus kıyıları Roma ve Bizans hakimiyetine geçti. Ordu ve yöresi
1207-1461 tarihleri arasında Trabzon Devleti’nin yönetiminde kaldı.

Bu devleti de Fatih Sultan Mehmet ortadan kaldırdı (1461).

Ancak Ordu ve yöresi Osmanlılar tarafından değil, 1270’lerden 1380’lere kadar uzanan süreç içerisinde Hacıemiroğulları’nın mücadeleleri
sonunda fethedildi. 1396 yılında Türkler bütün varlıklarıyla bölgeye bölükler halinde yerleştiler ve Hacıemiroğulları Beyliği halkı bir ordu biçiminde örgütlediği için başkentlerine  de Ordu adı verildi.Hacıemiroğulları
Beyliği de 1427 yılında Osmanlı Devleti’ne ilhak edilmiştir. Ordu şehri bugünkü yerinde XVIII. yüzyıl sonlarında teşekkül etmeye başlamıştır. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1455 yılında yaptırılan Tahrir Defteri’ne göre Ordu yöresinin resmi adı, Vilayet-i Canik-i Bayramlu idi.




Eskipazar Kalıntıları



19. asrın başlarında Eskipazar’ın önemini yitirmesinden sonra, bugünkü Bucak mahallesi giderek şenlenmeye ve kalabalıklaşmaya başlamıştır.



Zaten Bucak, aynı adla yüz yıllardan beri bir köy yerleşmesiydi. Nefs-i Bucak adıyla neredeyse bir kaza merkezi haline gelen Bucak’ın mahalleleri şunlardır:



Selimiye, Aziziye, Saray, Kirazlimanı, Taşbaşı ve Düz Mahalle.



Bucak adı 1869 yılında değiştirilmiş ve Ordu adı resmi kayıtlarda kullanılmaya başlamıştır. Bu tarihlerde artık Ordu küçük bir kaza merkezidir.



1869 yılında ilk Belediye Teşkilatı kurulmuştur. Trabzon Mutasarrıflığı’nın yazısına göre, Bucak (Ordu) Belediyesinin ilk başkanı Hasan Ağa’dır.



O zamanlar, Ordu’nun üç nahiyesi vardı. Bunlar,

Perşembe,

Aybastı ve

 Ulubey me’a Hapsamana’dır. Hapsamana, şimdiki Gölköy’dür. Ancak, bir süre sonra Ulubey ve Gölköy müstakil nahiyeler şeklinde ayrılmıştır.



1872’de Ordu kazasındaki binalar şöyle tespit edilmiştir:



Hükümet binası,

 Gümrük binası,

Karantina binası,

Telgrafhane,

15 çeşme,

2 şadırvan,

1 medrese,

5 İslam mektebi,

1 mekteb-i rüştiye (ortaokul),

3 cami,

28 han odası,

1 hamam,

17 fırın,

158 mağaza,

273 dükkân,

1 tabya (topların mevzilendiği yer),

1 fener ve

854 hane.



1872’de Ordu’ya Ziraat Bankası’nın ilk adı olan Memleket Sandığı kurulmuştur.



Ordu Kazasının İl Oluşu



1920 tarihinde Ordu kazasının 6 nahiyesi,318 köyü ve 180 bin nüfusu vardı. Yani Trabzon vilayetinin en gelişmiş kaza merkeziydi.



Ordu 1920 yılına kadar Trabzon Vilayeti’ne bağlı bir kaza iken 04 Nisan 1921 tarih ve 69 sayılı “Ordu Müstakil Livası Teşkiline Dair Kanunla”, merkezi Ordu Livası olmak üzere Canik Sancağı’na bağlı olan Fatsa kazası da Ordu’ya bağlanmış ve müstakil Ordu Livası teşkil edilmiştir.1923 yılında “sancak” adı “Vilayet” olarak değiştirilerek, bugünkü mülki taksimatta Ordu Vilayeti olarak
yerini almıştır.



Ordu’nun il olması için, T.B.M.M. nde büyük mücadele verilmiştir. Mücadele veren bu üç önemli şahıs şunlardır:



Mesudiye mebusu Serdaroğlu Mustafa Bey,

Tunalı Hilmi

 Şebinkarahisar mebusu Memduh beydir.

Konya Mebusu Vehbi beydir

 Ordu’yu Giresun’a bağlamak için epey gayret göstermişlerdir.



4 Aralık 1920 tarihinde "Müstakil Sancak" yapıldı. Bu karar 69 Sayılı yasayla 4 Nisan 1921 tarihinde yürürlüğe girerek il statüsüne kavuşmuştur.


Büyük Ordu Yangını


Katırcıoğlu Mustağa Ağa’nın Belediye Başkanı olduğu 1883 senesinde Ordu’da büyük bir yangın olayı yaşanmıştır.


Aylardan temmuzdur. Pavli adlı bir Rum da geceleri kadayıf dökmekteydi. O temmuz gecesinde Pavli yine böyle kadayıf dökerken, kıvılcımlar birden bire fırının çatısını tutuşturur. Derken, yangın başka binalara da sıçrar. Gece başlayan yangın söndürülemez. Çünkü Belediye’nin itfaiye teşkilatı yoktur. Üstelik yapıların çok büyük kısmı, hartama çatılı ve ahşap malzemelidir. O gece başlayan talihsiz yangın, ertesi günü öğleye kadar devam etmiş, ne kadar ahşap bina varsa hepsi yanıp kül olmuştur.


Yalnız, Orta ve Yalı Camileri etrafı boş olduğundan yanmamıştır.

Ayrıca, Osmanpaşa Şadırvanı , Şadırvan civarında bulunan birçok yapı, taştandır. O nedenle yangında kısmen zarar görmüştür.



Çarşı merkezi, tümüyle yanmıştı. Adeta Ordu şehri yok olmuştu.



Şehri yeniden kurmak için Belediye Başkanı Mustafa Ağa, çok büyük güçlüklerle karşı karşıya kalmıştı. Ardından Belediye Başkanı olan Felekzade Süleyman Ağa, şehri bütün baskılara rağmen yeniden inşa etmek için, büyük gayret gösterir. Caddelerin genişletilmesine karşı çıkanlara karşı amansız bir mücadele verir.



Bu günkü Ordu’nun planı, işte Süleyman Ağa’nın eseridir.



Burada şunları ifade etmek gerekir;



Eğer o günkü Ordu, böyle bir yangın geçirmeseydi ve ahşap da olsa zamanın binaları korunsaydı, şimdiki Ordu hem otantik kalacak, hem de turizm için büyük bir şans olacaktı.



1875’lerden itibaren Ordu şehrinde sıtma hastalığı tüm Orduluların korkulu rüyası haline gelmişti. Birçok insan, bu nedenle hayatını yitirmekteydi. Bunun üzerine, Kaza erkânı ve zenginler, yaz aylarında Çambaşı Yaylası’na çıkmaya ve eylül-ekim aylarında da şehre dönmeye başlamışlardı.



Yaylaya bir kaymakamlık binası yapılmıştı. Bir zaman evvelce bir yangın sonucu bu binz da yok olmuştur.



Bir başka önemli hadise ise şöyledir:



Şair Tıflı Efendi, yaylada Şu’un-i Dâhiliye (İç Haberler) adıyla el yazma bir gazete çıkarmıştır. Bunun ne kadar sürdüğü bilinmediği gibi, bu el yazma gazeteden günümüze maalesef bir tek nüsha bile kalmamıştır.



Çambaşı Yaylası, dünyada ilk ve tek gazete çıkarılması ve kaza merkezi olması bakımından tektir.



1939 senesinde meydana gelen Erzincan depremi de Ordu’yu ikinci kez büyük yıkıma uğratmıştır.



Şehrin merkezinde bulunan birçok önemli eser yıkılarak ortadan kalkmıştır.

ORDU İLİ TARİHİ ESERLERİ

TARİHİ VARLIKLAR

Tarihi ve Doğal Varlıklar

                                             ESKİPAZAR CAMİİSİ (BAYRAM BEY CAMİİSİ )

200 Yılık Eskipazar camiisi onarıldı. Hacıemiroğulları Beyliği (1380-1390) yılları arasında inşa edilmiştir.

2024 yılı içinde İkizcede  Laleli Ahşap Camii,

Gülyalı ilçesinde Kestane Köyü Camii,

Çaybaşı İlçesinde Çayır Ahşap Camii,

Gürgentepe İlçesinde Eskiköy Ahşap Camii,

Altınordu ilçesinde Eskipazar Camii , inşa restore edildi.


Ulugöl: Gölköy ilçe merkezine 17 km mesafede bulunan krater gölüdür. 250 m çapında olan gölde yaban ördeği avı yapılmaktadır. Çevresi ormanlarla kaplıdır. Kamp yapmaya uygundur. Turizme açma çalışmaları devam etmektedir.


Hoynat Adası: Perşembe ilçemizin en önemli tarihi unsurlarından biridir. Martı ve karabatak kuşlarının yaşadığı kuş cennetidir.Tepeli karabatakların yurdumuzda yuva yaptığı tek yer olarak bilinmektedir.

Perşembe İlçesi'nin en önemli tarihi unsurlarından biridir. Ramazan Köyü sınırları içerisinde Hoynat Tüneli'nin hemen yanındadır. Eskiden gemicilerin depo ve sığınak olarak kullandıkları tahmin edilmektedir. Üzerinde su kalıntısı bulunur. Martı ve karabatak kuşlarının yaşadığı kuş cennetidir. Tepeli Karabatakların Türkiye‘de tek yuva yaptığı yerdir.

Karadenizde özel kuş olan Tepeli Karabatak Kuşlarının mekanı olan Perşembe ilçesindeki adacıklardır. Düzenlenerek Halka açılması sağlanmıştır.



Ünye Kalesi: İlimiz Ünye ilçesinde Ünye - Niksar karayolunun 7. kilometresinde yolun solunda kalan, bir tepenin üzerinde kurulu, ilçenin 5 km. güney doğusunda, 2500 yıllık bir kaledir. Kale köy sınırları içindedir.
GAGA GÖLÜ

FATSA İlçesinde 10 km uzağında bulunan 65 daa alana sahip Gaga Gölü Sit alanı kapsamına alınmış olup Tabiat Parkı olmuştur. Bunun yanında Ünye Çamlık, Altınordu Durugöl, Gülyalı Turnasuyu kordonu, Yoroz tepesi, ıhlamur, Erguvan parkları, Çamlı Köşk, melet Havzası, Cumhuriyet  Engelsiz Parkı, fatsa Yalıköy Parklarıda  düzenlenmiş halka açılmıştır.

FATSA FENER ADASI

Fatsada Deniz içinde bulunan ve kaya üzerinde ahşap taban üzerine  150 kişilik olarak yapılan cafe, seyir terası, balık izleme  alanı vs olarak  düzenlenen Fener adası ilgi çekmektedir. Bu alan İstanbulda Kız Kulesi, Hırvatistanda Korkya Fener Evi, İsveçte Pater Nostar Adası, Porfer Adası örneği arasında yer alıyor.

Gölköy Kalesi: 
Gölköy ilçesi Kale mahallesinde yer alır. Tek kapılı geniş alana sahip olarak inşa edilmiştir. İlçeye hakim durumda, gözetleme ve savunmaya elverişli olarak yapılmıştır. Kale girişinin solunda silindir şekilli bir burç ve gözetleme kulesi yer almaktadır. 1997 yılında UNESCO tarafından Dünya Antik Eserler Listesi'ne alınmıştır.


Bolaman Kalesi: Doğu Karadeniz kıyısında zincirleme bir şekilde inşa edilmiş kaledir. Gözetleme ve karakol görevi için, iç ve dış olmak üzere iki bölümden oluşmuştur. İç kale kalenin batı ucunda yer almakta, çok yüksek duvarlardan oluşmuş, kesme taşlar kullanılmıştır. İç kale üzerine 18. yüzyılda ahşap bir konak yapılmıştır. Kademoğlu Konağı olarak bilinen bu ev, iç kale üzerine çift cumbalı olarak yapılmıştır. Bölgemizin sivil mimarlık örneğini teşkil eder.





Bolaman Haznedaroğlu Konağı  

Bundan sonraki yıllarda kent Müzesi olarak kullanılmak üzere Bolaman Hazedaroğlu Konağı restore edilecek.

Bolaman Kalesine 18 yy inşa edilen ve Gözetleme ve karakol görevi için inşa edilen Konağın Cenevizlilerden kalma olduğu sanılmaktadır.

Yine Fatsada sahile 200 mesafede bulunan Tarihi Manastır ve mezarlığında yapılan kazı çalışmalarıda devam etmektedir. 5. 6. Yy  Bizansa ait İn-situ  zemin mozaği bulunmuştur ve Ordu Müzesinde sergilenmektedir.

Aziz Kostantin ve Helena Manastırının yerli ve yabancı turistlerin ilgi çekeceği aşikardır.

-----------------------------------------------------------------

Taşbaşı Kültür Merkezi (Eski Cezaevi-Kilise): Ordu il Merkezi Taşbaşı Mahallesi, kentsel SİT alanı içerisindedir. 1853 yılında yapılmıştır. 10 Nisan 2000 tarihinden itibaren Kültür Merkezi Olarak kullanılmaktadır.

Paşaoğlu Konağı (Etnografya Müzesi): Ordu Müzesi, il merkezinde Selimiye Mahallesinde (Boztepe yolu üzerinde) bulunmaktadır. İlimizdeki tescilli eserler arasında son derece zengin bir taş işçiliğine sahip konak 1896 yılında Paşaoğlu Hüseyin Efendi tarafından yapılmıştır. 19. yy. sivil mimarimizin en güzel örneğini teşkil eden konak, zemin ile beraber üç katlıdır.



Paşaoğlu Konağı; Kültür ve Turizm Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 1982 yılında kamulaştırılmış, 1987 yılında onarımı tamamlanan konak "Paşaoğlu Konağı ve Etnografya Müzesi" olarak hizmete açılmıştır. 2.121 adet eser bulunmaktadır.



Osman Paşa Şadırvanı: Aslen Ordulu olan Trabzon Valisi Hazinedarzade Osman Paşa tarafından 1842 yılında yaptırılmıştır. 1937 yılında yıktırılmış, 1997 yılında Ordulu işadamı Fahri ÇELEBİ tarafından Ordu Belediyesi öncülüğünde aslına uygun olarak yeniden yaptırılmıştır. Ülkemizde sütunları en yüksek şadırvanıdır.


ORDU ÇAMBAŞI KAYAK MERKEZİ

Çambaşı Kayak Merkezi 80 odalı, 120 yataklı, 5 yıldızlı otele kavuşarak  Turizme katkıları devam ediyor. Ayrıca Çambaşındaki 80 e yakın evlerin dış cephe donatımı sağlanıp estetik güzellik sağlanmıştır.

Çambaşı Kayak Merkezi toplam 14 Pist  Ve 15 KM Pist uzunluğuna sahip olarak ve 100 metre acemi kayakçılar için pist olarak hizmet vermektedir. Misafirlere  10 dan fazla doğal gazlı Bungalov evler hazırdır. Bu alana ayrıca 1000 den fazla yeni ağaçlar dikilip geleceğe  yatırım yapılmıştır.

Şimdi bu Kayak Merkezine  ilave olarak Kabadüz ve Mesudiye sınırında bulunan ve yılın 5 ayı karla kaplı olan 2800 m yüksekliğe sahip Göndeliç Tepesine Yeni Kayak  Merkezi düşünülmektedir.  


Boztepe: Ordu şehri Boztepe'nin yamaçlarına serilmiştir. Denizden 450 m. yükseklikte olup, ilimizin tüm güzelliklerini, Karadeniz'in muhteşemliğini Boztepe'den seyretmek doyumsuzdur. İl merkezine 6 km. asfalt yolla ulaşmak mümkündür. Günün her saatinde dakikasında teleferikle de şehri seyrederek Boztepe’ye çıkılıp , inilebilinir.Yeme - içme ve dinlenme tesisleri ile ormanlık piknik alanları mevcuttur.



Kurul kayaları da gezilip , görülebilecek , tarihi bilgi kazanmak için önemli bir kazı alanıdır.

KURUL KAYASI ( KALESİ & YERLEŞMESİ ) 

Doğu Karadeniz bölgesinin ilk arkeolojik kazılarının yapıldığı Kurul Kayalıklarında 2200 yıllık tarih gün yüzüne çıkartılıyor. Sarp bir kaya yapısı üzerine kurulu olan Kurul Kalesi 2010 yılında başlanan kazılar ile birlikte ortaya çıkartılmaya başlandı. Ordu'nun Bayadı Köyü sınırları içerisinde, Melet ıramağı kenarında bulunan Kurul Kayalıkları kazısı sonucunda Kurul Kalesinin Pontus Kralı 6. Mithriadates dönemi kalesi olduğu tespit edilirken, yapılan kazı çalışmalarında tepe adaları, giriş kapısı, dinsel ve kültsel alanlar seramik, sikke, ok ucu, tanrı ve tanrıca büstleri ile 2100 yıllık bronz Apollon Heykeli bulunmuş olup, çıkartılan bütün tarihi eserler Ordu Paşaoğlu Konağındaki müzede sergilenmektedir.Kurul Kalesi yolu tamamı ile asfalt oluğ Ordu merkeze 20 km mesafededir. 


Yoroz mesire yeridir. Tabiat varlıkları  tarafından koruma altına alnmıştır.



Yasonburnu Yarımadası: Perşembe ilçe merkezine 15, il merkezine 28 km. mesafede Çaytepe köyü sınırları içindedir. Yasonburnu üzerinde 1869 tarihinde yapılmış bir kilise mevcuttur.


Çaka Kumsalı ve Mesire Yeri: Perşembe ilçesinin en naturel köşelerinden biri olan Çaka Kumsalı Hoynat adası yakınındadır. Ekolojik kirlilikten uzak kalmış nadir plajlardandır. Çaka beyaz kum plajında her türlü ihtiyaca cevap verecek tesisler bulunmaktadır.


Efirli Plajı: Perşembe ilçesinin doğusunda Ordu il sınırları içinde bulunan Efirli Plajı, uzun yıllardan beri ilimizin önemli tatil yerlerinden biridir. Kamuya ait tatil kamp yerleri ile bilinen Efirli plajında yaz aylarında yeme - içme yerleri, müzik, eğlence mekanları hizmet vermektedir. Plajda gözetleme kulesi, can kurtaran ve atlama iskelesi bulunur.


Kaplıcalar: ilimizde şifalı sular içerisinde en önemlisi Fatsa ilçesindeki Sarmaşık Kaplıcalarıdır.


Fatsa'nın doğusundaki Bolaman Çayından sonra 10 km'lik stabilize yolla ulaşılan Ordu İl Özel idaresine ait 85 oda, 236 yataklı bir tesis ile hamam ve sıra banyolar bulunmaktadır.

ORDU İLİ KÜLTÜR VE TURİZİM

Kültür ve Turizm

Ordu doğal zenginlikleri, tarihi dokusu, denizi, dereleri, yaylalarıyla dünyanın en güzel köşelerinden biridir. Renklerin bütün tonlarını Ordu'da bulmak mümkündür. 



Bir günde dört mevsimin yaşandığı ilimizde doğa sporunun her çeşidini yapabilirsiniz. Kuş gözlemciliği, dağcılık, trekking, kamp, piknik, güneşin doğuşunu ve batışını seyretmek, yüzmek, doyumsuz yaylalarımızda balık yemek, her şeyden önce dinlenmek.







Şehrimizin sembolü Boztepe'yi şehirden, Boztepe'den de ilimizi seyretmek doyumsuzdur. Ordu Merkezde bulunan Boztepe, Bozukkale (Cotyora), Kurul Kayası Yerleşmesi, Büben Kaya Mezarları, Taşbaşı Kültür Merkezi (Eski Cezaevi - Kilise), Etnografya Müzesi (Paşaoğlu Konağı) tarihi eserlerden bazılarıdır. İlimiz eski camileri,



 çeşmeleri, kaya mezarları ile yüzyıllardan beridir süren yerleşme yeri olması nedeniyle kaleleri, kayalık tepelerde bulunan dehlizleriyle, el sanatları ve sanatçılarıyla kültürel ve turistlik açıdan gerçekten görülmeye değerdir.



  DÜZ MAHALLE RUM KİLİSESİ


Ordu İl Merkezi Düzmahalle’de bulunan Kilise 19.yy. ikinci yarısından sonra Rumlar tarafından yapılmıştır. Dikdörtgen planlı, ön taraflarında beşik kemerler bulunmaktadır.Duvarlar gri renkli taşlardan yapılmıştır. Bir süre itfaiye binası olarak hizmet verdikten sonra restore edilerek 75. Yıl Cumhuriyet Sahnesi olarak hizmete açılmıştır.



  ORDU PAŞAOĞLU KONAĞI ( ETNOGRAFYA MÜZESİ )  



Ordu Müzesi, İl merkezinde, Selimiye Mahallesinde yer almaktadır. "Paşaoğlu Konağı" adı ile anılan bina 1. sınıf bir sivil mimarlık örneğidir. Ordu'nun zengin eşraflarından Paşaoğlu Hüseyin Efendi tarafından 1896 yılında yaptırılmıştır. Bahçesiyle birlikte 625 m²lik bir alanı kapsayan konağın taşları Ünye'den, ahşap ve çini malzemeleri Romanya'dan getirilmiştir. Yapımında İstanbullu ustalar çalıştırılmıştır.

19. yüzyıl sivil mimarimizin en güzel örneklerinden olan konak zemin dahil olmak üzere üç katlıdır. Birinci kat etnografik eserler seksiyonu, ikinci katı ise konak özelliklerini taşıyacak şekilde düzenlenmiştir.

Paşaoğlu Konağı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 1982 yılında kamulaştırıldıktan sonra, 1983 tarihinden itibaren onarılmaya başlanmıştır. Onarımı ve teşhir tanzimi tamamlanarak 18 Kasım 1987 tarihinde Paşaoğlu Konağı ve Etnografya Müzesi olarak hizmete açılmıştır.

Ordu Paşaoğlu Konağı'nın onarılması ve müze olarak ziyarete açılması ile Karadeniz Bölgesinde bulunan ve geçen yüzyıldan zamanımıza ulaşan sivil mimarimizin ender örneklerinden biri daha gelecek nesillere bırakılmak üzere değerlendirilmiş bulunmaktadır. 

Müze'de aynı zamanda Kurul Kayasında ( Kalesinde ) çıkartılan eserlerde sergilenmektedir. 


ORDU TAŞBAŞI KİLİSESİ






TAŞBAŞI KİLİSESİ & MENEKŞE SOKAK  

Ordu'nun Altınordu ilçesindeki 1853 yapımı Taşbaşı Kilisesi, tarihi dokusuyla dikkat çekiyor; geçmişte cezaevi olarak kullanılmış yapı, günümüzde arkeoloji müzesine dönüştürülme çalışması devam etmektedir.

Taşbaşı Kilisesi, Ordu Merkez girişinde Taşbaşı Mahallesi Kentsel Sit Alanı içerisinde bulunmaktadır.Kilise doğu-batı istikametinde,dikdörtgen tarzında yapılmıştır. Doğuda büyük bir apsis, yanlarda iki küçük apsis bulunmaktadır. Kilisenin ana mekanı iki sıralı üç sütunla üç nefe ayrılmıştır. Kilisenin semardam çatısı, sütunlarla desteklenen kemerlerle taşınmaktadır. Tamamı kesme taştan yapılmış, (kubbe hariç) günümüze kadar ayakta kalabilen, bir bazilika şeklinde yapıdır. 1853 yılında yörede yaşayan Ortodoks Hıristiyanlar tarafından yapılmıştır. Eski Cezaevi olarakta kullanılmış olan Taşbaşı Kilisesinde herhangi bir freks bulunmamaktadır. Taşbaşı Kilisesi 10 Nisan 2000 tarihinden bu yana Kültür Merkezi (çok amaçlı salon) olarak kullanılmaktadır. 2016 Yılında ise Ordu Arkeoloji Müzesi olarakta kullanılması planlanmaktadır. 

Taşbaşı Mahallesi'ndeki Menekşe Sokak, 19. yüzyıl Ermeni, Rum ve Osmanlı mimarisinin hakim olduğu birçok evin bulunduğu 200 yıllık Kentsel Sit Alanıdır. Menekşe sokaktaki tarihi doku 2012 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ordu Belediyesinin yapmış oldukları ortak restorasyon projesi ile yeniden hayat bulmuştur. 


GAZİ HALK KÜTÜPAHNESİ 





ORDU GAZİ KÜTÜPHANESİ
Şimdiki Öğretmenevinin olduğu  yer.





Bugün 
ORDU ÖĞRETMENEVİ AKŞAM SANAT OKULU VE 
AATÜRK KÜLTÜR MEREKZİ  




ORDU BBKT  BİNASI









ORDU DÜZ MAHALLE KİLİSESİ
Şimdi 
OBB KARADENİZ TİYATROSU 



BUHARALI ŞEYH ŞAKİR EFENDİ KİMDİR?

Buharalı Şeyh Şakir Efendi’nin memleketinden göç ederek önce Kırım’a geçtiği, burada bir müddet kaldıktan sonra Ordu’ya yerleştiği bilinmektedir. 19. yüzyılda Ordu’da yaşamış önemli âlimlerden biri olan Şeyh Şakir Efendi’nin, Trabzon Valisi Haznedarzade Osman Paşa’nın inşa ettirmiş olduğu Osman Paşa Medresesi’nde yıllarca müderrislik ve Kadiri Tekkesi Şeyhliği yaptığı biliniyor.




SELİMİYE MAHALLESİ 
ESKİ LİSE CADDESİNDE 
ŞEYH ŞAKİR EFENDİ TÜRBESİ


-------------------------


















 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder