ORDU BOZTEPE ORDU İLİMİZİN DOĞUŞU GELİŞİMİ 1883 ÖNCESİ VE SONRASI



                                           
BOZTEPE ORDU İLİMİZİN DOĞUŞU GELİŞİMİ 1883 ÖNCESİ VE SONRASI












-----



1940 -1950 YILLARI





1965--1970 YILLAR





1940 YILLAR








2022 TEMMUZ AYINDA ORDU



Antik dönemde Sinop İlinin kolonisi durumda olan ve Amfiteatr şeklindeydi.

 Boztepenin eteklerinde kurulu bir yerleşim yeriydi.  20. Yüzyıl başlarında Pirinç tarlalarıyla doluydu. Sivrisineklerden dolayı yerleşim zordu ve halk senenin  3/ 4 ünü (yarısından çoğunu) yaylalarda özellikle çambaşında ve Karagöl Yaylasında geçirirlerdi. Ahalinin çoğunluğu  15000 nufusun 5500 ü Rumlardan oluşmaktaydı. 350 Öğrencili POSOMİADİOS Okulu, 150 Öğrencili Karidios Okulu , Anaokulu 150 öğrencilik 5 sınıflı kız okulu bulunuyordu.

Orduda Yunuslar tutulur balık yağı üretilirdi. Bunlarla kundura ve terzilerin dükkanları aydınlatılırdı. 309 tane köy bulunup hayvancılık gelişmiş tereyağ, peynir, yumurta  ihraç ürünleriydi













1800 LERİN SONU  FİDANGÖR MEVKİİSİ 
19 EYLÜL İLKOKULUNUN ÖNÜ

Bugünkü Sırrı Paşa Caddesi  ile Süleyman Felek Caddesinin keşiştiği nokta.




ORDU VE ORDU ADI NEREDEN GELMEKTEDİR.







1243 Kösedağ Savaşından sonra  Anadolu Selçuklu Devleti dağılmıştır. Samsun Canik Bölgesinde  Moğol-İlhanlı Devleti devam etmiştir. Oğuzların üç ok kolundan ve çepni boyundan Hacı Emir oğlu Bayram Bey Mesudiye  (Milas) Kaleköy Merkez olmak üzere  1350 yılında Hacıemiroğlu Beyliği kurulmuştur.

Giresununda bu beyliğe katılması için Bayramlıda 12000 kişilik ordu kurulmuş ve 1396 YILINDA Giresuna sefer yapılmıştır. Bu nedenle buranın adı Ordu ismiyle anılmıştır. Eski Türklerde de zaten böyle karargah kurulan yerlerin Ordu adıyla anılması gelenek olmuştur. Tacettin Oğulları Beyliğinin Çarşambada ki karargahının adıda Ordu ismi ile anılmaktadır.

Ankara Savaşında Hacıemiroğlu Beyliği Timur tarafında yer alıp  hakimiyetini devam ettirmiştir. Çelebi Mehmet yönetimi alınca 1427 yılında bu beyliğe son verdi. Bu bölge 24 idari bölgeye ayrılmıştır.

1-Bölük-i Geriş-i Bucak   ve Bölük-i Niyabet-i Ordu  ------      Şimdiki ordu Merkez

2-Nahiye-i ishefsir    ----------……………… Reşadiye Bölgesi

3-Nahiye-i Milas----------------………………Hamidiye  Mesudiye

4-Vilayeti  Satılmış………-Perşembe, Kızılhisar, Uzunmusa, Mübarek, Işıklı

5-Niyabet-i Hapsamana …----……………..  Gölköy

6-Bölik-i fidaverende ………… ………………  Aybastı , Kabataş

7-Bölik-i Çamaş……………………………………  Çamaş

8-Niyabet-i geriş-i Bolaman ………………..Bolaman

9- Niyabet-i geriş-i İhtiyar …………………...Uzunisa

10- Niyabet-i geriş-i Şuayip………………….Şayip, Güzelyurt

11- Niyabet-i geriş-i sevdeşlü Namı Diğer Ulubbeğlü ………………Ulubey

12-Bölük-i Geriş-i  Bucak……………………….Ordu

13-Bölük-i Bedürlü   ………………………………Ordu

14-Bölük-i Seydi Ali Kethüda    ………………  Bozat (Bulancak )

15-Bölük-i Davud kethüda Niyabet-i  ……   Elmalı

16-Tabi-i Bendehor   ………………………………. Kovanc Bucağı

17- Bölük-i Ebulhayr  ………………………………. Gülyalı

18- Bölük-i geriş-i  Alibeğecel-i ………………… Kabadüz

19- Bölük-i  Fermüd-e……………………………….Günören,ordu merkez, uzunisa

20- Niyabet-i kebsil

21- Bölükl-i Mehmet

22- Kethüda Pir Kadem …….Giresun Merkez ile Bulancakın bir bölümü

1910 yıllarında Gelen Gürcülerle bazı sürtüşmelerde olmuştur. Asayiş ve ekonomik gerekçelerle 1907 –1910 yıllarında gerekli istek RAPORLARI  gerek Trabzona gerek İstanbula bildirerek liva olmak istenmişse de Giresunlularında  kendi başlarına liva olmak istemelerinden dolayı   bu istek kabul olunmamıştır.  1847 YILARINDA Liva olan Ordu zamanla livalığı alınmış, Kaza, Nahiye olmuş. Uzun bir süreçten sonra Ancak yeni Türk Devletinin temelleri atılırken 4 Nisan 1921 yılında  Liva olabilmiştir.












Bugünkü Öğretmenevi ve Atatürk Kültür Merkezi( Halk Evi) olduğu yer.



 SAHİL YOLU YAPILMADAN ÖNCE DENİZ KIYISI



KEÇİKÖY 
OKUL, MESCİT , MEZARLIK




ORDU SAHİL YOLU YAPILDIĞI YIL 
KEÇİKÖY
Atatürk 19 Eylül 1924 yılında Orduya geldiğinde Burayı denizden izlemiş; bağlık,bahçelik  güzel bir küçük yerleşim yerine " Burası Ne güzel bir yer, burası Yeşilyurt ya Yeşilyurt  ......     Bundan sonra adı Yeşilyurt olmuş. 
Günümüzde Bu yerleşim yeri çok büyüdü ve çeşitli isimlerde Mahaller oluştu.
Taşbaşı, Kirazlimanı, Güzelyalı Mahalleleri  ...... Doruk ağaçlarının olduğu yerde Eskiden Bir ahşap Camii, mezarlık, İlkmektep  varmış. 







1883 YANGINI VE  ORDU

1883 Yılında Ordu Büyük Ordu Yangınını yaşamış şehir 2 gün boyunca yanmıştır. Halk Çambaşında olduğu için ölüm olmamıştır. Belkide Bu yangın Ordunun imarı için vesile de olmuş olabilir. O sıralar Ordu küçük Köy biçiminde ahşap küçük yapılara sahip  , plansız yaşama alanıydı. Deniz seviyesinde alçak olduğu için en küçük deniz taşmasında, Yağmurlarda Boztepeden inen sularla göl bataklık haline gelen bir tarlaydı.

1868 yılında Orduda Belediye kuruldu.Bucak Adı da Ordu oldu.

Kazada 2 şadırvan, 3 hamam, 4 medrese, vardı. Nufus olarak 9111 müslüman, 2626 rum, 1991 ermeni vatandaş olarak 13728 kişi vardı. Ordu kazasında Boztepe eteklerinde Zaferi Milli Mahallesi,Ermenilerin yaşadığı Mahaleydi. Düz Mahallede,  Taşbaşında Rumlar yaşıyordu.  Elmalık Mahallesi ise halkı karışıktı.

1880 yangınından sonra Ebniye Kanunu ile şehir imarı başlar. Trabzon Valisi Sururi Paşa Mustafa Efendi, Mühendis Çıngıryan Efendi  18 m cadde ve 12-14 m sokak genişliği biçiminde bir şehir planlaması yaparlar. Bu yıllarda sadece yakında keçiköy meyvelik, temiz, sakin yerdi. 250 civarında hane vardı. Şehrin burada kurulmasını isteyen kurul üyeleri olsa da ileride şehrin büyümesi de göz önüne alınaark Ordu yine aynı yanan yerin düzenlenmesi kararı kılındı. Çambaşı yaylasıda ordudan daha kalabalıktı. Her şey çambaşındaydı. 1800 hane ile bir şehri andırıyordu. Ordu 1883 e kadar Taşınıp durdu. Şimdi ordunun imarı başlıyordu.

 Dere islahları, kanalizasyon çalışmaları , su isale hatları,yolcu ve yük iskeleleri yapımı hızlandı.  Katırcıoğlu Mustafa Ağa, Felekzade Süleyman Efendi, Şair Tıflı  zamanlarında çalışmalar devam ettirilmiştir. Süleyman Felek Şehrin Kurucusu sayılır.

Takıl denilen yer sazlık alandı. Bol sinek üretirdi. Sıtma kol gezerdi ve Millet Kinin peşindeydi. Orta camiiye kadar uzanırdı. Pazar yerleri Şimdiki Osman Paşa şadırvanın yanında kümelenmişti.  Takıl kurutulunca zahşre satış alanı oldu. Unkapanı adını da aldığı söylenir. Mezbahane şimdiki Kasaplar sokağının deniz tarafındaydı. Hamamın yanı.  Burada pavyon, eğlence yerleri gazinolar bulunurdu. Mezbahanın yeri bugün Halk Evi, Öğretmen evidir.

Şimdiki millet düzü deniz seviyesinden iki metre alçak olması nedeniyle devamlı su altındaydı. Belediye başkanı süleyman Felek herkesi göreve çağırıp takıl tarafını  doldurma  çalışmaları yaptı. Ordulu gençlerde bir süre sonra  kızaklarla vagonlarla taş ve çakıl taşıyarak Millet düzü denilen yeri doldurup alanı kazandılar ve orada yıllarca ve aylarca sportif faaliyetler , panayırlar, güreşler, bayramlar yapıldı. Bayramlar ve siyasi söylemlere şahit olundu.

Halkın Pazar yeri olarak yıllarca hizmet etti. Bu yüzden Adı MİLLET DÜZÜ oldu.  Bugün siyasi ve rant yüzden bakımsız haldedir. Yapılmayı düzenlenmeyi bekliyor.

 

İki büyük camii  Atik İbrahim Paşa ( Orta cami )  ve Aziziye ( yalı) camii vardı ve bunlar yangından zarar görmemişlerdi. Takılın sazlık alan olması Orta camiyi 2 günlük yangından Korumuştu. Öteki Cami Hamidiye Cami idi. Hamidiye cami1862 de yapılmaya başladı. Ancak 1882 de Kaymakam (Mir) Mehmet Bey tarafından bitirilmiştir.








1960 yıllarda  Sahil Yolu  Rıhtıma giderken




















Cumhuriyetin ilk yıllarında Ordu da bazı  tarım bilgileri





Ordu Rıhtımdan  ( 1970  yılları ) Atatürk portresi gece tüm sahilden görülürdü.













1800 lerde ordu









Tarihi KEMER KÖPRÜ



1853'de Taşbaşı Kilisesi yanındaki okuluyla beraber Rumlar tarafından yaptırılmış.

ORDU KAZASINDA 1868 YILINDA  

  Kazada 2 şadırvan, 3 hamam, 4 medrese, vardı. Nufus olarak 9111 müslüman, 2626 rum, 1991 ermeni vatandaş olarak 13728 kişi vardı. Ordu kazasında Boztepe eteklerinde Zaferi Milli Mahallesi,Ermenilerin yaşadığı Mahaleydi. Düz Mahallede,  Taşbaşında Rumlar yaşıyordu.  Elmalık Mahallesi ise halkı karışıktı.



1940'da okul kısmı yıkılan kilise 1937-1977 yılları arasında kent hapishanesi olarak kullanıldı. Restorasyonu tamamlanan kilise bundan sonra Ordu'ya Modern Sanat Merkezi olarak hizmet veriyor.






1900 lerde Zaferi Milli ve Taşbaşı Mahalleleri.






1970 lere kadar fındık ayıklama makinası




  Taşbaşı Mahallesi en eski yerleşim yeriydi.
1900'ün başında Ordu Düz mahalledeki Kilisenin orada Makridis Sineması vardı. 




Taşbaşı Mahallesinde Meşhur Tabyabaşı  
ÜÇ KIZLAR  



Bu bölgede 1900 yıllarda askeri birlik varmış. Birlik kalkınca  burası şehrin mesire yeri olmuş. Halk burayı park olarak  kullanmış. Buraya ait türküde bestelenmiş. Aşıkların buluştuğu yer olmuş.

Tabyabaşında üç kız yan yana…

İçlerinden biri hişt dedi bana,  (yada göz etti bana)

Nur olsun seni doğuran ana,

Kız allan pullan gel gel yanıma

…………………………………..

…………………………………………………………………..







1960 lı yıllarda yapılan  ve bugün BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BİNASI olduğu bina.


















                                    ORDU

  





Uzay  ölçümleriden anlaşılacağı üzere ORDU  BOZTEPE   Ortalama 450 m yükseklikte bir tepedir. 

Nizamettin Mahallesi  içinde yer alır.

































2017 ORDU VE İLÇELERİ NUFUSU





Yüzey Şekilleri: Ordu İli Toplam yüzölçümünün % 83.6’sı dağlarla kaplıdır. Dağlar üzerindeki yaylaların oranı % 15.9 ile sınırlı kalırken ovaların oranı ancak binde 5tir.    

    Ordu-Giresun sınır yakınlarında Karagöl Dağı (3.105 m), ilin en yüksek noktasıdır. Daha batıda
Göndeliç Tepe (2.789 m),
Yaylıtepe (2.619 m),
Eğriçu (2.288 m),
Kabaktepe (1.910 m)
Fatsa’nın güneyinde Kuşkayada (1.900 m) yükseltiler görülür.
Fındıkkalan Tepe’de 1.660 m olan yükselti,
Korgan’da 1.000 m,
Kumru’da 750 m’ye düşer.
İlin güneydoğusunda Karagöl Dağları adı verilen, kuzeye doğru hafif eğimli kütle, kıyıdan 50 km içeridedir.
Ortalama yükseltisi 1.500-1.600 m olan kütlenin kuzeybatı ucunda Elmalı Göl yer alır. Buzulların oluşturduğu yer şekilleri göze çarpar.

Bu oluşumlar arasında yer yer duvar gibi dik yamaçların çevrelediği küçük göller (Camiligöl,
Aygır Gölü,
Bağırsak Gölü) vardır.

İl merkezi; Altınordu Merkez İlçesi Kıyıda 450 m yüksekliğinde Boztepe eteklerinde kuruludur. Boztepe, sekiler oluşturarak denize iner.

Başlıca yaylalar, Çambaşı (1.850 m),
Keyf Alanı (1.200 m),
Perşembe Yaylası’dır (1.350 m).
Perşembe Yaylası’nın bir bölümü Yeşilırmak Havzası’na girer.

Irmakların tümü Karadeniz’e dökülür. Genelde yağmurla beslenen ve sağnak yağışlardan sonra taşan ırmaklar kısa akışlıdır.
Melet Irmağı,
Bülbül Deresi,
Civil Deresi başlıca sularıdır.
Melet Irmağı (126 km), 2.400 m yükseltide dağlık alandan doğar.
Bülbül Deresi (60 km), Boztepe’nin doğusunu izleyerek akar, Melet ile Bülbül Deresi arasında akan, 60 km uzunluğundaki
Civil Deresi’nin vadisi tarım açısından önem taşır.
Karagöl,
Gaga Gölü,
Ulugöl
başlıca göllerdir. 136 kmlik kıyı şeridi, genelde dik yamaçlı olup küçük ve sığ koylara rastlanır.






İklim ve Bitki Örtüsü:
    Ordu, Karadeniz ikliminin etkisi altındadır. Kıyı kesiminde kışlar ılıman, yazlar serin geçer, yağış tüm mevsimlere dağılır.
     İç kesimlerde yükselti artışına bağlı olarak sıcaklık düşer, kar yağışı artar, iklim sertleşir. Yıllık ortalama sıcaklık 13-14°Cdir. En soğuk ay ocak, en sıcak ay temmuzdur. Yıllık ortalama yağış tutarı 1.960 mmdir.
     Karadeniz ikliminin, orman yetişmesi için yarattığı elverişli ortam, tüm Karadeniz kıyıları gibi Ordu İlinde de geçerlidir. Ancak, tarla açma, hayvan otlatma, aşırı kesimler nedeniyle günümüzde orman alanları daralmış, verim düşmüş, doğal yapı bozulmuştur. Ormanın kalıntıları ve ormanın kalkmasından sonra zemini kaplayan orman altı çalı türleri ve kısmen Akdeniz çalı türleri hemen her yerde görülür. Geniş yapraklı orman ağacı kuşağı, 1.200-1.300 m yükseltiye kadar çıkar. Daha yukarılar iğne yapraklı ağaçlar, 2.000 mnin üzerindeki yaylalar, zengin çayır otlarıyla kaplıdır. Her mevsim yeşil görünümlü olan ilde, ilkbahar aylarında renklenen yayla bitkileri doğal görünümü zenginleştirir.
    Yapraklı orman kuşağını oluşturan başlıca türler gürgen, kayın, meşe, kestane, kaçaağaç, kızılağaç, kızılcıktır. Yükseklerde karaçam, köknar Karadeniz ardı yamaçlarda meşe ve kurakçıl bitkilerden oluşan bir örtü yayılır.
     Akkuş kayın ormanları, ülkemizin en zengin kayın ormanlarının başında gelir.
Toplumsal Yapı ve Ekonomi: Ordu İlimiz Nüfus yoğunluğu açısından ülke ortalamasının çok üzerindedir
Merkez ile birlikte toplam 19 ilçesi vardır.
       Merkez Altınordu , Ünye, Fatsa, Perşembe en kalabalık;
       Çatalpınar, Gülyalı, İkizce, Kabataş en az nüfuslu ilçelerdir.
        Mesudiye, Perşembe, Ulubey ilçelerinde son on yılda, göç nedeniyle nüfus azalması vardır.

















                            ORDU
            Ordu Kasabası ilk önce Eskipazar’da kurulmuştur. Şimdiki Ordu şehrinin olduğu yerler bataklık  durumundaydı. Bu bataklığın adı da”Bucak “adlı köy  imiş.  Eskipazarın adı da “Bayramlı”kazası  imiş.  Bucak Köyü,  Bayramlı kazasına bağlı köy imiş. Sonraları nahiye olmuştur.
Osmanlı fermanlarında Ordu, Bayramlı Kazasına tabi Bucak Kariyesi  ifadeleri yer almaktadır.
               Bucak “kayabaşı adı ve “Nefsibucak “ adı olarak Ordu yerleşim yeri olarak gelişmiştir. Tapu kayıtları Bucak olarak tutulmuştur. Deniz kıyıları bataklık durumundaydı. (Libiderya  sahili durumu)  Denizcilik ve vapur  dolayından ticaret ve ulaşım  nedeniyle Bayramlı Kasabası  artık 1800  -1805 yıllarında Bucak kasabasına taşınmaya başlamıştır. Evler ahşap küçük kulübe halindeydi. Halk Türklerden, Rum ve Ermenilerden teşkilederdi. Bataklıklardan dolayı sivrisinek ve sıtmadan durulamıyordu. Şimdiki Akyazı Mahallesi  pirinç yetiştirme alanıydı. Ordu Kasabasının havası bozuluyordu. Bu yüzden Nisan Ayı gelince Tüm halk Çambaşına çıkardı. Öyleki Ordu Hapishanesi bile Çambaşına taşınırdı. Çambaşının nüfusu başka il ve kasabalardan gelenlerle birlikte  3-4 bin kişi olarak canlılık gösterir panayır haline dönüşürdü. Bu durum güz aylarına kadar devam ederdi. Sıtma ve kötü havadan dolayı Pirinç tarlalarından  vaz geçilince Ordu yerleşiminde gelişmeler sağlandı. Bataklıklar kurutuldu, sokaklar düzeltildi, hava düzeldi ve böylece Ordunun Yaz aylarında tamamen Çambaşına taşınması durdu. Ancak yaylacılık devam etti. 



ORDU' NUN İL OLUŞ KANUNU



ORDU BOZTEPE

NİZAMETTİN MAHALLESİ YILLARA GÖRE EMLAK RAYİÇ FİYATLARI 










 4 YILDA BİR BELEDİYE KOMİSYONUNCA YENİLENEN 2018 EMLAK DEĞERLERİ  2017 YE GÖRE % 500--600 GİBİ AFAKİ BELİRLENEN EMLAK FİYATLARI  MECLİSTEN GEÇEN  TORBA YASAYLA DURUDURULMUŞ 
                         EN FAZLA 2017 YE GÖRE  % 50 ARTMIŞTIR.
2019 yeniden değerleme ile % 11,865 olarak  emlak rayiç fiyatları belirlenmiştir.




Ordu ili, Türkiye'nin Karadeniz bölgesinde yer alan, doğusunda Giresun, batısında Samsun, güneyinde Sivas ve Tokat illeri ile komşu şehirdir.

Fındığı ile ünlü olup Türkiye'nin fındık üretiminin çoğunu karşılamaktadır.

Ordu il merkezi 41° kuzey paraleli ve 37° ve 38° doğu meridyenleri arasında, Karadeniz Bölgesi'nin, Orta ve Doğu Karadeniz bölümünde yer almaktadır.









Ordu, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık otuzuncu şehri. 2015 itibarıyla 728.949 nüfusa sahiptir.
Karadeniz Bölgesinde yer alan ilin kuzeyinde Karadeniz...









Ordunun bugünkü yerinde 1800 li yılların başında Ordu diye bir yer yoktu. Buralar Ormanlık, çalılık, çayırlık, bataklık idi. Meralar boldu. Şimdiki Eskipazar da yerleşim vardı ve adı Bayramlı Kasabası idi. Bugün burada Meşhur Eskipazar Camii , mezarlığı bulunmaktadır. Buranın halkı Orduyu  kereste deposu, hayvancılık için mera, ürün için tarla  olarak kullanıyordu. Mal sahipleri malını korumak ve işleri daha iyi yapmak için orduda da yapılar yapmaya başladılar. Zamanla cadde ve sokaklar oluştu. Ancak çok bakımsızdı. Yağmur yağınca  çoraktan geçilmez, sıcakta tozdan durulmaz, yapılar ahşap ve düzensizdi. Tarlalar prinç ekimi ile  sivrisinek yuvası ve dolayısıyla sıtma derdi ile durulmaz haldeydi. Şimdiki belediyenin olduğu yerlerde tek tük evler, binalar vardı. Tahıl pazarının olduğu yer bataklık, adam boyunda sazlık ve avcıların  ördek avladığı yerdi. Unkapanı denilen bir yerde  mısır, fasulye, ceviz, un, armut satılırdı. Burasıda Adliye binasının yanındaydı.(Alipaşazadelerin Konağı )






İki tane büyük Camii vardı. Yalı Camii ve İbrahim Atik Paşa (orta camii)  ve Hacı kadir ağa çeşmesi  ile Maviş Çeşmesi vardı.
Ordu O yıllarda deniz seviyesinin altında olduğundan deniz arada bir şehre baskın yapar, Saray Hamamına kadar su içinde kalırdı. Bu durumda Ordunun  çamur, çorak içinde kalmasına sebep olurdu. Fırtına  ne kadar devam ederse çile o kadar devam ederdi. “ Büyük Ordu Yangınından sonra yeni yerleşimde  Ordunun bu kısımları takıl sazlığı  kumla dolduruldu.”
Şehirde eczane yoktu. Kinin ve bazı ilaçlar belli bir kimseden ( attar ölmezoğlu adlı dükkan ) temin edilirdi. Kostaki adında bir doktor vardı. Sıtma ilacı Kinin en değerli ilaçtı. Sivrisinekler bataklıkta,şimdiki Akyazı , Melet havzasında  yetiştirilen prinç tarlalarında sivrinekler  ürer halkı  ızdırap içinde bırakırdı.
1800 li yıllarda eğitimde zayıftı. İki tane ilk islam mektebi vardı ki Kuran ve Elifba okutulurdu.
 Bir Ermeni ve  üç tane de Rum mektebi vardı.  Muallimler seyyar gezer Hafızlardı. 6 Ay çalışırlardı. Şehirde bir de medrese vardı.   
Yine 1800 lü yıllarda Keçiköy sakin, ormanlık, bağlık, 250 hanelik civarında bahçelik yerdi. Çok meyve bahçeleri vardı. 
Bu yıllarda Ordu yazın kalınabilecek yer değildi. Sıcak, toz- toprak, çekilmez haldeydi. Halk yazı çambaşında geçirirdi. Çambaşı  bir şehir gibiydi. Ticaret canlıydı. 1800 civarında  hane vardı. Hükümet  resmi daireler bile  çambaşındaydı. Bir kaymakam vekili dışında kimse Ordu’da kalmazdı. Hapishane bile giderdi. 1300 yılına kadar ( 1883 ) bu böyle devam etti.  
Görüldüğü gibi ürünler arasında fındık geçmedi. Ordu Fındıkla  büyük Ordu Yangınından sonra  tanıştı. Ordu Zaten her şeyini belki Büyük Odu Yangınına borçludur diyebiliriz.  Büyük nakliyatlar deniz yoluyla yapılırdı. Karayolu  hiç yoktu. Küçük yelkenliler  hamallar ticaretin elemanlarıydı. Ticaret  Rusya odessaya  yük taşır oralardan gaz, buğday unu getirirlerdi.
Bir okka yağ 5 kuruş,  1 okka şeker 90 para, 1 okka ekmek 43 para, 1 teneke gazyağı 12 kuruş,  bir bakraç yoğurt 50 para, 1 okka cevişz 60 para, 1 okka fasulye 50 para,  1 batman mısır unu 4 kuruş, 1 batman buyday unu 10 kuruştu.
Bu durum 1882 yılı Büyük yangına dek sürdü. Halk Orduda yaşayamaz olunca yazın tüm halk olarak Çambaşı ve Karagöl Yaylalarına çıkmak zorundaydı. Mayıs başında yayla göçü başlar, ekim Ayında tekrar Orduya gelinirdi. Ordunun 4-5 ay sessizliği sessizliği bozulurdu.
İşte büyük Ordu Yangını böyle Ordunun boş olduğu bir ramazan yaz ayında çıkmış, bir gün bir gece devam etmiş, orduda bulunan  kişiler Boztepe Sırtlarına çıkarak seyretmekten başka bir şey yapamamışlardı. Milletin yaylada oluşu  can kaybını önlemişti. Sadece  Hamidiye Cami ile İbrahim Atik Paşa Camii yanmamıştır.
Yangından sonra Şehrin imarı için devlet tarafından Horasanyan adlı bir kimse görevlendirilmiş, eski dükkan sahipleri de dinlenerek  şehir taslağı yapılmış taştan evler, dükkanlar yapılmaya geçilmiştir.
KİMBİLİR “BÜYÜK ORDU YANGINI “ ORDU  İLİNİN KURULUŞU GELİŞİMİ AÇISINDAN HAYIRLI OLMUŞTUR


BÜYÜK ORDU YANGININDAN 

SONRA ORDU 

1880   li yıllarda Belediye Başkanı katırcızade  Mustafa Ağa (1882—1884 ) idi.






PROTESTAN            NÜFUSU      240
Toplam olarak Ordu Merekzde 1161 hane ve  5923  kişi vardı.
O yıllarda çambaşı Ordudan daha kalabalıktı. Çambaşında 1800 hane olduğu  ve yazın vilayetin


1299 (1880)  Büyük Ordu yangını çıkmıştır. Bugünkü sırrıpaşa caddesinde  şimdiki Osmanlı  döner evinin olduğu yerde Pavli adında bir rumun fırınında çıkmış ve tüm Ordu yangını 2-3 gün devam etmiştir.temmuz ve ramazan ayı olduğu için Orduda kimse yoktur.Şehir tamamen yanar. Halkın dilinde dolanan bir dedikouya göre Yangını Felekzade Süleyman  bekçibaşına yaktırmıştır. Söylentiye göre Yaylaya giderken kömür pazarındaki dükkanımı geri dönüşte görmeyeceğim dediğidir. Ama tüm araştırmalara göre doğruluğu kanıtlanamamıştır.





Yanan şehir planlaması için Trabzondan Mühendis  Horasancıyan gelir. şehrin  ipek kağıt üzerine  1 / 500 ölçekli  haritası 22 Ekim 1883 tarihinde  hazırlanır  ve planı çizilir. Herkese yeri gösterilir. Bu haritaya göre şehir üç cadde üzerine   planlanmıştır.  Hamidiye caddesi, Sırrı paşa Caddesi ,  Osman Paşa Caddesi
Hamidiye Caddesi,   sonra Sadri Aka Caddesi  ;  Şimd ise Süleyman felek Caddesi ( Fidangörden  Köprübaşına kadar )

 Sırrıpaşa Caddesi, Trabzon valisi iken  1885 yılında Ordu sivas yolunu açan  Sırrı Bey in adı.Şimdi Fidangör olarak geçmektedir.

Osman Paşa caddesi   Tahıl pazarının güneyinden geçen caddedir. Adını  Haznezedarzade Osman Paşa dan almaktadır. 1828--1841



                            1912 YILLARINDA ORDU
Abdullah Cevdet ORDU hakkında yaptığı geziden 10 ay sonra yayınladığı seyahat anılarında tuttuğu notlarda Ordu hakkında bilgi vermiştir.
Ordu  “Trabzon ile Giresun arasında sahili bir şehirdir” diye başlamaktadır. Merkez vilayet olan Trabzon’a uzaklığı deniz yoluyla 12 saat olup, arızalı bir zemin üzerinde kuruludur.
Ordu’nun beş nahiyesi olduğunu ifade etmiştir. Bu nahiyeler Perşembe, Bolaman, Sulubey, Ispaca yahut İbastı, Hapsamana’dır.
“Ordu Kazasının Nüfusu” başlığıyla verdiği bilgilere göre Ordu hakkındaki nüfus bilgilerini Vital Cuinet’in 1892 yılında yayınlanan “La Turquie d’Asie” adlı eserindeki bilgilere dayandırmaktadır.
Buna göre Ordu merkez nahiyesinde
          16.415 erkek              15.681   kadın        olmak üzere toplam
           32.096           kişi yaşamaktadır.
 Perşembe nahiyesinde
           8.643 erkek,   8.566 kadın;
Bolaman nahiyesinde
            6.946 erkek         6.383 kadın;
Sulubey nahiyesinde
              5.674 erkek,           5.494 kadın;
Hapsamana nahiyesinde
                6.748 erkek,    6.577 kadın ve
İbastı nahiyesinde
                   5.460 erkek,    5.206 kadın yaşamaktadır.
Ordu’nun 1892 yılı nüfusu böylece
                   49.887 erkek,           47.907 kadın    =    97.791   kişidir.
Bu rakama Çerkez göçmenleri ve Gürcülerden oluşan yabancıları katan Abdullah Cevdet Ordu’nun nüfusunu 105.000 olarak vermektedir
                  1904  --1906   YILINDA ORD
1906 yılında 18.594 hanelik bir kaza olan Ordu’nun nüfusuyla ilgili  BİLGİLER
1904 yılındaki resmi nüfus istatistiklerine göre Ordu kazasının toplam nüfusu 119.145 idi. Bunun
                94.974’i Müslüman,
                14.188’i Rum
                  9.983’i de           Ermeni idi.
Ordu merkez kazası köylerle birlikte 39.762 nüfusa sahipti. Bu nüfusun
                26.796’i Müslüman, 
                7.238’i Rum ve
                5.728’i de Ermenilerden oluşmaktaydı.

1914 yılında Ordu’daki Protestan cemaatinin nüfusu 1.211 olarak kayıtlara geçmiştir. Abdullah Cevdet’in verdiği rakamlar Vital Cuinet tarafından verilen ve 1880 yılına ait rakamlardır. Ordu’da o yıllarda kalabalık bir Rum nüfus yaşamaktaydı. Abdullah Cevdet’in Ordu’nun nüfusu hakkında verdiği bilgileri dayandırdığı
Vital Cuinet 1880 yılında Ordu’ya Duyunu Umumiye memuru olarak gelmişti. Osmanlı topraklarında incelemeler yapan Vital Cuinet, Ordu’nun bu yıllarda altı mahallesi olduğunu yazmaktadır. Bunlar;
Rum, Ermeni, Pürifikasyon, Sen Nikola, Müslüman ve Protestan mahalleleridir. Rum mahallesinde 758, Pürifikasyon mahallesinde 1709, Sennikola mahallesinde ise 600 Ordulu Rum yaşamaktadır. Müslüman mahallesinde 913 Müslüman, Ermeni mahallesinde 1.703 Gregoryen Ermeni yaşamaktadır.
Protestan mahallesinde ise Ermeni ve Rum karışık 240 Protestan vardır. Böylece Ordu merkez nüfusunun 5.923 olduğunu görüyoruz.
Eğitim faaliyetleri hakkında “Ordu’da Maarif” başlığı altında bilgiler veren Abdullah Cevdet, Ordu kaza merkezinde 10 okul olduğunu yazmıştır:
“Bunun sekizi zükur (Erkekler), ikisi inas (kadınlar) için bunların 3’ü Müslümanların, 4’ü Rumların, 2’si Ermenilerin, 1’i Protestanlarındır. Müslümanların bir Rüştiye Mülkiye Mektebi vardır. Muhassasatını (ödeneğini) hükümet verir. Diğer mektepler ahalinin ianesiyle (halkın yardımları) yaşar.”
Abdullah Cevdet, Ordu’daki Rum cemaatinin, kilisede toplanan sadaka, bağış ve yardımlarla 3 erkek, 1 kız okulunu ayakta tuttuklarını ifade etmekte, bu okullar içerisinde en önemlisinin sahildeki kilisenin yanındaki okul olduğunu belirtmektedir:
“Rumların başlıca mektebi Psomides isminde Ordulu bir zat tarafından dört bin liray-ı Osmanî sarfıyla vücuda getirilmiş muazzam bir binadır. 160 talebesi vardır. 3 muallim tarafından tedris olunurlar. Rumların kız mektebinde 90 şakirt vardır. Ermenilerin mektebine 230 talebe müdavimdir. Ermenilerin kız mektebine 140 hanım kız devam eder. Hıristiyan mektepleri ait oldukları cemaatler tarafından iaşe ve idare olunur.”
Abdullah Cevdet gezi notlarında “Ordu’nun Ziraati” başlığında bilgiler vermiş ancak fındık konusuna hiç değinmemiştir. Oysa 1900 yılında Ordu’da üretilen başlıca tarım ürünleri
8.000.000   kıyye mısır,
2.000.000   kıyye fasulye
1.000.000   kıyye fındıktır.
Abdullah Cevdet, Ordu’da ziraatın çok ihmal edildiğini belirtmekte ve “büyük miktarda mısır buğdayı ve fasulye hasat olunur” demektedir. Başlıca bu iki üründen başka “buğday, arpa, pirinç, çavdar, yulaf, kenevir, pamuk çekirdeği ila-ahir dahi zürû’ ve hasat edilir” diye not alan yazar,  “Hayvanat-ı ehliyesi külliyetli koyun vardır. Ala tereyağı peynir yapılır. Yapağı memleketin başlıca servetini teşkil eder. Tavuk dahi ehemmiyetli miktarda beslenir. Pek çok yumurta ihraç olunur” bilgisini eklemektedir.
Ordu’daki ormanlarda “ayı, kurt, yabani domuz, tilki, çakal, yabani kedi, yabani keçi vesaire hayvanat çoktur” bilgisini veren Abdullah Cevdet, Ordu kazasının ormanla çevrili olduğunu yazmaktadır.
Yazara göre Ordu’nun yol sorunu bulunmaktadır. Ordu Sivas’a bir şose ile bağlanmaktadır.
Su, başlıca sıkıntılardan birisidir. “Şehrin içindeki çeşmeler yazın kurur, ahali içecekleri suyu (Keçiköy)ünden getirmeye mecbur oluyorlar. Fakir ahali sarnıç suyuyla iktifa ederler.”
Gezi notlarında, Ordu’da “Sanayi hemen hemen hiç yoktur. Vaktiyle mahalli madenlerden çıkan bakırdan hayli mamulât vücuda getirirlerdi. Ağaçtan kürek ve yaba imal ve ihraç olunur” denilmektedir.
Abdullah Cevdet 1912 yılının Ordu’su hakkında Ticaret-İhracat, Sefain, Aşar ve Ahval-i Sıhhiye konularında da bazı bilgiler aktarmaktadır.
Buna göre başlıca ihracatı mısır buğdayı, fasulye, kenevir-i yük, ceviz, kenevir kendir tohumudur.
Rus, Luid, Seyrü Sefain vapurları Ordu’ya her hafta uğrar. Her sene dört yelken gemisi, Ordu’ya muhtaç olduğu tuzu getirir. Ordunun mültezimlerinden aşar bedeli olarak hükümet, senesine göre beş bin lira kadar bir meblağ alıyor.
“Ahval-i Sıhhiye” yani sağlık durumu başlığında verilen bilgilere göre “şehrin etrafındaki bataklıklar ahaliyi kemal-i şiddetle kırmaktadır.”  Abdullah Cevdet, İçtihad dergisindeki Ordu gözlemlerine sağlık durumu hakkında yazdığı şu cümlelerle son verir:
“Hummay-ı tifoidi de hatırını saydırır. Anadolu’da sıtmanın tahribatı, Şüphesiz Balkan Muharebesi’nin ve Yemen melhamesinin tahribatından hiç aşağı değildir. Şu kadar ki hummay-ı merzagînin mitray yüzleri, şarapnelleri işitilmez ve gözle görülmez. Onu mikroskop ile ve mikroskop gözler görür, ‘mikrofon’ kulaklar görür!ORDU TARİHİNE AİT NOTLAR

Bir çadırdan bir cihana...

n olduk” ve  “Bir bucaktan bir vilayet olduk” 

“ ORDU: Yükselme, ilerleme sebeplerini ezelden hazırlamış , Cumhuriyette bu tabiat sırrını bulmuş , zengin bir bağırdır” 




Orduda matbuat : Meşrutiyetten sonra  Biri Rumların “Ağyazar”; diğeri Ermenilerin “Petek” diye  2 tane matbaa vardı.Bunlar ayak pedallarla çalışan  dikiş ve belfura makineleriydi.  Bunlardan Petek  matbaası Kurtuluş savaşı sırasında çok işe yaramıştı.




Gazi Kütüphanesi: Ordu da İlk Kütüphane gazi kütüphanesi adında  1926 yılında kurulmuştur. 1930 yılında halk odaları ile halka açılmıştır. 1933 yılında Kitap sayısı 1501 ,  okuyucu sayısı 39395  kişiye ulaşmıştır.





----------Cumhuriyetin  ilk on yılında Ordu -yol  durumu





Cumhuriyetten önce Ordu ilinde 71 km uzunluğunda Ordu Mesudiye Yolu; 1880 yılı


                                    16 km uzunluğunda ordu Perşembe   Yolu ( vona )   yılı


                                     85 km uzunluğunda Ünye-Niksar yolu. 1880 yılı                       vardı ve bakımsız olduğunda ulaşım zordu..


Cumhuriyet kurulduktan sonra bu yollar amaeliye usulü ( halkın zorunlu işçiliği ) ile onarıldı ve geliştirildi. Daha kullanışlı hale getirilmişlerdir.


Bu çalışmalarda 104 adet menfez, ahşap ve kargir köprüler, yapılmıştır.Yemişli deresinde 45 m uzunluğunda Dedeli Köprüsü ; Civil deresinde 3 gözlü  53 m uzunluğunda  kargir köpüler önemlileridir.


Ordu Vona yolunda da yollar tamir edilmiş, geliştirilmiş Perşembe ve kocal derelerine kargir ayaklı  portreli köprüler ve  42 adet küçük köprü ve menfezler yapılmıştır.









ORDU VE MÜBADEEL OLAYI

                                            1923—1927   MÜBADELE OLAYI

           Ordu şehrinin etnik, sosyal ve kültürel yapısı üzerinde önemli değişiklikler oluşturan olaylardan birisi 1924yılında yaşanan Nüfus Mübadelesidir  Mübadil mübadele olmuş kişi demektir






            Lozan Barış Anlaşması'na eklenen “Türk ve Rum Ahalinin Değişimine İlişkin Sözleşme Ve Protokol" uyarınca 1924 yılında Ordu'ya gelen Selanik Mübadilleri'nin 1248  kişidir.




.
           Yunan Ordusunun Anadolu’dan yenilerek ayrılmasından sonra, 1922 yılında Türkiye’de yaşayan Rumlardan 1.000.000 kişi kendi imkânlarıyla Yunanistan’a göç etmişlerdi. Aynı yıllarda Bulgaristan ve Bolşevik Devrimi üzerine Rusya’dan 1.200.000 göçmen Yunanistan’a sığınmıştı. Bu durum Yunanistan’da göçmenlere barınabilecekleri ev, geçimlerini sağlayabilecekleri bağ, bahçe ya da iş bulunması gibi sorunlar ortaya çıkarttı.
Yunanistan’da yaşayan çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Müslümanlar ise henüz Türkiye’ye göç etmemişlerdi. Yunan hükümeti gelen Rumları Türklerin yaşadıkları köylere ve hatta evlere yerleştirdi. Bir evin yarısını Türk aile yarısını da Rum aile paylaşmak zorunda kaldı.
Yunan delegasyonu, Yunanistan dâhilinde bulunan 400.000 Türkün meskenlerini Rum göçmenlere bırakarak Türkiye’ye göçürülmelerinin zorunlu kılınması istedi.

              Türkiye Yunanistan sınırları içinde kalan Türkleri koruyamayacağını anlamış, nüfus mübadelesini kabul etmediği takdirde Türkiye’den Yunanistan’a giden yaklaşık 1.200.000 Rum’un geri dönmesi için İtilaf devletlerinin baskısı ile karşılaşacağını görmüştü.

               Ayrıca Türkiye nüfusunu homojen(aynı türden) hale getirmek ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında en az % 30 azalan Anadolu nüfusunu artırmak amacıyla mübadele fikrine olumlu bakmaktaydı.
30 Ocak 1923 tarihinde “Türk ve Rum Ahalinin Değişimine İlişkin Sözleşme Ve Protokol” imzalandı. Mübadele Protokolü ile , Batı Trakya hariç Yunanistan’da yaşayan müslüman halk ile İstanbul hariç Türkiye’de yaşayan Ortodoks hıristiyanlar karşılıklı olarak zorunlu göçe tabi tutulmuşlardır.




                    Göçmenleri taşıyacak vapur şirketleri için ihale açıldı. Yunanistan’dan getirilecek Müslüman göçmenler; Selanik’ten Tekfurdağı’na, Kalikratya’dan İstanbul ve Mudanya’ya, Kavala’dan İstanbul, Zonguldak, Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, İzmit, Gelibolu, Tekfurdağı, Bandırma ve Burhaniye’ye; Girit ve Kandiye’den, Mersin, Silifke, Marmaris, Bodrum, Ayvalık, Çanakkale ve Erdek iskelelerine boşaltılacaktı.


                Aylar süren bekleyişten sonra Gülcemal Vapuru, göçmenleri Samsun aktarmalı olarak Ordu’ya getirdi. Ordu ve Samsun bölgesine Yunanistan’ın Drama ve Kavala bölgelerinden Türkler gönderilmişti


              Göçmenlerin yerleştirilmeleri için 10 bölge belirlendi. Bu bölgelerde “Mübadele-i Ahali İmdadı Sıhhiye Heyetleri” oluşturuldu. Ordu’da kurulan heyetin başkanlığını Eczacı Şükrü(Deniz) yapıyordu.

               Vapurlarla Ordu iskelesine getirilen mübadillerin kimlikleri Göçmen Komisyonu mensuplarınca tespit ediliyordu. Kabullerinde sakınca görülmeyen göçmenler ise defterlere kaydedilerek kendilerine göçmen olduklarını belirten bir kimlik kartı veriliyordu.

.
               Akdeniz Vapuru 1924 yılının Nisan ayında Ordu’ya 801 mübadil ve 152 hayvan, Fatsa’ya 493 Dramalı mübadil ve 80 hayvan ve de Ünye’ye 854 mübadil, 92 hayvan ve 16 araba getirdi.

                  Ordu iskelesine çıkarılan mübadiller geçici olarak şehirdeki cami ve medreselere yerleştirildiler. Mübadillerden yardıma muhtaç olanlar iaşeleri İskân Müdüriyetinin iaşe tahsisatından karşılandı. Ancak ödenek yetersizliğinden dolayı mübadillere verilen iaşe bedellerinde zaman zaman kesintiler oldu.
Mübadiller alınan önlemler sonucunda hızlı bir şekilde iskân yerlerine sevk edildiler. 28 Haziran 1924 tarihi itibariyle cami ve medreselerde barınan mübadil kalmamıştı.

              Ordu Köy Hizmetleri Müdürlüğü arşivlerinde mübadil, göçmen ve mültecilere ait 327 kişisel dosya vardır. Bu dosyalardan 135 tanesi 1925 tarihinden önce Ordu’ya gelen göçmen, mübadil ve mültecilere aittir.135 haneden 116 hane Selanik, Drama, Manastır, Kayalar ve Golos mübadilidir.


               1923-1933 yılları arasında Ordu’da 332 hane de 1438 mübadil iskân işlemi görmüş, bu ailelere 389 ev, 178 dükkan, 148 arsa ve 113.997 dönüm toprak dağıtılmıştır.
Ordu ilinde göçmenlerin yerleştirildiği mahalleler şunlardı; Taşbaşı, Yalı, Düz Mahalle, Elmalı, Bucak, Aziziye, Şarkiye Kavanos, Yılmazlar(Ünye),Saray.
              Göçmenler ayrıca şu köylerde iskân edilmişlerdi; Ağçaalan, Eyüplü, Turnasuyu, Kuşçuören (NİZAMETTİN MAHALLESİ ), Eskipazar, Tekke, Efirli, Fernik, Gürze, Karacaömer, Neneli, Ebülhayır-Çitlikıran, Mustafalı, Kiriş, Yağızlı, Boztepe, Delikkaya, Bahçe, Kıran, Tepe-i Bala, Kısacık, Yaraşlı, Karapınar, Bayramlı, Menşa(Kökenli) Kiraztepe, Artıklı, Çavuşlar, Uzun Mahmut ve Yemişli.


       Mübadiller Rumlar tarafından terk edilen meskenlere yerleştirildiler. İskân edildikleri yerleri izinsiz terk edenler                                         Mübadele ile göç eden Türkler, yüzyıllardır yaşadıkları köylerini, kasabalarını, evlerini, tarlalarını, su içtikleri çeşmeleri, diktikleri ağaçları, tarladaki ürünleri bırakarak Ordu’ya geldiler

        Ordu’ya gelen göçmenlere, yaygın adlandırmayla Drama Mübadillerine Ordulular ellerinden gelen yardımı yaptılar. Onların kurmaya çalıştıkları yeni hayatlarına olumlu katkı sunmaya çalıştılar. Bugün Ordu’da iş dünyasında, siyasette öne çıkmış mübadil ailelerin mensupları bulunmaktadır. Hiçbir ayrım yapılmaksızın Selanik Mübadilleri, Orduludur ve Ordu kent kültürüne önemli katkılar yapmışlardır.



 




1930 YILLAR ORDU
Bugünkü Atatürk Kültür Merkezi 'nin ilk yapılış görünüşü.HALK EĞİTİMİ MERKEZİ olarak uzun yıllar Halkın aydınlanması için kullanılmıştı. 2000 li yıllarda aslı bozulmadan  tadilat görüp bugünkü ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ Adını aldı.

Yanında şimdiki Öğretmen evinin olduğu ağaçlık  kısım.Öğretmen evi 1970 li yılların sonunda  iki katlı yaılmıştır. 2000 li yıllarda bugünkü öğretmenevi yapıldı.



Bunlardan başka Melet Köprüsü, Ağcaova Köprüsü yemişli Kayacık Köprüsü, Bolaman köprülerinin yapımı da başlanmış ve bitme aşamasına gelmiştir.







Ordunun  eski Meşhur deresi; Bugünkü Bülbül Deresi

Elmalık Mahallesi ;  Bucak Mahallesi ; İleride Selimiye Mahallesi





Şehir İmar durumu


Ordu İl olduğu yıllarda  kısmen bataklık, kumluk şehir görünümündeydi. Sarray, Şarkiye, Düzmahalle, Zaferi Milli  Mahallerinde yol düzeltme ve 10295 m kaldırım çalışmaları ve diğer yerlerde de  3750 m olmak üzere hatırı sayılır kaldırımlı yol çalışmaları başarılmıştır Ayrıca Bu çalışmalar sırasında eski mezarlık olup kullanılmayanlar ile Hükümet Caddesinin her iki tarafındaki bataklıklar ile beraber toplam 28700 m alan kurutulmuştur. Hamam deresinin ıslahı yapılmış Saray Sokağı, Gümrük Caddesi, Düz Mahalle, Sırrıpaşa cad,  kanalizasyon çalışmaları tamamlanmış 1320 m kanallar tamir edilmiştir. 862 m  de yeni kanallar yapılabilmiştir.


Hükümet Binası önündeki alan park haline getirilmiş ışıklanmıştır.Yine belediye Binası yapılmış ve  önüne  havuzlu umumi park yapılmıştır.


Spor alanı için doldurulan alan üzerine 800 m lik bir futbol sahası ayrılmıştır.


Tahıl pazarında tahıl ( zahire hali) yapılmış, iskeleler yapılmıştır.


Belediye temizlik işleri önceden muakkat (geçici işçilerle) yapılmakta iken düzene sokulmuş temizlik memurluğu ve kadrosu kurulmuştur.


Esnaflarda  kayıt ve denetim altına alınmış bir düzene oturtulmuştur.





Ordu da su kıt sayılırdı. Halkın içme suları sağlıksız koşullarda sağlanıyordu Keçiköy suyu kaynağında temiz olsa da şehre geldiğinde  sağlıklı olamıyor çeşitli hastalıklara sebep oluyordu.





Belediye  1200 uzaklıkta bulunan Taşhane deresinden SU GETİRTTİ. Bu suları şehir içinde 4900 m demir borularla dağıtımını sağladı. Suların tahlil araştırmaları ile sağlık önlemleri alındı.  Zamanla bu su yetmeyince  şehrin 16 km uzağında  Akobuz ( Nazif Bey ) suyu denilen su getirme çalışmaları da başladı.Bu suyun 25000 nufusa yeteceği hesaplanıyordu.





Ordu da elektrik yoktu. Aydınlanma 5 numaralı gaz lambaları ile yapılmakydı. Cumhuriyetle birlikte 100 beygir gücünde ve 200 beygir gücüne erişebilen tertibat 21/4/1930 tarihinde kurulmuş şehir aydınlanır duruma gelmişti. Belediye bu iş için 130000 lira masraf etmiştir.
                                                                      





                                                               1906 YILI ORDU





                                                             1920 YILI ORDU






                                                           1933 YILI ORDU


              1876 da yürürlüğe giren idarei nevahi nizamnamesi ile kaza durumunda iken adı 1869da Ordu kazasına ;Vona (Perşembe)-Ulubey-Hapsama(Gölköy) ve Bolaman bucakları bağlandı.


Ordu kasabası 1883 yılında çarşısında çıkan bir yangınla büyük bir felakete maruz kalmıştır. Yangından sonra yeniden kurulan çarşı , muntazam caddelerle süslenmiş , çarşı içinde ve yakınındaki birçok bataklık kurutulmuş , deniz seviyesinden alçak olan bazı kısımlar kumlarla doldurularak fırtınalı havalarda denizin çarşıya basması önlenmiştir.


 Bu tarihlerde , şehrin düz mahalle ve Elmalık mahallesinde Rumlar ,


Zaferi Milli , Taşbaşı Mahallelerinde Ermeniler Türklerle bir arada yaşıyor,


Diğer mahallelerde Kiraz limanı, Saray , Selimiye, Bucak ise tamamen Türklerle meskun bulunuyordu.


Ordu 1920 yılına kadar kaza olarak kaldıktan sonra 17 Nisan 1920 tarih 69 sayılı (Ordu müstakil livası teşkiline dair kanun)la Merkezi Ordu olmak üzere , Canik (Samsun) sancağına merbut Fatsa ve Ünye kazalarının raptı ve ilhakı suretiyle Ordu Livası teşkil edilmiştir.



ORDU ADI NEREDEN GELMEKTEDİR?




Ordu İli’nin adının nasıl verildiği hep sorulmuş ve çeşitli efsaneler, hikayeler anlatılmıştır.Son zamanlarda bazı tarihçiler Osmanlı Tahrir Defterlerine ulaşabilmişlerdir.Bu Tahrir Defterlerinin günümüz Türkçesine çevrilmesiyle bazı bilgiler, gerçekler açıklığa kavuşmuş ve bu konuda ileri sürülen diğer görüşler büyük oranda çökmüştür. 


Ordu, Türkçe bir kelimedir. Sözlük anlamı, bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü veya bu kuvvetlerin bir bölümüdür. Amaç ve nitelikleri yönünden benzer insan topluluklarına ve çok sayıda kalabalığa da bazen ordu denildiği olur. Ayrıca Türkmen beylerinin ikamet merkezilerine “Ordu” denirdi


Ordu, Osmanlı arşivlerindeki belgelere göre Türkler tarafından kurulmuş bir yerleşkedir. İlk çağ ve Orta çağda bugünkü Ordu’nun kurulduğu yerde aynı adla anılan antik bir kalıntı yoktur. Günümüzde Ordu yakınlarında Bozukkale olarak adlandırılan antik “Kotyora”nın Ordu ile hiçbir tarihi bağlantısı bulunmadığı iddia edilmektedir.


Ordu YöresiniTürkleştiren Hacı Emiroğulları Beyliğidir. Ordu yerleşkesi  Hacı Emiroğullarının en parlak dönemi olan Süleyman Bey zamanıdır. Beyliğin kurucusu Bayram Bey’dir.


Bayram Beyin  oğlu Hacı Emir Bey ve Emir Bey’in oğlu Süleyman Beydir. Süleyman Bey, babası ve dedesinin yaklaşık yüz yıldan fazla mücadeleleri sonucu geniş bir araziye sahip olan beylik sınırlarını daha da genişletmiştir.


Bölgenin tamamen fethinden sonra sıra beylik topraklarının ortasında kalan Giresun’un fethine gelmiştir. Süleyman Bey, karargâhını 1396 yılında günümüzdeki “Eskipazar”a kurmuştur. Bu yerleşkeye de “Nefs-i Ordu bi-ism-i Alevi” adı verilmiştir. Günlerce bu karargâha asker toplanmıştır. Nihayet Ordu’da toplanan ve sayıları on iki bine ulaşan ordunun oluşmasıyla Giresun’un fethi için sahilden yola çıkılmıştır. Süleyman Bey 1397 ilkbaharında Giresun’u da fethederek Türkmenlerin iskânına açmıştır. 


İşte, Hacı Emiroğlu Süleyman Bey’in karargâh kurduğu ve Giresun’u fethetmek için asker topladığı, günümüzdeki Eskipazar mevkii, 1396 tarihinden itibaren çevredeki halk arasında ve Tahrir Defteri kayıtlarında “Ordu” olarak adlandırılmıştır


Yine ordulu tahrir Defterlerini inceleyip Türkçeleştiren Tarihçilere göre bu ad hiç değişmemiştir.


 Kimi zaman Bayramlu-yı Ordu,


 Kimi zaman Nefs-i Ordu,


Kimi zaman da Canik-i Bayramlu-yı Ordu  


Olarak anılmıştır.


Osmanlı belgeleri olan Tahrir Defterleri,


Avarız Defterleri,


Mühimme Defterleri,


Ceride Defterleri,


Salnameler ve


Kadılara gönderilen hükümlerde


Ordu kent merkezi için hep bu adlar kullanılmıştır. 

                                           1800 YILLARDA ORDU



18. Yüzyılın başlarında , Ordu şehrinin bu günkü yerinde ormanlar, çalılıklar, bataklıklar bulunmaktaydı. Boztepenin eteklerinde hiçbir mesken kurulmamıştı.


Yamaçlarında Bayramlı halkının hayvanları otlatılırdı. Sahil ve çevresinde bataklıklar olduğu için biraz uzaktaki sırtın üzerinde bu günkü Bucak mahallesinde Bucak adlı bir köy bulunuyordu. Bayramlı civarında derebeyleri 8217 nin nüfusu hakimdi.



Bölgede bu yüzden asayiş kalmamıştı. Halk uzun süreden beri asayişsizlikten bıkmış usanmıştı. Yıllarca devam eden bu huzursuzluk nihayet İstanbul Hükümetince haber alındı.



Padişah , mahalli asayiş kuvvetlerini önleyemeyeceğini düşünerek buraya bir askeri birlik göndermeye karar verdi.



Hükümet Canikte (Samsun) bulunan Osman Paşaya Geniş yetkiler verdi. Bu geniş yetkilerle karadan Bayramlıya doğru yola çıktı. Birliğin bir kısmı Ordu şehrinin güneyindeki Bucak köyünün kurulu olduğu sırtın eteklerinde konakladı



Ordugah kurdu. Askerlerin bir kısmı ise Bayramlı çarşısında, caminin önündeki geniş düzlükte yerleşerek asayişi temin etti.Osman paşa askerlerinin asıl konaklama yeri Bucak semti idi. Askerler her gün sabahleyin buradan Bayramlı topraklarına girerek vazife görmekte, akşam vaktinde de tekrar ordugaha dönmekte idiler.



NİZAMETTİN MAHALLESİ ( Kuşçuören,  Kuzköy ) 
BOZTEPE
          Bugün 1600 Hane  ve yaklaşık 4500  nüfusa sahip olan ve ancak  % 15 i imara açık  % 85 i imar dışı olan Nizamettin Mahallesi köy  ve mahalle yaşantısına sahip olan bir Mahalledir. Ordunun En büyük  alanına sahip olan haliyle  en fazla mahalle ve köy ile komşu olan mahalledir.
Şimdi Mahallemizi ve Ordu'yu daha iyi anlatan makaleyi  aşağıda anlatmaya çalışacağım. Zira ordu İlinin Kuruluşu ile Nizamettin Mahallesinin kuruluşu aynıdır. Ordu ilinin kurulması için Nizamettin mahallesi ( Kuzköy) mahalle olmuştur.




1870 YILI ORDU


1934 Yılında piyasaya çıkan Ordu Külliyatına  göre;
                  Ordu Kasabası  1871 yılında Ordu Merkez olmak üzere ; Perşembe, Bolaman, Aybastı, Hapsimana, Ulubey  nahiyeleri olarak Ordu kazası olarak idari teşkilatlandırılmıştır

Ordu merkez de Selimiye, Saray, Bucak, Kirazlimanı mahallerinden oluşmuştu. Kiraz Limanı mahallesinde 200 hane olmak üzere toplam 350 haneli Kasaba Ordu Kasabası oluşmuştu. Gerek yaylalarda yaşayan nufus ve gerek Gümüşhaneden gelen Rumlar, Sivastan gelen Ermeniler, Çerkezler, Batum Çürüksu, Macaradan gelen Gürcü nufus Orduyu nüfusça geliştirmişlerdir.  

1883  Ordu Yangını zamanında 1000 Hane  ve 1914 yılında 2200 haneye ve 13000 i aşan nüfusa ulaşmıştı.

İlimiz ORDU Osmanlı İmparatorluğu devirlerinde Trabzon İline bağlı küçük bir yerleşim yeri iken 1910 Yılında Kaymakam Tunalı Hilmi Bey zamanında Liva , 1918Yılında Kaymakam Ömer Cevat Bey zamanında Mutasarraflık oldu.Seferberlik sonunda Trabzondan alınarak Canik Sancağına bağlandı. İlk Ordu Mutasarrıfı İbrahim Ethem oldu.
               Ordu Kazası 1920 yılına kadar Trabzon İline bağlı kaza iken 22 Kasım 1920 de TBMM de 106 sayılı toplantıda görüşülmeye başlanmış ve 4 Aralık 1920 de “ Müstakil Sancak “ olmasına karar verildi. 




1916 Trabzon Halkının Orduya Göçü


Birinci dünya savaşı sırasında  doğu Anadolu Sarıkamış Savaşında Osmanlı Ordusunun yenilmesiyle Ruslar  18 nisan 1916 Trabzon’a kadar gelmişlerdi.


Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey Halkın Orduya gitmesini, taşınmasını istemişti. Trabzon’dan gerek karadan, gerek deniz yoluyla halk Orduya akın ettiler. Vali ve Trabzon’dan gelen  halk Orduda yerleşim  ve yiyecek bakımından zor durumdaydılar.


Vali Cemal Azmi Bey Ermenilerden kalan evlere ve topraklara yerleşimi sağladı. Boş arazilere patates  tarımını teşvik etti. Sıtma ve tifo, dizanteri gibi hastalıklar çoktu ve ölümcüldü. Doktor ve ilaç yetersizdi. Sık sık ölümler oluyordu.Trabzon’dan gelenler için Selimiye Mahallesinde ayrı mezarlık oluşturuldu. Ruslar Tirebolu’ya kadar geldikleri için göç daha fazla olunca Göç dalgası Samsun tarafına doğru yöneldi. O zamanlar  karayolu olmadığından sarp tehlikeli Koç Boynuzu Yolu göçlere şahit olmuştu.  Bu yolculukta çok  kişi hastalanarak ölmüşlerdi. Cenazeler buralarda kaldırılıyordu. Bu mevkide bulunan Bekirli denilen yerde  bu göçmenler için mezarlık bile kuruldu.  Çünkü veba ve sıtma toplu ölümlere yol açmıştı. “Kimsesiz Trabzonlular Mezarlığı”

O yıllarda Ordu  Çambaşı’ na göç ediyor, Mayıs Ekim ayları arası şehirde kimse kalmıyordu. Trabzon Valisi de Vali evraklarıyla beraber Çambaşı’na çıkmıştı. Orduda devleti temsil eden kaymakam vekili bulunurdu.

 

                  4  Nisan 1921 tarihinde 69 sayılı “Ordu Müstakil Livası Teşkiline dair kanun”  ile Canik Sancağına bağlı Ünye, Fatsa, da katılarak Ordu Livası kurulmuştur.
Ordu İlinin gelişmesi için Mahalle sayısı ve nüfusu artması gerekiyordu. Merkez İlçeye Eski ismi Kuzköy olan Nizamettin Mahallesi de katılarak Belediye Teşkilatı da yenilenerek TBMM de çıkarılan kanunla 1923 yılında Vilayet olarak Türkiye İlleri arasında yerini almıştır.

                   1920 yılında Ordu Mutasaraflığına 3 aylığına Nizamettin Bey getirildi. Nizamettin Bey Ordu Selimiye Mahallesini Eski adı ile KUZKÖY yerleşim mahallini bağlayan yolu, dolayısıyla şehrimizi köylere bağlayan şimdiki Nizamettin Mahallesi yolunun ilk açılışını yapmıştır.
                  1920 li yıllarda Ordu Mutassarraflığının küçük olması ve nüfusunun az olması buranın il olmasını engelleyen sebep olması ve en yakın yerleşim yerinin Nizamettin mahallesinin olması nedeniyle KUZKÖY mahalle olarak İlin bir parçası olmuştur.Bu yüzden bu Mahalleye (KUZKÖY )' e Nizamettin Mahallesi adı düşünülmüştür.
                    Nizamettin Bey gidince Yerine Daniş Bey geldi. 1923 Cumhuriyet İlanı ile Ordunun resmi adı Ordu Vilayeti oldu. Fazıl Özelçi vali oldu. 1924
                    1930 yılında Ordu ya elektrik verildi.









         1933 yılında Ordu ilinin Ünye, Fatsa, Mesudiye adında üç ilçesi vardı. 

Ordu merkez ilçesinin; Uzunisa, Ulubey, Perşembe, Bolaman, Aybastı, Kabadüz diye altı nahiyesi vardı.

Ünye’ ye  bağlı Akkuş ( karakuş),  Fatsa ilçesine bağlı kumru, Mesudiye’ ye de bağlı Topçam (gebeme ) nahiyeleri vardı.

1933 yılında Ordunun toplam 529 köyü vardır ki; 239 tanesi ordu merkeze aitti. Ünyeye bağlı  117 köy, Fatsa kazasına 99 köy, Mesudiye kazasına bağlı 74 köy bağlıydı.
1933 yılında fındık fabrikası sayısı 14 tane idi.
İl merkezinde Ziraat, İş, Osmanlı bankaları vardı.
1933 yılında Ordu Merkezde, Perşembede, Fatsa, Ünye, Mesudiyede birer belediye teşkilatı vardı.
                                           



1925 yılında Boztepe eteğinden  Ordu








                         



Selimiye mahallesinden aşağı     Ordu





                                                                     ORDU Meşhur Takıl  Meydanı





    


Orduda çarşamba pazarı ve tahıl pazarında ( Takıl )  alışverişlerini yapanlar sepetçi denilen kişilere eşya ve erzaklarını taşıtırlardı. Bu taşıyıcılar sepet ve el arabalarıyla  hizmet ederlerdi.



                       

                                                  ORDU  MİLLET DÜZÜ
                                                       Orduda çarşamba pazarı


ORDU İLİNİN BELGELİ KURULUŞI HİKAYESİ


            23 Nisan 1920 de açılan Büyük Millet Meclisi açılmış çalışmalarına başlamıştı.


 30 Kasım 1920 (30.XI.1336) tarihinde gerçekleşen 106. toplantısında, 28 Kasım 1920 tarihinde Dahiliye ve 29 Kasım 1920 tarihinde Maliye Komisyonlarında kabül edilen bir kanun teklifi  meclise sunulmuştur. Bu kanun teklifinde  Giresun"un müstakil liva yapılması ve Ordu ve Tirebolu kazalarının buraya bağlanması istenmekteydi.
            Mecliste görüşmeye açılan bu kanun taslağının gerekçeleri arasında Giresun Belediye Başkanı ve Ticaret Odası Başkanlarının da aralarında bulunduğu bazı kişiler tarafından gönderilen bir telgraf da yer almaktaydı. Bu telgrafta Giresun müstakil liva teşkil olunursa iki yıllık masrafının belediyenin gelirlerinden karşılanacağı taahhüt edilmekteydi.
            Kanun görüşmelerinde ilk sözü Karesi mebusu Vehbi Bey almış, Giresun"un liva merkezi olmasını ve Ordu"nun buraya bağlanmasını hararetle savunmuştur. İkinci sözü ise İstanbul mebusu Maliye Vekili Ferit Bey almış;  O da mali açıdan Giresun"un merkez liva yapılmasının bir mahsur teşkil etmeyeceğini savunmuştur.

Karesi mebusu Vehbi Bey"in konuşma metni:
            VEHBİ B. (Karesi) — Efendim malûmu âlileri, vilâyetler son vaziyette hep birer müstakil sancak haline ifrağ edildi. Ve bu meyanda Trabzon da müstakil bir liva haline girdi. Fakat Trabzon sancağının nüfusu umumisi yedi yüz bine baliğ oluyor ve bu nüfusun bir merkezden idaresi müşkül oluyor. Bilhassa gerek mevkii gerek ticareti ve gerekse sahilde olması itibariyle ehemmiyeti fevkalâdesi bulunan mıntakanm ki Giresun mıntakasıdır, müstakillen idaresi iktiza ettiği Hükümetçe dermeyan edildi. Encümenimiz de buna kanaat getirdi ve müstakil bir sancak tesisi lüzumunu kabul etti ve orada üç yüz bin nüfusu havi bir sancak meydana .gelmiş oluyor, ki vilâyet de telâkki etmiş olsak sancak da telâkki etmiş olsak, kendi varidatiyle kendini idare edebileceği gibi, inzibat ve ahvali hazıra dolayısiyle de fevkalâde muvafık bir vaziyet hadis olmuş olacaktır. Onun için, bunun Hükümetin teklifi veçhile, müstaqelen ve bugünkü ruznameye ithal edilerek müzakere ve kabulünü istirham ediyorum.
            Giresun"un müstakil liva olması ve Ordu"nun buraya bağlanması yönünde her şey yolunda giderken, aslen Mesudiyeli olan Karahisarı Şarki Mebusu Mustafa bey söz almıştır. Mustafa Bey Ordu"nun Giresun"a bağlanamayacağını, Sancak(liva) merkezinin Ordu olması gerektiğini aksi takdirde bütün Orduluların buna itiraz edeceğini ve karara uymayacağını gerekçeleriyle anlatmıştır. Mustafa Bey bu kanuna Dahiliye Komisyonunda da muhalefet şerhi koymuştu.
            Karahisarı Şarki Mebusu Mesudiyeli Mustafa Bey"in meclis konuşma metni:
            MUSTAFA B. (Karahisan Şarki) — Efendim,Giresun ile Ordu kazalarını yirmi seneden beri Ordu istiyor sancak olsun, Giresun istiyor sancak olsun. Yirmi seneden beri bunların beyninde bir münaferet vardır. Hattâ 1324 tarihinde Giresunlular ve Ordulular memleketlerinin sancak olmasını istediler. Her ikisi beyninde münaferet olduğu için hiç bir netice hâsıl olmadı. Giresun kazası beş yüz seneden beri kaza olarak hüsnü halle idare ediliyor. Ne asayişsizlik var, ne başka bir şey ve ne de bir sebep var ve sebep nedir? Nüfusu ziyade olan ve günden güne ziyadeleşen ve her gece üç beş katil ile cinayet vukua gelen Ordu Giresun'a raptediliyor. Kaza olarak Ordu'nun ipkası hiç bir vakit caiz olamaz. Ordu'nun beş nahiyesi vardır ki her birisi birer kaza gibidir. Buranın yüz altmış bin nüfusu vardır, varidatı da Giresun'dan çoktur. Zaten her iki kaza beyninde münaferet var. Zinhar Ordu'nun Giresun ile birleştirilmesi hiç bir vakitte Ordu'nun asayişini temin etmez. Olsa, olsa sancak merkezi Ordu olmak lâzımdır. Zira Ordu'nun nahiyeleri birer müstakil sancak teşkil edebilir. Bahusus civarında Fatsa kazası da var. Ondan dolayı Ordu Giresun'dan müreccahtır ve Giresun'un Ordu'ya tercihi hiç doğru değildir. Zira arzettiğim veçhile Ordu'nun beş nahiyesi vardır. Bu beşi hesapça birer kaza gibidir ve nüfusları yüz altmış bin raddesindedir. Ordu bugün Karahisarı Şarki sancağından da büyüktür. Böyle bir sancağın kaza halinde olarak ipka ve Giresun'a raptı, hiç bir vakit oranın asayişini temin etmez. Maamafih bir kaç güne kadar asayişsizliğin tevalisini görürsünüz. Hiç bir vakitte bu olur biter iş değildir ve dünyada Ordulular buna itaat etmezler.
            Kanun görüşmeleri tartışmalarla devam ederken bir zamanlar Ordu"da kaymakamlık da yapan Bolu mebusu Tunalı Hilmi Bey söz almış ve Ordu"nun Giresun"a bağlanmasına itiraz etmiştir.
            Tunalı Hilmi Bey"in konuşma metni:
            TUNALI HÎLMÎ B. (Bolu) — Arkadaşlar, Ordu'da kaymakamlığım vardır. 1329 senesinde orada bulunuyordum. Ordu'ya gitmek vesilesiyle Trabzon'da hazır vapur bulduğum halde on beş gün sırf Ordu'nun ahvali ruhiyesini öğrenmek ve ileli içtimaiyesini tetkik etmek için daireden daireye dolaştım durdum. Çünkü Bayburt 'tan geliyordum, Bayburt kadar uzak bir yerde bulunduğum halde maalesef, Ordu'nun çirkin şöhret şayiasiyle kulaklarım dolmuştu .Meselenin ruhu, asayiş meselesidir Bundan başka bir şey değildir. Efendiler, Mustafa Beyin dedikleri gibi bazan - haydi gece demiyelim - amma katiyen hafta geçmez ki bir kaç cinayet vukua gelmesin
            MUSTAFA B. (Karaiıisan Şarki) — Gece geçmez ki bir cinayet görülmesin, hâlâ öyledir
            TUNALI HÎLMİ: B. (Devamla) — Burada namı zikredilen Osman Ağayı - ben hüsnü vesile addettim - tebdilen zikrediyorum. (Gürültüler) İstirham ederim, müsaade buyurun. Başka bir şey söyliyeceğim. Tebcilen zikrediyorum Giresun'un gösterdiği fedakârlıklar, cüretler hamasetler, cesaretler, geçende Karadeniz tarafına doğru gittiğim zamanlarda kalbimi meserretle doldurmuştur. Bahusus şimdi burada Maliye vekili Beyin bir tebşirini de "işittim ki o da iki senelik liva masrafını deruhte etmeleridir. Bunlar cidden şayanı takdir ve tebcil ahvaldendir. Yalnız kendilerinin hamiyetlerinden, büyüklüklerinden ve bütün Giresunlulardan beklediğim bir şey varsa o da asayişi temin itibariyle, Ordu'nun hiç olmazsa muvakkaten ve bir iki sene için veyahut teşkilâtı umumiyeye kadar liva merkezi ittihaz edilmesidir. Buna zaruret katidir. İkincisi - muhtasaran geçiyorum - bir iş yapıyoruz bir iş göreceğiz, fakat hiç* olmazsa tam görelim. Mümkün olabildiği kadar doğru bir iş görelim ve müsmir surette görelim. Ordu kazası 6 nahiyeden ibarettir ve yüz yirmi sekiz bin nüfusu olarak bıraktım, Geçende işittim yüz elli bin olmuş ve emin olunuz ki elli bin nüfusu daha mektum olarak Ordu'da mevcuttur. Şu halde müstakillen yalnız Ordu kazasını bir liva yapalım veyahut Fatsa ile birleştirelim. Giresun'la (Tirebolu) yu da bir liva yapalım. Eğer Tirebolu, Giresun, Ordu ve Fatsa'dan mürekkep bir liva yaparsak onları kaza halinde bırakmak bence daha muvafıktır.

Meclisin bu 106. oturumunda özellikle Şarki Karahisar mebusu Mustafa Bey"in büyük çabaları sonucunda Meclis ikna edilmiş ve kanun taslağında değişiklik yapılarak Ordu ve Giresun"un ayrı ayrı müstakil liva (sancak) yapılması yönünde şekillendirilmesine karar verilerek bir başka oturuma (108.) bırakılmıştır.

4 Aralık 1920 (4. XII. 1336) tarihli Birinci Büyük Millet Meclisi"nin 108. oturumunda ağırlıklı olarak hangi kazaların yeni kurulacak Ordu ve Giresun livalarına bağlanacağı konusunda tartışmalar yaşanmıştır. Ordu"nun müstakil liva yapılması konusunda büyük çabalar harcayan Karahisarı Şarki mebusu Mustafa Bey, Mesudiye"nin Ordu"ya bağlanmasına karşı çıkmıştır. Gerekçe olarak ulaşım zorluğunu öne sürmüştür.
            Nihayet bu tartışmalar sonucunda Ordu ve Giresun"un müstakil liva (sancak) yapılması oylanarak kabül edilmiştir. Bu kanuna göre kanun maddeleri şu şekilde yasalaşmıştır.

Meclis zabıt metni:
            -Efendim, Ordu livasının teşkiline dair olan kanunu da reyi âlinize arzedeceğim.
            MADDE 1. — Merkezi Ordu olmak üzere Canik sancağına merbut Fatsa ve Ünye kazalarının rapt ve ilhakı suretiyle Ordu müstakil livası teşkil olunmuştur.

REİS — Kabul edenler ellerini kaldırsın...

Kabul olunmuştur.
            MADDE 2. — îşbu kanun ahkâmının icrasına Heyeti Vekile memurdur.

REÎS — Bu maddeyi kabul edenler ellerini

kaldırsın. Kabul edilmiştir.

MADDE 3. — îşbu kanun tarihi neşrinden

• muteberdir.

REÎS — Üçüncü maddeyi kabul edenler ellerini

kaldırsın. Kabul edilmiştir.
            Böylece Ordu"nun bugünkü anlamda il olması olması 4 Aralık 1920 ((4. XII. 1336) tarihinde mecliste kabul edilmiş ve 69 numaralı kanun olarak 4 Nisan 1921 (4 Nisan 1337) tarihinde 9 No"lu Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Ordu müstakil livası teşkiline dair kamın
         (Ceridei Resmiye ile neşir ve ilânı: 4 nisan 1337   Kanun  No.: 9)

BİRİNCİ MADDE — Merkezi Ordu olmak üzere Canik sancağına merbut

Fatsa ve Ünye kazalarının rapt ve ilhakı suretiyle Ordu müstakil livası teşkil edilmiştir.

İKİNCİ MADDE — işbu kanun ahkâmının icrasına Heyeti Vekile memurdur.

ÜÇÜNCÜ MADDE — İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir.

4 kânunuevvel 1336 ve 22 rebiyülevvel 1339

1924 yılında ise çıkarılan Anayasanın 89. maddesine göre liva (sancak) adları Vilâyet olarak değiştirildiğinden, Ordu bu tarihten itibaren Ordu Vilayeti olarak idari taksimattaki yerini almıştır.

Ordu"nun il olmasında tüm emeği geçenleri özellikle Mesudiyeli Serdarzade Mustafa Bey"i Ordulular adına minnet,şükran ve rahmetle anıyoruz.


MERAK EDENLER İÇİN 


BELGENİN ORİJİNAL AÇILIMI AŞAĞIDADIR


T. B. M. M.


KAVANİN MECMUASI


DEVRE: I


23 nisan 1336 tarihinden 10 ağustos 1339 tarihine kadar imtidat eden Birinci devre zarfında


Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul olunan 332 kanun ile 12 tefsir ve 389 kararı


muhtevi olup Büyük Millet Meclisi sayın üyeleri için basılmıştır.

...................................................................................................................................................




Ordunun İl oluşumu ile Nizamettin Mahallesi de Ordunu en geniş araziye sahip Mahallesi olmuştur.

Nizamettin Mahallesi 40.977417 enlem ve 37.870682 boylamda yer almaktadır. Semt/Mah olarak Nizamettin Mh. ve Merkez Altınordu ilçesine bağlıdır.

.Nizamettin Mahallesi posta kodu 52100,

Rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 68 metredir



Boztepe mevkisi de 450 metredir.

Tapu kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla  Taşocaklarının olduğu Mıntıkasına Taşocak mevkisi ; Mahallenin Merkezi Eski Adı Kuzköy  ; ÜST Tarafı Kuşcuören  ve Boztepe Mıntıkası Boztepe  olarak adlandırılmıştır. Ordu İl olunca Tüm bu mevkiiler Nizamettin Mahallesi olarak adlandırılmış olmakla , bugün

Ordu ilinin yüzölçümü bakımından en geniş Mahallesidir.Mahallenin bu günkü yerleşim yerleri ve adları  tablodan anlaşılabilir. Selimiye Mahallesi yerleşim yerlerinden   devamla ve Yıllara göre Emlak değer bilgisi

   NİZAMETTİN MAHALLESİ  YERLEŞİM YERLERİ 


                            ORDU ELEKTİRİĞE NASIL KAVUŞTU
            Ordu da 1930 yılı Nisan ayına kadar elektrik yoktu. Bu tarihten önce Ordu da aydınlanma vasıtası olarak cadde ve sokaklarda fenerler kullanılıyor; evlerde ise gaz yağı yakılıyordu. Ordu şehrinde elektrik teşkilatının kurulması için, 1927 yılında bir kısım tüccarlar teşebbüse geçmişlerdi. Uzun süren temaslardan sonra, 1928 yılının ağustos ayında, Belediye ile Alman... Bergman Helyus firması arasında imzalanan bir sözleşme ile, şehirde elektrik şebekesinin kurulması kesinleştirildi.             Bu sözleşmeye göre: şehrin bütün elektrik tesisi 32 bin 500 dolar’a tamamlanacaktı. O tarihte dolar 90 kuruştu. Şirket sözleşmenin tasdik ve imza edileceği 1Ekim 1928 tarihinde belediyeden 9 bin Lira; bu tarihten üç ay sonrada 10 bin lira alacaktı. Diğer üç taksit’in vadesinden öncede tesisat bitmiş olacaktı.
Şehrin Elektrik tesisatı için 160 bin lira harcandı ve elektrik çarşı ve bütün mahallelerde 1 Nisan 1930 tarihinden itibaren yanmaya başladı.
Güzelordu gazetesinin 5 Nisan 1930 tarih ve 92 sayılı nüshasında Ordu ya elektrik gelmesi şu şekilde haber olmuştu. “Karadeniz in pırlantası olan Güzel Ordu’muz dört gün evvel 1 Nisanda elektrik nurlarına boyandı. Onu memleketimize kazandırmak için geceli gündüzlü çalışan Belediye Reis’i Kalfazade Rıfat Bey ile Valimize, Mebusumuz Recai Bey’e ve çalışma arkadaşlarına nihayetsiz şükranlar ‘’
  




                                                                                   1908 yılında ORDU

O sıralar Ordu bataklık içinde bir şehir Pirinç tarlaları ve su içindeki ordu sivri sinek istilası içinde sıtma kol gezmekte halk Ordu da duramamaktadır. Şehir 3-4 ay Çambaşındadır. Boztepeden gelen sular ile Bülbül deresinin Civil ırmağı ile Melet suyunun taşmaları deniz seviyesinden alçak olan Ordu Merkezi sular altında tutup  günlerce çamur içinde kalmaktadır. Takıl denilen yer orta camiye kadar adam boyu sazlıklar içinde ördek avı yapılan yerdi. Şimdiki millet düzü deniz seviyesinden iki metre alçak olması nedeniyle devamlı su altındaydı. Belediye başkanı süleyma Felek herkesi göreve çağırıp takıl tarafını  doldurma  çalışmaları yaptı. Ordulu gençlerde bir süre sonra  kızaklarla vagonlarla taş ve çakıl atşıyarak Millet düzü denilen yeri doldurup alanı kazandılar ve orada yıllarca ve aylarca sportif faaliyetler , panayırlar, güreşler, bayramlar yapıldı. HALKIN PAZAR YERİ OLARAK KULLANILDI. Bu yüzden Adı MİLLET DÜZÜ OLDU. 










                                                                       Ordu ilk askerlik şubesi






ATATÜRKÜN ORDU İDMANYURDU TAKIMINI ZİYARETİ

Atatürk Cumhuriyetten sonra Yurt gezisine çıkmıştı. Karadeniz gezisinde Erzurumda Deprem olduğu duyulmuş Atatürk Karadeniz gezisini kısa kesmek zorunda kalmıştır. Gittiği yerlerde yarım gün yarım gün kalabiliştir. 15 Eyülde Rizeden başlayan gezi 19 Eylülde Ordudan Samsuna  Hareketle son bulmuştur. Atatürk 19 eylül öğleden önce Giresun ziyaretindeydi.

Orduya 19 Eylül 1924 günün saat 15.00  Hamidiye Vapuru ile geldi. Vali Rıfat Vona, Faik Günady, Belediye Başkanı  Yusuf Furtun ve beraberinde temsilciler Atatürk’ü gemide karşıladılar. Atatürkü  22 pare top atışı  ile bir özel deniz aracıyla karaya çıkardılar. Halk bütük coşku içinde  karşıladılar, ona reafkat ettiler. İlk olarak Belediyeye gidildi. Sorunlar hakkında bilgi alındıktan sonra Valiliğe gidildi. O sırada şimdiki akdınlar Pazarı sonra ki Millet düzü batak halde, etrafında düz yerlerde Ordu İdman Yurdu  Spor kulübü var ve spor, maçlar yapardı. Atatürk buradan geçerken gençler dikkatini çeker ve bu bataklığın kurutulmasını Vali Beye işaret eder.  Gençler Atanın yolunu keser ve illa Kulubü ziyaret etmesini isterler. Atatürk gençleri kırmaz  , Kulüp defterine bir yazı  yazmak ister ancak kulübün kalemi aksilik bu yazmaz. Mürekkep kurumuştur. Mustafa KEMAL Kendi kalemiyle  yazmaya başlar. Gençler için bu daha şeref verici bir olaydı.

 “ Ordu İdmanyurdu gençlerinin hepsinin varlıklarını hissettiren atak gençler olduğunu görüyorum. Buna memnunum ancak Sporun bedenle olduğu kadar zeka ile yapılması hususunda dikkatlerinize sunarım”

Sonra kurucularının öğretmen şehrin ileri gelenlerin kurduğu “Gençlik yükselme Birliği “ derneğini ziyaret etti. Ordunun ilkmektebi olan Keçiköy İlkmektebi baş muallimi ile tanıştı. Öğretmen Faik Öğretmenden  İl mektep ve eğitim sorunları bilgilerini aldı. Bu mekteeb Keçiköy adı değilde Yeşil yurt adının verilmesin  söyledi . nitekim kısa bir süre sonra  Tabyabaşı denilen yerdeki okula Yeşilyurt ilkokulu adı verildi.

Son olarakta “ İhtiyat Zabitler “ derneğini ziyaret eder ve asker ve emeklilerin dertlerini dinler dertleşir.  Yine sevgi gösterileri eşliğinde  bindiği gemi ile Samsuna doğru yol alır.




            Eski büyük ve küçük iskeleler ( öndeki iskelenin yerinde bugün
Atatürk Anıtı   vardır ) Arkada iskelenin olduğu yerde Mıdı restaurant vardır.




1930 YILLARDA Millet düzü deniz seviyesinden iki metre alçak olması nedeniyle devamlı su altındaydı. Belediye başkanı süleyman Felek herkesi göreve çağırıp takıl tarafını  doldurma  çalışmaları yaptı. Ordulu gençlerde bir süre sonra  kızaklarla vagonlarla taş ve çakıl taşıyarak Millet düzü denilen yeri doldurup alanı kazandılar ve Cumhuriyetin 10. yıl kutlamalarına hazır hale getirdiler.  Daha sonraları ise  orada yıllarca ve aylarca sportif faaliyetler , panayırlar, güreşler, bayramlar yapıldı. Bayramlar ve siyasi söylemlere şahit oluHalkın Pazar yeri olarak yıllarca hizmet etti. Bu yüzden Adı MİLLET DÜZÜ oldu.  Bugün siyasi ve rant yüzden bakımsız haldedir. Yapılmayı düzenlenmeyi bekliyor.





1930 yıllarda Ordu halkı su ihtiyacını Boztepe eteklerindeki ve Keçiköydeki çeşmelerden sağlıyordu. Zamanla nüfus yoğunluğunda su yetmez olunca  su kaynakları  arayışlarına gidildi. Şehrin 16 km uzağında Akobuz  beldesinde su yu orduya getirme fikri gelişti. Halk su yolunun açılması için görevlendirildi. Borular Almanyadan istendi. Ordunun susuzluğu gazetelerde yazıldı. Hereksten yardım toplandı. 170000 lira masraf çıkarıldı. Haberi duyan ve Halkın kolera gibi hastalıktan muzdarip olduğunu duyan Vehbi Koç Alman pik borularını getiren gemiyle birlikte Orduya geldi. Boruları tek tek sayıp Vali ve Belediye başkanına tutanakla teslim  hediye etti.  Bu yılda ekonomi şöyleydi,

Tereyağ ;  25 krş  ekmek ;  6 krş    şeker ; 28 krş et : 15 krş ve Kira : 10-15 liraydı.

Akobuz suyu 1933 yılında şehre gelebildi ve çeşmelere bağlandı. Şimdi şehir şebekesi ile evlere dağıtımı gereiyordu.  1933 ten sonra peyderpey şebeke yapıldı.  Bu şebekenin 50 yıl  yeteceği sanılırken 1962 yılınad yine keson kuyulara başvurulup su şebekesi geliştirildi.



                         Millet Düzü ( Kadınlar Pazarı)   Önceleri boş alan, spor alanı, bayram yeri,
           1980 li yıllarının sonu 1990ların başlangıcında  yeni Çarşı adı altında izbe bir yerdir.
Millet      Düzü eski halini almalı dileğimle..........



         


Boş alan Millet Düzü, üstünde Vali Binası, Askerlik Şubesi, yanında Tapu kadastro ve Nüfus İdaresi (şimdi Ordu Altınordu Kaymakamlığı)


Ordu iskelesinden







1930 YILI ORDU


1933 YILI BAYRAM TÖRENİNDEN


ORDU HAKKINDA DAHA ESKİ BİLGİLER



Anadolu’nun tarihi çok eskidir. Tek tanrılı dinlerden önce  çok tanrılı inanışlar vardı. Bundan 2100 yıl öncesine kadar inanışlardan örneklere rastlanmaktadır. Anadolu’da ana tanrıçanın simgesi  topraktır. Tanrıça her şeydi ve her şeye hakimdi.  Bu inanışlara sahip yaşamın izlerine   Ordu İlimizde rastlanmaktadır. Tarihi 2300 yıla dayanan ; Tarihi Kurul Kalesi kazısında elde edilen bulgulara göre Tarihe ışık tutacak bilgiler elde edilmiştir. Son 2016 yılında bulunan mermer Kibele Heykeli arkeologlar tarafından müthiş bulunmaktadır. Ana tanrıça Kibele Heykeli  110 CM Boyundadır.


 Ana Tanrıça Kybele ( Kibele ) Frigyalı ATTİSE  Aşıktır. Kybele tapınağının bakımını da ATTİS’ e verir.Yalnız bir başkasına bakmayacaktır.  Ancak Attis bir başkasına vurulur. Kybele bunu fark eder karşısına çıkar. Attis verdiği sözü tutamadığından kendisinin uzvunu keser erkekliğini giderir. Kanlar çiçeklere ve Attisin sevgilisi de çam kozalaklarına dönüşür. Romalılar Attisin gücüne erişmek isterler. Romalılar Kartacalıllarla savaşırlarken Taş yağmuru altında kalırlar. Ancak kybele  Romaya gelirse bu Kartacalılardan kurtulacaklarına inanırlar. Taşlar tanırçayı simgelerdi ki , taş bir gemiye konur ve Romaya doğru yola çıkarılır. Gemi Tiber nehrinde  karaya oturur. Kirletilmemiş ellere ihtiyaç olduğu kanısına varılır. Bir genç kız beline bağladığı  iple gemiyi sürüklemeye başlar. Bu kız iftiraya uğramış , masum bir rahibeymiş.Kybele Romaya vardıktan sonra Kartacalılar yenilmiş ve yıkılmışlardır. Tanrıçanın gücü bir kez daha kanıtlanmış oluyordu.


    Tarihi Kurul Kalesi Ordu Merkeze 13 km uzaktadır. Vasıta ile yakınlarına ,( kale eteğine ) vardığından sonra insanlar 300 merdiven çıkmak zorundadır. Bundan 2300 yıllık öncesine ait yaşamı anlatan görseli izlerken ; ayrıca Ordu İlininin güzelliklerini tüm ihtişamı ile izlersiniz.
Hitit tabletlerine göre mö.17 yy  da Hitit Hakimiyetindedir.

Sırayla Frigyalılar, Kimmerlerin, Asurluların, Khalibler, Med ve Perslerin, Pontus, Bizanslıların  hakimiyetine girmiştir.

 1204  yılında Aleksios ve David adlı kişilerin Trabzon Devletini ( 1204—1461 ) kurması üzerine Trabzona bağlanmıştır. Anadoluda kurulan Selçuklu Devleti  kuvvetlenince Karadenize inmeye başlayınca Trabzon Devletini zorlamaya etkilemeye başladı. Uzun süre barış içinde yaşadılar. İlhanlılar,Moğolların saldırıları ile bir çok Türk Aşiretleri  gelip Samsun Rize arasına yerleşmişlerdi. Bu Aşiretler bir çok Beylikler kurulmasına yol açtı.  Türk gruplarHarşit Deresi, aksu, Melet suyu, Bolaman Deresinden sahile inmeye başladılar.

1455 yılı tahrir defterine göre Ordu Yöresinin adı  Vilayeti Canik Bayramlu me-a,  İskefsir ve Milas tır. Yerleşimler bölükler halinde olmuş örgütlenmiş oymaklardır.  Başlarında bulunan kişilerin adları ile anılmışlardır.




1965 YILI ORDU


Ordu yöresinin fethi savaşlarla değil Aile Fertlerinin katılımı ile olmuştur. Yurt olarak seçilmiş bölgemize gelen oymaklar zamanla kaynaşmışlar, gelişme göstermişlerdir.  Büyük yerleşim alanlarının bazıları Elmalu, Kıruk-ili, Milas , Hasamana, Bolaman dır. Türklerin devlet Merkezini Ordu olarak adlandırmasından dolayı  Bölgemizin  ORDU Adını aldığı kabullenilmektedir. 


Göçlerle bölgemize özellikle merkezimiz çevresine  (Bozukkale ) Kut Türklerinin MÖ 2500-2400 yıllarında Hazar Gölü çevresinde otururken batıya göçen ve Türkçe konuşan bir kavim olduğunu tarihçiler ifade etmektedirler. Kut kavminin Türk kökenli olduğunu Sümerolog  Benna Landsberger, 1937'de yapılan Tarih Kurultayı'nda Atatürk'ün huzurunda bizzat söylediği söylenmektedir.



1880   li yıllarda Belediye Başkanı katırcızade  Mustafa Ağa (1882—1884 ) idi.








Ordu Belediye Binası



ESKİOSMANPAŞA ŞADIRVANI--BELEDİYE PARKI (HASBAHÇE )---19 EYLÜL MEYDANI
Osmanpaşa şadırvanı ilk olarak 1842 yılında Trabzon Valisi Ordulu Hazinedaroğlu Osman paşa hayratı  olarak yapılmıştır.  1883  Ordu yangınına kadar Pazar yeri şadırvanın etrafında kurulurdu. Yangında zarar görmüş ve 1917 Rus bombardımanı sırasında top isabet etmiş çatısı yıkılmıştır.Daha sonra sütunlarda çatlaklar oluşmuş  tehlikeli olunca  belediyece 1937 yılında yıktırılmış yerine  1944 yılında belediye parkı yapılmıştır. Adına Has Bahçe denmişti. Uzun yıllar has bahçe olarak kalan bu alan küçük bir merasim alanına dönüştürüldü.  Alanın ortasına Atatürk’ün  Orduya gelişini  temsil eden  Atatürk büstü konmuş adına  da 19 Eylül Meydanı denmişti. Yine yıllarca resmi bayramlar, günler burada kutlanmıştır.




ORDU İLİNİN İLK VALİ KONAĞI
Fidangör mevkiinde olup  uzun yıllar hizmet ettikten sonra uzun yıllar kaderine terkedilmiş ve 2014 yılında  onarıma alınmıştır. Aynı mimaride  selimiye Mahallesinde  Şimdi müze olarak kullanılan  bina  ve sarı konak adlı bina da bulunmaktadır.

1990 lı yıllarda Atatürk büstü buradan kaldırıldı, meydan oldu..1997  yılında  Osmanpaşa şadırvanı  eskisinin örneği olarak  inşa edildi.






1970 YILI ORDU



ORDU İL VALİLERİMİZ
Fazıl ÖZELÇİ                04.10.1923 - 02.02.1924   

Rıfat VONA                  05.02.1924 - 04.06.1925
Hüsnü ÇAKIR                28.06.1925 - 05.01.1926
Rıfat VARDAR               05.01.1926 - 06.01.1927
Ali Kemal AKSÜT          12.02.1928 - 21.08.1930
Tahsin BEY                   23.08.1930 - 20.09.1931
Nafiz ERGİN                 18.10.1931 - 26.06.1933
Adil BEY                       29.07.1933 - 01.09.1934
Nazim AKYÜREK            27.09.1934 - 27.07.1935
Hayri SIRTIKIZIL            27.07.1935 - 21.08.1936
Bekir BARAN                 09.10.1936 - 08.06.1939

Mithat SAĞLAM             12.06.1939 - 08.08.1940

Naci ROLLAS                 12.08.1940 - 28.12.1940

Cevat ÖKMEN                30.12.1940 - 18.04.1942

Sadri AKA                     26.04.1942 - 18.08.1944

Saip OKAY                    28.08.1944 - 04.01.1947

Cemal GÖNENÇ            12.03.1947 - 26.06.1948

Salih KILIÇ                    18.07.1948 - 13.06.1950

Rebii KARATEKİN           03.07.1950 - 15.05.1951

Edip YAVUZ                   19.05.1951 - 31.08.1952

Nurettin ÖZCÖBEK         04.09.1952 - 19.04.1953   

Fazİl UYBADIN               30.04.1953 - 17.07.1954

Nurettin ÖZCÖBEK         18.04.1957 - 30.05.1960

Avni MOLU                    17.07.1954 - 29.11.1954

Muhsin GÖKKAYA           31.01.1955 - 24.03.1957

Nusret BUDUNÇ             14.06.1960 - 18.10.1962

Sefa POYRAZ                  19.10.1962 - 18.06.1964

Mustafa KARAER             27.06.1964 - 07.06.1967

Cemal Orhan MİRKELAM  09.06.1967 - 10.09.1970

Burhanettin ÖZKUL         15.09.1970 - 02.07.1971

Musa ERAN                     05.07.1971 - 01.07.1972

A.Riza AYDOS                 09.07.1972 - 12.10.1975

M.Zeki DEMİRKAN           07.11.1975 - 14.02.1978

Cafer EROĞLU                15.02.1978 - 05.12.1979

M.Hikmet GÜLSEN          08.12.1979 - 17.04.1980

Reşat AKKAYA                20.04.1980 - 22.10.1980

M.Nermi ALYANAK          26.10.1980 - 19.04.1984

M.Necati ÇETİNKAYA      13.05.1984 - 20.02.1988

Utku ACUN                     20.02.1988 - 16.08.1991

Hanefi DEMİRKOL            19.08.1991 - 17.02.1992

Sami SEÇKİN                   21.02.1992 - 10.03.1995

H.Güner ÖZMEN              14.03.1995 - 15.04.1996

Mustafa MALAY               18.04.1996 - 09.11.1997

Kemal YAZICIO?LU           09.11.1997 - 27.02.2006

Said Vakkas GÖZLÜGÖL   24.03.2006 - 27.04.2008

Ali KABAN                       22.05.2008 - 19.09.2009

Orhan DÜZGÜN               17.09.2009 - 15.05.2013

Kenan ÇİFTÇİ                  02.08.2013 - 14.06.2014
             İrfan BALKANLIOĞLU   20.8.2014 - …………………










 EYLÜL STADYUMU YAPILMAADN ÖNCEKİ  ALAN
ORTA CAMİİİ EYLÜL STADYUMUNUN  AALNI

BOZTEPEDEN ORDU 
ÖNDE GAZİ İLKOKULU
SAĞ TARAF SELİMİYE MAHALLESİ
SOL BOŞ ALAN  MİLLET DÜZÜ ; SAĞ BOŞ ALAN 19 EYLÜL STADYUMU ALANI 
ORTA CAMİİİ 
SAHİLDE İSKELELER 




















2000 Lİ YILLARDA  ORDU BELEDİYE BİNASI


2015 ORDU BELEDİYE BİNASI





2015 BELEDİYE BİNASI KESİTLER




BELEDİYE








2015 YILI KIŞIN ORDU





2015  GECELEYİN ORDU







1920 li yıllarda ordu






                                                                                                 Has bahçe
  







Ş                                                              Şimdiki Fidangörde  19 Eylül İlkokulunun yanında idi.




2014 yılı Yoroz Tepesinden ORDU ya bakış
Küçük bulutlar Boztepenin üzerinde
Büyük bulut Kümesi Perşembe İlçesinin üzerini kaplamış

                                                                            ORDU MİLLET DÜZÜ

Cumhuriyetin ilk yıllarında şimdiki Millet düzünün olduğu yer bataklık halindeydi.19 Eylül 1924 tarihinde ATATÜRK’ ün Orduya gelişinde buranın bataklık olmasından dolayı üzüntüsünü belirtmiş  ve bataklığın kurutulmasını  istemişti.  Aynı yıl bataklığın kurutulması çalışmalarına başlandı. Ancak belediyenin gücü tek başına yetmiyordu. Bu yüzden halktan maddi ve iş gücü yardımı istendi. Halkın bedeni yardımları ve maddi yardımları ile bataklık kurutulabildi. 1925 yılında artık eğlence yeri,  spor müsabakaları yeri, tören yeri olarak kullanılmaya başladı. Artık Milletin Malı  MİLLET DÜZÜ olmuştu. Burası halkın öz veri ile sahip olduğu bir yerdi artık.

1929 yılında ilk defa sirk geldi. Tahtadan dönme dolap gibi eğlence amaçlı faaliyetler yapıldı. 1933 yılında Cumhuriyetin 10 . yılı büyük ihtişamla burada kutlandı. Millet düzü Millet için o kadar önemliydi ki futbol maçları başlamış genç çoluk çocuk, yaşlı  ve kadınlar futbol maçlarını kaçırmaz olmuşlardı. Burada dikkat çeken önemli husus o tarihte kadınların futbol maçlarını ve eğlenceleri merakla izlemeleri idi.

1952 den sonra burada köylü kadınlar ürünlerini satmaya başladı. Artık buranın adı Çarşamba pazarı  olmuştu.  1958 yılında 30-40 cm yüksekliğinde parke taşları ile döşendi. Pazar yeri çamurdan kurtuldu ve bir düzene girmiş oldu. 1960 yılında ise Çarşamba pazarının etrafına dükkanlar yapılıp kiraya verildi

1990 lı yıllarda Sovyetlerin dağılması üzerine Rusların ticaret için Orduya gelişlerinde kısa süreli Rus Pazarı olarak kullanıldıysa da ; kısa bir süre sonra Akyazı Mahallesinde  Kurulan Rus Pazarı  ile yeniden Çarşamba Pazarı olarak devam etmiştir.

2000 li yıllarda Orta Cami etrafında bulunan Yeni Çarşı adındaki çarşının  Vakıflar Genel Müdürlüğünce kaldırılması ile esnaflar mağdur olduklarını ileri sürerek belediyeden yardım istediler. Belediye Başkanı Fikret Türkyılmaz gerek esnafın baskısı, gerekte siyasi gelecek kaygısı ile Bu Millet Düzünü ( Çarşamba Pazarını) bu esnafa Kısa bir müddet sonra boşaltılacağı vaadiyle verdi. Kendileri için Yeni mahallede dükkanlar yapıldı ise de bu güne kadar Millet düzü

boşaltılamamıştır





1933 ORDU MİLLET DÜZÜ
                                                                   Millet düzü   1  spor karşılaşmaları
                                                                                 Millet düzü 2    
                                                                            Eğlence ve tören alanıydı.




Köylü pazarıydı Halen de kadınlar pazarı diye anılmakta devam etmektedir.
Çarşamba pazarı

Ordu' da pazar yeri
Keşan peştamal, Yün atkı, Fındıktan yapılma sepet, Kalaylı bakır yoğurt bakracı
Mahallemiz Orduya yakın olduğundan mahallemiz kadınları  ürettikleri sebzeleri ve diğer ürünleri Orduda  pazar yerinde satarlardı. Bu pazar Çarşamba günleri kurulduğu için çarşamba pazarı denilirdi. Halk çarşamba pazarını dört gözle bekler  herkes işini ona göre ayarlardı. Sabahtan çarşamba pazarı  ve tahıl pazarı ( Takıl) dolar, işler görülür öğleden sonra  gruplar halinde geri  eve dönülürdü. Takıl zahire denilen ürünler alınıp satılırdı.

MISIR ÜRÜNÜ  VE DEĞİRMENLERİMİZ




  Ordu İlimizin Merkez ilçesinde (Şimdi Altınordu ) Suyunu Akçaova Irmağına döken Çoban dersi vardır ki Su değirmenleriyle ünlüdür. Bu dere Oğmaca Köyü, Yaraşlı Köyü, Şenköy Köyü, Kızılhisar Köyleri arasında yer alan vadidir. Bu dere üzerinde  Mısır unu üretmek için ;
 KOPÇA DEĞİRMENİ,
GÜL ALİ OĞLU DEĞİRMENİ,
ALİŞAN DEĞİRMENİ,
HÜSEMOĞLU ALİ AKDENİZ DEĞİRMENİ
METİN OĞULLARI DEĞİRMENİ,
HACI KADI OĞLU HAKKI DEĞİRMENİ,
HARMLI SU DEĞİRMENİ
Bu değirmenler uzun yıllar Oğmaca Yaraşlı, Öceli, Boztepe, Kızılhisar Köyleriyle  Nizamettin Mahallesinin mısır unu ihtiyaçlarını karşılamıştır. Adeta  bu değirmenler bu yörelerin genellikle mısır unu un fabrikası görevini görmekteydi. Bu değirmenlerin çok oluşu o yıllarda bu derenin suyunun bolluğuna  işaret etmektedir.
Bugün bu değirmenlerin çoğu çalışmamakla beraber ayakta durabilenleri yöre halkını ihtiyaçlarını görmektedir.
Bu değirmenlerden işte Nizamettin Mahallesinde de Nizamettin Öceli Köyü sınırında akan derenin suyu ile çalışan iki su değirmenimiz vardı. Bu değirmenlerin yerine daha sonra elektrikle çalışan mısır değirmenleri  yapılmış. Su değirmenleri zamanla harabe haline gelmiştir.



Nizamettin Mahallemizde 2 tane su değirmeni vardı. Sami'nin Değirmeni ve Bebeğin Değirmeni diye bilinirdi. Boztepe'ye karayolu ile çıkılırken  değirmenlerin  yanından  geçilir.
Bu değirmenlerde bir çok anılarımız vardır


2013 YILINDA ORDU







NİZAMETTİN MAHALLESİ MERKEZİ

CAMİİ VE İLKOKULU
                                  Nizamettin Mahallesi Merkez Camii şerifi ve hemen sağında ilkokul
                                              bekiroğulları, sofular,türkeliler, yüceler bu mıntıkadalar

   

       Çayırda oturup dinlenmek temiz deniz havası  oksijen depolamak için Nizamettin mahallesi



                      Mahallede her türlü meyve boldur. Üzüm mü yiyeceksin !  aha burada
                                       Buraya özgü muhacir üzümü (kokulu üzüm) ü tadınız






Mahallemizde lezzetli fındıkların tadına baktınız mı?

 

Boztepe teleferiği ile şehir üstünden Boztepeye ulaşılır ve tüm şşehrin güzelliği
hayranlıkla izlenir.
                                      Mahallemizin boztepe yöresine ayrıca  mahalleyi dolaşarak
                                                          tabiat güzelliklerini de yaşarsınız.


Nizamettin mahallesinin bu muhteşem yeşil tonlarını yaşamak için aracınızla
Boztepeye ulaşabilirsiniz. Fındık bahçelerinin görüntüsü sizi nasıl etkiliyor?



Bağ bahçeler arasında Mahalle evlerinden görünüşler

Tomakinler Mevkiisi
                                                               hakkı alay 2019




ORDU VALİLİK YERLEŞKESİ





SAHİLDE ATATÜRK VE TÜRK BÜYÜKLERİ 




ORDU TARIM MÜDÜRLÜĞÜ









Hiç yorum yok: