ORDU BOZTEPE ORDU BOZTEPE ORDU FINDIK VE TARIM



                                                                                           ORDU VE TARIM







NİZAMETTİN MAHALLESİ

Yüz ölçümü bakımından  ORDU Altınordu'nun en büyük Mahallesi  
Kuruluş 1921



                                              ORDU İLİNDE TARIM: 
ÖZET:


Dünya fındık üretiminin yüzde 70’ini karşılayan Türkiye’

Dünyada fındık üretiminde ilk sırada yer almaktadır.

Hem üretimde hem ihracatta dünya lideri 
konumunda  Türkiye de ;

İl bazında da  ORDU  İli üretimde 1. Sıradadır.



 Topraklarımızın 706 bin hektarlık alanında yaklaşık 500 bin çiftçi tarafından

kalitesi yüksek fındıklar yetiştiriliyor.

Ülkemizde Karadeniz Bölgesi'nde 2017 yılı itibarıyla yaklaşık 500 bin çiftçi tarafından

706 bin hektar alanda fındık üretimi yapılıyor.

Fındığın üretim alanı Karadeniz Bölgesi olarak karşımıza çıkıyor. Doğu’da Artvin’den Batı’da Kocaeli’ye kadar tüm Karadeniz illerinde ekonomik olarak fındık yetiştiriciliği yapılabiliyor.

 2001/3267 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile fındık üretimine izin verilen iller; Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Samsun, Sinop, Kastamonu, Bartın, Bolu, Tokat, Zonguldak, Düzce, Sakarya ve Kocaeli

NOT:   Fındık ürününden daha fazla olan ürünlerin yetiştirebileceği alanlarda fındık üretiminin önüne geçilmesi için birinci ve ikinci sınıf tarım arazisi ile eğimi yüzde 6'nın altında olan üçüncü sınıf tarım arazilerinde fındık üretimine izin verilmemiştir.

 120 000 i aşkın çiftçi sayısı ile Türkiyenin en çok çiftçi kaydı olan ildir. Aynı zamanda Tüm dünyada üretilen fındık miktarı bakımından 1. Sıradadır. Tüm üretimin 75 % ini Türkiye üretir ve Türkiyenin 30 % Ordu ili üretir.

Ordu bal üretiminde gelişmiş olup Türkiyenin 15 % sini karşılamaktadır.

Ordu Kivi üretiminde de söz sahibi olup Türkiyenin 13 % sini karşılamaktadır.

Ordu Kivi üretiminde de söz sahibi olup yıllık 35000ton balık üretimi ile Türkiyenin 7 % sini karşılamaktadır.

Ordudan 80 ülkeyi aşkın ülkeye ticaret yapılmaktadır. En çok Almanyaya ihracat yapılmaktadır. Genellikle fındık ve fındık ürünleri ihraç edilmektedir.

Orduda 4 adet OSB (ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ) vardır. 63 fabrika vardır. Yine 2017 rakamlarına göre 1504 imalathane  olup buralarda 16932 kişi istihdam edilmektedir.

MADENLER: Türkiyenin Bentonit üretiminin 50 % sini ordu üretir. İhracat fındıktan sonra gelir. Doğu karadeniz bölgesinde tüm maden alanlarının  40 % ı Ordudadır. Toplam 55 adet aktif maden sahası vardır.

NUFUS   : Ordunun nufusu 740 000 civarındadır. İşsiz sayısı 22623 kişi kayıtlıdır.

İHRACAT: 203700 MİLYON  &  olup  İTHALAT 65200 milyon &  dır.




                                                               FINDIK
                                                       ORDU FINDIK
                                                                ORDU


                          FINDIK NEDİR? TARİHİ KISACA ANLATALIM






Fındık adının Antik Çağda Pont Exinus kelimesinden üretilen  “pontik” kelimesinden üretildiği söylenir. O yıllarda Pont Exinus  kelimesi Karadenizin adı idi.

İbni Sina  El Kanun Fi’t-Tıbb adlı kitabında fındığın çeşitli hastalıkların tedavi ve önlenmesinde kullandığını anlatır.

Evliya Çelebi  Trabzon’da, Seyrani ise Giresun’da  fındık yetişmesinin çokluğundan bahseder.

Sultan Mahmut dış ticarette fındığa önem veren  icraatlarda bulundu. 1737 de Fransa’ya ilk Fındık ihracatını yapar.
1782 yılında Rusyaya, 1792 de Romanyaya, 1875 yılında Belçikaya, 1906 yılında Sırbistana, 1907 yılında Almanya’ya, 1909 yılında Marsilyaya, 1912 yılında Amerika’ya satışlar devam etti.

İzmir İktisat Kongresi, 17 Şubat 1923 günü Manisa temsilcisi Kazım Karabekir, Asım ve Fevzi Çakmak Paşalar ile Rus Büyükelçisi Aralof ve Azerbaycan Büyükelçisi İbrahim Abilof'un katılımları ile başlamıştır. Bu kongrede Mustafa Kemal ATATÜRK;
". Yeni Türkiye'mizi layık olduğumuz düzeye eriştirebilmemiz için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü; zamanımız tamamen bir ekonomi devresinden başka bir şey değildir.
Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmamışlarsa, meydana gelen zaferler devamlı olamaz." DİYEREK Tarımın önemini anlatmış ve Milli Tarım Politikası oluşmasını istemiştir.
'Misak-i İktisadi'yi kararları yayımlayarak dağılmıştır. 



1925 yılında  407 sayılı yasa ile Rize ili de fındık yetiştiren il kabul edildi. 1927  yılında  6207 sayılı yasa ile Fındık fidelerinin  dağıtımı ve dışarı çıkarılması yasaklandı. 1930 yılında  “İş Limited Şirketi “ kurularak 1931 yılında fındık ihracatına başladı.

FINDIK ÜRETİMİ

Orduda fındık dikimi ve gelişimi 1898 yıllarında başlamıştır. Üretim 448 ton idi.

1902 yılında bu üretim 70000 kantara çıkmıştır.

1904 yılında 641000 kg

1913 yılında fındık 4 krş,25 santimdi. 1914 yılında 1 krş indi

İzmir iktisat Kongresinde alınan kara gereğince çalışmalar devam ederken Teşviki Sanayi Kanunu çıktı. Bu kanunla ekonomi hayli canlanmıştı. Sanayi gelişiyordu. Ticaretimiz artmıştı. 1930 dünya bunalımı 1929 yılında kendini gösterince Yurdumuzunda durumu bozuluyordu.  1929 Yılında  Orduda fındık yok denecek kadar az oldu. Kriz Orduyada dayanmıştı.  Fındık alivrecilerinden Trabzonlu tüccarlar FORST MAJÖR  ( Alivre fındık satışlarının iptali ) Bu durum Almanya sanayicileri ile  Tüccarların mahkemelere sürüklenmesine yol açtı. Bu Forst Majör ilanına Ordu ve Giresun  Ticaret Sanayi Odasına bağlı tüccarlar uymadı. Ama halkın geliri düştü, Borçlar ödenemedi. Faizli borçlr katlandı. İş Banaksı, Osmanlı Bankası, Ziraat Bankaları  ahlka kredi vermeye teşvik edildi. 1930 yılında Türkiye dış ticaret açığı 101 milyon liraydı.

Cumhuriyetle birlikte fındık üretimi teşvik edilmişti. Çalışmalar sonucunda  ORDU genelinde  Yıllara göre Fındık üretimi şöyleydi.

1923 yılında  5600 ton,    1924 yılında 8000 ton ,   1925 yılında 3800 ton,        1926 yılı 8300 ton,

1927 yılı 7000 ton,            1928 yılında 3200 ton,

1929 yılında 1296 ton

1930 yılı 6400 ton,             1931 yılında 4000 ton

Orduda sadece 1296 ton idi ki Köylünün kara yılı idi.

YURT GENELİNDE İSE : 


1927 yılı 54250 ton fındık  

1928 yılı 22667 ton fındık  

1929 yılı 6755 ton fındık    


10 Ekim 1935 yılında Ankarada  “1. Ulusal Fındık Kongresi “ toplandı. Fındık Nizamnamesi hazırlandı.

1936 yılında Giresun İlinde Fındık İstasyonu kuruldu. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK  1 Kasım 1937 yılında Meclis açılışı Konuşmasında ; ” Önümüzdeki yıl içinde , Fındık başta olmak üzere diğer belli başlı  ürünleri de içine alan birlikler kurulmalıdır” diyerek fındığı gündeme getirmiştir

18/3/1924 Köy Kanunu ile İlerleme ekonomik savaş köyden başlayacak direktifini veren Mustafa kemal ATATÜRK bütün yurta  kesin talimatlar vermiştir. Bu çalışmalar çok başarılı işlerde  zafer kazanılmıştır. ORDU Valisi Bekir Baarn 1937 yılında ordunun bütün köy kasaba, ilçelerinde köy bayramı düzenlenmesini istedi. Halk bu önriyi benimsedi, Eğlenceler, güreşler,, yarışmalar düzenlenmesi ve herkesin katılımı teşvik edildi. Boylece köylünün devrimlere, başarılara adım atılmasını sağlamaktı. Vali Baran kendisi bayrama Yalıköyde  katıldı. Ordunun nufusyoğunluğu bakımından  Türkiyede 4. Sıradaydı.  Bayram toplam 571 köyde coşkuyla  kutlandı. 

            ATATÜRK ‘ün direktifleri doğrultusunda Giresun’da 28 Temmuz 1938 de (FİSKOBİRLİK) Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği kuruldu. Önceden kurulan  “İş Limited Şirketi “1939 yılında kapatıldı. Bunun yerine 6 Kasım 1940 yılında “Karadeniz  Bölgesi Fındık İhracatçılar Birliği” Kuruldu.
7 Kasım 1957 yılında 2. Ulusal Fındık Kongresi toplandı.
1965 yılında önceden kurulan “Fındık İstasyonun” adı değiştirilerek “Fındık Araştırma Enstitüsü adı verildi.

10-14 Ekim 2004 tarihlerinde 3. Ulusal Fındık Kongresi toplandı.

1983 yılında “Fındık Üretiminin planlanması ve dikim alanlarının sınırlandırılması” adlı yasa hazırlandı. 16/6/1983 tarih ve 2844 sayılı bu yasa meclisten geçti. Ancaaak bu kanun maddeleri hiçbir zaman uygulanamadı.


Eski Fiskobirlik Binası
Şimdiki NOVADA nın olduğu yer.
2002 yılından sonra Fiskobirliğin  bazı binalarının satılması gibi burasıda satıldı.



1964 yılında Kahraman Sağra, Şarkiye Mahallesinde Fatma Hatun Sokakta fındığı işleyen ve mamul olarak satan kişi olarak ticarete başladı. Sonra Ünal Sağra Almanya’ya Eğitime giderek Fındık Mamüllerinde  çeşitliliğe gitti. Nugatella, Sarelle yi tüm yurda ve dünyaya tanıttı. 1985 yılında 250 tane Sağra special yurda  dağılmıştı.






1990  yılında Krize giren Ekonomi Sağrayı da vurdu. Sağra firması Bayındır Holding e satıldı. Bayındır Holding in de batmasıyla Sağra, TMSF ye devredildi. 2007 yılında Toksöz Grup tarafında alındı. Bir rüya böylece son buldu.

2000 li yılların başlangıcı ve devamında Fiskobirlik Devlet  Desteklemelerinden mahrum bırakıldı. Piyasa zor durumda kaldı. Bu durum yabancı şirketlerin  iştahını kabarttı.

2014 yılında; Michele ferrero, Türkiyede faaliyet gösteren Oltan Gıdayı aldı. Adını “Ferrero Fındık İthalat İhracaat ve Tic aret  AŞ” Olarak değiştirdi. Cüneyt Zapsu Danışman ve tedarikçisi oldu.

“Ferrero Fındık İthalat İhracaat ve Ticaret  AŞ” nin     Trabzon’da 2 tane , Düzce’de 2 tane ve Ordu’da 1 olmak üzere toplam  5 tane Fındık Kırma Fabrikası vardır. Ayrıca Trabzon’da 1 tane , Düzce’de 1 tane olmak üzere toplam  2 tanede Fındık Seçme Fabrikası vardır. Trabzon’da 1 tane de Fındık Entegre Tesisi de vardır.  Bu tesislerle  ve ihracatıyla Yıllık Cirosu 500 Milyonu aşmıştır.

Bugün yıllık ciro 11 milyar dolardır. Türkiyenin  payının 3 milyar dolar olduğu söylenmektedir.

Diğer Fındık İhracatcısı, Singapur merkezli  “Olam İnternational  “ 2011 yılında 38 Milyon TL ye Progıda AŞ  ni aldı. Dünyada 500 şirket arasından 77 sırada yer almaktadır. 














FINDIK İŞLEMEDE  MAKİNALAŞMADA SAĞRA

İLK FINDIK İŞLEME  TESİSLERİ
BUGÜN TEB BANKASININ OLDUĞU BİNA



FINDIĞI KAVSULUNDAN ÇIKARMAK İÇİN 
1970 LERDE BASİT MAKİNALAR ÜRETİLMİŞTİ.



1974 YILLARI PATOZ



               ŞİMDİ İSTEYENE DETAYLI BİLGİLER

               1917 Yıllarında Orduda sıtma hastalığı çok ve halkı bıktırmıştı. Halk yazları Çambaşına taşınıyordu. Devlet Akyazıda  sıtmaya sebep olan bataklıkları kurutmak için pirinç ekimini ve  guatr hastalığına sebep olan karalahana bitkisini yasakladı. Batlıklar  sivrisinek yuvası olduğundan kurutulma çalışmaları  ve başka bitki ürünü yetiştirme teşvik edildi. Fındık üretimine açık destek verildi.



                İlimiz  fındık üretiminde dünya birincisi olup en iyi fındıklar yine ilimizde yetişmektedir. Giresunun  üretttiği  ve Giresun yağlısı denilen fındık bir yana ilimizdeki  bilebildiğim 3 çeşit yağlı fındık  eşşiz tattadır.

Fındık içi ile dışı ile tüketilebilen ekonomik değeri olan ayrıcalıklı bir üründür. Gıda , sanayi, sektöründe ayrıcalığı vardır. Kabuğu önceleri yakacak olarak kullanıldığı  halde şimdi sanayinin  hammaddesidir.

Mahallemizde bir tarım alanıdır. Mahallemizde  1975 li yıllara kadar  fındık ve  mısır  soya  ekimi de yapılmaktaydı. Şimdi  sebzelerin  ve meyvelerin dışında sadece  fındık bahçeleri  vardır. Zamanla  mısır ve soya üretimi  bırakılmış fındık dikimi yapılmıştır.

İlimizde 1975 yıllarından sonra  hele mahallemizde  1974--1975 kadastro çalışmaları yapıldıktan sonra , fındık yetiştirmeye başlandı. her yere , mısır tarlalarına fındık dikimi yapıldı.

Yine bu yıllara kadar  Boztepe  ismi üzerinde  boz bir toprak görünümündeydi. Boş bir araziydi. Bu boş Boztepe arazisi  , Boztepe etekleri  krizma edildi ve fındıklık bahçeleri haline getirildi.





1920 --1930 LARDA GEMİLERE YÜK VEREN ÇAPAR VE MAVNALAR

Açıkta bekleyen şileplere mal yüklemek için liman yoktu. Gemiler açıkta bekler mavnalar , çaparlar mallarını gemiye kadar iletir vinçlerle yüklenirdi. Bazen de çaparlar samsundan Hopaya kadar yük taşımada kullanılırdı. Mavna çapariden uzun ve dardır. Mavnaların denizden yüksekliği azdır, çaparın ki büyüktür. Bu yüzden Çapar denizin dalgalarına daha dayanıklıdır.

ÇAPAR Yük taşımacılığında kullanılan hacıyatmaz misali devrilmeyen  5-10 ton mal taşıyabilen kestane ve gürgen ağacından yapılan  aarç. Kürekleri ile hareket eden yükü olduğunda  çok ağır yol alan  bu araç açıkta bekleyen gemilere yük taşımada  diğer araçlarla da çekilebiliyordu. Çapar 8 mürettebat ve bir kaptanla  yönetilirdi.1900 başlarında başlayan  ve en iyileri Giresun da bulunan bu çaparlar 1970 yılında  kaldırıldı. Çapar Taka'dan  büyük Mavnalardan küçük bir deniz aracıydı. 8-12 m uzunluğa sahip Takalar yük taşımaz balıkçılar kullanır diğer zamanlarda insan taşımacılığında kullanılır. 1970 yılında Tüm karadenizde 100  kadar çapar vardı.



                                                  FINDIĞIN TARİHÇESİ

                        
                     FINDIKTARIMI  VE  GELİŞİMİ

                Fındık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün Kuruluş Hikayesi

Fındık Karadeniz Bölgesinde  400.000 dolaylarındaki çiftçi ailesinin tek geçim kaynağıdır. Fındık tarımı yaklaşık 
540.000 hektar arazi üzerinde üretimi yapılmaktadır. Tabiiki bu kadar büyük alanda ve bu kadar büyük çiftçi 
ailesi tarafından  yapılan fındığın sorunları da çoktur. Bu sorunlara çözüm getirmek amacıyla kalkınma 
planlarımızdaki amaç, hedef ve ilkeler doğrultusunda belirlenen çözümler, öncelikler çerçevesinde
 araştırma çalışmaları gerekmekte ve yapılmaktadır.

1927 Yılında Fiskobirlik kurulup fındık fidanlarının başka ülkelere  satılması önlendi. 1930 yılında 

İş Bankasınca “Fındık Ticaret Şirketi” kuruldu.  1935 yılında Ulusal Fındık Kongresi yapıldı.  

1936 yılında Giresun İlinde Fındık İstasyonu kuruldu ve bu istasyon 1938 yılında Fiskobirlik

 olarak gelişti. Yıllarca Fiskobirlik fındık ürününün korunması geliştirilmesi, köylünün korunması ve 

gelirinin artması için çalıştı. Ancak 2014 yılında Fiskobirlik devreden çıkarak fındık İtalyan Şirketinin eline geçti. 


         Fındık için ilk çalışmalar devlet öncülüğünde 1936 yılında Karadeniz Bölgesinde Giresun İlimizde başlatılmıştır.
 İlk etapta Ziraat Bakanlığına bağlı 152 dekar alanda Fındık İstasyonu adında kuruluş kurulmuştur.

         1952 yılından itibaren Kuruluş yıllarında Giresun ili ile sınırlı olan hizmet alanı “Bölge Fındık İstasyonu” adı,

        1955 yılında bünyesine Tavukçuluk ünitesini de alarak “Bahçe Kültürleri ve Küçük Evcil Hayvanlar
 İstasyonu” adını almıştır.

         1963 yılından itibaren arazi varlığı, laboratuar imkanları ve teknik eleman kadrosu genişletilerek projeye 
dayalı araştırma çalışmaları yapabilir duruma gelmiştir.

         1981 yılına kadar “Fındık Araştırma ve Ziraat Meslek Okulu” adı altında çalışmalarını sürdürmüştür. 
Ziraat Okulunun kapatılması ile Müessesenin adı“Fındık Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürlüğü” olarak 
yeniden değiştirilmiştir

         1982 yılında ise bünyesine yaprak ve toprak analiz laboratuarı dahil edilmiş ve o günden bu yana bölge 
üreticilerine gübre tavsiyelerinde bulunmaktadır.

         1987 yılında Bakanlığımızda yapılan reorganizasyon çalışmaları sonunda, Bakanlığa doğrudan bağlı
 konu Araştırma Enstitüsü olarak “Fındık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü” adını almıştır.

  ​       2011 yılında yayınlanan 639 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ismi "Fındık Araştırma İstasyonu 
Müdürlüğü" olarak değişmiştir.

         2015 yılında ise "Fındık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü​" ismini almış olup Enstitü, ülkemizde 
fındık konusunda araştırma yapan tek kuruluştur.

         Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel 
Müdürlüğü' ne bağlı olarak çalışmalarına bu isim altında devam etmektedir.

         Islah, Yetiştirme Tekniği ve Teknolojileri, Bitki Sağlığı, Tarım Ekonomisi, Gıda Teknolojileri, 
Toprak-Su Kaynakları Şubeleri olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

         Fındık için ülkesel bazda veri toplama ve değerlendirme, temel ve stratejik araştırmalar yapma,
 gen kaynaklarını toplama ve muhafaza etmek, laboratuar olanakları ölçüsünde üretici ve diğer kuruluşlara
 hizmet sunmak, literatür temin etmek, araştırma sonuçlarına dayalı olarak eğitim ve yayım yapmakla görevlidir.


                Giresunda fındığı araştırmak için kurulan “Fındık Araştırma Enstitüsünün araştırmalarına göre :
Plinus da  pontiğin Pontus kıyılarından geldiği içinde Fındığa “Pontus Cevizi “ adını vermişlerdir.
Fındık, Akdenize, Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine Doğu Karadenizden yayılmıştır. 
Şimdiye Kadar 14 dilde 14 ayrı isimle adlandırılmıştır.
Fındığın Arapçası     : Bunduk,
Fındığın Farsçası      : Fonduk
Fındığın latincesi      : Nux
Fındığın Almancası  : Haselnuss
Fındığın Fransızcası : Nosiette
Fındığın İngilizcesi  : Hazelnut
Fındığın Rumcası     : Leptokarion
Fındığın Ermenicesi : Kalin
Fındığın Tatarcası    : Çitlevük
Fındığın Yunancası  : Funduki
Fındığın İtalyancası  : Nocciola
Fındığın İspanyocası : Avellana
Fındığın Portekizcesi : Avella
Fındığın Romencesi   : Aluna








































Fındık sözcüğü, Antik Çağda Karadeniz’ in adı olan “Pont Exinus” tan türetilen “pontik” 
sözcüğünden meydana gelmiştir. Plinus da, Pontos kıyılarından getirildiği için, fındığa 
“Pontos cevizi” denildiğini kaydetmiştir. . Fındık sözcüğünün Farsçası “fonduk”, Arapçası “bunduk”, Latincesi “nux”, Almancası “haselnuss”, Fransızcası “noisette”, İngilizcesi “hazelnut”, Rumcası
 “leptokarion”, Ermenicesi “kalin”, Tatarcası “çitlevük”, eski Yunancası “funduki”, İtalyancası 
“nocciola”, İspanyolcası “avellana”, Portekizcesi “avella”, Romencesi ise “aluna” dır.
Türkler Ortaasya’ da fındığa “kosık” ya da “kosuk” “çetlevük” sözünü  kullanmışlar ve 
Anadolu Türkleri fındığı Arap etkisi ile “bunduk” ve bundan değiştirerek “fındık” şeklinde
 adlandırmışlardır.
Arkeolojik kazılar MÖ 10000 li yıllarda fındığın mezolitik diyetlerin bir parçası olduğunu 
kanıtlamaktadır. Çin yazılı kaynaklarında M.Ö. 2838 yıllarında Çin’ de yetiştiriciliğinin yapıldığı 
ifade edilen fındığın Tanrı’ nın insanlara ihsan eylediği beş kutsal meyveden birisi olduğu 
bildirilmektedir.
Antik Çağ’ ın büyük tarihçisi Herodotos (MÖ 490-425), Herodot Tarihi olarak adlandırılan eserinde 
fındığın Karadeniz’ in doğusunda yetiştirildiğini yazarken, antik Çağ’ da fındığın yağının nasıl 
çıkarıldığını da tarif etmektedir.
Milattan önce 372-287 tarihleri arasında yaşamış olan Yunanlı filozof Theophrastos
 fındıktan şu şekilde bahsetmektedir: “Pontus cevizi-fındığın yabanilikten kurtarılıp 
ehlileştirilmesi için asıl kökten alınıp başka bir yere dikilmesi kafi gelir. Bu suretle kışa 
daha mütehammil olan fındık iki cins olup birisi yuvarlak yani tombul, diğeri ise uzunca sivridir. 
Fındık fidanı sulak yerlerde daha iyi yetişmektedir.”
Fındık önemli bir üründür. Nazlı  bir bitki olup yetiştirilmesi  zordur, emek ister.

--
Fındık Türkler arasında 3 devrede yayılmıştır.

1.Devrede Türkler Ortaasyada dır. Ortaasya da fındığa” kosik” yada “kosuk” denilmekteydi.

  
Fındık ağacının Uygurlar tarafından bilindiği ve hatta kutsal ağaçlardan sayıldığı da  bilinmektedir.
Türk kaynaklarında fındık ağacından söz edilen en eski eser Uygur Destanı’ nın İran 
rivayetidir: “Tuğla ve Selenga ırmaklarının birleştiği yerde bir kayın ve fındık ağacı arasında
 bulunan bir dağ kabardı ve yarıldı. İçinden beş çocuk çıktı.”
Büyük Türk Bilgini İbn-i Sina (930-1037) El Kanun Fi’t-Tıbb adlı eserinde çeşitli hastalıklarda 
kullanılan bir ilaç olarak fındıktan bahsetmektedir.

2.Devre Türklerin Batıda olduğu devredir. Buralarda da fındığa “Çitlevük” denilmekteydi.

3.Devrede Türkler Anadolu dadır. Türkler burada Araplardan etkilenerek bunduk ismini
 değiştirerek fındık demişlerdir
 13. yüzyılda yaşamış olan Ispartalı Seyrani  Karadeniz Bölgesine yaptığı ziyaret esnasında 
Giresun’ da bol miktarda fındık yetiştiğinden bahsetmektedir. Yine Evliya Çelebi Trabzon 
bölgesine yaptığı  bir seyahatte “Dağlarında taşlarında cümle ormanları fındıklıktır” diye 
bahsetmektedir.
Türk fındıklarının, özellikle Avrupa ülkelerinde tanınması 18. yüzyılın ikinci yarısından sonradır.
 1782 yılında Rusya’ ya, 1792 yılında Romanya’ ya, 1875 yılında Belçika’ ya fındık 
dışsatımının başladığı bildirilmiştir.
1900 yıllarında fındığın tek üreticisi ve dışsatımcısı Türkiye’ dir.

Ordu’ da fındık ziraatinin başlangıcının ise geç bir dönemde olduğu bildirilmiştir. Ordu ilinde 
sıtma hastalığını önlemek için pirinç ekiminin yasaklanması ve fındık ziraatinin teşviki için
 yazılan yazı 9 Haziran 1894 tarihlidir.


ORDU’ da FINDIK TARIMI

Ordu, 1800 yılların sonunda, 1900 yılların başlarında bataklık  idi ve prinç tarımı yapılıyordu. 
Sıtma çok olduğu için insan yerleşim yeri olarak iç bölgeler ve yaylaları seçmişlerdi. 
Ordu yazın tamamen Çambaşına taşınıyordu. Sıtmanın önlenmesi için prinç yasaklandı.
 Bataklıklar kurutulmaya çalışıldı. Fındık Tarımında karar kılındı. Devletçe 9 Haziran 1894
 tarihinde teşvik bildirimi yapıldı.

Orduda fındık ilk defa Alibey, Gülyalı, Mustafalı, Kestane ve  Sayacabaşı üretilmeye başlandı. 
Orduda sıtma  nedeniyle prinç tarlaları kaldırıldı. Fındık gelişmeye başladı.

İsa Cordan 1923 yılında ilk fındık kırma fabrikasını kurdu.
Cumhuriyet döneminde fındık konusu ciddiyetle ele alınmış, bu konuda muhtelif çalışmalar 
yapılmıştır. 1925 yılında çıkarılan 407 sayılı yasa ile Rize de fındık yetiştiren iller arasına 
alınmıştır; yine 1925 yılında çıkarılan 552 sayılı yasa ile Aşar Vergisi kaldırılmış, bunun yerine
 fındıktan % 8 vergi alınması şartı getirilmiştir.
1927 yılında çıkarılan 6207 sayılı hükümet kararnamesi ile fındık fidanlarının ihracatı yasaklanmıştır.
1930 yılında İş Limitet Şirketi kurulur, 1931 yılında fındık ticaretine başlar.
10 Ekim 1935’ te Ankara’ da Birinci Ulusal Fındık Kongresi toplanır. Bu kongrede fındığın 
yetiştirilmesinden satışına kadar, özellikle kalite ve standardizasyon konuları işlenmiş ve 
çeşitli raporlar halinde kongreye sunulmuştur. Fındık Nizamnamesi yürürlüğe konulmuştur.
ındıkların gemilere taşınması


1936 yılında Giresun’ da Fındık İstasyonu kurulur.
Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım  1937 tarihinde TBMM’ ni açış konuşmasında; 
“Önümüzdeki yıl içinde, fındık başta olmak üzere diğer belli başlı ürünlerimizi de
 ilgilendiren birlikler kurulmalıdır.” direktifini verir.  28 Temmuz 1938 tarihinde Giresun’ da
Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (FİSKOBİRLİK) kurulmuştur.
İşlevini tamamlayan İş Limitet Şirketi 1939 yılında tasfiye edilir.
6 Kasım 1940 tarihinde merkezi Giresun’ da olmak üzere Karadeniz Bölgesi Fındık İhracatçılar Birliği kurulur.
Giresun’ da 7 Kasım 1957 tarihinde İkinci Ulusal Fındık Kongresi toplanmıştır. Bundan 47 yıl
 sonra, 10-14 Ekim 2004 tarihinde yine Giresun’ da Üçüncü Milli Fındık Şurası toplanmıştır. 
Burada fındık konusu çeşitli yönleriyle tartışılmış ve şura sonunda alınan kararlar 29 maddelik 
bir bildiri ile kamuoyuna duyurulmuştur.
1965 yılında Fındık İstasyonu, Fındık Araştırma Enstitüsü adını almıştır.


FINDIK SAGRA HİKAYESİ  KAHRAMAN VE ÜNAL SAĞRA


Ağazade Kahraman Ağa : Ağa olmanın yanında  Orduda sevilen , zengin bir
 işadamı idi. Orduda  belediye başkanlığı da yapmıştı.
 Ağazade Kahraman Ağa’ nın oğlu Kahraman Sağrada bir o kadar saygılı,
 çalışkan, sevilen kimse idi. 1962 yılında Zaman Gazetesi adında gazete
 çıkardı. Gazete matbasının üst katında da bir sinema açmıştı. Sonrasında
 Gimanın  Ordu şubesini açmış Ordunun ihtiyacı olan emtiaları temin eder olmuştu.

Kahraman SAĞRA oğlu Ünal  Sağra’yı  Almanya’ya tahsile gönderir. Oğlu 
Ünal dan  Almanyada fındığın nasıl işlendiğine dair bilgi edinmesini  ister.

1964 yılında Şarkiye Mahallesinde İlk entegre tesis açılır. Orduda artık 
fındık ambalaja girmeye başlamıştı. Artık Orduda iş sahası açılmış insanlar 
bir nebzede mutludur. 1970 li yıllarda fındık kavrulmaya başladı. 
Ünal Sağranın Almanya tahsilini bitirip Ordu’ ya gelmesi ile çikolata  
yapımına geçilmişti. Almanyadan bürokratik engeller yüzünden getirilemeyen  
makinelerin yerine Ordu ustalarının yaptığı örnek prototif makineleri sayesinde 
daha seri üretim yapılmaya devam etti. Nugatella, sarelle ürünleri ile aşama
 kaydetti. Sagra—Ordu  tanıtımları ile ingiltere’ye yıllarca ürünler gönderip 
Ordu adı tüm dünyaya duyurulmuş oluyordu. 1980 yılında 2000 i aşan 
çalışanı olmuştu. Şehre sığmayan Sagra tesisleri  Turnasuyu’na  taşındı.
 1985 yılında 250 şubesi ile tüm Türkiye’ye yayıldı.  Ne yazık ki  devlet d
esteği ile  fiskobirlik tarafından toplanan fındık  sagraya hammadde  sıkıntısı 
yaratır. Fabrika piyasa şartlarıyla , rakip  şirketlerle  rekabet güçlüğüne düşer. 
 1990 yılında  tesisler BAYINDIR HOLDİG’ e satılır.







Sonuçta Fındıkta katma değer sağra ile başlamış ve gelişmiştir.Fındık işleme tesisleri Tüm yurda 
dağılmış iş sahası açılmış, fındık değere binmiştir. Yine ilk yerli TV Boztepe  Ünal Sağra ve 
Atilla Şimşek tarafından kurulmuştur. 
1983 yılında “Fındık üretiminin planlanması ve dikim alanlarının sınırlandırılması” nı öngören 
16.6.1983 tarih ve 2844 sayılı yasa çıkarılır.
1974--1980 yılları arasında Ordu Belediyesi olanaklarıyla  "Altın fındık şenliği" adında 
 festivaller düzenlendiyse de  çeşitli nedenlerden dolayı devam etmemiştir.
1996 yılından  FTG (Fındık Tanıtım Grubu kurulur, fındığın iç ve dış tüketimini artırmak için 
çeşitli çalışmalar yürütülür.

Fındık Tanıtım Grubu tarafından 2015 yılında   Amerika’da tanıtım çerçevesinde
 “Compertes chocolates” firması ile işbirliği yapıldı. “İstanbul “ adı altında Çikolata barı üretilip 
Amerikada satışa sunuldu.
Aynı firmaca “Fındıklı Nougat” üretilip satışına başlandı. Jonathan Graham 
13—15 ocak 2015 te Türkiyeye gelip Fındık bahçelerini, fındık işleme tesislerini , 
gezip bilgilenmiştir 







Fındık Patozu 1975  yılı





Fındık patozu
  zamanla gelişmektedir.Şimdi hortumlarla fındığı kendisi almak işçi sayısını azaltmaktadır.





  2015 YILI İTİBARİ İLE  DÜNYADA FINDIK ÜRETİMİ

  Dünyada fındık en çok Türkiye'de    ORDU    İlimizde  üretilmektedir.

  Ordu ili Tüm Dünya üretiminin  33 %   oranına sahiptir.

 ORDU     33   %    Giresun    17  %      Trabzon    10  %           Rize         10  %
  Samsun    13  %     Düzce        9  %


SAĞRA VE FINDIK

                             KAHRAMAN SAĞRA KİMDİR FINDIK İÇİN ÇALIŞMALARI

Ordu’yu fındığın başkenti yapan bu mütevazı, dürüst, girişimci Kahraman Sağra ve çocuklarıdır.
Şeyhoğulları sülalesinden olan ailenin lakabı “Sağıroğulları” idi. Soyadaı Kanunu çıkınca  bu lakaptan dolayı “Sağra” soyadı  alınmıştı.
Sağra’ların en büyük babası Ağazade Kahraman Ağa, Ordu civarının en zengin kişilerinden birisi idi ve bir zamanlar Ordu Belediye Reisliği görevlerinde bulunmuştur. Onun oğlu, Kahraman Sağra’da herkes tarafından çok sevilen kişi idi. “O haddinden fazla dürüst ve seviyeli bir insandır.” diye anılırdı.
Kahraman Sağra’da bu küçük şehrin değişimi ve gelişiminde önemli roller üstlenmiş biri olarak her daim hatırlanması ve unutulmaması gereken, fındığın sanayileşme sürecindeki önderi ve bu işlerin doğal lideri olmuştu.
“Kahraman Sağra ve Halit Gürsoy” İki eski ortak 1962 yılında Fatma Hatun sokakta kurduğu matbaalarında  çıkardığı Zaman gazetesini çıkardılar.
 Gazetede” Rıza Şimşek Yazı İşleri Müdürü, Bilal Köyden Müessese Müdürü” olarak görev yaparlar.
Matbaadan sonra  yazlık sinema da, Ordu’daki bir  ilkti..
Kahraman Bey, daha sonraları Ordu Gima mağazası şubesini açar.
 Her türlü inşaat malzemelerinin bulunduğu bir işyerini de açar ve ticareti  sürekli geliştirir.
 Bu arada, Kahraman Sağra, iki oğlu Yener ve Ünal Sağra’yı eğitimleri için Almanya’da okumaya yollar.  Ayrıca  fındığın Almanyada nasıl ve ne şekilde işlendiği öğrenmelerini  ister
 Sanayici Kahraman Sağra, Halit Gürsoy ile   ortak fındık ticareti de yapmaya devam ederler. Almanyada okuyan Ünal Sagra ve  kardeşi Yener de fındıkta kullanılan makineleri tanırlar.

1964 yılında Şarkiye Mahallesi, Fatma Hatun Sokakta bulunan Sağra’lara ait binada fındık işleme makineler kurulmuştu.Bu hareket fındığın işlenmesinin başlangıcı sayılır.
Yine Kahraman Sağra, 70’li yıllardan sonra, ilk defa fındığı kendi Ordu tesislerinde kavurup paketleme sürecine geçerek, Karadeniz’in ilk gerçek sanayicisi olur.
Ünal Sağra’nın Almanya’da ki eğitimini bitirmesinin ardından 1970 yıllarında Ordu’ya dönmesi ile Kahraman Sağra tarafından kurulmuş olan fındık işleme tesislerde, fındık kavrularak ve akabinde çikolata üretimine başlanmıstı.. Sağra tesisleriyle artık ulusal bir marka olmak yolunda ilk adımlar atılmış oluyordu.

Ünal Sagra ve Genel Müdürü Şerafettin Turan, çok hızlı çalışmalar yapmaya başlarlar. Ama önlerinde yasakçı ve katı bir bürokrasi vardı. Gümrük mevzuatı, ithalat ve ihracat rejimindeki bir çok bürokratik engelleri ile uğraşırlar.
En basiti Ünal Sağra ilk başta Almanya’dan gördüğü 30 bin marklık ufacık bir ezme ve toz fındık makinesi satın almak ve fabrikasına bu makineyi kurmak ister. Devletten izin isteğine koca bir Hayır getiremezsin cevabını alır. Ancak Binbir güçlükle bu makineyi orduya getirir. Ordu da çok iyi usta ve yaratıcı şahsiyetlerin sayesinde makineleri geliştirirler. Almanyadaki bazı makinelerin yapımını başarırlar.Bu ustalardan biri de Boztepe’den Kenan Mağden ustadır.
 Sağra ailesi bu makineyi çalıştırınca artık ezme ve toz fındık ihracatına başlayabildiler.
Bu makine ile Türkiye’de yapılan fındık mamülü Sarelle ve fındık ezmesinin üretimi yapılmıştır.
Fındıklı kakaolu bu özel ürün önce Nugetalla adıyla daha sonra Sarella Yabancı dev şirketlerle rekabet etmesi ve iç piyasada da tanıtımı için tasarımlar gerekiyordu. Önce  desenli kesme bir su bardağının içinde piyasaya sunulur.Bu kesme bardak işi tutar.

“Tadelle” için ambalaj kırmızı beyaz düşünülmüş  ve çok tutulmuştur.  Kamil Sönmez, Sağra’nın yeni ürünü olan “3 lezzet bir arada Jumbo” diye bir reklam filmini yapar.Ancak  o zaman tek televizyonTRT televizyonu bürokratik bir engel çıkartır yayınlamaz.

Tadelle o yıllarda İngiliz firmasının  ürünü  “Topıc” diye bir ürünle rekabet ediyordu.. Sağra ilk kavrulmuş fındık ihracatını da bu İngiliz firmaya yapmıştır.Her “Topıc” barın içinde tam beş tane iri fındık vardı ve Sağra, her ay İngiltere’ye dört tır kavrulmuş fındık gönderiyordu. Ancak bu durum büyük dünya devi çikolata şirketlerini rahatsız ediyordu.
Ürün üzerlerinde  “Sağra Ordu” diye yazdığı için, ayrıca Ordu’nun tanıtımına da çok büyük katkısı olmuştu.
Sağra, katma değer yarattığı o yıllarda her zaman her konuda Ordu’da ekonominin bel kemiği olmuştu.  70-80’li yıllarda futbol liglerinde fırtına gibi esen Orduspor’un da en büyük maddi ve manevi destekçisi Sağra ailesiydi.
Televizyon reklamlarda Ordu ve tadella ile yer alırken, Orduspor takımının da ilk göğüs reklamı da Sağra’nın olmuştur.
Fatma Hatun sokakta ki ilk fındık işleme fabrikası 1980 yılına gelindiğinde ihtiyaca yetmez.
. Sağra, Turnasuyu meydanında kendi arazilerinde yaptıkları yeni tesislerine taşınır, 2000 kişiyi aşkın personeli ile büyüyüp devasa bir sektör haline gelir. Ordu ve Dünya Sarelle ve Tadelle ile önemli bir yere sahip olmuştur. Çeşitli taklitleri yapıldıysa da  başarılı olamazlar.
Ordu’da Turnasuyu’nda açılan yeni Sağra tesisleri

1985 yıllarında Sağra Special mağazaları adı altında Türkiye genelinde, yüzlerce mağaza zinciri açılır. Oralarda takdir toplar, birçok ödüllerde alır. Yeni yatırımlarla Sağra öyle bir büyüme gösterir ki, 250 bayisi ile Türkiye’nin en çok tüketilen çikolata markası olur. Bu gerçeği dost ve düşman herkes kabullenmiştir.

Baba Kahraman Sağra Temmuz 1983’de 73 yaşında vefat eder. oğul Ünal Sağra, 1990’lı yıllarda ülkedeki yüksek enflasyona ve ekonomik krizlere rağmen ticari yönden Sağra’yı yine de büyütmeye gayret eder
Ancak başarılı Genel Müdür Şerafettin Turan gibi bir yöneticisinin de genç yaşta vefat etmesi ile işler zora girmeye başlar.


Fındık Diyarında  Sağra sanayi tesisleri kısa bir süre sonra fındık bulamaz duruma düşer.Ordu’da mamulleri için işleyecek uygun fiyattan fındık hammaddesi bulamaz olmuştu. Fiskobirlik fındığın alıcısıydı. Fiskobirlik, “Devlet adına alınmış da olsa, aldığımız fındığı hammadde olarak öncelikle FKB tesisleri kullanacaktır” diye açıklama yapıyorlardı. Fiyat yüzünden sagra üretim yapamıyordu. Kısaca fındık pahalıydı.Rakip firmalara el altından % 30 ucuz satılıyordu.

1990’lı yıllardaki ülkede kaos yaratan ve peş peşe yaşanan ekonomik krizler Sağra’yı finansal açıdan iyice zorlarken, Sağra artık her yönden yönetilemeyen bir kurum haline gelmişti.
Sağra Firması 1994’de, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e yakınlığıyla tanınan iş adamı Kamuran Çörtük satın alındı.
Sağra ailesi, nihayet Ordu’yu üzgün biçimde terk edip yurt dışına taşındılar.

Bir süre sonra Bayındır Holding de batınca, TMSF de devletin alacaklarına karşılık Ordu Sağra tesislerine el koydu.  Eylül 2007’de Sağra tesisini TMSF tarafından ihaleyle satışa çıkardı.

Toksöz Grubu şirketi Sanset Gıda Sağra’yı TMSF den 77 milyon dolara satın aldı. Toksöz Grubu şirketi tesisleri 10 milyon dolar harcayarak yeniledi.

Sağra’nın yeni patronu Ahmet Toksöz ekibiyle bir yıl boyunca Avrupa’nın ünlü çikolata üreticilerini, fabrikalarını tek tek gezerek Sağra için yenilikler tasarladı.
Eylül 2008’de Ordu Sağra’da yeniden üretime geçildi ve hali hazırda tesislerde üretim güzelce devam ediyor. Sağra ve çatısı altındaki markalar Tadelle, Sarelle, Gol ve Gofy’yi yeniden tüketiciyle buluşturdu
İlaç sektöründe Sanovel ile aktif faaliyetlerini sürdüren Toksöz Grubu ile Tadelle ve Sarelle de değişim rüzgârları esmeye başladı.
Toksöz Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Sanset Gıda Genel Müdürü Ahmet Toksöz, “Tamamen doğal ürünler oluşturduk. Kavanozu cam, kapağı alüminyum yaptık. Plastik kapak dahi kullanmadık. Çocukluğumuzun markasını yeniden yaratırken toplum sağlığına önem verdik. Gıda boyası asla kullanmıyoruz, kakao yağı kullanıyoruz. Kıvam yakalamak için fındık püresi koyuyoruz, yumuşaklığı öyle yakalıyoruz. Katkısız, trans yağsız, GDO’suz soya lesitiniyle fark yarattık. Tamamen şekersiz Sarelle’yi satışa sunduk” diyor. Sagra markasını da yeniden canlandıran Toksöz, aynı markayla çikolata çıkardı. Tadelle’nin gamını değiştirdi, ürün çeşidini artırdı.







SAĞRANIN İLK FINDIK FABRİKASI



SAĞRANIN  BAŞKANI ÜNAL SAĞRA
BELEDİYE BAŞKANI KAZIM TÜRKMEN TESİSLERDE




FABRİKA  MAMÜL ÜRETİMİNDE 





SAĞRA,  ORDU EKONOMİSİNDE ÖNEMLİ BİR  YER TUTARDI

 
FINDIK FİYATI  VE ÖNEMİ ÜZERİNE DERLEME YAZISI
Bugün Türkiyenin  ithalatsız en çok döviz getiren Milli Üründür. Yağı ve gıdası bakımından 
her zaman tercih edilen ve edilecek olan üründür. Milli Ekonomiye katma değeri en fazla 
olan ve olacak ürün olarak  üertimde yerini almaktadır. O yüzden üzerinde oynanan 
Alicengiz oyunları da çoktur.
Fındık ilk defa  1730’lu yıllardan itibaren ihraç edilmeye başlamış kısa süre içerisinde
 ülkeye en fazla gelir getiren ürün haline gelmiş ve  üretimi Osmanlı ve
 Cumhuriyet döneminde devlet fındığa hep özel ilgi göstermiştir Hatta öyle sahiplenilmiştir ki 
başka ülkelere  fidanının ihracı dahi yasaklanmıştır.  
Bu konuda 5 Mayıs 1909 tarihinde Rusumat Emaneti’nden Dahiliye Nezareti’
ne yazılan  bir belgenin sadeleştirilmiş hali şu şekildedir: 
“…Trabzon vilayetinin önemli ürünü olan fındık fidanlarının Rusya’ya ihracına yönelik bir 
tedbir alınmadığı için Rusya’da az zamanda çok sayıda fındık bahçesi yetiştirilmiştir.
 Bu durum Rusya’ya yapılacak fındık ihracatını sekteye uğratacağından ve dolayısıyla 
memleketi de zor durumda bırakacağından gerek Rusya’ya ve gerek diğer ülkelere
 fındık fidanı ihracının kesinlikle yasaklanması…”
Bu yıllarda Tüccarlar sadece fındığın gelirini götürmüyor tefecilikle de üreticinin ocağını söndürüyordu. Devlet bazı dönemlerde üreticiyi korumak için kredi temin ederek destek oluyordu
 lakin zamanında tüm bünyeyi bir ur gibi sarmış alın teri gaspıyla iyice semirmiş, kökü dışarıda olan
 bu tefeci bezirganları bir türlü alt edemiyordu. Bu durumla başedebilmek için  önlemler alınıyordu. 
Yerli tüccarlar  da çare arıyorlardı.
Mesela 1903 yılında Giresun’da Fiskobirlik’in temeli sayılabilecek “İktisadi ve Milli Fındık 
Anonim Şirketi” ni kurmuşlardı. Şirketin amacı; fındık alım satımı yapmanın yanında 
üreticinin zahire gibi temel ihtiyaçlarını da karşılayıp hem fındığın değerini yükseltmek 
hem de üreticiyi tefeci eline düşürmemekti.
Cumhuriyet döneminde 1924 yılı Eylül ayında Mustafa Kemal Atatürk’ün Karadeniz seyahati 
esnasında fındık konusunda bilgilendirilmiş; Atatürk fındık üreticisine ucuz kredi temini  için 
Ziraat Bankasına bir telgrafla talimat vermiş banka üreticiye vereceği krediyi artırarak sağlamıştır. 
Yine 19 Şubat 1928 tarihinde ise Osmanlı devletinde olduğu gibi yabancı ülkelere fındık fidanı ihracı yasaklanmış, 1934 tarihinde fındık ihracatına yönelik düzenlemeler yapılmıştır.  
Bu yıllarda köylünün her şeyi yiyeceği,  mısıra dayanıyordu. Bu yüzden fındığını hemen pazara
 indiriyor, kışlık hazırlıklarını yapıyordu. Bu durumda  fındığının değeri düşüyordu. Bu durumu
 önlemek için Mustafa İsmet İnönü 1935 yılında
bir müfettiş görevlendirerek durum araştırılmış ve bir rapor hazırlatmıştı.
Bu rapor üzerine 24 Eylül 1935 tarihinde Başbakan İsmet İnönü bir talimat vererek; “Ziraat Bankası’nın acil olarak üreticinin mısır ihtiyacını temin ederek üreticiye maliyetine  vermesini 
sağlamıştır. Böylece  fındığın pazara bolca indirilmesi önleniş  fiyatının yükselmesini 
sağlamış ve Ekim ayında da  “Birinci Ulusal Fındık Kongresi” toplanarak kooperatifleşmenin 
yolu açılmış ve sonuçta 1938 yılında Fiskobirlik kurulmuştur. 
Ve bu şekilde yıllarca mücadele verilerek günümüze kadar gelinmiştir. Ancak gerek 
yöneticilerimizin, gerek fındık üreticilerimizin  yanlışları nedeniyle   tefecilerin, yabancı 
 bezirganların, aracıların  beli hala kırılamamıştır. Hep aynı  eski hile yöntemleriyle üreticinin dolayısıyla devletin gelirlerinin üzerlerine akla gelmedik oyunlar oynanmaya devam ediliyor. Politik
 oyunlarda buna  dahildir. Ne yazık ki halk kendi birliğine sahip çıkamamış Fiskobirlik 
devreden çıkarılmış halk sahipsiz kalmıştır. Bir ara Hiç ilgisi olmayan TMO  bile devreye 
sokulmuş  tabii ki bir yararı olamamıştır.
Umuyoruz ki devletimiz milli ürünü olan fındığın yanında olacak fındıkçıları, kuruluşlarını desteklenecek vatandaşın yüzü gülecektir. İnanmak istiyoruz. Vatandaşta bu çabada  şu anda 
varlığını göstermesede, gösteremiyorsa da varlığını mutlaka ve mutlaka göstermelidir.
 Çünkü ne yazık ki fındık siyasete alet edilmiştir.




TARİHİ KAHRAMAN SAĞRA KONAĞI
FINDIK MÜZESİ




1930-1940 YILLARDA  ORDU





1930 -40 YILLARDA Ordu Tarımında Soya Bitkisinin  ekimi dikimi vardı. Bu yüzden Orduya;  
Orta Karadenizi Doğu Karadenizden ayıran  melet Suyu ağzına  SÜMERBANK Soya Yağ Sanayi
 adı altında Yağ Fabrikası açılmıştır 
Bugün Soya tarımı yoktur. Bu fabrikada bir ara Fındık işlenmiş Fındık pahalı olduğundan  
vazgeçilmiş  Ayçiçek işlenmektedir kiiii Bugün  Çotanak  Ayçiçek Yağ  Markası ile yağ üretimine
devam etmektedir. 





























                                                           1960-1965 yıllarında ORDU







1940 LI YILLARDA ORDU
















                                           


ORDU FINDIK BAHÇELERİNİN VAZGEÇİLMEZ SÜS BİTKİLERİ 

Bu bitkilerin özelliği yaz kış bulunmaları; soğuk va kardan etkilenmezler karın altında yaşayabilirler.





Yabani lale beyaz ve krem renginde olabilir. 
Kış şartlarında etkilenmez. Kar altında yaşayabilirler.



Yabani menekşe 
HER MEVSİM OLUR







Bu çiçekler kar yağınca  etkilenmeeyn çiçeklerdir.  biz menekşe diyoruz.





                                                          Kökü yumrulu fındık Menekşesi






  
                                             


            Yerel ismi Sakarca 
             İçanadolu da Çiğdem diye başka isimlerle  kırmızı renkli olanları da var.  
Ordu Sakarcası yenilebilir bitkidir.  Şubat ve  mart aylarında bol olur.






Galdirik 
Tazeyken  mıhlaması ve normalinde turşusunu yemek ayrı tattır.



DİĞER ORDU' YA AİT  BİTKİLER




TÖNGEL

Bahçe kenarlarında kendiliğinden yetişen bu bu bitkinin son zamanlarda  aşılıları da vardır.





Bahçe Çileği Fındık bahçelerinde kendiliğinden yetişir. 
Başka yörelerde dağ çileği de dendiğini biliyoruz.


















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder