Tabyabaşı üç kız heykellerinin olduğu yer.
Eskiden burada Askeri birlik varmış. Cumhuriyetin ilk yıllarında Askeriye buradan gitmiş; burası mesire yeri olmuş halk burada gezinme, hoş vakit geçirme gibi etkinliklerde bulunmuşlar. Askeriyeden dolayı Tabyabaşı ismi kullanılmış.

TABYABAŞININ DENİZE BAKAN YÖNÜ ŞİMDİ ANEMON OTELİ VE GÜLİSTAN OTELİ
PAŞAOĞLU
KONAĞI
1896
Yılında Hüseyin Efendi tarafından 625 metrekarelik alana yaptırılmıştır. Zengin
taş işlemeciliği vardır. Konağın taşları ünye’den, ağaçları ise Romanya’dan
getirilmiştir. Üç katlı konağın ustası
İstanbul’dan özel getirilmiştir. Söve taşlı ve üstü saçaklı pencereleri ve
motifleriyle güzel bir taş işlemeciliği
yapılmıştır. Tavanları ahşap kaplama olarak dizayn edilmiştir. Konağın
bahçesinde fıskiyeli bir havuz ve taş ocak bulunmaktadır. Konak 1982 yılında
kamulaştırılmış ve tadilattan sonra 1987 yılında Ordu Paşaoğlu Etnoğrafya
Müzesi olarak açılmıştır.
NÜKTELİ ORDU SÖZLERİNDEN
Ev alma,
evi olan kız al.
Kurunun
yanında pilav iyi gider,
Sağlam kafa
duvara vurunca anlaşılır.
Sele karşı yürüme
sandala bin,
Öğrenci
dersin sonunu notun onunu sever.
Üzüm üzüme
bakarak çürür, buruşur.
Öfke ile
kalkan güzel bir sopa yer.
Çok okuyan
değil çok kopya çekebilen iyi not alır.
Yiğidi
öldür ama sakın parmak izi bırakma
Kumarda
kaybeden evde iyi dayak yer.
Yanlış
hesap vergi dairesinden döner.
Üzümü ye
ama bağcıya yakalanma,
Elin ağzzı
torba değil , çuvaldır , çuval…
Aç ayı
oynamaz sahibine naz eder.
Besle
kargayı bari onun karnı doysun.
Buyurun
cenaze namazına sular kesik.
Sudan duru
sütten ak, buyurun burdan yak.
Mert
dayanır Namert kaçar, kaçanın anası ağlamaz.
Deniz dalgasız, siyaset yalansız olmaz.
Hicri 1310 Miladi 1889 AZİZYE YALI CAMİİ
Altınordu ilçe merkezinde ORDUYA İLK GİRİŞTE
GÖRÜLEN CAMİİDİR.
Sultan Abdülaziz zamanında ahşap olarak yaptırılmış zaman 1890 yılında Kadı
Zade Hasan Efendi tarafından kesme ve moloz taş ile yeniden inşaa
ettirilmiştir. üç katlı Camii olup pencere ve kapı kenarları ovaldir.
Düz
Mahalle Kilisesi - Şehir Tiyatrosu
Altınordu İlçesi Düz Mahalle Sinema Sokakta
bulunmaktadır.
Altınordu İlçesi Düzmahalle Mahallesinde bulunan Rumlar
tarafından yapılmış Kilise 19.yy. ikinci yarısından sonra yapılmıştır.
Dikdörtgen planlı, ön taraflarında beşik kemerler bulunmaktadır.Duvarlar gri
renkli taşlardan yapılmıştır.
Bir süre itfaiye binası olarak hizmet verdikten sonra
restore edilerek 75. Yıl Cumhuriyet Sahnesi olarak hizmete açılmış ve bugün
ORDU BÜYÜK ŞEHİR KARADENİZ TİYATROSU
olarak kullanılmaktadır.
Taşbaşı
Kültür Merkezi (Kilise)
Altınordu ilçemiz girişinde Taşbaşı Mahallesinde, Kentsel Sit
Alanında bulunan 1853 yılında bu bölgede yaşayan Ortodoks Hıristiyanlar
tarafından yapılan kilisedir. 10 Nisan 2000 tarihinden bu yana Kültür
Merkezi (çok amaçlı salon) olarak kullanılmaktadır.
Tamamı kesme taştan yapılmış, (kubbe hariç) günümüze kadar ayakta
kalabilen, bir bazilika şeklinde yapıdır.
Doğu-batı istikametinde, dikdörtgen tarzında. Doğuda büyük bir
apsis, yanlarda iki küçük apsis bulunmaktadır
Kilisenin ana mekanı iki sıralı üç sütunla üç nefe ayrılmıştır.
Kilisenin semardam çatısı, sütunlarla desteklenen kemerlerle taşınmaktadır.
Kurul
Kalesi Yerleşkesi - Ordu
Altınordu İlçemiz merkezine 13 km. uzağında Bayadı Köyü Mahallesi sınırlarında bulunan
sivri bir tepe üzerine kurulmuş 1. derece arkeolojik ve doğal sit alanı olup,
antik bir yerleşmedir.. Kazı esnasında 250 - 300 adet merdiven gün
ışığına çıkarılmıştır ve pişmiş topraktan çatı kiremitleri, duvar örgüsü
seramik parçaları incelenmiş ve M.Ö. II. ve
I. Yüzyılda yerleşim yapıldığı tespit edilmiştir. Alan içinde tarihi
dehliz ve su sarnıcı bulunmaktadır. Yürüyüş parkurları, oturma grupları, seyir
terasları yapılmış olup, ışıklandırılmıştır. Mükemmel temaşa zirvesidir.
Tarihi Kibele Heykeli ve çıkarılan
tarihi eserler Ordu Müzesinde teşhir edilmektedir.
Kirazlimanı
Çeşmesi-Merkez/Ordu
Altınordu İlçesi Kirazlimanı
Mahallesinde 1327 ( M.1911) yaptırılmış olup Kitabesine göre. Çürüksulu Ali
Paşa çeşmesi ve Keçiköy çeşmesi olarak bilinir.
Kesme taştan kubik görünümlü, dar saçaklıdır.
Çevresi dikdörtgen çerçeveye alınmıştır. Çerçeve içerisi bantla ikiye bölünmüş
bantın üst kısmında 3 satırlık Arapça yazıt, alt kısmında ise suyu aktarmakta
olan bir musluk yer
almaktadır.
Kemer Köprü - Ordu
Altınordu İlçemizde Selimiye Mahallesi ile Bucak Mahallesini birbirine bağlamak için Bülbül deresi üzerinde
bulunan tek saçaklı düzgün kesme taştan 1890-1895 yılları arasında yapılmıştır.
Tek gözlü yuvarlak
kemerli ve tabanı taş döşelidir. 1982 yılında onarım görmüştür. İlimizin kullanılan
tarihi köprülerinden biridir.
Hamidiye (Hükümet)
Camii - Ordu
Ordu ili Merkez, Saray
Mahallesi (Hükümet Caddesi ) Kışla Caddesi'nde 1890-1892’ tarihli Küçük ve kare
planlı camiidir.
Dış yapısı ahşap ve taş
malzemeden yapılmış olup Ordulu şair ve eski
Ordu Belediye Başkanı Tıflı Efendi tarafından yazılmış bir kitabesi vardır.
Eskipazar Büyük
Hamam-Merkez/Ordu
Ordu ili
Altınordu ilçesine bağlı Eskipazar'da “Eskipazar Büyük Hamam” 16.yy yapılmış
bir eserdir. Günümüze harap bir durumdadır.
Kotyora ( Bozukkale)
Ordu
Merkeze varmadan 2 km mesafede; Ordu ili’nin ilk kuruluş yeri olarak bilinen
Cotyora ( Kot Türklerinin yurdu) Kod Yurdu halk arasında Bozukkale, kalıntılardır.
Bizanslılarca
XI. yüzyılda yapılan küçük bir gözetleme kulesi olduğu anlaşılmıştır. 2. derece
arkeolojik SİT alanı olarak tescillidir.
HEKİMOĞLU İBRAHİM VE TÜRKÜSÜ
Hekimoğlu İbrahiml Fatsa Yassıtaş Köyünde yaşamıştır. İnoğlu
Hasan Ağa’nın ırgatı olarak yaşamakta iken bir kadını sever. Ancak bu namus
davasına dönüşür ve İbrahim Karataş Köyünden
silahlanarak kaçar. Zaptiyeler
onu her yerde arar. Başlarında İnoğlu Hasan ağa da vardır. Çamaş
ilçesinin Söken mevkiisinde İbrahim sıkışır,
ancak Hasan Ağa vurulur. Bu durumda İbrahim eşkıya ilan edilir. İbrahim Niksar
Fatsa Ordu diğer ilçelerinde eşkıya diye anılır olur. Mertliği, yiğitliği dillerden dillere dolaşan Hekimoğlu nereye
giderse, her yerde sevgi ile karşılanır, herkes onlara evini, ocağını açar, ne
gerekiyorsa Hekimoğlu’na yardım ederler. Hekimoğlu’na köylüler sevgiyle iyi
niyetle yaklaşır, çünkü Hekimoğlu zenginden alır, fakire, garibana dağıtır. Bu
yaptığı davranışlara herkes olumlu bakar, bu sebeple de her gittiği yerde
korunur, sahip çıkılır.
Ancak
Hekimoğlunun bu yaşantısı fazla uzun sürmez. Kurulan pusu sonucunda Hekimoğlu
ve yeğeni Osman uzun süren çatışma sonucunda ölü olarak ele geçirilirler.
Tüm devlet imkanlarıyla
takip edilir, aranır. Aybastı İlçesi Ayandon köyünde kıstırılır ve
öldürülür. Öldüren zabitlere ve yardımcı olan kişilere mükafatlar verilir.
İbrahim’in cesedi Fatsa’ya getirilir. Bu anı gösteren resimde; Cesedin ardında Fatsa Kaymakamı, zabitler ve
ilçenin ileri gelenleri görülmektedir. Ceset Fatsa’da halka teşhir edilir. Bir
Rum tarafından çekilen resmin kenarında Fatsa 1910 ibaresi vardır.
Bu haberi duyan
bölge halkı Hekimoğlu ve Osman için yas tutmaya başlar. Hekimoğlu türkü
hikayesi de böylece dillerden dillere destan olarak dolaşır. Bu yiğit
delikanlının türküsü yapılarak ‘Hekimoğlu Türküsü’ olarak günümüze kadar ulaşır.
Cesedin ardında Fatsa Kaymakamı, zabitler ve
ilçenin ileri gelenleri görülmektedir
Hekimoğlu Türküsü
Hekimoğlu derler benim aslıma
Aynalı martin yaptırdım kendi nefsime
Hekimoğlu dediğin bir küçük uşak
Bir o yandan bir bu yana sırmalı fişek
Hekimoğlu’nun anası okarlı karı
Eridi kalmadı dağların karı
Bohçaarmut dibinde kaymak yedin mi
Hulusi’yi vuran Hekimoğlu dedin mi
Bohçaarmut dağını duman bürüdü
Hulusi Ağa’nın kanları çayıra yürüdü
Fatsa’nın yoluna ordu da kuruldu
Hekimoğlu İbrahim o da vuruldu
Gelme Hulusi gelme vururum seni
Al kanlar içinde koyarım seni
Hekimoğlu İbrahim taştan bakıyor
Elindeki martini canlar yakıyor
Evlerinin önü arpa sergisi
Hekimoğlu İbrahim ayva sarısı
Konaklar yaptırdım mermer direkli
Hekimoğlu İbrahim aslan yürekli
Aynalı martinim Gürcü seçmesin
Muhacir milleti burdan geçmesin
Alçaktan götürün benim salımı
Görmeyenler görsün de benim halımı
Aman da Hekimoğlu alınan oldu
Hekimoğlu’nu vuranlar da Allah’tan buldu
Bu türkü yıllardan beri her yerde söylenir ve yaşam boyu da söylenmeye devam edecektir.
ÇAMBAŞI
TÜRKİYENİN 5. BÜYÜK KAYAKMERKEZİ
Yayla yolunda
Ordu Mayıs ayında Çambaşına ve yaylalara , obalara taşınırdı.
Ekim ayına kadar kalınır Orduya geri dönüş başlardı.
Bu arabalarla yolculuk yapmak ayrıcalıktı. şöförlere değer verilirdi.
Ordu-Çambaşı
Yaylası :
Ordu -- Çambaşı
Yaylası arası 58 km dir. Deniz seviyesinden 1,850
m. yüksekliktedir Yol Yılın 12 ayı açık ve ulaşım sorunu yoktur. 72
obası ve 100 000 daa alanıyla sayılı yaylalar arasındadır.
Kabadüz ilçesine bağlı tarihi eski bir yerleşim
yeridir.Tarihi
Ordu dan daha eskidir. Ordu O yıllarda bataklık ve boştu. Yaşam
yaylalarda idi. Yazın Yaylalara çıkılır ; kışın alçak yerlere inilirdi.
Yaylalara çıkmak yaya ve atlıydı. Yol Araçlar yoktu. Kabadüzde ve yokuş
dibindi hanlar vardı. Çambaşı Çok canlıydı. Tüm kazalardan
yaylacılar 2 günde 3 günde buraya ulaşırlardı. Tam yerleşim yeriydi.
Osmanlı
Rus savaşında Trabzon valiliği buraya taşınmış korumaya alınmıştır. Çambaşı
türkülere mal olmuş bir yerleşim yeridir. Meşhur çambaşı Türküleri ve kına havasını
yıllarca herkes söyler.
Çambaşı Kış Sporları ve
Kayak Merkezi ; Çambaşı’nda 650 daa alanda yapılmaya başlanan spor alanıdır.kayak
Merkezi Ordu’ya 54 km ve Çambaşına 4 km
kadar uzaklıktadır.
Kayak Merkezi denize ve
Hava Limanına yakınlık bakımından en
yakın kayak merkezidir
2010 yılında başlanan Bu Kayak Merkezinin bazı
tesisleri 2012 yılında hizmete girmiş 1 km lik kayak pisti tamamlanmıştır. bittiğinde
Çambaşı’na turizm açısından canlılık getirecektir.
Bu alanda ;
8 adet dağ mimarisinde
yapılar
2 adet telesiyej mekanik
hattı,
Kayak sporuna ait 5
km ve 36 m . eninde parkur alanı,
Tesis
içinde sağlık tesisi, kayak spor malzemeleri alış veriş reyonları,
Konuk evleri,
Yeme,içme
tesisleri,teknik alt yapı tesisleri bulunacaktır.
Ordu Çambaşı yolu da oto
yol standartlarında olacak şekilde ; Kabadüz - Çambaşı arası, Ordu-Kabadüz arası
çalışması olmak üzere 2 proje halinde yapılması düşünülmektedir. Bu çalışma ile
Ordu –Çambaşı arasının 45dakikaya düşeceği düşünülmektedir.

Çambaşı Merkez Büyük bina ( Çambaşı karakolu )
Ordudan sivas yolunu takip ederek Katırcıoğlu mevkişinden Kabadüz ilçesi yoluna yönelerek Bayadı, Esenyurt, Karakiraz Köylerini geçerek Kabadüz merkezine varılır.
Kabadüzden sonra Bakacak, yokuşdibi, Turnalık Yerleşim yerlerini geçerek Çambaşı yaylasına varılır.
Ayrıca Ordudan Çambaşına günübirlik dolmuşlar da vardır. Kalınabilecek oteli, nefis et yeme yerleri, çadır ve karavan kurma yerleri de mevcuttur.
Cumhuriyetten önce önemli bir yerleşim bölgesi olan Çambaşı 1900 yılında nüfusunun 2000 civarında olduğu tarihçiler tarafından söylenmektedir. Yazın Ordu merkezde sıtma hastalığından dolayı nüfus çambaşı'na taşınırmış. Hatta Rusların saldırıları yüzünden Trabzon valiliğinin 1900 li yılların başında Çambaşına taşındığı bilinmektedir.
Çambaşıda 1883 yılında Büyük ordu yangını gibi 1912 ve 1919 yıllarında 2 defa yangın çıkarılarak yakıldığı büyükler tarafından anlatılmaktadır.
Çambaşı; Havası , eti, pancarı doğal güzellikleri ve suyu bakımından önemli bir yayladır. Obaları çoktur ve herbiri ayrı değerdedir. Yayla tuizmi bakımından önemlidir.
denize en yakınlığı bakımından Çambaşı kayak Merkezi önemli bir turizm etkinliğidir.
Son yıllarda Çambaşını tanıtmak amacıyla çeşitli tanıtım organizasyonları yapılmaktadır. Bunlardan biri Çambaşı şenliği etkinlikleridir
ÇAMBAŞI YOLCULUĞU HAKKINDA BİLGİLER
1800 li yılların ortalarından sonra Ordulu
tecirlerin Çambaşı ile mutlaka
irtibatları ve iki taraflı iş yerleri vardı. Çünkü hayvancılık ve
sonucundaki üretimler Çambaşında
karşılanmak zorundaydı. Yaz olduğu zaman tüm Ordu Çambaşına taşınırdı.
Çambaşında bir şehirde olması gereken
her şey; manifatura , çuhalar, pazenler, basmalar, yine yerli dokumalar, kısaca lazım olan her şey burada vardı. Bu
yüzden Çambaşı yolculuğu önem arzediyordu. Ancak Ulaşım atlarla, Katırlarla ve yaya olarak
yapılırdı. Bu durumda da yollarda bir
çok hanların olmasına gerek duyuluyordu.
Gerek yayalar, gerek at ve katırlarla taşımada bu hanlarda kalınırdı. Her han
ayrı özellikteydi. Bazı hanlar zengin elit tabakaya hitap eder, fakir, köylü
kalamazdı. Bazı hanlar sadece hayvanlara ayrılır burada nalbantlar, ve koşum
tamircileri bulunurdu.
1895 yılından sonra Çambaşı yolu için devlet
çalışmalar başlattılarsa da pek başarılı olamadı. 1950 yılı öncesinde yolculuk
ve taşımacılık at ve katırla yapılırdı. 150 okkalık yükü taşıyabiliyordu. İlk
han Şimdiki Katırcıoğlu sapağında ve hemen ilerisinde Civil ırmağı kenarında idi.Katırcıoğulları
tarafından işletiliyordu. Sonraki Bayadı
Köyü Kuşgediğinde idiki hemen yanında Jandarma karakolu vardı. Bu handa çevre
köylerinin hanıydı ki ; çevre köylerinin de ürettiği yumurta , süt, yoğurt, ürünlerin burada
toplanıp Orduya götürülmesi sağlanıyordu.
Diğer bir Han Kabadüz de bulunmakla ; burada
genellikle eş dost, ahbapların, elit tabakanın
kaldığı handı. Kabadüze yakın köylerden çambaşına gitmek isteyenlerin
toplandıkları başka Gozmidoğlu ve zikiroğlu hanları vardı. Bu yolcular
buralarda toplanır hazırlıklarını yapar topluca Çambaşı yolunu tutarlardı.
Kabadüzden sonra dik yokuş olan bir yerde Dik
Döşeme denilen yerde bir handa vardı ki
burada hayvanlar dinlendirilirdi. Yine Bakacak ile Yokuşdibi arasında Yolaydın
denilen Mevkiide bir han daha vardı ki elit tabaka ve köylerden gelen
yolcuların kaldığı, faydalandığı yerdi.Yokuş dibindeki hanlar daha büyük ve
konforlu idi. Hayvanlar doyurulur, ihtiyaçlar giderilir, dik sarp yollara girilirdi. Deli Ahmet hanı, bu handa misafir
değil hayvanlar ağırlanırdı. Bıyıkoğlu Mehmet Ağa ve Köksalların hanı belli
kişiler hizmet ederdi. Sıviçoğlu Hasanın hanı , Tıkıloğlu Kuru Yusuf hanı vardı
ki bakımlı hanlardı. Zenginler ve yörenin ağaları kalırdı. Yokuş başında Çapkınsay mevkiinde 2 tane han vardı.Oflunun Hanı,
Çapkınsay Hanı denilen han vardı. Bu hanlarda bir zamanlar eşkıyalar
kalmışlardı. Bu hanlara genellikle yayla dönüşünde kalınırdı.
Burada 500 metre uzakta taş bir bina olarak jandarma karakolu da
bulunmaktaydı. Ancak jandarma yetersiz oluşundan dolayı etkisiz kalıyordu.
Burada bir diğer han vardı ki burada Abdurrahman Hoca tarafından kuran öğretimi
yapılırdı.
Yokuşdibinin önemli hanlarından biri Rızvanın hanı
adlı handı.Bu han Pazar günleri özellikle kalabalıklaşırdı. Hemen yanında
çarşı, lokanta, nalbant gibi iş yerleri vardı.
Yokuşdibinin en büyük hanı Rızvanın Hanı adlı handı.
Hanın yanında bakkal,kahverhane, nalbant, demirciler ve yiyecek olarak,süt,
peynir, kaymak, yumurta, bal bulunurdu ki herkesin ihtiyacı karşılanabilirdi.
Bu yüzden Yokuşdibi çok işlek bir yerdi.
Yokuşdibinde bir başka handa Del Mustafanın Hanı adlı bir
han vardı.Bu hanın etrafında da patates tarlaları , yakacak ormanları vardı.Bu
hanın tam karşısında balkonlu bir han vardı ki bu han Cumhuriyetin ilanından
sonra bir süre Nahiye Müdürlüğü olarak kullanılmıştır.
Turnalık obası Kotanaya yakınlığı ve
Çambaşı yolu üzerinde olması dolayısiyle
önemli bir yerdi. Ancak buradaki Hanlar diğer hanlar gibi çok önem
arzetmiyordu. Çünkü Çambaşına 3-3,5 saat gibi az bir süre kalıyordu. Burada
Ünyeli Kavrazlı adlı bir han’da Bu
yörenin en iyi nalbantçısı vardı.
Çambaşı 18. Yy ortalarından itibaren
Canlılık gösteren yerleşim yeri idi. Burada yüzlerce evler, büyük çarşı,
Fırınlar, kahvehaneler, demirciler, nalbantçılar vardı ve büyük kasaba haline gelmişti. O yıllarda her şey atlarla yapılırdı, katırlar taşımacılıkta
gerekliydi. Üretilen yumurta, peynir, yünler, patatesler katırlarla taşınırdı.
Bir katır yada iyi bir at 250-300 kg yükü Orduya taşıyabilirdi. Bu canlı hayat
1950 yıllarına kadar sürdü.
Çambaşı 1913 yılında büyük yangın
çıkmış tamamen yanmıştır. 1915 yılında büyük bir han yapılmış, Çambaşına çıkan
misafirlerin kaldığı bir gazinosu da vardı. Ancak bir suikast sonucu
yıkılmıştır.
ÇAMBAŞINDA, ORMAN GÜLLERİ
SARISI, MORU, BEYAZI, LACİVERTİ
ORMAN GÜLLERİ HER RENGİ
ÇAMBAŞI GİBİ GÜRGENTEPE İLÇESİ
TERASTAN MANZARA
ÇAMBAŞINA İLK MOTORLU ARAÇ GİRİŞİ
BÜYÜK YANKI UYANDIRMIŞTI
Çambaşına ilk motorlu araç 1934 yılında Mustafa Eren tarafından ulaşmıştır. Mesudiye ilçesinde orman ürünleri taşımacılığı yapan şoför Mustafa Zile Köyünden geçerek Horu Obasına , oradanda Çambaşının çarşısına gelince Halk büyük merak ile arabayı sarmışlar alkışlamışlardır.
1954 yılında Ordu Kabadüz yolu Çambaşına kadar patika yol açılmış Halkın ulaşımı sağlanmış ulaşım rahatlamıştır. Kamyon taşımacılığı az da olsa fayda etmiştir.
ORDU
ÇAMBAŞI ve ÇAMBAŞI YANGINLARI
Çambaşı 1900 yıllarda;
Kaymakamlık, Okullar, Hapishane, Kiliseler, Camiler, Sağlık kurumları
gibi yapılara sahip bir yerdi.
Çambaşı yine 1900 yıllarında Ordu Kazasının yazlık yeriydi. Sadece Ordu
Kazası değil çevre kazaları, köyleri, Giresun, terme, Niksar, Çarşamba, Fatsa,
Ünye, Tokat, Karahisar halkıda buraya gelir yaz boyu yerleşim vardı.
1904 yılında
Padişah tarafından Çambaşı Trabzon Vilayetine bağlı olarak Panayır yeri
olarak ilan bile edilmişti. Bu panayırda 370 dükkan, 1800 hane ,8 tane Han ,15
adet fırın, 17 tane de kahvehane bulunduğu rivayet edilmektedir. Yaz ayları nüfusu
30—40 bin kişiyi bulmakta olduğu
anlatılmaktadır. Osmanlı Rus Savaşında Trabzon Valiliği bile kısa bir süreliğine Çambaşına taşınmıştır. " Şavaşta şehrin boşltılması durumu olmuş Vilayet Orduya taşınmış ancak; Yaz aylarında tüm Ordu Çambaşına taşındığından Vilayet evrakları ve vali de Çambaşına taşınmıştır." Büyüklerimizden böyle dinledik.
Çambaşı Yaylası Eylül 1904 yılında büyük bir yangın
geçirmiş, Zaman yaz sonu olduğu ve nüfus şehir göçtüğünden olsa gerek can kaybı
olmamış maddi hasar olup, 306 dükkan ,
80 ev yanmış olup o zamanın parası ile
60 bin lira zarar tespiti yapılmıştır. Peşinden KOTANI( ŞİMDİ Derinçay Köyü
)Ormanlarından kesilen ağaçlarla 150 dükkan yapılmış yaşama devam edilmiştir.
Ne yazık ki Mayıs 1919 yılında Yakofoğlu Timyos adında
vatandaşın kahvehanesinde bir yangın çıkmış
çambaşında 200 kadar ev,bina yanmıştır. Bu yangından da 10 bin lira
zarar oluşmuştu.
ORDU ÇAMBAŞI YOL ÇALIŞMALARI
ORDU ÇAMBAŞI YOL ÇALIŞMALARI
1936yılında Yolda kullanılacak
araç-gereçler için ( dinamit, barut ) zenginlerden para toplanması
kararlaştırıldı. Melet ile Kabadüz arası çalışmaları hız kazanmıştı. Yol çevre
köylerine de para salması atılmıştı.
1938 Yılında Vali Bekir Baran Çalışmalara el koymuştur. Çambaşı yolu aynı
zamanda 10 pare köyün yolu idi. Köyler yolu paylaşmışlar her köy kendilerine düşen
kısımları var güçleriyle çalışıyorlardı.
Toplam 1500 kadar çalışan vardı. Yol çok önemliydi. Halk ürettiğini orduya ulaştıramıyor,
köylüler ihtiyaçlarını karşılayamıyordu.
Bu yol ayrıca Mesudiye yi Orduya
bağlayacaktı.
Bu kadar işlek bir ticarete sahip olan
Çambaşı yolu için çalışmalar yapılmamış mıdır. Yapılmıştır tabii ama o günkü
şartlarda makine, para , araç gereç yoktu. Her iş insan emeği ile yapılıyordu.
Halk zaten fakirdi. Arazi sarptı kolay
geçit vermiyordu. Karadeniz yağışlı idi. Yapılanlar da kısa süre sonunda bozulup gidiyordu. Hatta yapılan yol bazı
kişilerin de işine gelmiyordu.
Devletin gücü de yetmiyordu. Bu
bakımdan köylülerle toplantılar yapılıyor, maddi yardımlar yanında iş gücü
sağlanmaya çalışılıyordu. Bu toplantıdan sonra köylülerden araç-gereçlerini alanlar çalışmalara başladılar. Binlerce amele
gece-gündüz çalışmalara katıldı. Bu arada ordu zenginleri bazı giderleri benzin ve saireyi (barut,
dinamit, kazam, kürek ) karşılamak için para tahaddünü verdiler. Ancak bu tahadünü yerine
getirmediler.
Çambaşı yolu için 1932 yılında ordu
Valiliği özel idare ile yolu
başaramayacağını anlayınca Vali Nazif Bey dereyolu ve Çambaşı yolu çevresindeki
köylerin muhtar ve ihtiyar heyetleriyle Ulubey de toplantılar yaptı.
1945
Yılında çambaşı yolu için Civil ırmağı ile Bayadı köyü arasındaki yolun
yapımı çalışması için valilik ( vali Saip Okay ) yol yapım çalışmalarındaki görevlilere takdirname Belgesi vermiştir. Bu belge ilk ve
son belgedir.
İkinci Dünya savaşı çıktığında her
şeyi etkilediği gibi Çambaşı yolunu da etkiledi. Savaşın bitiminde Çambaşı yolu
çalışmalarına devam edildi. Vali Cemal Gönenç ve Nafia Müdürü Yusuf Ziya Kutsan
çalışmalar hız vermiştir. Yapılması mümkün olmayan çalışmalarda yeni
planlamalar yoluna gidildi. Sarp kayalıklar
geçit vermiyordu. Yeni güzergahlar
keşfedildi.
1947 yılında Bir aya yakın yol yapım
çalışması yapılmış Çatalkaya çevresinde
Kabadüz, Uzuisa, Ulubey yollarının düzenlemesine çalışılmıştı. Arazi çok sarp
ve toprak ağır olduğundan çalışmalar
randıman vermiyordu. Muhtarlarla
yetkililer arasında da bazı anlaşmazlıklar bile oluyordu.
1953 temmuz ayında halkla Kabadüzde
yapılan büyük toplantıdan bir sonuç
çıkmadı. Önce söz verdiler sonra
caydılar.
Yine Çambaşında toplantıda her kes yol
yapılsın diyor ama ; yapalım diyenler çıkmıyordu. Bazı kimseler makbuzsuz para
toplamışlar .işi suiistimal bile etmişlerdi
Bugün Çambaşına ulaşım vardır.
Hatta obalara bile araçlar
ulaşabilmektedir. Ancak bugünkü
hareketliliğe yetmemektedir. Yol yapım çalışmaları siyasilerin her seçimde söz vermelerine rağmen bir türlü
tamamlanamamıştır. Daha da çok seçimlere vaat konusu olma yolundadır.
ORDU ÇAMBAŞI YAYLASI ÖZET OLARAK
Ordu İl Merkezine 61 km uzaklıkta
bulunan 1850 m yükseklikte olan büyük bir yayladır. Tarihi 1400 li yıllara
kadar uzanır. Ancak 1900 yıllarında Ordunun yazlık Merkezi haline gelmiştir.
1400 lü yıllarda Hacıemiroğlu Beyliğinin Orduya doğru gelmiş,
Ordu Merkeze 4 km yakın Eskipazar’a yerleşmişler burayı merkez yapmışlar ve
zamanla ordu Merkezine doğru
yayılmışlardır.
Ancak bu yıllarda Ordu Merkezi
bataklık halindeydi ve pirinç ekimi
yapılıyor bu durumdan dolayı sivrisinek istilası vardı. Halk sıtmadan muzdaripti.
Yazın şehirde durmak imkansızdı. Ordu yöresi halkı yazın 12 saat süren yolculukla hayvanlarıyla,
eşyalarıyla devlet erkanıyla Çambaşı’na çıkıyorlardı. Mayıs ayında
başlayan yaylacılık Eylül ayına kadar devam ediyordu. Burada dikkat çeken durum
; devlet erkanının da yaylaya çıkmasıydı. Orduda nüfus kalmadığından Ordu Merkezde bir kaymakam vekili
bırakılarak devlet daireleri, okullar,
hastaneler hatta hapishaneler Çambaşı’na
taşınırdı. Hatta bir ara Rus İşgalinde Trabzon Valiliği Ordu’ya ;Ordu
Kaymakamlığı Çambaşı’ nda olduğundan Trabzon Valisi’ de Çambaşına taşınmıştı.
1880 yıllarda Çambaşında 1800
civarında hane vardı. Nufus çevre il ve
yörelerden gelenlerle beraber 40000 kişiyi buluyordu. Burada yaz aylarında da
okullar açık olduğundan Bir rüştiye bile açılmıştı. Ordu Kaymakamı Mehmet Ali Bey ve kızlarının katkılarıyla
1892 yılında okul yenilenmişti.
Çambaşı ticaret bakımından
canlılk gösteriyordu. Burada Fındıcık
mevkiinde demir madeni çıkarılıp
çeşitli mamüllerin yapımında hammadde sağlanıyordu. 1904 yıllarında
panayır düzenlendi.
1.Dünya savaşında Çambaşı yaylası
eski özelliğini kaybetti. Asayiş ve savaş nedeniyle zor günler başladı. 1913
yılında yangın ve 1919 tarihindeki yangınlarda binalar , ticarethaneler yanmış
10 bin lira civarında zarar meydana gelmişti.
Halkın çabaları ile evler tekrar yapılmış, ancak 1966 yılında yeni bir
yangınla , yapılan o ağaç yapılar da tamamen
kaybolmuştur.
Uzun yıllar asayiş bozuklukları,
çambaşının canlılığını engellemiş, 1946
yılında hayvancılık ve ticaret yapılması hükümetçe yasaklanmış, 1976 yılında
cinayet ve yağmanın artması yaylada içki içilmesi yasaklanmıştı.
1926 yılında telefon bağlandıysa da kalıcı
olamamıştı. Ordudan Çambaşına ulaşım
yaya idi. İlk defa motorlu araçla Çambaşına 1934 yılında Mustafa Eren adlı
vatandaş çıkabilmişti. Ancak bu nostalji olarak kalmıştı. İşlerliği yoktu. 1955
yılında Kabadüze kadar taşıt gidebildiyse de halkın Çambaşına kolay
ulaşım ihtiyacına cevap veremiyordu.
Bugün Çambaşı yayla olma özelliğini devam ettirmekte
direnmektedir. Yaylaların Merkez noktası olmanın yanında modern otel, evler,
kayak merkezi ile atılım yapmaya çalışmaktadır. Ne yazık ki yol sorunu halen
tam olarak çözülememektedir.

ÇAMBAŞI Yaz boyunca çok şenlikli, hareketli bir yerdir. Her yıl ÇAMBAŞI ŞENLİKLERİ yapılır. Binlerce kişi katılır.
YAYLA ŞENLİĞİ
HER YER COŞKKULU İNSANLARLA DOLU OLUR EĞLENCELERLE BİRLİKTE PANAYIRLAR DA DÜZENLENİR.

ŞENLİKTE ÇEŞİTLİ YARIŞMALAR, KONSERLER, OYUNLAR YARIŞMALAR YER ALIR
KARAGÖL
Giresun-Ordu-Sivas
İllerinin birleşme noktasına yakın bir konumda, Giresun’un en yüksek ikinci
dağı konumunda 3107 metre yükseklikte bulunmaktadır.
Bu dağın en
yüksek noktası 3107m civarında olup, bu dağın çeşitli yüksek mevkilerinde sayısı
altıyı bulan buzul gölleri bulunmaktadır.
Karagöl dağının hemen altında
bir buzul gölü olan Aygır Gölü bulunmaktadır. Doğuya doğru gittikçe dağdaki en
büyük göl olan Karagöl Gölü ve bu gölün Aksu köyüne doğru inen vadisinde
Bağırsak Gölü bulunmaktadır. Bağırsak Gölü’nün biraz altında ise Eğrikaya Obası
yer alır.
Karagöl Dağının en doğusunda
bulunan 3040 metre yüksekliğindeki Kırklar tepesinin kuzey batı yamacında Camlı
göl, doğu yamacında Sağrak Göl bulunur. Sağrak Göl’ün alt tarafındaki vadide
ise Kanıağıl, Avşar, Yukarı Belen ve Aşağı Belen obaları yer alır.
Eski yıllardan beri Hayvancılık yapılan bu obalar, eski canlılığını yitirmiştir. 1800 li yıllarda ve 1900 li yılların ortalarına kadar Çambaşı ve Karagöl Yaylaları çok kalabalık ve hareketliydi. Yayla evleri, ağıllar, ahırlar, hanlar çoktu.Hayvancılık azaldıkça yaylacılık turizm faaliyetlerine kalmıştır. Kısaca Ordu, Giresun, Sivas halkı bu ovalarda, dağlarda hayvancılık yaparlar, yaşarlar, kış mevsiminde şehirlere inerlerdi.
Yürüyüş sporuna çok
elverişli olan Karagöl dağlarında yaz aylarında rehber eşliğinde yürüyüş
yapılabilir. Ayrıca Karagöl Dağları Trekking sporuna çok elverişlidir
ÇAMBAŞINDA PAZAR ALIŞVERİŞİ CANLIDIR
YOROZ TEPESİ
YOROZ TEPESİNDE ORDUYA BAKIŞ
BOZTEPEYLE BAKIŞIYORLAR.
ÇAMBAŞINDA YAYLALAR GÜZELDİR
NİZAMETTİN MAHALLESİ
BOZTEPE AKAMOY TURİSTİK TESİS
ORDUYA HAS ORMAN GÜLLERİ BİR BAŞKA GÜZELDİR.
SARISI, MORU, BEYAZI
AMAN SARISININ BALINA DİKKAT
NİZAMETTİN BOZTEPEDEN ORDUYA
KUŞBAKIŞI
SAHİLDEN ORUYA BAKIŞ
ÇAMBAŞI YAYLASINDA KIŞ MEVSİMİ
KAYAK MERKEZİ SPORSEVERLERİ BEKLİYOR.
ÇAMBAŞI
ASKERİ BİRLİK VE ÜST TARAFTA VALİLİK DİNLENME TESİSİ
Eski Çambaşında pazar yeri
NASIL GİDİLİR
Ordu iline 58 km uzaklıkta bulunan Meşhur Çambaşı na
varırsınız. Buradan Karagöl Dağı bütün azameti ile görülür. Çambaşına Ordudan hergün
saat başı minibüsler vardır. Yol çok işlektir. İsterseniz Çambaşı Yaylası´ndan
"Ertaş balık çiftiliğine" vardığınızda Balık Çiftliğinde balık
yersiniz, dinlenirsiniz. Karagöl’e de gitmek isterseniz 8
kilometre daha yolu takip etmelisiniz. Böylece meşhur "Karagöl Yaylası´na" varmış
olursunuz.
Bazı yıllar karın hiç erimediği olur.Eskiden büyüklerimiz Karagöl
Yaylasında 40 yıldır erimeyen kar bulunmakta diye anlatırlardı. Erimeyen
sıkışıp sertleşen bu kar yığınlarına yörede Kar kürtükleri adı verilir.
KARAGÖL (YAZIN KARI ERİMEYEN DAĞI KARAGÖL)
KABADÜZ TURNALIKYAYLASI DA AYRI GÜZELLİKTE
Turnalık Baraj Gölünden görünüş
ÇAMBAŞINDA İLK MOTORLU ARAÇ
Yaylaya Atlarla gidilir, çocuklar
atın her iki yanında sandıklar içine konurdu. Yokuşdibi’nde Kaşıkçı Rızanın
Hanında yatılırdı.
Çambaşına ilk motorlu
araç 1934 yılında Mustafa Eren tarafından ulaşmıştır. Mesudiye ilçesinde orman
ürünleri taşımacılığı yapan şoför Mustafa Zile Köyünden geçerek Horu Obasına ,
oradanda Çambaşının çarşısına gelince Halk büyük merak ile arabayı sarmışlar
alkışlamışlardır.
1954 yılında Ordu Kabadüz yolu Çambaşına kadar patika yol açılmış Halkın ulaşımı sağlanmış ulaşım
rahatlamıştır. Kamyon taşımacılığı az da olsa fayda etmiştir.
Çambaşından Bazı obaların uzaklıkları tablosu
Yaylacılar obalarda yerleşirler hayvancılık işleri ile uğraşırlar.
Mayıs -- Ekim ayları arası obalar doludur.
YAYLACILAR
Çambaşı, Karagöl, Tamdere ( üç köprü ) yaylalarında
yıllar boyu yaylacılık faaliyetleri devam etmiştir. Yaylacılar 6 ay yaylalarda
kalırdı.
Süleyman Felek
; BeytamıYaylası
Laz Hamdi Güreşçi
; Karagöl ( Yassı Yurt, Gavur İmamı, Çakmaklı
Bozatlı Adil Bey ,
; Asar Yaylası
Murtaz Çebi , Kara Hafızın; Kızıldağ
Karagöl
Cafer, Ferhat, Ali Melikoğlu ;
Değirmenbaşı
Kalyoncuoğulları ; Ortaoba, Karataş Yaylaları
Şeyhoğulları
Şensoylar; Kızılcataş Yaylası
Nasuhbeyoğulları ; Susuz Yaylası
Baysallar
Pasaloğulları ; Seyit obası
Kürtoğulları ; Maden, Arasta
Odabaşoğulları ;
Uzuncaen obası
Hacıoğulları ;
Himmetli Obası
Altaşlar ;
Sinanlı Obası
Saraycık Köylüleri ;
Camışalağı, Hevrek, Gavur Bükü
Çarkçıoğulları , Poyrazlar ; Horu Yaylası
Gülali Oğulları
; Afurlu Obası, demirci Oba
Sıldıroğulları, Kalpalıoğulları ; Dereyurt Obası
Hekimoğulları
; Yassıyurt, Karagöl
Kalaycıoğulları
; Gerce Obası
Doğlu Köyü Halkı
: Kabalak Obası
Mollaömeroğlu Selim Ağa :
Semen Yalası
Kasımooğullar Süvari Süleyman ; Ertaş Obası
Kırhasanoğulları
Beytamı Obası
İbiloğulları
: Aşağı Değirmenbaşı Obası
Alaybeyoğulları :
Sırganlı, Olucadağı Obası
Keşlekler Urusoğulları : yeniceoba
Arkuloğulları :
Sinanlı Yaylası
Eymürlüler :
Çıtlak Obası
Mucuoğulları :
Gölovası
Keleşoğulları :
Keşkaya Obası
Şamlıoğulları:
Doğan Köylüler telefon Hocanın Cafer
Hasekioğulları
Kırlıdan Çobanmusaoğulları
AT YETİŞTİREN İNSANLAR
Yaylacı olupta at olmadan olmaz.
Cemil Kılıç, Cevat Durmuş, Sıhhiye Mehmet, Çakır Ali, Cambaz İsmail,
Murat Uzun, Osman Meydan, Deli Arif, Ulubey ilçeinden Azizağanın Mustafa Sarı,
Kara Şükrü, Belikırıkoğlu Osman, Ulubeyden
Seferoğlu Şener Atinkaya, Kürt İsmet, Uzunisa Bucağından Şifoğlu Mithat, Şemi
Bey, Saatçi Ali Sarı, Murtazın Fikret, Yavuz Kalyoncu, Fethi Bacınoğlu, Nizamettin
Mahallesinden Çonoğlu Ali Alay, Rıfat Kulaçoğlu, Yağızlı Köyünden Zekinoğlu Ali
Akçay, Kayadibi köyünden Ferhat Ağa Nasuhbeyoğlu,
KIŞIN ÇAMBAŞI
ÇAMBAŞINDA KIŞ
DAHA GÜZEL
ORDU GÜRGENTEPE ÇAMLICA TEPESİ
ÇAMLICA TEPESİNE UĞRAMADAN GÖLKÖYE GİTMEYİN
Çamlıca Tepesinden Gürgentepe ve Tüm çevre köylerini tüm ihtişamlarıyla görebilirsiniz.
GÖLKÖY ULUGÖL
Gölköy ilçesi 17 km uzağında Eşşiz görüntüsü ile, renk cümbüşleri eşliğinde bir göl.
RENK CÜMBÜŞÜ ORTASINDA GÜNLÜK GEZİLER YAPABİLİR PİKNİK YAPABİLİRSİNİZ.
GÖLKÖY ULU GÖLDEN BİR GÜZEL GÖRÜNTÜ
HAVADAN ULUGÖL VE ÇEVRE KÖYLERİ
RENK CÜMBÜŞÜNE BAKAR MISINIZ?
BAHARDA AYRI BİR GÜZELLİK, HAZAN MEVSİMİNDE AYRI BİR GÜZELLİK
GÖLKÖY ULUGÖL
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
ORDU' DA BAŞKA BİR GÖLDAHA VAR
GAGA GÖLÜ
Gaga Gölü
Havadan görünüş
Resimde Mayıs yedisi şenliklerine katılan deniz gezisi yapan Ordulular çok ta şenler
ORDU YASON
ARGONOTLAR EFSANESİ AMAZONLAR
PERŞEMBE FATSA ARASINDA EFSANELERİYLE ÜNLÜ YASON BURNU
YASON BURNUNDA GÜNEŞİN DOĞUŞU
YASON ADASI
ESKİPAZAR CAMİİ
Osmanlı Arşivleri Uzmanı Adnan Yıldız’ın elde ettiği
belgelere göre Camiinin vakıf olduğu kanıtlanmıştır. Vakıflar Bölge Müdürlüğü
de bu belgelere dayanarak Camiiyi ve çevresindeki araziyi Vakıflara kaydetti.
15 daa alanı vakıf eseri olarak tescillendi.
Vakfın kuruluşu 1455 tarihli Osmanlı Tahrir Defterlerinde
ve daha sonraki yüzyıllarda düzenlenen Avarız Defterlerinde de açıkça belirtildiği
anlatılmaktadır. Tahrir defteri ve
Avarız defterlerinde Cami,
onarım, vergi, hakkında geniş talimatlar ve bilgilere yer verildiği ve yine 1782–83
yılında da ( Hicri 1197) o zaman Ordu Kazası’nın bağlı olduğu Karahisar-ı Şarki
Mutasarrıflığı’nca da onarıldığı da anlatılmaktadır.
Eskipazar’daki
bu tarihi caminin ahşap oymalı ve bulunmaz bir sanat eseri olan giriş kapısı ne
yazık ki bulunduğu yerde muhafaza edilememiş ve Ankara Etnografya müzesine
taşınmıştır.
Bu büyük bir kayıptır.Bölgedeki mezar taşları bile
korunamamış bazıları kaybolmuştur. Tarihi değer olarak korunmalıdır.
Ordu kentinin ilk nişanları olan buradaki tarihi
kalıntıların kaybolmaması korunması tanıtılması gereklidir.
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Türk
gençliği Ecdatını tanıdıkça kendisinde kuvvet bulacaktır” sözüyle
sözlerime virgül koyuyorum.
Kuruldan
aşağı inince hemen Eski pazar yerleşiminde; Ordunun kurulduğu yerde bir tarihi
hamam ile bu tarihi camiyi görmeden geçmeyin. Tarihi Caminin kapısının İncir
ağacından yapıldığı ve hala çürümediği Şimdi Ankara'da koruma altında olduğu
söylenmektedir.cami Onarılmış kesme taştan yapılmıştır.Ancak tarihi hamam
harabelikten tam kurtulamamış kubbeleri onarılabilmiş geri kalan bölümleri
harabedir. Bu hamam ve caminin taş bölümleri incelenmeye değerdir.Hangi teknik
ve ustalıkla yapıldığı hayranlık uyandırmaktadır
Ordunun ilk
kurulduğu yer Bayramlı Kasabası şimdi Eskipazar denilen mahalde yer
almaktadır. Tarihi Hamam bakımsız onarılmayı beklemektedir. Taş işçiliği
incelemeye değerdir. Camii onarılmış ve hizmet vermektedir.
ORDUDA SANATSAL YAŞAM KÜLTÜR
Kurul Kayası tarihi yerleşkesinden orduya bakış...
Ortadaki tepe yükselti ordu boztepesidir.
ORDU BOZTEPE
HAKKI ALAY
TELEFERİKLE ORDU ÜZERİNDEN BOZTEPEYE ÇIKIŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder