ORDU BOZTEPE
ŞİMDİKİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BİNASININ OLDUĞU YERDE
ESKİ BELEDİYE BİNASI
ESKİ VİLAYET BİNASI
SARAY MAHALLESİ
ESKİ BELEDİYE ÖNÜ
ULAŞIM GARAJI
BİR ZAMANLARIN VAZGEÇİLMEZ ARAÇLARI
JEEPLER
Köylere jeeplerden başka araçlar gidemezdi.
Giresun Ordu Arasında yolcu taşıyan araçlar böyleydi. Karşılıklı 1 saat arayla hareket eden araçlardı.
İstanbula ve diğer uzak yerlere deniz yoluyla gidilirdi.
Gemiye ulaşmak isteyen yolcular. Kayıklarla açıkta bekleyecek gemiye ulaşmayı bekliyorlar
1970 LERDE ORDU BELEDİYE MEYDANI
İlçelere, Köylere, Mahallelere araçlar Belediye Meydanından kalkardı. Köylere jiplerden başka araç gidemezdi. Simsarlar yolcu toplarlar, ulaşımı düzenlerlerdi.
Ordu BOZTEPE Binası Turizm Tesisleri
1800 LERDE (OSMANLILARDA ) KARADENİZ TAŞIMACILIĞI
Açıkta bekleyen şileplere mal yüklemek için
liman yoktu. Gemiler açıkta bekler mavnalar , çaparlar mallarını gemiye kadar
iletir vinçlerle yüklenirdi. Bazen de çaparlar samsundan Hopaya kadar yük
taşımada kullanılırdı. Mavna çapariden uzun ve dardır. Mavnaların denizden
yüksekliği azdır, çaparın ki büyüktür. Bu yüzden denizin dalgalarına daha
dayanıklıdır.
ÇAPAR Yük taşımacılığında kullanılan
hacıyatmaz misali devrilmeyen 5-10 ton
mal taşıyabilen kestane ve gürgen ağacından yapılan aarç. Kürekleri ile hareket eden yükü
olduğunda çok ağır yol alan bu araç açıkta bekleyen gemilere yük
taşımada diğer araçlarla da
çekilebiliyordu. Çapar 8 mürettebat ve bir kaptanla yönetilirdi.1900 başlarında başlayan ve en iyileri Giresun da bulunan bu çaparlar
1970 yılında kaldırıldı. Çapar Tadan
büyük Mavnalardan küçük bir deniz aracıydı. 8-12 m uzunluğa sahip Takalar yük
taşımaz balıkçılar kullanır diğer zamanlarda insan taşımacılığında kullanılır.
1970 yılında Tüm karadenizde 100 kadar
çapar vardı.
Yük taşımada çektirme ve mavnalar revaçtaydı.
Çaparlar 30-50 ton yük çekerdi.Bunlar iki ahşap iskele arasında beklerler
ihtiyaçta kullanıırdı. Mavnaın gövdesi suya yakın, çaparınki sudan yüksekteydi.
Çaparın özelliği yüksek olduğu için batması imkansızdı. Hacıyatmaz misaliydi,
gemilere yaklaşır yükünü vinçlerle boşaltırdı.
Çektirmeler genelikle ağaç kereste gibi büyük
tonajlı malları taşırdı.
Takalar: Ahşap yapı tekniğinin bir ürünü olarak taka yük
ve yolcu taşıma aracıydı. Karadeniz rüzgarları ta İzlanda dan başlayıp Polonya, Romanya, Ukrayna
düzlüklerinden kopup gelen ve Karadenizde fırtınaya sebep olan hava akımı
Karayel, Yıldız, Günbatısı gibi büyük ve tehlikeli fırtınalara sebep oluyor. Antik çağlarda
Martika, preme kütük kayıkları, Salapurya, Mavna, Yük guletleri inşa edilmiş
kullanılmış devamında İşte bu
fırtınalara dayanıklı Çırmık, Aynakıç, Iğrıpkayığı, taka, çektirme gibi ahşap deniz araçları yapıla gelmiştir.
Takalar
bu fırtınalara karşı oldukça dayanıklı olması nedeniyle değerlidir. Takalar 15*8
ebadında olup uzun yıllar Rusyaya Takas mal taşımak için çalışmışlardı. “Köyde
at varsa denizde taka vardır”
Şimdi ihtiyaca yetmediğinden gelişmişi
Alamatra Modeli büyük tekneler yapılmaktadır.
Trabzonda Yoroz Burnu, Orduda Vona Burnu,
Fırtınanın geleceğini haber veren burunlardı. Kaptanlar buradan gangü tür
fırtınanın geleceğini anlarlar ve önlemlerini alırlardı. Bolaman Kalesine 1960
yılında Barınak, liman yapılmıştır.
1800 LER SONU 1900 LER BAŞINDA BOLAMAN
Deniz ulaşımında ve
taşımacılığında 2. Mahmut zamanında önemli adımlar atılmıştı. Bu konuda çeşitli
acenteler kuruldu. Acentaların temsilcileri hep yabancıydı. Dil bilenler
onlardı.
1-Fevaid-i Osmani Şirketi
Kumpanyası Bize ait temsilci Amunsya
Kadir Efendi İdare-i Mahsus
2-Fransız Kumpanyası ; temsilciMösyö Kalya
3- Avusturya Kumpanyası Bir zaman
sonra İngilizlere verildi. Temsilci Bülbülciyan
4-Rusya Kumpanyası ; temsilci Kevork
Ağa
1-
Fevaid-i Osmani Şirketi Kumpanyası gemileri
Çarşamba günü İstanbuldan kalkar, Pazar günü Trabzona varır. Rizeye ve Batuma
da uğradıktan sonra Geri dönerdi.
2-
Fransız Kumpanyası Pazartesi günü İstanbuldan yola çıkar Perşembe günü Trabzona varır, Cuma günü geri döniş başlardı.
3-
Avusturya Kumpanyası Cuma günü yolculuğa başlar.
Pazartesi Trabzona varır ve Perşembe günü geri dönüş vardı.
4-
Rusya Kumpanyası Cumartesi günü yola çıkar. Salı
günü Trabzona varır, Batuma uğradıktan sonra Pazar günü geri dönüş başlardı.
CUMHURİYETTEN SONRA DENİZ TAŞIMACILIĞI
Orduda elektrik yoktu . Gazyağı batumdan
tenekelerle geliyor. Gazhane şimdiki teleferiğin olduğu yerde olup buradan bayilere veriliyor, halkın alımına
sunuluyordu.
Fransız ve İtalyan şirketler yük almada bir gün
kalıyorlardı. Bu esnada gemi personeli Orduda geziyor, Ordulu işadamlarıda
zenginlerde gemide yemek kültürü gelişmiş
gemide güzel yemekler yiyorlar , eğleniyorlardı. İnsan taşınmasında daha
konforlu yabancı gemiler bu yüzden revaçtaydı.Dolar 90 krş tu .
1 Temmuz 1926 da Kabotaj Kanunu çıkarıldı ve
Karadenizde Türk taşımacılığı da artmaya
başladı. Fenerler İdaresi Fransızlar tarafından 1938 e kadar işletilmeye devam
edildi. Kabaotaj Bayramı halk arasında öyle sevinçle karşılandı ki halk bayram
ayptı ve bu bayram yıllarca devam eder hale geldi. Deniz yarışları, ördek
yarısı , bayrak yarışı, yüzme yarışları…… Tüm bu deniz taşımacılığındaki
gelişmeler Ordu yu tanıtan “ İktisadi ve Ticari Ordu rehberi “adlı Rehber İ Orduya
507 mil uzaktaki stanbulda yayınlandı.
Devlet deniz yolları (seyri sefa) reşit Paşa,
Gülcemal, Gülnihal, gemileri vardı.
Halk taşımacılıkta Genllikle nezir Efendinin
Karadeniz Gemisin tercih ederdi.
Şirket olarak
Yelkencizadelerin Vatan ve Samsun adlı Rus yapısı büyük tonajlı gemileri vardı.
Şirket olarak Sadıkzadelerin Sakarya, İnönü ,
Güneysu, Aksu adlı gemileri vardı.
1935 li yıllarda gemi yolcu biletleri 20 Lira gibi
pahalıydı. Gemilerin en renkli değişmez uğrak yeri İnebolu Limanıydı. Kurtuluş
savaşında çok önemli görev yapan bu liman şimdide gemilerin yiyecek içecek
bakımından tercih edilen limandı. Gemiler gelince İnebolulu satıcılar gemilere bir şekilde
tırmanır erzaklarını satardı.

Açıkta bekleyen gemilere Fındık taşıyan Mavnalar
Bayramları kutlayan Deniz araçları
Mayıs yedisi şenliklerinde deniz araçları
MAVNALAR HEM YÜK HEM İNSAN TAŞIRDI, BAYRAMLARDA
Açıkta bekleyen şileplere mal
yüklemek için liman yoktu. Gemiler açıkta bekler mavnalar , çaparlar mallarını
gemiye kadar iletir vinçlerle yüklenirdi. Bazen de çaparlar samsundan Hopaya
kadar yük taşımada kullanılırdı. Mavna çapariden uzun ve dardır. Mavnaların
denizden yüksekliği azdır, çaparın ki büyüktür. Bu yüzden denizin dalgalarına
daha dayanıklıdır.
ÇAPAR Yük taşımacılığında
kullanılan hacıyatmaz misali devrilmeyen
5-10 ton mal taşıyabilen kestane ve gürgen ağacından yapılan aarç. Kürekleri ile hareket eden yükü
olduğunda çok ağır yol alan bu araç açıkta bekleyen gemilere yük
taşımada diğer araçlarla da
çekilebiliyordu. Çapar 8 mürettebat ve bir kaptanla yönetilirdi.1900 başlarında başlayan ve en iyileri Giresun da bulunan bu çaparlar
1970 yılında kaldırıldı. Çapar Tadan
büyük Mavnalardan küçük bir deniz aracıydı. 8-12 m uzunluğa sahip Takalar yük
taşımaz balıkçılar kullanır diğer zamanlarda insan taşımacılığında kullanılır. 1970
yılında Tüm karadenizde 100 kadar çapar
vardı.
ÜNLÜ
GEMİLERİMİZ
GÜLCEMAL
GEMİSİ: Gülcemal Sultan Reşad’ın annesinin adıdır. Adına şarkılar yapılmış,
şiirler yazılmış, övgü hikayeleri yazılmış anlatılmış, evliya sınıfına konulmuş
gemidir. Mustafa Keamal Atatürk te bununla seyahatlar yapmış, Gülcemal öyle
benimsenmiş ki Rize’ye uğradığında
Rizeliler kayıklarla etrafında dönerler hastalıklara şifa ve dilekleri kabul olsun diye dilek dilerler 7
defa dönerlermiş. İstanbul Trabzon arasında Her limana uğrayarak yolcu,
yük ve posta taşımacılığı yapardı. Bu
yüzden Gülcemal yolculuğu uzun idi. Bu yüzden herkes bir yere gidene “Sakın gül cemal gibi yapma” derdi. Bu gemi
1924 yılında Büyük Mübadelede Göçmenleri İstanbul Samsun, Orduya taşımıştır.
1937 de işi bitti, 1950 de satıldı İtalyada söküldü.
GÜLNİHAL
GEMİSİ
Gülnihal
yük ve yolcu gemisiydi ve Hastane gemisi olarakta iyi görevler yaptı. Gül
Fidanı anlamına gelen Gülnihal gemisi 85
metre boyundaydı ve 1914—1920 arasında Batum Ardahan arası Milli Mücadele
Heyetini de taşıyan gemidir.
REŞİT
PAŞA VE MİTHAT PAŞA GEMİLERİ
1911
Yılında reşit paşa ve Mithat Paşa adında iki gemi alındı. Mithat Paşa gemisi
İstanbuldan Trabzona asker taşırken 1914
yılında Rus gemisi tarafından batırıldı. Reşit Paşa Gemisi 112*14 ebadında 1901
yılında İngilterede yapılmış gemiydi.
1953 yılında söküldü.
AKSU
VAPURU
1909
Yılında 112*13 m ebadında yapılan bu gemi 1934 yılında filoya katıldı. Yük ve
yolcu taşıyan bu gemi 1963 yılında söküldü.
GÜNEYSU
VAPURU
1909
yılında Avusturya da 112*13 m ebadında yapılmıştır. 1934 yılında filoya katılan
bu gemi lüks gemi olup yolcu ve yük taşımada kullanılmış 1961 yılında
satılmıştır.
TARI
VAPURU
1908
Yılında İngilterede yapılan 112*13 m
ebadında olan yük ve yolcu gemisiydi.1934 yılında satın alınan bu gemi İstanbul ve Marsilya arasında çalışmıştır.
1967 yılında satıldı.
Bunlardan
Aksu, Güneysu, Tarı gemileri Karadenizi İstanbuldan Trabzona çalıştığı gibi Ege
Denizinde de Kuşadası, İzmirede
çalışmışlardır.
Cumhuriyetten
sonra Hükümet yurdun her tarafına müfettişler gönderiyor sorunlar hakkında malumatlar alıyorlardı. Orduya gelen
müfettişler bu konularda raporlar düzenliyorlardı. Bu raporlarda genellikle;
1-
Birinci başta sıtma ve Kinin ilaç
temini
2-
Karadeniz Ordu- Samsun Yolu
3-
Yol olmadığından halkın yiyecek
sorunu, Terme ve çarşambaya ulaşım gerekliydi.
4-
Liman olmadığından fındıkçıların
sorunları
5-
Bazı nahiyelerin kazalara
bağlanması
6-
Arazi dar ve nüfus yoğundu. Nüfus
1933 yılında 320 000 idi
7-
Okul ve hastane sorunu
8-
Elektrik kısıtlıydı. Kömür az
geliyordu, gecikiyordu.
9-
Acil olarak Devletin Ordu – Samsun
arası yolun yapılması gerekiyordu.
18/3/1924
Köy Kanunu ile İlerleme ekonomik savaş köyden başlayacak direktifini veren
Mustafa kemal ATATÜRK bütün yurta kesin
talimatlar vermiştir. Bu çalışmalar çok başarılı işlerde zafer kazanılmıştır. ORDU Valisi Bekir Baarn
1937 yılında ordunun bütün köy kasaba, ilçelerinde köy bayramı düzenlenmesini
istedi. Halk bu önriyi benimsedi, Eğlenceler, güreşler,, yarışmalar
düzenlenmesi ve herkesin katılımı teşvik edildi. Boylece köylünün devrimlere,
başarılara adım atılmasını sağlamaktı. Vali Baran kendisi bayrama Yalıköyde katıldı. Ordunun nufusyoğunluğu
bakımından Türkiyede 4. Sıradaydı. Bayram toplam 571 köyde coşkuyla kutlandı.
1930
yıllarda Ordu halkı su ihtiyacını Boztepe eteklerindeki ve Keçiköydeki
çeşmelerden sağlıyordu. Zamanla nüfus yoğunluğunda su yetmez olunca su kaynakları
arayışlarına gidildi. Şehrin 16 km uzağında Akobuz beldesinde su yu orduya getirme fikri
gelişti. Halk su yolunun açılması için görevlendirildi. Borular Almanyadan
istendi. Ordunun susuzluğu gazetelerde yazıldı. Hereksten yardım toplandı.
170000 lira masraf çıkarıldı. Haberi duyan ve Halkın kolera gibi hastalıktan
muzdarip olduğunu duyan Vehbi Koç Alman pik borularını getiren gemiyle birlikte
Orduya geldi. Boruları tek tek sayıp Vali ve Belediye başkanına tutanakla
teslim hediye etti. Bu yılda ekonomi şöyleydi,
Tereyağ
; 25 krş
ekmek ; 6 krş şeker ; 28 krş et : 15 krş ve Kira : 10-15
liraydı.
Akobuz
suyu 1933 yılında şehre gelebildi ve çeşmelere bağlandı. Şimdi şehir şebekesi
ile evlere dağıtımı gereiyordu. 1933 ten
sonra peyderpey şebeke yapıldı. Bu
şebekenin 50 yıl yeteceği sanılırken
1962 yılınad yine keson kuyulara başvurulup su şebekesi geliştirildi.
ORDUDA DENİZ KAZALARI
Yine bu yıllarda unutulmayan deniz kazalarına
rastlanır. Ünyeden Fatsaya tuğla getiren
Aydoğdu gemi yükünü boşaltırken büyük deniz kabarması olmuş gemi büyük uğraşı
sonunda Vonaya doğru yol almış ancak Mersin Limanına sığınabilmiştir. Bu gemi
ile beraber Fatsada fırtınaya tutulan Ünyeden
Akçaabata Mısır yüklü yelkenli
gemi Ne yazık ki Fatsadan çıkamamıştır.
Diğer gemi kazasıda 1936 yılında Yeşilırmak ağzında
Hasan Akarın Akar adlı gemisinin yıldız Fırtınasından batışı olmuştur.. O
zamanda banka havalesi kara yolu yoktu. Bu gemi Fatsadan değerli mal ve para altın taşırken olmuştur
Diğer deniz kazası Şimdiki Balıktaşı açığında
(keçiköyde ) 1906 yılında Nagimov adlı Rus Gemisinin batışıdır. Eskiden beri
Bizans gemilerini batıran Ayandon
fırtınası her yıl 20- 30 tarihleri arasında olurdu. İşte şimdi patlamıştı. Gemi Trabzondan Samsuna doğru gaz benzin taşırken yol alırken Yoroz
burnundan geri dönmüş ancak dalgalar Keçiköy açıklarından sahile sürüklemişti. Yolcular bir kişi hariç
kurtarıldı.+
Yine bir başka deniz kazası da Karadeniz Karayel
Fırtınasına tutulan gelincik adlı Rus Şilebidir. Gaz ve benzin dolu gemi çaltı Burnunda kaaryele tutulmuş gemi ordu
iskelesi önünde karaya oturmuştur. 13 kişilik personeli kurtarıldı.
Yine başka bir Tana Adlı Batumdan Gaz taşırken Rus
Şilebi Ordu büyük iskele 200 m açığında battı. Yolcuları kurtarıldı. Bu gemide
Milli yüzücü şampiyon rus genci başını çarparak öldü. Ölüsünü bir zaman sonra
Ruslar gelip aldılar.
1933 Yılının 30 Kasım’ ında Orduda çok büyük bir karayel afeti yaşandı. Deniz adeta taşmış Sırrı Paşa Ve
Süleyman Felek caddeleri sularla dolmuş deniz birleşmiştir.
Mavnalar, kayıklar parçalanmış, Gazhane yok olmuş,
Yüklenmeyi bekleyen fındıklar denizde kaybolmuştu. Denizde birkaç şilep battı ise de bir can kaybı
olmamıştır.
KOÇ BOYNUZU YOL
Beyaz yol………… şimdiki son yapılan yol ( 2006 )
Kırmızı yol …….. tarihi Koç
Boynuzu Yolu ( 1890 ev 1933 )
Deniz Kenarı ……. 1959 yılı
Perşembe Sahil Yolu
KOÇ BOYNUZU YOL
Antik Çağlarda Roma’ya karşı Orta ve Doğu Karadeniz’de onlarca savunma kalesi ve bu kaleleri birbirine bağlayan antik yollar yaptırılmıştır. Kotyora’yı Perşembe ve Fatsaya bağlayan Antik Kral yolu Pontus kalesi Kurul’a varmaktaydı.
Bu yol şimdiki Efirliden başlar; Saray, Soğukpınar, Ekinciler Köyünden Şimdiki Yalıköye inerdi.O yıllarda Koçan adı olan bu yol zamanla Koçboynuzu adını almıştır. Bu yol 1890 yıllarında Trabzon valisi Sırrı Paşa zamanında yeniden açılma çalışmalarıyla işler hale gelmişse de tabiat şartlarından dolayı pek işler değildi. onarılmış iyileştirilmiş köylülerce ulaşım yolu olarak kullanılmaya devam etmiştir. Aslında bu yol Ünye Kalesinden başlamaktaydı. Bu yolda insanlar atlarla, yaya olarak, sonraları kamyon sırtlarında seyahat ederlerdi. Yol her yıl bozulan bu zor ve tehlikeli yol tekrar tekrar tamir edilerek devam ediliyordu. Cumhuriyetten sonra hızla gelişen Ordu Kara yolu bağlantısıyla Samsuna bağlanması ve Giresun a bağlanması çalışmaları başladı. 1932 yılında Sahil yolu ile içeriden Koç boynuzu yolları tartışmaya açıldı. Bir sonuç alınamayınca yerinde keşfe karar kılındı. Vali Nazif Bey ve ileri gelenler Mühendis Mukbil Bey Efirliden yola çıkılıp mevcut istikamette köylerin mevcut yollarını takip ederek Ilıcaya kadar varıldı. Yolda Bolaman da Mukbil Bey Bolaman Kalesine gitti. Ilıca da istirahat eden Vali ve ekibi dinlendi Bolamana Mukbil Beyel buluştu. Yol güzergahında bulunan köyler yol çalışmalarında gönüllü çalışacaklarını söylediler. Yolların düzeltilerek kısa zamanda yapılıp açılabileceğine kanaat getirilerek ekonomik ve teknik şartlarda dikkate alınarak Sahil yolu projesinden şimdilik vazgeçilmiş oldu.tarihi Koç Boynuzu yolunun islahında karar kılındı.
Heyet deniz yoluyla geri dönüşte büyük bir deniz kazası atlattıysa da orduya dönebildi. Koçboynuzu Yolu (Antik Kral Yolu) Vona limanını güneyden bir yay gibi çevirerek geçmekteydi. Nitekim yol 1 ay gibi kısa sürede açılabilmiştir.
1934--1938 Yılları arasında bu yolda birçok kazalar olmuş , ölümler meydana gelmiş uçurumlara giden araçlara, kimselere ağıtlar yakılmıştır..
Nihayet 1959 yılında Fatsa--Ordu sahil yolu tamamlanmıştır. virajı çok ve 2 tünelli olsa da Koç Boynuzu yolundan kat kat daha iyiydi. )
ORDU SAMSUN VE MESUDİYE YOLU HİKAYESİ
1933--1934
1933 yılına kadar ordu-Samsun arası yol yoktu. Yine orduyu Sivasa bağlayacak Mesudiye dereyolu da yoktu. Bu konuda hazırlanan raporlarAnkara Nafıa ve Maliye vekaletine bildirilmişti.
Ordu –Samsun arası bir çok dereler vardı ve bu derelerin geçilmesi gerekiyordu. Bu dereler Akçaova, Cevizdere, Elekçi, Curidere Bolaman önemli derelerdi. 20/5/1933 tarihinde TBMM de 2196 sayılı yasa hazırlandı.
Bu yasa dayanağı ile; 18/10/1931---26/6/1933 ORDU Valisi Nazif Ergin beyin anlatımından öğrendiğimize göre ;
ÇatalkayaKöprüsü için: 68136 TL
Kacalı Köprüsü için : 18955 TL
Ağcaova Köprüsü için : 34531 TL
Elekçi Köprüsü için : 27619 tl
Cevizdere Köprüsü için: 32426 TL
Cüri Köprüsü için : 34553 TL
Yasayla köprülerin maliyeti olarak Bu dereler için vilayet olarak 2 Milyon TL Olarak borçlanarak (Vali Nazif Ergin ) ihaleye çıkıldı. Akçaova, Cevizdere, Elekçi, Curidere, Çatalkaya ve KÖPRÜLERİNİN İHALESİ 1933 Yılında yapılmış ve Sadık Bey SEFERHA adlı şirket adına ihaleyi almıştı. Bolaman Köprüsü ihalesi de 47000 TL ya Sadık beye ilave edildi.
(SA.FER.HA, 1923 yılında kurulmuştur. Cumhuriyet köprülerinin yapımında en etkin çalışan mühendisler olmuştur. Bir çok konuda öncü olmuştur ve aynı zamanda bir çok şeyi ilk kez yapmak durumunda kalmıştırJ
Akçaova, Cevizdere, Elekçi, Curidere köprüleri 27 Aralık 1934 tarihinde bitirilmiştir.
Curidere Köprüsü 28 m uzunluğunda ve 5 gözlü beton olarak 42000 TL yapılmıştı.
Cevizdere köprüsü 64 m uzunluğunda ve3 gözlü,beton köprü olarak 39000 TL yapılmıştır.
Elekçi Köprüsü 64 m ve 34000 TL mal olmuştur.
Bolan Köprüsü de 65 m beton olmak üzere 65000TL ya mal olmuştur.
Ancak Çatalkaya ve Kacalı Köprülerinin yapımı maliyetler ve Bütçe darlığı yüzünden ertelendi.
Kacalı Köprüsü ancak 1955 yılında, Çatalkaya Köprüsü de 1959 yılında yapılmıştır. Daha önce burada çevre köyleri de bağlayan demirden 70 m. uzunluğunda, 4m. genişliğinde 5 metre yüksekliğinde 1906 yılında yapıldığı anlatılan bir köprü vardı. Bu köprü orduyu Mesdiyeye ve Çambaşına bağlıyordu. Yine böyle tarihi bir köprü 20 Temmuz 1906 tarihinde Mesudiye’de Melet deresi üzerinde Kaymakam İzzet Beyin öncülüğünde ahaliden 600 küsur lira yardım toplanarak yapımına başlanan 110 m. uzunluğunda, 4 m. genişliğinde 8 gözden ibaret olan köprünün açılısı yapılmıştı.
BÜLBÜL DERESİNDEKİ TARİHİ KEMER KÖPRÜLER:
Ordu Altınordu’da Selimiye Mahallesinde en eski tarihi köprülerden birisi olarak Bülbül deresi üzerindeki Kemer Köprü gösterilebilir. Tarihi kemer köprü, Selimiye Mahallesini ve Şarkiye Mahallesini Bucak mahallesine bağlamaktadır. İlimizin tarihi köprülerinden birisi olan bu köprünün inşaat tarihi 1890’lı yıllar olduğu tahmin edilmektedir. Kemer köprünün ön cephesinde bir zamanlar Rumca “Bu köprüden geçenler selamete kavuşsunlar” diye bir kitabe vardı. Bu kitabenin kimin tarafından ne zaman yok edildiği bilinmemektedir. Bülbül deresi üzerinde bulunan kemer köprü tek saçaklı düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Tek gözlü yuvarlak kemerli ve tabanı ise taş döşelidir. 1982 yılında ilk kez bir onarım görmüştür. Bu köprünün denize doğru 150 metre aşağısında 1840 yılında yaptırılan ikinci bir kemer köprü daha vardı. Ancak bu kemer köprü daha alçak ve küçüktü. Aşırı yağmurlarla oluşan bir sel anında ağaçlardan tıkanıp, çevresinde taşkına sebep olduğu için Bülbül deresi ıslahı esnasında duvarlar yapılırken 1955’lerde yıktırılmıştır.
PAŞAOĞLU
KONAĞI
1896
Yılında Hüseyin Efendi tarafından 625 metrekarelik alana yaptırılmıştır. Zengin
taş işlemeciliği vardır. Konağın taşları ünye’den, ağaçları ise Romanya’dan
getirilmiştir. Üç katlı konağın ustası
İstanbul’dan özel getirilmiştir. Söve taşlı ve üstü saçaklı pencereleri ve
motifleriyle güzel bir taş işlemeciliği
yapılmıştır. Tavanları ahşap kaplama olarak dizayn edilmiştir. Konağın
bahçesinde fıskiyeli bir havuz ve taş ocak bulunmaktadır. Konak 1982 yılında
kamulaştırılmış ve tadilattan sonra 1987 yılında Ordu Paşaoğlu Etnoğrafya
Müzesi olarak açılmıştır.
Ev alma,
evi olan kız al.
Kurunun
yanında pilav iyi gider,
Sağlam kafa
duvara vurunca anlaşılır.
Sele karşı
yürüme sandala bin,
Öğrenci
dersin sonunu notun onunu sever.
Üzüm üzüme
bakarak çürür, buruşur.
Öfke ile
kalkan güzel bir sopa yer.
Çok okuyan
değil çok kopya çekebilen iyi not alır.
Yiğidi
öldür ama sakın parmak izi bırakma
Kumarda
kaybeden evde iyi dayak yer.
Yanlış
hesap vergi dairesinden döner.
Üzümü ye ama
bağcıya yakalanma,
Elin ağzzı
torba değil , çuvaldır , çuval…
Aç ayı
oynamaz sahibine naz eder.
Besle
kargayı bari onun karnı doysun.
Buyurun
cenaze namazına sular kesik.
Sudan duru
sütten ak, buyurun burdan yak.
Mert
dayanır Namert kaçar, kaçanın anası ağlamaz.
Deniz dalgasız, siyaset yalansız olmaz.
Şimdi sıra ;samsun--sarp yolunun Ordu Çevre Yolu bölümünde.
Fatsa-Altınordu çevre yolunun Perşembe Kavşağı'ndan başlayan ve Terzili Mahallesi
sınırları içerisinden geçerek sahil yoluna bağlanacak olan birinci etapta toplam uzunluğu 6.5
km olan 3 adet çift tünel, uzunluğu 44 metre olan bir köprü, uzunluğu 2.5 km olan 5 adet çift
köprü, 2 tanesi köprülü olmak üzere 6 adet kavşak
1993—1994 yıllarında Samsundan başlayan ve 542,5 km lik Sarp yolu projesi yapıldı. Yol Ordu sahilinden geçiyor kaya dolgulu duble yol olarak planlanmıştı. Bu Ordu sahilinin yıkımı, sonu idi. Ordulular bu duruma seyirci kalamazdı. 1994 yılı Eylül ayının bir cumartesi günü Tema Vakfının öncülüğünde 20000 Ordulu projeye karşı çıkıp büyük bir eyleme başvurdu. Daha öncede böyle karşı duruşlar olmuştu ama böyle bir eylem gerçekleşmemişti. Bu karşı çıkış etkili oldu ve Hükümetin geri adımı ile Samsun—Sarp karayolunun Ordu Şehrinde 5 km lik kadar bölümünde deniz kaya dolgusu gerçekleşmedi. Ordulunun karşı çıkışta dile getirdiği ve yıllarca söylenen ve eyleme dönüşmeyen Çevre Yolu projesi gündeme oturmaya başladı. PROJE Dosyası oluştu. Çalışmalar yapıldı. O zamanki siyasi durum ve ekonomik durum çalışmalarda verimli olamadı. Ancak Çevre Yolu pahalı diye rafa kaldırıldı.
Yıllarca ordu sahil yolunda çalışmalar yapılamadı. Ordulu gerek sivil toplum kuruluşları gerekse trafik yoğunluğunun getirdiği sorunlar sayesinde 2003 yılında hükümet Ordu yoluna el atmaya en azından sivil toplum kuruluşlarını ve Orduluları susturmak amacıyla Ordu Çevre yolu projesini raftan indirip Proje etüt, sondaj çalışmalarını yapmaya başladılar yine pahalı proje diye çalışmalar durdu. Her seçimlerde dile getirilen dereyolu, hava limanı, deniz limanı, çevre yolu projeleri seçimlerden sonra unutuldu. Her şeyi hazırlanan Çevre yolu 2011 yılına kadar tozlu arşivlerde bekledi, bekledi.
Nihayet 2011 yılında Devlet planlama teşkilatı ; Karadenizin trafiğini kaldıramayan Ordu Çevre yolunun yapımı için yüksek para kurulunun kapısını çaldı. Zira; Samsun ---Sarp yolunun diğer ihaleye çıkan bölümleri yapılmış hatta Ünye çevre yolu bile başlamış aşama kaydetmiş Ordu bölümü sırıtır olmuştu. Gelinen şartlar Artık kaçamazsınız Ordu Çevre Yolu yapılacaktır diyordu. Zaten plan ve projede hazırdı. Alın uygulayın başlayın.
2012 yılının ayında 700 günde bitirilmek üzere 19 km lik ihale yapıldı. Bu yol Boztepe, Nizamettin mahallesi, Öceli, Terzili olmak üzere üç tünel ve 672 m ve 1200m iki adet viyadükten ibaret olacak şekilde ilan edildi. Yol 2015 te bitecektir. Çalışmalar devam etmektedir, şeklinde planlanmıştı.
Ancak bu yıl 2017 . Yol çalışmaları planlanan şekilde bitirilemedi. Yeni ek planlamalar yapıldı. Yeni planlamaya göre ;
Bu yolun Toplam uzunluğu 21400 metredir. Yol 2 etap halinde yapılmaktadır. 1 etap 10,7 km dir. 2. Etap ise 10,7 km olarak tasarlanmıştır.
Şubat 2017 tarihine kadar 4 yıl sürede 1. Etap 10700 ( 10,7 km ) metrelik yolun 9630 (9 , 63 km ) metrelik kısmı bitirildi. Bu ilk etap yolun 2017 yaz aylarına kadar açılması bekleniyor.
Ordu Çevre Yolu Projesi ikinci etabı 10,7 km yol ; 2017 yılının şubat ayında ihaleye çıkarıldı.
Bu yolun tamamlanması ile 1 saat süren Ordu geçişinin 10 dakikaya ineceği yetkililerce ifade edilmektedir.
Bu yolda toplam tünel uzunluğu 19 km. 3 tane viyadük, 3 tane köprülü kavşak, 2 alt geçit bulunmaktadır. Bolamandan başlayan yol Boztepe, Nizamettin Mahallesi, Öceli Köyü altından geçerek ; Sivas Yolu ve Civil Irmağını Viyadüklerle geçerek ordu Üniversitesinin arkasından Turnasuyu Mevkisinden ORDU-GİRESUN ana yoluna , Takibinde Ordu Havaalanına kavuşacaktır.
Yıllarca dile getirilen ve cılız eylemlerle istenen ve 1994 yılında yapılan büyük haykırışla istenen çevre yolu nihayet son aşamaya geldi. Tüm emeğe geçenler saygılar, hürmetler. Her güzel işleri yapanlar yıllarca anılacaktır. TABELA ( ORDU ÇEVRE YOLU YAPIM : 1994---2015 )
2015 Yılında biteceği söylenen Ordu Çevre yolunun 2015 te bitmeyeceği 3 yıl gibi bir zaman alacağı söylenmişti. ŞU Tarih 5 ekim 2017 .....Yolun tamamınını bırak yarısının (birinci etapın) 2018 e biteceğine imkan kalmamıştır.
Bir süredir yaşanan heyelanın yolun hizmete girmesinin gecikmesine sebep oldu.Heyelan ıslahı için Öceli Tüneli çıkışına 399 adet, Öceli 1 Viyadüğü bölümüne 162 koruma kazığı çakıldı. Şu anda heyelanı ıslahı, asfalt serimi, sanat yapıları çalışmalarımız aralıksız devam ediyor.
Yetkililer Yolun ikinci etabının ihale edilerek sözleşmesinin imzalandığını da belirterek, "Ordu Çevre yolunun ikinci etabında da çalışmalar başlıyor İFADESİNİ KULLANMAKTADIRLAR. 2020 yılının sonunda, gidiş geliş toplam uzunluğu 21.4 km olan Ordu Çevre Yolu'nun tamamı açılacaktır" diye konuşarak .2019-2020 yıllarına gün verilmektedirler
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
2017 SONU-2018 BAŞI SON DURUM
“Karayolları Bölge Müdürlüğü, ekibi ve yüklenici firma tarafından yapılan yol 500 metrelik bir bölümde yoğun bir mücadele devam ediyor. Öceli Tüneli çıkışı ile Öceli-1 Viyadüğü arasındaki kesimde Bir kaç kez heyelan oldu ve 65 km Uzunluğunda 561 beton kazık çalışması yapıldı. Teknik elemanların arazinin üst kesimlerinde de bir hareketlilik olduğu yönünde tespitleri bulunuyor. Bu hareketlilikle ilgili olarak, teknik ekipler bir değerlendirme çalışması gerçekleştiriyorlar.
Daha önce 2017 yılı sonu itibariyle hizmete gireceği açıklanan ancak halen tamamlanamayan Çevre Yolu’nda heyelanı durdurmak için çakılan 561 beton kazıkta heyelanların olmasını engellemeye yetmedi. Meydana gelen göçükler nedeniyle 3 yıl gibi gecikmeye sebep olacağı anlatılmaktadır. Şu ana kadar göçük mahalline “500 Metrelik Heyelan Bölgesine Toplam Uzunluğu 65 Km’yi Bulan Beton Kazık Yapıldı” beton kazık yapıldığını ifade eden yetkililer Yolu’nun birinci etabında, heyelan olan ve yolun açılmasını geciktiren sebepler olduğunu ifade ediyorlar.
Hedeflenen Ordu Çevre yolunun toplam uzunluğu 21,4 kilometre olan Ordu Çevre Yolu'nun 10,7 kilometrelik birinci etabının yüzde 95'lik bölümü tamamlandı
Ordu Çevre Yolu’nun, Perşembe Kavşağı'ndan başlayan ve Terzili Mahallesi sınırları içerisinden geçerek sahil yoluna bağlanacak olan birinci etapta
V toplam uzunluğu 6,5 kilometre olan 3 adet çift tüp tünel,
V uzunluğu 44 metre olan bir köprü,
V uzunluğu 2,5 kilometre olan 5 adet çift köprü,
V 2 tanesi köprülü olmak üzere 6 adet kavşak bulunuyor.
“Ordu Çevre Yolu’nun Bugün İtibariyle Maliyeti 1.6 Milyar TL’yi Bulmaktadır”
23 ŞUBAT2018 TARİHLİ BASINDAN HABERLER
ORDUDA ULAŞIM TARİHİ
ULAŞIM
Ordu 1950 lere
kadar diğer İllere genellikle deniz yoluyla ulaşırdı. Deniz yoluyla İstanbul
seferleri yapılırdı. 1950 lere kadar Gülcemal
ve Çorum adlı gemiler görev yapmakta iken Daha sonraları Haftanın belli günlerinde Aksu, Karadeniz,
karasu, Akdeniz adlı gemiler İstanbul Hopa arası seferler yapılmıştır..
Yolculuk bir ay gibi sürerdi.
Sonra Karayolları yapılmaya başlanınca Ulaşım
daha kısa zamanda olsun diye kara yolculuğu başlamıştır. Ordu Samsun Tarihi Koç
Boynuzu Yolu meşhur yoldur. Çok kazalara, ölümlere sebep olmuştur. Doğuya Hopa’ya kadar deniz yolu hakimdi.
Yine Ordu
Samsun kara yolunun deniz kenarında açılmasıyla
ulaşımda rahatlama sağlanmıştır. Bugün Fatsa Ordu, Ordu – Gülyalı çevre
yolu Tünellerle açılmış ulaşım çok çok rahatlamıştır. Ayrıca Ordu Havalanı da
ulaşımda büyük yararlar sağlamaktadır. Dünyada deniz üstünde kurulan birkaç
havalimanından biri olan Orgi Havaalanı ekonomik, iktisadi bakımından önem
kazanmaktadır.
ŞOFÖRLERDEN BAZILARI :
Kahyaoğlu Akif Dayı, Kürt Mehmet,
Dağıstanlı, Kapıcıoğlu,
Kalafatlar, Sezer, Süzer, Fındıkkale, Ulusoy, Metro otobüs şirketleri
Ordu -Giresun-Alucra arası
ulaş-kavuş otobüsleri
Ordu Samsun Arası otobüsleri
Dörtbeş Mehmetin otobüsü
Ordu Fatsa arası Bahaattinin
otobüsü Nazım Günay, Mustafa Eren, Nevzat Yolaşan, Fevzi Yavuz, Başçavuş Mustafa, Çılı Rasim, Nihat
Güney, Kemal Öcalan, Mehmet Tomakin Sarı Ahmet, Kadir, Hasan Ertürk, Çingen Yusuf, Topal Ali, Kara
İsmet, Topal Remzi, Namık Bozdağ, Sakaroğlu Salih, Barunoğlu Koçaş Mustafa,Sarı Cemil, Sarı Hasan, Guguk İlyas, Candost
Ahmet, Erkek Mehmet, Mezbaha şoförü Ahmet,
Hastane şoförü İsmail,V inç Sürücüsü Ahmet Acar, Vali Şoförü Osman, İtfaiye
Şoförü Ayı Salih,
DEREYOLU 150 YILDIR BİTMEYEN YOL
2016 YILINDA TARİHİ DERE YOLU GELİŞMELERİ
Cumhuriyetin ilk on yılında Ordu -yol durumu
Cumhuriyetten önce Ordu ilinde 71 km uzunluğunda Ordu Mesudiye Yolu; 1880 yılı
16 km uzunluğunda ordu Perşembe Yolu ( vona ) yılı
85 km uzunluğunda Ünye-Niksar yolu. 1880 yılı
vardı ve bakımsız olduğunda ulaşım zordu..
Cumhuriyet kurulduktan sonra bu yollar amaeliye usulü ( halkın zorunlu işçiliği ) ile onarıldı ve geliştirildi. Daha kullanışlı hale getirilmişlerdir.
Bu çalışmalarda 104 adet menfez, ahşap ve kargir köprüler, yapılmıştır.Yemişli deresinde 45 m uzunluğunda Dedeli Köprüsü ; Civil deresinde 3 gözlü 53 m uzunluğunda kargir köpüler önemlileridir.
Ordu Vona yolunda da yollar tamir edilmiş, geliştirilmiş Perşembe ve kocal derelerine kargir ayaklı portreli köprüler ve 42 adet küçük köprü ve menfezler yapılmıştır.
Bunlardan başka Melet Köprüsü, Ağcaova Köprüsü yemişli Kayacık Köprüsü, Bolaman köprülerinin yapımı da başlanmış ve bitme aşamasına gelmiştir.
2015 YILLARINDA YOL ULAŞIM DURUMU
140 yıllık proje, Karadeniz-Akdeniz Yolu'nun 2017 yılının sonunda açılacağı hesap edilmektedir
Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz döneminde ilk kez dile getirilen, 2. Abdülhamid zamanında projesi çizilen 600 kilometrelik Karadeniz-Akdeniz Yolu'nda çalışmalar devam ediyor
“Üç yıldır devam eden Koyulhisar-Mesudiye arasındaki Karadeniz- Akdeniz (Dereyolu) yol bağlantımız ilçe merkezine kadar tamamlandı.” tamamlanan yol ile daha önceden 45 dakikada ulaşılan Koyulhisar’a bundan böyle 20 dakika süre içerisinde gidilebiliyor .45 dakikadan 20 dakikaya düştü. Oradan da Suşehri üzerinden Sivas’a ve Akdeniz’e daha kolay ulaşabiliyoruz.”
“2017 yılında sonunda 1 saat 15 dakikada biz Ordu ‘dan Mesudiye ilçemize ulaşacağız. Bu mesafe 2018 de 1 saat’ e inecektir.
Daha önceden bu mesafe 12 saatti. Böylelikle bu yol yarı yarıya mesafeyi kısaltacak. Bölgemize inşallah ticari açıdan çok büyük kazanç sağlayacak."
Çünkü bu yol 5 ili direkt, 50 vilayeti de dolaylı olarak etkileyen bir yol. İç Anadolu, Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni bu yol etkiliyor.
Çünkü Karadeniz'den Akdeniz'e inen, Akdeniz'den de Karadeniz'e çıkan en kısa yol. Buralarda üretilen malları Karadeniz kenarındaki mallara ya da bölgelere ulaştırmak için en kısa yol olacak.
Örneğin Kayseri'nin Ukrayna, Gürcistan veya Azerbaycan'a ticareti var. En kısa mesafe bu yol olduğu için Karadeniz'den açılacaklar. Buradan da 3'te 1 oranında yol azalacak."
12 SAATLİK YOL YARI YARIYA İNECEK
Bu yol hem kendi iç ticareti hem de dış ticareti geliştirmesini sağlayacak bir yol. Proje bittiğinde yaklaşık 600 kilometrelik yol 6 saatte gidilecek ve Hatay'a varılacak.
"BU PROJE SAYESİNDE MASRAFLAR EN AZ 5 KAT AZALACAK"
Projenin turizm açısından da önem taşımaktadır.İç Anadolu'da yaşayanların kısa süreli ulaşımla Karadeniz sahilinde ve yaylalarında tatil yapabilecektir.
Bölge için deniz üzerine yapılan Ordu-Giresun Havalimanı büyük bir yatırımdı ve Ordu'nun ufkunu açtı.
"İnşallah bu yol üzerinden tren yolu da geçerse çok ucuz fiyatlarla ürettikleri malları Karadeniz'deki illere getirecekler. Ordu'ya, Samsun'a, Giresun'a bu mallar inecek. İş ticaretinde biz fındık satacağız, onlar kayısı veya ürettikleri sanayi ürünlerini bize satacaklar. Ordu'ya demiryolu ve liman yapılması halinde de yörenin büyük bir kazanç elde edecektir. "Yolun geçtiği güzergahta bulunan iller Ordu'ya gelmekte Ege'ye ve Akdeniz'e Gürcistan'a ulaşmakta kolaylık sağlamaktadır.. En az 5-6 saat sonra Ordu'ya ulaşmakla ulaşım masraflar en az 5 kat azalacak.Bu demektir ki insanlar daha çok kazanacaklar
ORDUDA ULAŞIM TARİHİ
DEREYOLU 150 YILDIR BİTMEYEN YOL
Ordu'da 143 yıl önce Sultan Abdülaziz döneminde Karadeniz'i İç Anadolu Bölgesi'ne bağlayacak yol olarak. ilk olarak 1870 yılından itibaren Melet Irmağı'nın geçtiği güzergah üzerinde planlanan Dereyolu Projesi, planlandığı Ancak maliyetinin yüksek olması, kesintisiz devam eden savaşlar gibi bir dizi sebeplerden bir türlü yaptırılamayan tarihi Dereyolu'nun serüveni uzundur.
Ardından 1885-1890 yılları arasında mühendis Çıngıryan Efendi tarafından yeniden projelendirilen yol, bir ön incelemeden öteye gidemiyor. Ancak Halil Rıfat Paşa zamanında Sırrı Paşa tarafından yol pek iyi olmasa da açılabiliyor. Ordu—sivas arasında geniş taşıt yolu olmasa da ulaşım sağlanıyor. Önemli de işler sağlıyor.
1908 yılında Erkan-ı Harp Yüzbaşısı Şevki Efendi Ordu- Dereyolu için görevlendirildi. Şevki Efendi hem Orduya, hem de Trabzon’a giderek çalışmalar yapıp yapılması yönünde rapor verdi. Ancak araya giren Trablus, Balkan, 1. Dünya ve Kurtuluş Savaşı yıllarında arka planda kalıyor.
1921 Yılında Recai Bey TBMM Başvurarak Ordu Sivas yolunun önemine değinerek Bayındırlık komisyonundan bir yasa çıkardı.
Madde 1-Ordu –Sivas tariki 1337 senesinden itibaren turku umumiye meyanına ithal edilmiştir.
Madde 2-Bu tarik için 1337 Nafia bütçesinden 264. Turku umumiye faslının 3. İnşaat ve tamiratı esasiye maddesine 50 000 lira ilave olunmuştur.
Madde 3-Bu kanun neşrinden muteberdir.
Madde 4-Bu kanunun icrasına Maliye ve Nafia vekaletleri memurdur.
********Ayrıca bu dereyolu projesi mecliste görüşülürken perşembe ilçesinin doğal liman olduğu ve limanın Karadenizde en önemli liman olarak ticari ve askeri bakımdan fevkalade ehemniyeti haizdir denilerek zabıtlarda yer almıştır.
Bu para Ordu Mesudiye arası için ayrılmıştır. Recai Bey Ordu sivas yolu için uzun ve kayda değer konuşmalar yapmış bu yolun önemine değinmiştir. Yolun zaten 1885 yılında yapıldığı ancak zamanla bozulduğunu tamiratının gerektiğini vurgulamıştır.
Dereyolu, Cumhuriyet'in kurulmasından sonra 1926-1928 yıllarında yeniden projelendiriliyor. Günün Ordu Valisi Ali Kemal Aksüt tarafından 1929 yılının Aralık ayında güzergahın Ordu tarafından başlayan kısmı Çavuşoğlu boğazında düzenlenen bir törenle temeli atılıyor. Ancak çalışmalar güzergah tartışmaları sebebiyle 1933 yılından itibaren durduruluyor.
1928 yılında Mühendis Hulusi Bey Dereyolu projesini hazırlayarak ilgilere sundu.1929 yılının aralık ayında yapımına başlandı. Şofor Halil Efendi chevrolet marka bir kamyonla şehre geldi.
1932 Ağustos ayında de dere yolunda Mister pull ile kazık çakma işi ile çalışmalar başladı.
1933 te dereyolu projesi yine değişti. Mühendis Mukbil bey ile Mister pull yeni proje yayınladı. 1933 te dereyolu çalışması için 30 000 köylü için “Dereyolu yardım komitesi “ kuruldu. 100 kişi kadar kişi yemin gösterisi yaptılar
Yol, 1950'li yıllarda Adnan Menderes hükümetinin yatırım hamleleri döneminde yeniden gündeme getirildiyse de, acil bir yatırım olarak görülmediği için üzerinde durulmuyor.
1970'li yıllarda yeniden gündeme gelen Dereyolu'na bu kez NATO karşı çıkıyor. Amerika ile Sovyet Rusya arasında dünyaya paylaşmak için cereyan eden soğuk savaş döneminde NATO 'bir Sovyet işgalinde tankların Karadeniz'den İç Anadolu'ya kolayca ulaşmasını sağlar' diye gündemden çıkmasını sağlıyor
1992 yılında dönemin Ordu Valisi Sami Seçkin zamanında düzenlenen törenle temeli atılan yol, grup köy yolu kapsamından ileri gidemiyor.
Ordu Projesi kapsamında Dereyolu, içinde 5 baraj projesi bulunmaktadır. 2003—2004 yıllarında başlayan barajlar arasındaki bağlantıyı sağlamak için başlanan yolun sıradışı bir geçmişi var.
Mesudiye'de 1997 yılında Topçam Baraj inşaatı temeli atılıyor. Ancak yüksek maliyet ve yol yetersizliği nedeniyle gecikiyor.
2003 yılında tamamı 500 milyon Dolar ve içinde 5 barajın yapımının öngörüldüğü Ordu Projesi kapsamında barajların ulaşımını sağlamak için Enerji Bakanlığınca yeniden ele alınıyor. Önce Mesudiye'de 1997 yılında temeli atıldıktan sonra duran Topçam Baraj inşaatı için bölgeye ulaşım sağlamak için baraj yapımı için gereken malzemelerin taşınması için yol çalışmalarına hız veriliyor. Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından 'baraj yolu yapıyoruz' diye projelendirilen güzergahta çalışmalar kesintisiz sürdürüldü. Topçam baraj yolu yapılabiliyor.
Ordu Valisi Said Vakkas Gözlügöl, çalışmaların ilk etabının bittiğini söyledi. Gümüşköy-Topçam arasındaki baraj yolu bitirilerek Karayollarına devredilmeye hazır hale getirimiştir.. şimdiye kadar DSİ sayesinde 13 tünel yapılmıştır. Ordu –İskendurun projesinin hayata geçirilmesi için bu yolların Karayollarına geçmesi gerekmektedir. Geçtiği takdirde Çalışmalar birleştirilecek tek elden yürütülecektir. Şu anda Topçam-Mesudiye-Sivas çalışmaları sürmektedir.
Nisan 2017 Tarihi İtibariyle Dereyolu projesinde son durum
ilk kez Osmanlı döneminde 1880 yılında gündeme getirilen, Sultan Abdülhamit döneminde projesi Fransız mühendislere çizdirilen, yaklaşık 600 kilometrelik Karadeniz-Akdeniz Yolu'nun en önemli 1. Etabı etabı tamamlandı. “Dereyolunda çalışmalar 3 kısım halinde devam ediyor. Toplam uzunluğu 88,3 kilometre olan aksın 42,5 kilometresi tamamlandı.
Güzergâh üzerinde toplam uzunluğu 15.150 metre olan 25 adet tünel bulunmakta olup, 11.439 metre uzunluğunda 22 adet tünel tamamlandı.
Devam eden ihaleler bünyesinde ise 6 adet 1x6.125 metre tünel bulunmakta olup, 3 adet 1x2.414 metre tünel tamamlandı.
Ayrıca 3 adet 124 metre tek köprü bulunmakta olup, 2 adet 76 metre tamamlandı.
15,1 Kilometre uzunluğundaki Ulubey– Gümüşköy arasındaki çalışmalar ise tamamen bitti.”
ÜÇÜNCÜ KISIM DA TRAFİĞE AÇILACAK
İnşası devam eden ikinci ve üçüncü kısım Çalışmaları da devam etmektedir. “İkinci kısım proje kapsamında (Topçam–Pınarlı arası) 1.900 metre uzunluğundaki tünelde çalışılmalar devam ediyor. Tünelin yıl içerisinde kaplama seviyesinde tamamlanması hedefleniyor.
Bu kesimde ihale yolun uzunluğu 11 kilometre olup, 7,2 Kilometresi tamamlandı.
Üçüncü kısım proje kapsamında (Mesudiye-Gölköy arası) 1.452 metre 2 adet tünel ve 75 metre uzunluğunda 2 adet tek köprü tamamlandı.
2017 yılı içerisinde, 729 metre uzunluğundaki Ilışar tünelinde çalışılacak olup yıl içinde tamamlanması ve 2,4 kilometrelik kesimin trafiğe açılması hedeflenmektedir. Bu kesimde ihale yol uzunluğu 20,1 kilometre olup, 7,3 kilometresi tamamlanmıştır.”
31 KİLOMETRELİK KESİMİN İHALEYE ÇIKACAK
“Ayrıca, DSİ’den devralınan 30 kilometrelik kesimde BSK yapım ihalesi yapılmış olup bu kapsamında çalışmalara başlanılmsı bekleniyor.
3. Kısımda kalan işler ile birlikte 2. Kısmın üstyapı ikmal işleri için (BSK yapımı dahil) toplam 31 kilometrelik kesimin ihale süreci başlatılmıştır.
2019 yılında güzergâhın tamamının BSK olarak tamamlanması planlanmaktadır.”
"HEM TURİZM HEM DE TİCARET CANLANACAK"
Projenin tamamlanmasıyla 120 kilometrelik Ordu-Mesudiye yolunun 30 kilometre kısalarak 3 saatten 1 saat 15 dakikaya, Sivas-Ordu arası ulaşımın ise 1,5-2 saate ineceğini ifade ederek, yolun Karadeniz'in kapısını Ordu-Sivas-Kayseri-Kahramanmaraş-Adana üzerinden Akdeniz'e açacağını, bu yolla hem turizm hem de ticaretin canlanacağı tahmin ediliyor. Yolun tamamlanan kısımlarında sıcak asfalt çalışmalarının sürmektedir."En yüksek kalitede sıcak asfalt serilmesine devam ediliyor.
Hesaplamalara göre Yolun tamamının 2019 yılı sonu itibariyle bitirilebileceği sanılıyor.
KARADENİZ İN DİĞER İLLERE AÇILMA SORUNU ( YOL GERÇEĞİ )
Türkiyede karayolu taşımacılığı ağır basmaktadır. Karayolu yapımında ne yazık ki Karadeniz mahrumiyetleri yaşamaktadır. İstanbul' dan Sarp a kadar sadece kıyı boyunca uzanan 1950 li yıllarda yapılan yol vardır. her seçim dönemlerinde İstanbul sarp yolu değişik adlarla gündeme gelmiş, hep unutulmuş yada yavaş gitmiştir. Ordu Fatsa--Ordu arası virajlar nedeniyle korkulu rüya olmuştur, gözleri korkutmuştur. 1990 lı yıllarda sarp yolu gündeme gelmiş zaruriyetten dolayı olsa da bazı adımlar atılmıştır. Bu adımlardan birisi de VİRAJLARI KALDIRACAK Ordu tüneliydi. 1997 yılında Nihayet karar verilir plan etüt proje çalışmaları yapılır. Bu arada Samsun --sarp arası yol projesinin samsun ünye bölümü hızla ilerlemektedir. Tünel bir kaç yıl gerek siyasi istikrarsızlık, gerek para nedeniyle çalışmalar kesilir. Yavaşta olsa tünel şekillenmeye başlar. Nefise Akçelik mühendis öz verili şekilde çalışmaları yürütür. Nihayet 2006 yılının sonunda eksiklikleriyle beraber olsa da ulaşıma açılabildi.
Proje çalışmalarına 1997 yılında başlanılan ve Karadeniz Sahil Yolu kapsamında inşa edilen Bolaman-Perşembe geçişindeki çalışmaların tamamlanmasının ardından Bolaman - Perşembe Geçidi 2006 yılında açılmıştır.
Bolaman-Perşembe Yolu Projesi Karadeniz Sahil Yolu'nun Bolaman-Perşembe arasındaki 27.6 Km'lik bölümünü kapsıyor.
Samsun'dan 120 kilometre uzaklıktaki Bolaman'dan başlayan proje 42 kilometrelik mevcut sahil güzergahının dışında Çalışlar vadisi üzerinden Ordu Efirli'ye ulaşıyor.
Türkiye'nin en uzun kara yolu tüneli olan 3 bin 775 metrelik ''Nefise Akçelik Tüneli''nden başka güzergah üzerinde toplam uzunlukları yaklaşık 810 metre olan Kuzbökü, Asarkaya, Kadıoğlu ve Tekkebak tünelleri de bulunuyor.
Güzergahta ayrıca toplam uzunluğu yaklaşık 3 bin 887 metre olun 34 adet köprü de yer ORDUDA ULAŞIM HAVA YOLU SERÜVENİ.............. ORGİ HAVAALANI HİKAYESİ
Türkiye, Havacılık alanında ilginç bir projeyle dünyaya adını yazdırıyor. Dünyada Japonya ve Hon Konk dan sonra deniz dolgusu ile yapılan havaalanı. ORGİ HAVAALANI ( ORDU-GİRESUN HAVA ALANI )
Hava alanları iki açıdan kategorize ediliyor.
1-Mimari yapım teknikleri
2-Coğrafya şartları
Avrupa’da 1.(birinci) ve dünyada 3. (üçüncü) Olan deniz dolgulu ORGİ HAVAALANI yeni bir açı ile yapılmaktadır.
Bu Havaalanı gündeme geldiği 1994 yılında kimilerinin gülüp geçtiği, hayal ürünü olduğunu söylediği, çeşitli dedikodularının yapıldığı projeler arasındaydı..
Orduluların Hava Limanı isteği hep düz araziniz yok yapılamaz bahaneleri karşısında sivil toplum kuruluşları arayışlara girdiler. çeşitli yerler arandı projeler hazırlandı. Sivil toplum kuruluşlarında Uzak doğuya heyetler gitti. Sonunda Uzak Doğudan esinlenen deniz üstünde Hava Limanı projesi gündeme geldi. Vali Sami Seçkin Bey (Sami SEÇKİN 21.02.1992 - 10.03.1995 ) uzun anlatımlar sonucunda ikna edildi. Hava alanı gündeme alınıp resmi kayıtlara geçmiş oldu.
Vali Güler Özmen (H.Güner ÖZMEN 14.03.1995 - 15.04.1996 ) zamanında Deniz dolgulu projeler için broşürler bastırıldı. Beş senede bitirileceğini söyledi. Halk heyecanlandı ancak Vali değişimleri, kaynak yok bahaneleri ile proje rafa kaldırıldı.
Vali Mustafa Malay (Mustafa MALAY 18.04.1996 - 09.11.1997 ) bu projeye sahip çıktı. Devlet yapamazsa Halk yapar kampanyası başlattı. O zamanın Valisi Mustafa Malay beyin kıt kaynaklardan sağladığı üç beş kuruşla ilk hamleyi attığı 1994 yılında tenkitlere de uğramıştı
Mustafa Malay çok samimi davranarak girişimler başladı. Halktan para toplandı. 600 m kadar bir mendirek bile yapıldı. Daha sonra Vali Mustafa MALAY Ankara’yı su yolu yapmış; gerek Üniversite gerek Hava alanı için girişimlerde bulunmuşlardı.
Bundan sonra gelen Valiler bu işi unuttular. Her seçimde gündeme gelir gibi olsa da; gelen valiler Devlet sırası gelince yapar diye geçiştirdiler.
Ordu ile Giresun illerinin ortak kullanımı için 22 Temmuz 2011 tarihinde Valimiz Orhan Düzgün (Orhan DÜZGÜN 17.09.2009 - 15.05.2013 ) gayreti ve Bakanımız Hilmi Güler’in çalışmaları ile ; 1994 yılında temeli atılan ve 600 m mendireği yapılan Ordu-Giresun Havalimanı’nın yeniden temel atma töreni yapılarak inşasına başlandı. inşaatı devam ediyor.
2015 Mart ayında deneme ve 2015 Haziran ayında uçuşa başlayacağı söylenmektedir.
Türkiye’de deniz doldurularak yapılan ilk, dünyada ise üçüncü havalimanı olma özelliğini taşıyan Ordu-Giresun Havalimanı’nın bu yıl tarifeli uçuşlara da açılması planlanıyor.
HAVA LİMANININ BAZI ÖZELLİKLERİ
Ulaştırma Bakanlığına bağlı Alt Yapı Yatırımlar Genel Müdürlüğü tarafından ihale edilip inşaat takip edilip iki bölüm halinde devam edilmektedir.
1-Alt yapı deniz dolgusu, mendirek 2- Üst yapıda hava alanı özelliği kazandıracak işler. Havaalanı yapılınca faaliyetine Devlet Hava Meydanı İşletmelerine devredilecektir.
Hava alanının etrafı uzunluğu 7435 metre ve yüksekliği 7,4 metre olan mendirek ile çevrildi.
Türkiye’ye yatırım maliyeti 300 milyon lirası olarak hesap edilmektedir.
Denize 300 milyon ton taş dökülmüştür.
Pist uzunluğu 3 km ve eni 45 metredir.
Toplam dolgu alanı 1750 dekardır.
Hava alanı 38 dönüm kapalı alana sahiptir 20 dönümü terminal olarak kullanılacaktır.
Bu havaalanı ile Türkiye’de havaalanı sayısı 54 olacaktır.
Yıllık yolcu kapasitesi 3 milyon yolcu olarak hesap edilmektedir.
Bu hava alanının fikir babasına, Tüm emeği geçen valilere, Bakanlara, mühendislere, mütehhaitlere, işçilere teşekkür ederiz. Allah hepsinden razı olsun diyorum.
ORDU VE HAVACILIK ( ESKİ HİKAYE )
ORDU UÇAĞI
Cumhuriyetin kurulmasından itibaren hava kuvvetlerinin güçlendirilmesi yönünde önemli çalışmalar başlatılmıştır. Bu hususta başlatılan çalışmalardan biri de 16 Şubat 1925 tarihinde “Türk Tayyare Cemiyeti”nin kurulmasıdır.
Bu çerçevede İlimizde de önemli çalışmalar başlatılmıştır 1927 yılı ortalarında halktan toplanan bağışlarla Tayyare Cemiyeti tarafından Ordulular adına bir tayyare alınmıştı. Telgrafta, Güzel Ordu Tayyaresinin, 10 Temmuzda İstanbul’dan yola çıkacağı ve önce Sinop’a uğrayacağı ve 16 Temmuzda da Ordu’ya geleceği bildirilmekteydi
Vali Ali Kemal Bey ve Köylerden tayyareyi görmeye gelenler ise gece yarısında yollara dökülmüş ve gün ışımadan da köylü-şehirli çok sayıda Ordulu tören yapılacak Ömer Ağa Bahçesi civarında yerlerini almışlardı.
“Güzel Ordu Tayyaresi” ise şehrin üzerinde tur atmaya başlamış. Bir iki tur attıktan sonra da Yalı Cami üzerinden limana inmiş.Ancak yalnız değildi. Beraberinde “Polathane Tayyaresi” de vardı. Sinop’tan beraber hareket etmişlerdi. Polathane Tayyaresi yoluna devam etmişti.
Köylü bir kadın amin vaziyetinde ellerini açmış:
-Yarabbi! Benim ömrümden kes Kemal Paşa’ya ver… Sen onu bize bağışla Yarabbi! diye dua ederken gözlerinden yağmur gibi yaşlar döküyordu…”
Vali Ali Kemal (Aksüt) Bey
Tayyare Cemiyeti İkinci Başkanı Abdülkadir Bey
Ordulular adına ise Tahrir (Nüfus) Müdürü Sofuoğlu Ali Rıza Şükuh Bey Askerlik Dairesi adına Yüzbaşı Fevzi Bey konuşmuşlar ve tören böylece tamamlanmıştı
Ertesi gün ise Ordulular tayyareyi uğurlamak için yine sabahın erken saatinde sahili doldurmuşlardı. saat 13.00 gibi Polathane Tayyaresi de gittiği yerden dönüş yaparken yine Ordu üzerinden geçmiş ve şehir üzerinde birkaç tur atmıştı.
Saat 15.10 olmuştu. Ve “Güzel Ordu”nun da ayrılış vakti gelmişti. Ordulularda ise hem ayrılış hüznü hem de gurur vardı. “Güzel Ordu Tayyaresi” gözden kayboldu.
İşte nereden nereye........ Yıl 2015 Ordu ilimizde de artık uçaklar inip kalkacaklar ; Tüm dünyaya bağlantımız sağlanacaktır. Tüm emeği geçenlere saygılar, hürmetler, hürmetler, hürmetler............
İLİMİZDE DENİZ ULAŞIMININ GELİŞİMİ ;
1905—1906 yıllarında Orduda 5 tane gemi acentası vardı. Bunlar Osmanlı Acentası, Yunan Acentası, Gürcü Acentası Rus Acentası, Hacı David Efendi Acentası idi. 20 YY Başlarında tarımsal ürünler deniz yoluyla ihraç ediliyordu. Orduya ilk iskele 1904 yılında yapılmış ve 352 gemi gelmişti. Bunların büyük çoğunluğu yabancı bayraklı gemilerdi. 1905 yılında Rus acentası, Yunan acentası, Gürcü acentası, Haci Davit Acentası ve Osmanlı acentası olmak üzere 5 gemi acentası vardı.
Ordu İskelesi İç kesimlerinde kullandığı iskeleydi. Sivas, Erzincan, Malatya da ulaşım amacıyla bu iskeleyi kullanıyordu. Önemli yol Ordu-Sivas yoluydu. Bu yol o günkü şartlarda 1884 yılında açılmıştı. Ancak yol kısa zamanda bozuluyordu. Doğa şartları da ayrıca büyük engeldi. Yazın yaylalara yaya gidilirdi. Yollarda hanlar vardı. Meletten sallarla geçilir 18 saatte Çambaşına ulaşılabilirdi.
1895 yılında Ordu-Perşembe arasında yol yapıldıysa da randımanlı değildi. Ordu –Giresun yolu da Irmaklar üzerinde köprü yapılamadığı için ulaşımda rahatlık sağlamıyordu. 1931 yılında Ordu-Mesudiye yolu açılabilmiş ancak yine doğa şartları ile başedilemiyordu. 1933 yılında Ordu-Fatsa yolu açıldıysa da öteki yollar gibi kısa ömürlü ve zor şartlarda yapılıyor
Ordudan başka yerlere ulaşım deniz yoluyla yada yaya olarak yapılırdı. 1930 lı yıllarda Devlet Deniz Yolları Akdeniz, Ege ve Karadenize yolcu gemileri tahsis etmiş ulaşıma hayli katkı sağlıyordu. Bu vapurlar genellikle yabancı firmalara aitti. İstanbuldan Hopaya kadar giden vapur Trabzon Giresun, Samsun, Sinopa, Zonguldak’a uğruyor ve molalar vererek hizmet ediyordu. Bu vapurlarla yapılan yolculuk ayrıcalıklı idi. Ege ve İzmir gemileri ..............
Orduda elektrik yoktu . Gazyağı batumdan
tenekelerle geliyor. Gazhane şimdiki teleferiğin olduğu yerde olup buradan bayilere veriliyor, halkın alımına
sunuluyordu.
Fransız ve İtalyan şirketler yük almada bir gün
kalıyorlardı. Bu esnada gemi personeli Orduda geziyor, Ordulu işadamlarıda
zenginlerde gemide yemek kültürü gelişmiş
gemide güzel yemekler yiyorlar , eğleniyorlardı. İnsan taşınmasında daha
konforlu yabancı gemiler bu yüzden revaçtaydı.Dolar 90 krş tu .
1930---1950 YILLARDA DENİZ ULAŞIMI
1 Temmuz 1926 da Kabotaj Kanunu çıkarıldı ve
Karadenizde Türk taşımacılığı da artmaya
başladı. Fenerler İdaresi Fransızlar tarafından 1938 e kadar işletilmeye devam
edildi. Kabaotaj Bayramı halk arasında öyle sevinçle karşılandı ki halk bayram
ayptı ve bu bayram yıllarca devam eder hale geldi. Deniz yarışları, ördek
yarısı , bayrak yarışı, yüzme yarışları…… Tüm bu deniz taşımacılığındaki
gelişmeler Ordu yu tanıtan “ İktisadi ve Ticari Ordu rehberi “adlı Rehber İ Orduya
507 mil uzaktaki stanbulda yayınlandı.
Devlet deniz yolları (seyri sefa) reşit Paşa,
Gülcemal, Gülnihal, gemileri vardı.
Halk taşımacılıkta Genllikle nezir Efendinin
Karadeniz Gemisin tercih ederdi.
Şirket olarak
Yelkencizadelerin Vatan ve Samsun adlı Rus yapısı büyük tonajlı gemileri vardı.
Şirket olarak Sadıkzadelerin Sakarya, İnönü ,
Güneysu, Aksu adlı gemileri vardı.
1935 li yıllarda gemi yolcu biletleri 20 Lira gibi
pahalıydı. Gemilerin en renkli değişmez uğrak yeri İnebolu Limanıydı. Kurtuluş
savaşında çok önemli görev yapan bu liman şimdide gemilerin yiyecek içecek
bakımından tercih edilen limandı. Gemiler gelinec İnebolulu satıcılar gemilere bir şekilde
tırmanır erzaklarını satardı.
Ordudan başka yerlere ulaşım deniz yoluyla yada yaya olarak yapılırdı. 1930 lı yıllarda Devlet Deniz Yolları Akdeniz, Ege ve Karadenize yolcu gemileri tahsis etmiş ulaşıma hayli katkı sağlıyordu. Bu vapurlar genellikle yabancı firmalara aitti. İstanbuldan Hopaya kadar giden vapur Trabzon Giresun, Samsun, Sinopa, Zonguldak’a uğruyor ve molalar vererek hizmet ediyordu. Bu vapurlarla yapılan yolculuk ayrıcalıklı idi. Ege ve İzmir gemileri
İzmir iktisat Kongresinde yurdumuz için ekonomik
iktisadi konular başta olmak üzere
önemli kararlar alınıp ivedilikle ve titizlikle uygulama kararı alınmıştı. Bu
kararlar arasında deniz taşımacılığı
gelişmesi de vardı. Buna istinaden 1932 yıllarında Karadeniz için 13 tane 1.
Sınıf 2. Sınıf yolcu gemileri projesi geliştirildi. Bunun için İstanbulda “SOSYETE VAPURCULUK ŞİRKETİ” kuruldu. 1933 yılında seferlere başlayan bu
gemiler kurulan Sosyete Vapurculuk Şirketi
kendisini fesih etti gemileri devlete sattı.
Bunlardan başka yabancı ülkelere de seyahat için
Aksu, Güneysu, Tarı adlı 3 gemi daha alındı.
1 Temmuz 1926 da Kabotaj Kanunu ile 1938 e kadar Fransızlara bırakılan fener İdaresi de devletleştirildi. Bu arada yabancı devlet adamlarını misafir etmekte
kullanılmak üzere Savarona adlı yat alındı.
1930 YILLARINDA UNUTULMAYAN DENİZ KAZALARI
Yine bu yıllarda unutulmayan deniz kazalarına
rastlanır. Ünyeden Fatsaya tuğla getiren
Aydoğdu gemi yükünü boşaltırken büyük deniz kabarması olmuş gemi büyük uğraşı
sonunda Vonaya doğru yol almış ancak Mersin Limanına sığınabilmiştir. Bu gemi
ile beraber Fatsada fırtınaya tutulan Ünyeden
Akçaabata Mısır yüklü yelkenli
gemi Ne yazık ki Fatsadan çıkamamıştır.
Diğer gemi kazasıda 1936 yılında Yeşilırmak ağzında
Hasan Akarın Akar adlı gemisinin yıldız Fırtınasından batışı olmuştur.. O
zamanda banka havalesi kara yolu yoktu. Bu gemi Fatsadan değerli mal ve para altın taşırken olmuştur
Diğer deniz kazası Şimdiki Balıktaşı açığında
(keçiköyde ) 1906 yılında Nagimov adlı Rus Gemisinin batışıdır. Eskiden beri
Bizans gemilerini batıran Ayandon
fırtınası her yıl 20- 30 tarihleri arasında olurdu. İşte şimdi patlamıştı. Gemi Trabzondan Samsuna doğru gaz benzin taşırken yol alırken Yoroz
burnundan geri dönmüş ancak dalgalar Keçiköy açıklarından sahile sürüklemişti. Yolcular bir kişi hariç
kurtarıldı.+
Yine bir başka deniz kazası da Karadeniz Karayel
Fırtınasına tutulan gelincik adlı Rus Şilebidir. Gaz ve benzin dolu gemi çaltı Burnunda kaaryele tutulmuş gemi ordu
iskelesi önünde karaya oturmuştur. 13 kişilik personeli kurtarıldı.
Yine başka bir Tana Adlı Batumdan Gaz taşırken Rus
Şilebi Ordu büyük iskele 200 m açığında battı. Yolcuları kurtarıldı. Bu gemide
Milli yüzücü şampiyon rus genci başını çarparak öldü. Ölüsünü bir zaman sonra
Ruslar gelip aldılar.
1933 Yılının 30 Kasım’ ında Orduda çok büyük bir karayel afeti yaşandı. Deniz adeta taşmış Sırrı Paşa Ve
Süleyman Felek caddeleri sularla dolmuş deniz birleşmiştir.
Mavnalar, kayıklar parçalanmış, Gazhane yok olmuş,
Yüklenmeyi bekleyen fındıklar denizde kaybolmuştu. Denizde birkaç şilep battı ise de bir can kaybı
olmamıştır.
1950-- 1975 YILLARI ARASI DENİZ TAŞIMACILIĞI
İkinci Dünya Savaşından sonra Deniz filosunu güçlendirmek için Amerikan Marshal yardımı ile 1948 yılında 10 adet yük gemisi, 2 adet tanker ve 7 adet yolcu gemisi alındı. Bu yolcu gemilerinden birisine Ordu Vapuru adı verildi. Artık Karadenize 2 ayrı posta adı altında seferler başlamıştı. Birincisi sürat postası, ikincisi Aralık Postası idi.
Birincisi sürat postası dönüşümlü olarak ege ve İzmir vapurları karadeniz’e ayrılıyor. Her Salı saat 10 da İstanbul’dan başlayan Karadeniz seferi başlardı. En son yükünü ve yolcusunu Hopada bırakır ve aynı güzergahta yolcu ve yüklerini alarak İstanbul’a Pazar günü dönerdi.
Aralık Postası denilen ve 14 gün süren sefer vardı ki bu posta seferi de yine İstanbul Hopa arasında ancak daha çok yerleşim yerlerine uğrayan seferdi ki sefer günü uzundu.
Artık yabancı uyruklu taşımanın yanında Türk Bayraklı gemilerle yolculuk başlamış ve ayrıca rağbet görmüştü. Halkta bir ilgi olmuş Vapur her Limana geldiğinde halk gemileri gezerek meraklarını gidermişler ve gemi yolculuğuna heveslenmişlerdi.
Her limanda mavnalar hazır beklerler ve yolcularını Yüklerini vapura verirler, vapurdan inenleri ve yükleri alırlar karaya çıkarırlardı.
Yine bu mavnalar yük gemilerine yük taşırlar, cankurtaranlık ta ederlerdi. Fındık üretimi ve ticareti geliştikçe mavnalar hayli işler yapmışlardır. Yine 1950 lerden sonra mavnacılık gerileme göstermiş zamanla gelişmelere yenilmişlerdir. Şimdi çocuklumda rıhtıma gidip yük gemilerini ve mavnalardan vinçlerle yük boşaltmaları ve yüklemeleri seyredişimi hatırlıyorum da o günlerin heyecanını hüzünle hissediyorum. Her gemi gelişinde rıhtıma koşar saatlerce mavnaları ve işçileri izler, yolcu vapurunun keskin düdüğünü duyunca Turist gelmiş diye meraklı bakışlarla gemi güvertesindeki insanlarla inenleri merakla süzerdik. Turist neydi, nasıldı, farkımız neydi. İlk defa filtreli sigarayı gördüğümü ve rıhtımdaki insanların cigaretis cigaretis diye bağırdıkları ve turistlerden bazılarının aşağıya sigara attığını hatırlıyorum.
1950—1970 yılları arasında Karadeniz’e Ege ve İzmir adlı 2 ekspres sefer yapan vapur ile hızlı sefer yapan Ordu Vapuru ile birlikte 3 adet sefer vardı. Ordu Vapuru bunlardan daha hızlısı ve çok yük taşıyandı. 1970 yılının başlarında yandı ve tamiratı yapılamadı.
Zamanla diğer vapurlarda kaldırıldı. Denizyolu taşımacılığı Karayolu taşımacılığına yenik düştü. Petrol devleri otomobil kuruluşlarının rant peşinde koşmaları Deniz memleketi olan Karadenizde, ordumuzda deniz yollarını geri plana itmiş, Pahalı ve zor ulaşıma terkedilmişiz. Gerisi malum ; Karadeniz oto yolu, çevre yolu, duble yol çalışmaları devam etmektedir. Bu yol çalışmaları da hiç mi hiç bitmeyecektir. Siyasiler her seçimde vaatlere devam edeceklerdir. Örnek ; Ordu dereyolu projesi….100 yıldan fazla hep vaat hep vaat, Karadenizin tek oto yolu transit yol bitti mi hayır . Biter mi? Hayır…… zamanla araçlar değişecek,gelişecek , istekler değişecek, doğaya bağlı eskiyecek, kullanmaya bağlı eskiyecek, …………………
2.Dünya savaşından sonra deniz gücünü güçlendirmek için Amerikan Marshal yardımı ile 1948 yılında 10 adet yük gemisi, 2 adet tanker ve 7 adet yolcu gemisi alındı. Bu yolcu gemilerinden birisine Ordu Vapuru adı verildi. Artık Karadenize 2 ayrı posta adı altında seferler başlamıştı. Birincisi sürat postası, ikincisi Aralık Postası idi.
Birincisi sürat postası dönüşümlü olarak ege ve İzmir vapurları karadeniz’e ayrılıyor. Her Salı saat 10 da İstanbul’dan başlayan Karadeniz seferi başlardı. En son yükünü ve yolcusunu Hopada bırakır ve aynı güzergahta yolcu ve yüklerini alarak İstanbul’a Pazar günü dönerdi.
Aralık Postası denilen ve 14 gün süren sefer vardı ki bu posta seferi de yine İstanbul Hopa arasında ancak daha çok yerleşim yerlerine uğrayan seferdi ki sefer günü uzundu.
Artık yabancı uyruklu taşımanın yanında Türk Bayraklı gemilerle yolculuk başlamış ve ayrıca rağbet görmüştü. Halkta bir ilgi olmuş Vapur her Limana geldiğinde halk gemileri gezerek meraklarını gidermişler ve gemi yolculuğuna heveslenmişlerdi.
Her limanda mavnalar hazır beklerler ve yolcularını yüklerini vapura , vapurdan inenleri ve yükleri alırlar karaya çıkarırlardı.
Yine bu mavnalar yük gemilerine yük taşırlar, cankurtaranlık ta ederlerdi. Fındık üretimi ve ticareti geliştikçe mavnalar hayli işler yapmışlardır. Yine 1950 lerden sonra mavnacılık gerileme göstermiş zamanla gelişmelere yenilmişlerdir. Şimdi çocuklumda rıhtıma gidip yük gemilerini ve mavnalardan vinçlerle yük boşaltmaları ve yüklemeleri seyredişimi hatırlıyorum da o günlerin heyecanını hüzünle hissediyorum. Her gemi gelişinde rıhtıma koşar saatlerce mavnaları ve işçileri izler, yolcu vapurunun keskin düdüğünü duyunca Turist gelmiş diye meraklı bakışlarla gemi güvertesindeki insanlarla inenleri merakla süzerdik. Turist neydi, nasıldı, farkımız neydi. İlk defa filtreli sigarayı gördüğümü ve rıhtımdaki insanların cigaretis cigaretis diye bağırdıkları ve turistlerden bazılarının aşağıya sigara attığını hatırlıyorum.
1950—1970 yılları arasında Karadeniz’e Ege ve İzmir adlı 2 ekspres sefer yapan vapur ile hızlı sefer yapan Ordu Vapuru ile birlikte 3 adet sefer vardı. Ordu Vapuru bunlardan daha hızlısı ve çok yük taşıyandı. 1970 yılının başlarında yandı ve tamiratı yapılamadı.
Zamanla diğer vapurlarda kaldırıldı. Denizyolu taşımacılığı Karayolu taşımacılığına yenik düştü. Petrol devleri otomobil kuruluşlarının rant peşinde koşmaları Deniz memleketi olan Karadenizde, ordumuzda deniz yollarını geri plana itmiş, Pahalı ve zor ulaşıma terkedilmişiz. Gerisi malum ; Karadeniz oto yolu, çevre yolu, duble yol çalışmaları devam etmektedir. Bu yol çalışmaları da hiç mi hiç bitmeyecektir. Siyasiler her seçimde vaatlere devam edeceklerdir. Örnek ; Ordu dereyolu projesi….100 yıldan fazla hep vaat hep vaat, Karadenizin tek oto yolu transit yol bitti mi hayır . Biter mi? Hayır…… zamanla araçlar değişecek, gelişecek , istekler değişecek, doğaya bağlı eskiyecek, kullanmaya bağlı eskiyecek, …………………
ORDUYA DOĞRU BİR BAKIŞ
ATATÜRKÜN EMRİYLE
YEŞİLYURT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder